27/03/2013 | Yazar: Kaos GL

Ermeni soykırımının 96. yıldönümünde, 24 Nisan 2011’de zorunlu askerliğini yapan Sevag Balıkçı’yı öldüren er Kıvanç Ağaoğlu 4 yıl 5 ay ceza aldı.

Eşcinseller ‘Tahrik’le, Ermeniler ‘Kaza’ ile Öldürülür! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ermeni soykırımının 96. yıldönümünde, 24 Nisan 2011’de zorunlu askerliğini yapan Sevag Balıkçı’yı öldüren er Kıvanç Ağaoğlu 4 yıl 5 ay ceza aldı.
 
Er Kıvanç Ağaoğlu tarafından öldürülen er Sevag Balıkçı davasının karar duruşması dün görüldü.
Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Batman’ın Kozluk ilçesi Gümüşörgü Karakolu’nda zorunlu askerliğini yaparken, Ermeni Soykırımı’nın 96. yıl dönümünde Sevag Balıkçı’yı kazara öldürdüğü iddiasıyla yargılanan sanık Kıvanç Ağaoğlu’nu ‘taksirle insan öldürme’ suçundan dört yıl beş ay 10 gün hapis cezasına çarptırdı.
 
Askeri Yargıtay’a gidecek olan dava dosyası onanırsa, sanık Kıvanç Ağaoğlu bir yıl dokuz ay hapis yatacak ve denetimli serbestlik uygulaması ile serbest kalacak. Cinayet günü karakol komutanlığı yapan Sadrettin Ersöz’ün hükmü ise, ‘beş yıl içinde benzer bir olay gerçekleşmemesi’ şartıyla ertelendi.
 
Avukatlar, zorunlu askerliğini yaparken öldürülenlerin yüzde 90′ının Kürt olmasının ve 24 Nisan’da öldürülen Sevag’ın Ermeni olmasının tesadüf olamayacağını belirtti.
 
Hâkimler, Sevag’ın annesi Ani Balıkçı’nın mahkeme heyetine sunduğu mektubu ve avukatların cinayetin kaza olmadığı yönündeki savunmalarını ise kabul etmedi.
 
Sanık Ağaoğlu ise ‘kaçma şüphesi’ bulunmadığı gerekçesiyle tutuklanmadı.
Sevag’ın Annesinden Mahkeme Heyetine Mektup
 
Sayın Hâkim ve Savcılar,
 
İki yıldır, öldürülen oğlumun peşi sıra size güvenerek, gerçekleri göreceğiniz ümidiyle burada hazır bulunduk. Gidiş gelişlerimizde yolu ve coğrafyanın doğusunu sorun etmedik. Çünkü insan canının parçasının ölüm haberini aldığı ilk anda kilitleniyor. Bu yollar her defasında altımızdan akıp gitti ama bizim için zaman, oğlumuzun ölüm haberini aldığımızda donmuştu zaten.
 
Cinayetin kimin tarafından işlendiğini biliyor olmakla birlikte, “Neden?” sorusunun cevabını bulacağımızı umut ettik. Maalesef bizi tatmin edecek bir yanıt verilmedi. Şayet verilseydi, bu toplumda bir Ermeni olarak değil toplumun geniş kesimine ait bir birey olarak hissedecektik. Aslında bize deniyor ki; sizin oğlunuz 24 Nisan’da, hem Paskalya Bayramı olan hem de Soykırım anma gününde öldürüldü ama haşa, Ermeni olduğu için öldürülmedi. Keşke bu ülkede buna inanabileceğimiz bir zemin olsa. Keşke bu ülkede sırf Ermeni olduğu için birilerini öldürüp ‘kahraman’ olacağını zanneden zihniyet son bulsa. Bizim çocuklarımız da askere kimliğinden dolayı ezilme, aşağılanma, ötekileştirme, fişlenme tedirginliği olmadan gidebilse.

Bu sürede canımın parçası oğlumun yaşam hakkını elinden alan şahısla aynı havayı soluduk. Kâh o tetiği çeken elleri gözümüze takıldı, kâh salon dışında gayet mutlu gülen yüzü bizi oldukça rahatsız etmesine rağmen soğuk kanlılığımızı elden bırakmamaya çalışarak duruşmaları takip ettik. Eğer baba, amca veya dayı iseniz biraz empati yapmanız, bizi anlamanıza yardımcı olacaktı sanırım.
 
Bir insan suçsuzsa, kazara bir insanın canına kıydıysa neden şahitleri etki altına alır ki? Etki altında olmadan verilen ilk ifadeler neden göz ardı edilir? Bu cinayeti ‘kaza’ olarak nitelendirip, “görevimiz bitti” diyebilir misiniz? Bunları anlamakta zorlanıyoruz.
Neticede anladığım asıl suçlu oğlum; o tüfeğin önünde neden durmuş ki? Durursan, o gün de tesadüf ise, bu cinayetin adına da ister ‘kaza’, ister ‘ecel’, ister ‘kader’ der geçeriz.
 
Bizi, ‘vatanımızı’, uluslararası platformlarda zorda bırakacak kararlara imza atabilecek organizasyonlara başvurmak zorunda bırakanlar utansın diyerek soruyorum:
 
Bu ülkede; emeğiyle, sanatıyla, sevgisiyle yaşayan, burada doğup büyüyen bizler mi daha çok vatanseveriz, yoksa bu ülkeyi başka ülkelere rezil eden mi?
 
Kamuoyu bunu her 24 Nisan’da, bir buçuk milyon artı ikinci kişiyi Kıvanç Ağaoğlu’nun öldürdüğünü bizzat kendisine ve onun gibi düşünenlere hatırlatacaktır.
 
Sayenizde Sevag birdi, bin oldu.
 
Beş gün sonra doğum günü olan oğluma hediyesini götürürken, sizin ‘hediye’nizden de bahsetmekten çekinmeyeceğime emin olabilirsiniz.
 
Bu karardan sonra sizlerle ilgili tek dileğim; çocuklarınıza sarılırken Sevag’ın, annenize sarılırken benim gözlerim aklınızdan çıkmasın.
 
Sevag, tel örgülerden hâlâ şaşkın; “Abi neden?” diyerek bize bakmaya devam edecek.(NorZartonk)

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam