20/03/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Eşcinsellere çok kızıyorum. Hayır, eşcinsel oldukları için değil tabii. Kendilerini bu kadar kolay öldürttükleri için. Canlarını kurtarmayı başardıklarında da yedikleri dayakla kalıyorlar. Kendinizi bu kadar kolay öldürtmeyiniz. Dayak yemeyiniz, iki tane de siz ekleştiriniz. Muhtaç olduğunuz kudret, kolunuzdaki kaslarda mevcuttur.’ Engin Ardıç’ın kaleminden.

‘Eşcinsellere çok kızıyorum. Hayır, eşcinsel oldukları için değil tabii. Kendilerini bu kadar kolay öldürttükleri için. Canlarını kurtarmayı başardıklarında da yedikleri dayakla kalıyorlar. Kendinizi bu kadar kolay öldürtmeyiniz. Dayak yemeyiniz, iki tane de siz ekleştiriniz. Muhtaç olduğunuz kudret, kolunuzdaki kaslarda mevcuttur.’ Engin Ardıç’ın kaleminden.

KAOS GL

Engin Ardıç

Gene bir ‘gay’ cinayeti (ne yani, biz heteroseksüeller neşesiz, ruhsuz insanlar mıyız?)... Gene bir inşaat işçisi... Kamyon sürücüsü de çıkabilirdi, balıkçı da, üçüncü ligden futbolcu da...

İzmirli bir işadamı... Kendi işinin sahibi olup da cebinde azıcık parası bulunan herkes bu ülkede işadamı maşallah... Banka memuresinin bankacı, şoförün ulaştırma sorumlusu, bekçinin güvenlik görevlisi, magazin ayakçısının yaşam analisti, kelin de tarama özürlü olması gibi, ‘upgrade edilmeyi’ ne kadar seviyoruz!

Elbette ‘chat’ yaparken tanışmışlar (eskiden bu iş Bahri Baba Parkı’nda hiç de sanal olmayan yollardan bitirilirdi)... İnşaat işçisi bile bilgisayar kullanıyor, memleket ne kadar kalkınmış!

Evine çağırmış... Kadın kılığına girmiş... İş koymuş... Asılmış...

Sonrası malum, ‘bana ters geldi, boğazını kestim’... Çünkü eve demli çay içmeye ya da Fransız edebiyatındaki son gelişmeleri tartışmaya çağırıldığını düşünmüş olmalı... Beriki domalınca çok şaşırmış, aaa, hayatta böyle şeyler de varmış yahu! Oysa delikanlıya yakışmaz, en iyisi ben bunu hemen öldüreyim!

Sonra bir arkadaşını çağırmış, birlikte izleri yoketmişler. Arkadaşı midyeci.

Eşcinsellere çok kızıyorum.

Hayır, eşcinsel oldukları için değil tabii.

Kendilerini bu kadar kolay öldürttükleri için. Canlarını kurtarmayı başardıklarında da yedikleri dayakla kalıyorlar.

Çünkü bunları hem döverler, hem...

Niçin döverler, niçin öldürürler?

Çünkü hayvan oğlu hayvan kendisinin de eşcinsel olduğunu bir türlü kabullenememektedir, kendi kendisine duyduğu tepkiyi ‘partnerine’ yöneltmektedir, psikoloji biliminin diliyle söylersek bir ‘savunma mekanizması’ olarak ‘projeksiyon’ yapmaktadır; intihar edecek yüreği olmadığı için de ötekini öldürüp rahatlamaktadır. Dayak için de aynı dürtüler geçerlidir.

Batılı eşcinseller evlenme, çocuk evlat edinip büyütme aşamasına geldiler, bizim lumpenlerin birçoğu ‘eşcinsel ilişkide pasif olan kötü kişidir, aktif olan sayılmaz’ havasındalar... Zengin ve gizli eşcinsellerle para karşılığı yatan, ama ‘ben eşcinsel değilim çünkü ilişkide aktif olan benim’ diye ısrarla iddia eden yakışıklı bir serseri tanımıştım... Televizyona da çıkıyordu.

Oysa bir başka ve çok ünlü eşcinsel ahbabım da bana ‘aktif pasif diye kesin bir ayırım sözkonusu değildir, genellikle roller değiştirilir’ demişti.

Eşcinsellere kızıyorum, çünkü onlar erkeğe kadının baktığı gibi bakmıyorlar, ‘para’ ya da ‘karakter’ falan aramıyorlar. Güçlü omuzlar, fiyakalı bir surat... Bu yaklaşım onları gidip gidip lumpenlerle, yani ayaktakımıyla ilişki kurmaya yöneltiyor. Bir profesör bir sırık hamalıyla, bir şair bir kaldırım satıcısıyla yatabiliyor. Kadının erkekte aradığı ‘güç ve güvence’ onlarda yalnızca fiziksel anlamda makbul. ‘Kendi küfvü’ olan kişileri bulamıyorlar.

Oysa biz bunu yapmayız. Ben kapıcının karısıyla yatmam, bir prenses de bana tükürmez!

Eşcinsellere kızıyorum, çünkü bizden çok daha fazla zamparalık ediyorlar. Bizim adımız çıkmış, oysa onlar bir türlü ‘sevdiğini bulunca kıçını kırıp onunla oturmayı’ bilmiyorlar, ‘cruising’ tabir edilen eş arama gezilerinin trafiği gereğinden fazla yoğun... O zaman da hem ölümcül hastalık kapma tehlikesi artıyor, hem de fiilen oracıkta öldürülme tehlikesi.

Kendinizi bu kadar kolay öldürtmeyiniz. Dayak yemeyiniz, iki tane de siz ekleştiriniz.

Muhtaç olduğunuz kudret, kolunuzdaki kaslarda mevcuttur.

Bir zamanlar korumalığımı yapan bir polis arkadaş, daha önce ahlak zabıtasında çalışmış, Taksim’de travesti kovalıyormuş, bir gece bunlardan birini yakalamış, kolundan sertçe çekip ekip arabasına tıkacak olmuş... ‘Herif çeneme bir yumruk geçirdi ki feleğim şaştı’ demişti...

‘Ne o,’ dedim, ‘kadın gibi göründüğüne bakıp sen onu kadın mı sanmıştın? Evdeki eksik eteği sopalamaya benzemez bu iş!’

Kaynak: Akşam, 20 Mart 2007

*Konuyla ilgili haberler:

[[İzmir’deki nefret cinayeti çözüldü]]

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam