24/04/2024 | Yazar: Defne Güzel
17 Mayıs Derneği’nden Metin Güzel, “Yoksulluğu geleneksel tanımıyla, belirli bir standardın altında maaş almayla değil, haklara erişememenin yarattığı koşullar üzerinden ele almalıyız” ifadelerini kullandı. Kaos GL Derneği’nden Umut Güner, “Yaşadığımız ve içselleştirdiğimiz koşullar kimi zaman bize güç veriyor” dedi.
18-19 Nisan’da Antalya’da gerçekleşen Etkin-iz Forum’un bu yıl teması “Dayanışma, Hesap Verebilirlik ve İyileşme için İnsan Hakları İzleme” oldu. İki gün süren ve hak temelli izleme yapan sivil toplum örgütlerinin katıldığı forumda 17 Mayıs Derneği’nden Metin Güzel, Barınma Hakkı ve Afetler oturumunda LGBTİ+’ların barınma sorununu aktardı.
Etkin-iz’den Sivil Toplum Kapasite Geliştirme Uzmanı Ayça Bulut Bican’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumun bir diğer konuşmacısı Evrensel Haklar İçin Hukukçular Derneği’nden Azize Altıok’tu. Altıok, 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan göçe dikkat çekerek barınma sorununa ilişkin veriye dayalı izleme yapmanın önemini vurguladı. Türkiye’de Şubat 2023 Depremleri Sonrası Barınma Hakkı ve Konuta Erişim Raporu’nu anlatan Altıok, Birleşmiş Milletler Barınma Hakkı Özel Raportörü’nün çağrısıyla yola çıktıkları ve bir raporla nihayete erdirdikleri bu süreçte devlete yükümlülüklerini hatırlatmanın, veriye dayalı izleme yapmanın da izleme alanındaki önemine değindi.
“Barınmayla birlikte çalışma hakkının da gaspı söz konusu”
Oturumun bir diğer konuşmacısı 17 Mayıs Derneği’nden Metin Güzel, konuşmasına Ülker Sokak ve Esat-Eryaman olaylarını anarak başladı. Geçtiğimiz günlerde Bayram Sokak’ta seks işçisi trans kadınların evlerinin mühürlenmesini katılımcılara anlatan Güzel, “Barınmayla birlikte çalışma hakkının da gaspı söz konusu” dedi.
Daha önce 17 Mayıs Derneği’nin hazırladığı Ayrımcılıktan Yoksulluğa: Türkiye’de LGBTİ+’lar raporunu hatırlatan Güzel, raporun bulgularından da hareketle “Yoksulluğu geleneksel tanımıyla, belirli bir standardın altında maaş almayla değil, haklara erişememenin yarattığı koşullar üzerinden ele almalıyız” dedi.
Güzel’in konuşmasının devamında LGBTİ+’ların barınma sorununa ve LGBTİ+ aktivistlerinin ortaya koyduğu Ahmet Yıldız Aktivist Öğrenci Burs Programı’na şöyle değindi:
“Kentin merkezinde, çevresinde kimsenin oturmadığı yerlerde sözleşmesiz ve kötü konutlarda yaşıyoruz. Bazen de çok yüksek kiralı yerleri tercih ediyoruz. İstanbul Nişantaşı’nda oturan bir LGBTİ+ varlıklı diye düşünülebilir ama aslında o kazandığı paranın yüzde doksanını kiraya ödeyip daha güvenli bir alanda oturmayı tercih ediyor. Bu durum onun çok varlıklı olduğunu göstermiyor. 2020’den beri izleme çalışmaları yapıyoruz. Yaşlı LGBTİ+’larla ilgili çalışmamızla izleme işine girdik. Özellikle yaşlı ve LGBTİ+ alanında o kesişimsellikte söz üretilmediği için mevzuat taraması yaptık. Yaşlı LGBTİ+’lar çoğu zaman evlenemedikleri ve bir aile olamadıkları için ev bulmakta, konut bulmakta sıkıntı yaşıyorlar. Bekar bir erkek, bekar bir kadın olarak bakılıyoruz. Bu durum ev kiralamada sorunlara yol açıyor. Sadece yaşlılar değil gençler için de durum böyle. Barışçıl toplanmanın barınma hakkına etkisi var. Genel ahlak sebebiyle öğrenci LGBTİ+’ların bursları kesildi ve yurtlardan atıldılar. Bunlar yaşanırken raporumuz çıkmıştı ve bir mekanizma da ortaya koymak istedik. Ahmet Yıldız Aktivist Öğrenci Burs Programı başladı. Bir grup aktivist arkadaşımızla bir fon yarattık ve bursları kesilen, yurttan atılan öğrencilere burs sağlayan bir yapıya dönüştü bu program. Halen düzenli olarak devam ediyor.”
Güzel, depremin LGBTİ+’ları ne denli etkilediğini anlatarak sözlerini noktaladı. Konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçilerek etkinlik sonlandı.
“Deprem bölgesindeki insanlar da romanlar ve LGBTİ+’lar gibi yaşamaya zorlandı”
Etkinliğin son gününde Afet Yönetiminde Ayrımcılık Yasağının Uygulanması başlığı altında Kadın, Çocuk, Roman, Otizm ve LGBTİ+ örgütlerinden konuşmacılar vardı. Kaos GL’den Umut Güner bu oturumda afet döneminde LGBTİ+’ların durumundan bahsetti.
Pandemiyi hatırlatarak konuşmasına başlayan Güner, krizlerin sebebi olarak LGBTİ+’ların gösterilmesine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Pandeminin LGBTİ+’lardan kaynaklandığı söylendi, 99 Depremi’nin ve 6 Şubat depremlerinin de öyle. Dünyayı yerinden oynattığımız için olsa gerek, hükümet her krizde kendini aklarken bizi suçluyor”
Türkiye’de pek çok kesimin LGBTİ+’lar gibi yaşamaya zorlandığını aktaran Güner şu ifadeleri kullandı:
“İhraç edilen akademisyenlerin güvenceleri ellerinden alındı, maaşları kesildi, emeklilik hakları engellendi. Hatta konut dokunulmazlıkları da ihlal edildi. Aynı LGBTİ+’ların hayatı gibi. Deprem bölgesindeki insanlar da romanlar ve LGBTİ+’lar gibi yaşamaya zorlandı. Romanlar ve LGBTİ+’lar benzer yetersiz koşullarda ve ayrımcılıkla karşı karşıya yaşarken belki de bu krizler bizim hayatımızda herkesin hayatında değiştirdiği kadar çok şey değiştirmiyor. Yaşadığımız ve içselleştirdiğimiz koşullar kimi zaman bize güç veriyor. Sonra bize kırılgan grup diyorlar. Ben kırılgan değilim, sen beni kapsamıyorsun, ben aslında hassas değilim sen zorbasın. Biz zaten biliyorduk depremde yemek sırasının LGBTİ+’lara gelmeyeceğini. Dayanışmamızı buradan örgütledik. Taleplerimiz öncelikli olarak görülmedi. Bu yüzden, hesaba katılmadığımız için örgütlendik.”
Güner, konuşmasının devamında Ankara LGBTİ+ Deprem Dayanışması, Lubunya Deprem Dayanışması örgütlenmelerinin çalışmalarını aktardı. Oturumun ardından gerçekleşen forumla birlikte Etkin-iz Forum sonlandı.
Etiketler: insan hakları, barınma