02/05/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç
Yakın Temas dosyamızın bu bölümünde Polonya’da 2015’ten itibaren gündemde olan LGBTİ+ karşıtlığının ve ülkedeki değişimin seyrini derledik. Güncel durumu, Homofobi Karşıtı Kampanya’dan Annamaria Linczowska ile konuştuk.
Küresel bir lobi olmakla suçlanan LGBTİ+ hareketi; tüm dünyada hedef tahtasında. LGBTİ+’ları “milli ve manevi değerlere, ulusal kültüre, aileye ve devlete” yönelik bir tehdit olarak gören söz konusu küresel karşıtlığın yakın zamana kadar yoğun biçimde gündemde olduğu ülkelerden birisi de Polonya’ydı. Karşıtlık henüz son bulmuş değil. Ancak, Polonya’da 2023’te gerçekleşen başbakanlık seçimlerinde 2015’te başlayan iktidarı boyunca Polonya’daki LGBTİ+ karşıtlığını önemli ölçüde örgütleyen Hukuk ve Adalet Partisi’nin hükümeti kaybetmesi ile LGBTİ+’lar açısından umut verici gelişmeler yaşandı.
Peki, Hukuk ve Adalet Partisi’nin 8 yıllık iktidarı boyunca LGBTİ+ hakları açısından neler yaşandı? 2023 seçimlerini Donald Tusk’ın kazanmasından sonra Polonya’da LGBTİ+ hakları açısından durum değişti mi? Ülkedeki LGBTİ+ karşıtlığı şu an ne durumda?
Jaroslaw Kaczyński’nin başbakanlığı boyunca ülkede yaşananları, 2023 seçimlerinin sonucunda Donald Tusk’ın liderliğinde kurulan koalisyon ile ülkede tersine dönen rüzgarı derledik. Homofobi Karşıtı Kampanya kuruluşundan Annamaria Linczowska ile Polonya’daki mevcut durumu konuştuk.
Hukuk ve Adalet Partisi’nin 2019 seçim gündemi: “LGBT ideolojisi”
Jaroslaw Kaczyński’nin başkanlığını yaptığı sağcı parti Hukuk ve Adalet, 2015’te gerçekleşen seçimlerle iktidara geldi. Oyların yüzde 39’unu alarak tek başına hükümeti kuracak salt çoğunluğu elde eden Hukuk ve Adalet Partisi’nin ajandalarından birisi de LGBTİ+ karşıtlığıydı. 2016’da LGBTİ+ karşıtı saldırıların nefret suçu sayılmasını parlamentoda reddeden Kaczyński hükümetinin, LGBTİ+ karşıtı gündemi 2019 başbakanlık seçimlerinde ivme kazandı.
2019’da gerçekleşen seçimlerde Jaroslaw Kaczyński, seçimleri yeniden kazanmak için kampanyasını LGBTİ+ karşıtlığı üzerine kurdu. Kaczyński, “"Bu ideolojiler, felsefeler, bunların hepsi ithal, bunlar Polonya'nın iç mekanizmaları değil” diyerek LGBTİ+ haklarını Polonya için bir “tehdit” olarak tanımladı ve Katolik Kilisesi’ne saygı duyma çağrısında bulundu. Başbakanın sözleri üzerine Polonya’da bulunan en az 30 kasaba, kendilerini “LGBT ideolojisinden arınmış” yerler olarak tanımladı.
Mayıs ayında ise, Katolik Kilisesi’nin LGBTİ+’ları “gökkuşağı salgını” gibi ifadelerle hedef almasının ardından gökkuşağı haleli Meryem Ana resimleri tasarlayan Polonyalı sivil haklar aktivisti gözaltına alındı.
LGBTİ+ karşıtı seçim kampanyasının ardından 2019’da gerçekleşen seçimleri dönemin başbakanı Jaroslaw Kaczyński kazandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri: komünizm korkusu, eşcinsel paniği ve “Aile Şartı”
Tarihler 2020’yi gösterdiğinde Polonya’nın gündemine bu kez cumhurbaşkanlığı seçimleri geldi. Hukuk ve Adalet Partisi’nin adayı, mevcut Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile Sol Liberal ve Yeşiller'in oluşturduğu Sivil Platform’un desteklediği Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski'nin yarıştığı seçimler de LGBTİ+ karşıtlığına sahne oldu. Andrzej Duda, seçim kampanyası boyunca LGBTİ+ karşıtı söylemleri ve vaatleriyle gündeme geldi.
Duda, seçim kampanyası sırasında LGBTİ+ haklarının desteklenmesinin “komünizmden daha yıkıcı” olduğunu söyledi. Ayrıca, eşcinsel çiftlerin evlenmelerinin veya evlat edinmelerinin engellenmesi ile okullarda LGBTİ+ hakkında eğitim verilmesinin yasaklanması taahhütlerini içeren seçim önerilerini içeren bir "Aile Şartı"nı imzaladı. Duda’nın imzaladığı belge, rakipleri tarafından "Polonya toplumunu bölen, Polonya ve Avrupa tarihinin en acımasız zamanlarını anımsatan standartlar getiren radikal bir belge" olarak nitelendirdi.
12 Temmuz 2020’de gerçekleşen seçimleri Andrzej Duda yüzde 51 oy alarak kazandı.
Başbakan Jaroslaw Kaczyński’den Avrupa Birliği’ne rest
Jaroslaw Kaczyński’nin başbakanlığı, Andrzej Duda’nın cumhurbaşkanlığında yönetilen ülkenin, 2021 ve 2022’de de LGBTİ+ gündemi hareketli geçti. Başbakan Jaroslaw Kaczyński, 2021’de verdiği bir röportajda “LGBT ideolojisinin batıyı zayıflattığını ve insanları terörize ettiğini” söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Hıristiyan uygarlığı bugün saldırı altındadır, ancak yalnızca Polonya'da değil, çok daha geniş bir boyutta savunulmalıdır. İktidarda olduğumuz sürece; kadının kadın, erkeğin erkek olduğu normal bir dünyada yaşamak isteyenler, bize hiç kimse bir şey empoze etmeyecektir!”
Kaczyński, Avrupa Birliği’nin Polonya’daki LGBTİ+ karşıtı tutumlara ilişkin eleştirilerine ise şöyle yanıt verdi:
"Avrupa anlaşmalarının hiçbir yerinde bizi bu kuralları kabul etmeye sevk eden veya zorlayan hiçbir şey yoktur. Kendimizi şiddetle ve kararlılıkla savunacağız.”
Aynı sene içinde Adalet Bakanı Yardımcısı, hükümetin “LGBT propagandasını” yasaklayacak bir yasa tasarısı üzerinde çalıştığını belirtti. Eğitim Bakanı ise Macaristan’da medyadaki LGBTİ+ temsillerini hedef alan LGBTİ+ karşıtı mevzuatın aynen kopyalanması gerektiğini söyledi.
2023 başbakanlık seçimlerine giden süreçte LGBTİ+’lar açısından yaşanan tek olumlu gelişme, 2022’de Polonya Yüksek Mahkemesi’nin kendilerini "LGBT ideolojisinden arınmış” ilan eden yerel otoritelerin aldığı kararların alt mahkemeler tarafından haklı olarak iptal edildiğine karar vermesi oldu.
LGBTİ+ karşıtı Hukuk ve Adalet Partisi iktidarı kaybetti
2023’e gelindiğinde ise Polonya’nın gündemi yeniden başbakanlık seçimleriydi. Seçimlerde Hukuk ve Adalet Partisi’nin adayı mevcut Başbakan Jaroslaw Kaczyński ve Sivil Koalisyon adayı Donald Tusk yarıştı. Kaczyński hükümetinin LGBTİ+ karşıtı söylemleri ve politikalarının aksine Tusk, kampanyasını LGBTİ+ haklarını savunduğu bir siyasi hat üzerine kurdu.
Tusk, seçim kampanyasında cinsiyet uyum sürecinin zorlu adımlarını basitleştirmeyi ve eşcinsel birliktelikleri tanımayı vaat etti. Tusk'ın liderliğini yaptığı Sivil Platform Partisi 2015 yılında iktidardayken; Polonya parlamentosu, “Cinsiyet Uyum Yasası” olarak adlandırılan ve cinsiyet tanıma prosedürlerini Avrupa Konseyi standartlarına uygun hale getiren bir yasa tasarısını onaylamış ancak tasarı, Hukuk ve Adalet Partisi destekçisi cumhurbaşkanı Andrzej Duda tarafından veto edilmişti.
Jaroslaw Kaczyński ve Donald Tusk arasındaki rekabetin kazananı Tusk oldu. Tusk’ın Üçüncü Yol ve Sol Parti ile kurduğu koalisyon sonucunda LGBTİ+ karşıtı Hukuk ve Adalet Partisi’nin iktidarı son buldu. Tusk liderliğinde kurulan koalisyon LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemini cezalandırma sözü verdi.
Geçtiğimiz günlerde yeni hükümetin Adalet Bakanı, LGBTİ+’lara yönelik nefreti cezalandıracak bir yasa tasarısı önerdi.
“Polonya, geçtiğimiz yıl Gökkuşağı Endeksi’nde Avrupa Birliği’nin sonuncu ülkesi oldu”
Eşcinsel çiftler, şimdilerde “medeni birliktelik” yasasının çıkmasını bekliyor. Homofobi Karşıtı Kampanya kuruluşundan Annamaria Linczowska ile Polonya’daki güncel durumu konuştuk.
Linczowska, Polonya’da LGBTİ+’ların haklarına yönelik yasal korumanın hala çok sınırlı olduğunu belirtti. Cinsel yönelime ilişkin ayrımcılığa karşı korumanın sadece iş hukukunda görüldüğünü ifade eden Linczowska, “Aynı cinsiyetten birlikteliklerin yasal olarak korunması ve tanınması mümkün değil, aynı cinsiyetten çiftler tarafından yetiştirilen çocuklar yasal korumadan yoksun. Bu nedenle Polonya, geçtiğimiz yıl ILGA-Europe tarafından mevzuat ve yasal uygulamalara odaklanan Gökkuşağı Endeksi'nde Avrupa Birliği'nde son sırada yer aldı” dedi.
“Yeni hükümetin kurulmasından bu yana bazı önemli sembolik jestler yapıldı”
Hukuk ve Adalet Partisi’nin iktidarını kaybetmesinin LGBTİ+’lar açısından sürpriz olduğuna dikkat çeken Linczowska şunları söyledi:
“Yeni hükümet bize çok umut verdi. Aralık 2023'te yeni hükümetin kurulmasından bu yana bazı önemli sembolik jestler yapıldı: Adalet Bakanlığı LGBTİ+ toplumundan önceki 8 yıl için özür diledi, kamu televizyonunda bir gazeteci iki LGBTİ+ aktivistinden kamu medyasındaki nefret söylemleri için özür diledi. Koalisyondaki partiler, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyeti nefret suçları ve nefret söylemi kapsamına alarak ceza kanununda yeni bir düzenlemeye gitti. Başbakanın kendisi de sivil birliktelik yasa tasarısının yakında sunulacağı sözünü verdi. Kamu televizyonunda ve hükümet ile sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliğinde olumlu bir değişim gözlemlemekle birlikte, yasal değişikliklerin henüz yapılmadığını söylemeliyiz.”
Hukuk ve Adalet Partisi iktidarında geçen 8 yılın Polonya’daki LGBTİ+’ları ciddi ölçüde etkilediğini vurgulayan Linczowska, “Yasal koruma eksikliği; homofobik ve transfobik nefret suçlarının ve nefret söyleminin bildirilme oranının çok düşük olmasına, aynı cinsiyetten çiftlerin vergi veya tıbbi bilgilere erişim gibi pek çok alanda ayrımcılığa uğramasına, aynı cinsiyetten çiftler tarafından yetiştirilen çocukların yurtdışına seyahat ederken veya günlük yaşamlarında pek çok zorlukla karşılaşmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
“Kamusal söylemde LGBTİ+ karşıtlığı hala var ama bu, artık devlet destekli homofobi değil”
Kamusal söylemde LGBTİ+ karşıtlığının hala varlığını sürdürdüğünü belirten Linczowska, “Ancak bu artık devlet destekli bir homofobi değil. LGBTİ+ yanlısı fikirlerden bahsedildiğinde elbette bir tepki var. Şimdi, iki güçlü söylem gözlemleyebiliyoruz: biri medeni birliktelik yasa tasarısına evlat edinmenin, hatta ikinci ebeveynin dahil edilmesine karşı; diğeri ise nefret söylemine karşı koruma ile ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasıyla ilgili” diye konuştu.
Linczowska, LGBTİ+ haklarının korunmasına ilişkin toplumda güçlü bir ittifak olduğunu belirterek toplumsal kabul ve desteğin yıllar içinde arttığını vurguladı. Linczowska, yeni hükümetin LGBTİ+ haklarına ilişkin politikalarını etkilemek konusunda neler yapılacağına dair soruya ise şu yanıtı verdi:
“Yeni hükümetle işbirliği yapmaya ve LGBTİ+ toplumu için önemli olan yasaları istişare etmeye çok açığız. Savunuculuk faaliyetlerimiz ve karar vericilerle yaptığımız toplantılar aracılığıyla, onları gerekli yasal değişiklikleri yapmaları konusunda etkilemeyi umuyoruz.”
“LGBTİ+ örgütleri olarak bizim görevimiz, politikacılara insan hakları koruması olmadan demokrasi olamayacağını hatırlatmak”
Polonya hükümetinin şu anda pek çok zorlukla karşı karşıya olduğunu söyleyen Linczowska, şu ifadeleri kullandı:
“Bu nedenle, en çok korktuğumuz şey LGBTİ+’lar için yasal korumanın ertelenmesi ve seçim kampanyası sırasında verilen sözlerin unutulması. LGBTİ+ örgütleri olarak bizim görevimiz, politikacılara insan hakları koruması olmadan demokrasi olamayacağını hatırlatmaktır.”
Linczowska, yurtdışındaki LGBTİ+ örgütleriyle temas halinde olmanın artan LGBTİ+ karşıtlığı karşısında önemli olduğunu ifade etti. Linczowska, mücadele deneyimlerinin paylaşılmasının LGBTİ+ karşıtlığı ile mücadelede işe yarayacağını belirterek Türkiye’deki LGBTİ+’larla şu mesajı paylaştı:
“Vazgeçmeyin! Yalnız olmadığınızı unutmayın. Müttefikler ve yeni çözümler aramaya devam edin.”
Etiketler: insan hakları, siyaset, dünyadan