11/09/2007 | Yazar: Ulaş Sona

24–26 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’da yapılan BarışaRock festivalinde yalnızca müzik yoktu.

24–26 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’da yapılan BarışaRock festivalinde yalnızca müzik yoktu. Çeşitli tiyatro gruplarının oyunlarının büyük ilgi gördüğü festivalde ‘En İyi Çift Kim?’ adlı oyun TV’deki yarışma programlarına eğlenceli bir yorum getirirken eşcinsellerin görünürlüğüne de katkıda bulunuyordu. Pelin Dutlu’nun haberi.

Geçtiğimiz hafta sonu Barışarock’taydık. Savaş, homofobi, küresel ısınma karşıtı müzik festivaline Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen dinleyiciler –organizasyondaki eksikleri saymazsak- memnun ayrıldılar. Birçok müzik grubunun katıldığı, stantların ve atölye çalışmalarının yer aldığı festivalde tiyatro ekiplerinin hazırladıkları oyunlar arasında bir tanesi vardı ki bence yazılmaya değer.

‘En İyi Çift Kim?’ adlı oyunda sunucu, jüri ve yarışmacılar izlediğimiz yarışmalardan iyi gözlemlenmiş, olabildiğince karikatürize edilmişti. Olabildiğince büyük alanda oynayan oyuncular oldukça başarılıydı. Doğaçlama yarışmalarda gördüğümüz bilindik haliyle başladı. Sunucu sırayla yarışmacıları çağırdı. Cengiz’le Ayşe geldi mesela, adlarını söylediler, izleyicilerin oy verecekleri SMS adresini verdiler, ardından da poz verip yerlerine geçtiler. Jüri beğenmedi haliyle. Daha samimi poz verdirmek üzere onları yönlendirdi. Ortaya garip bir şekil çıktı. Daha sonraki çift de aynı şekilde ‘biz daha iyi bir çiftiz ey seyirci!’ edasıyla birbirlerinin ellerini hiç bırakmadan sahneye geldiler. Jüri bu sefer de beğenmiyor, araya girip ‘eğil kızım, sevgini göster’ diyerek kadını Osman’ın dizinin dibine çöktürüp Osman’dan da kaslarını göstermesini istiyor. Yarışma gırgır şamata ilerlerken el ele gelen Ayşe-Fatma çifti bir an sessizlik olmasına sebep oldu. Ayşe’yle Fatma’yı el ele gören jüri aklını yitirdi önce. Öbür yanda sunucu afalladı. Bir yandan seyircilerden özür dilemeye çalışırken bir yandan da jüriye bir yanlışlık olduğunu anlatmaya çalışan sunucu jürinin ‘olmaz böyle şey efendim, siz hemen ayrılıyorsunuz’ diyerek zorla ellerini ayırmasına yardım etti ve içeriden hemen bir erkek getirilip Ayşe’ye eş yapıldı. Olayı toparlamak için onlar hemen yerlerine alınırken sıradaki çiftten hazır olması istendi ve sahneye çağırıldı. ‘Evet, sayın seyirciler her şey yolunda. Yarışmamız kaldığı yerden devam ediyor. Hemen sıradaki çiftimizi alalım. Evet, kapı açılsın… Karşınızda Ali ve Ah… ne…’ adlarını bile söyleyemedi. Jüri ‘çabuk bir kadın getirin, bir kadın bulun’ derken kadın yarışmacı bulamadılar. Artık nasıl paniklediyse ‘tamam ben olurum’ diyerek koşarak Ali’nin elini tuttu. Erkek jüri de böylece yanda rahat bir nefes aldı.

İşte oyunun bundan sonraki kısmı çok güzel ve çok anlamlıydı. Ayşe de Ali de yeni eşlerinden kurtulup kendi eşlerinin ellerini sımsıkı tutarken ‘bizi yok sayamazsınız, biz de varız!’ diyordu. Sadece dertlerinin yarışmalara katılmak olmadığını, katılıp katılmama kararının onlara bırakılması gerektiğini vurguladıktan sonra hiçbir kamusal alanda cinsel yönelimlerinin yadırganmaması gerektiğini anlatan çok güzel bir final konuşması yapıldı ve bütün ekip el ele selam vererek alkışlar içinde sahneden indiler.

Yok saydığımız ya da ‘toplumun genel ahlak ve düzeni’ne zarar verdiğini düşündüğümüz ne varsa yeniden bakmak gerek diye düşünüyorum. Ucu açık bir ‘genel ahlak kuralları’ tarif edilirken kendi cinsel yönelimimizde olmayan kişilerin cinsel özgürlüklerini yadırgayabiliyormuşuz gibime geliyor.



Etiketler: kültür sanat
nefret