22/10/2010 | Yazar: Seçin Tuncel
Kadınlar, Sincan’daki toplu tecavüz davasının sanıklarının serbest bırakılmasını protesto ettiler. FeministBiz’in çağrısıyla Sincan 1.
Kadınlar, Sincan’daki toplu tecavüz davasının sanıklarının serbest bırakılmasını protesto ettiler. FeministBiz’in çağrısıyla Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi önüne gelen 45 kadın, yaptıkları basın açıklamasında, "Tecavüzcüler Dışarıda, Adalet Nerede?" diye sordular.
Dava konusu toplu tecavüz Mart ayında Sincan’da gerçekleşti. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 Ekim’de görülen davanın üçüncü duruşmasında tecavüz sanıkları serbest bırakıldı.
Mahkeme heyeti tahliye gerekçesi olarak Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin Üniversite Hastanelerinden alınan raporları kabul etmemesi nedeniyle dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ve Adli Tıp Kurumu’nun da görüşmeyi bir buçuk yıl sonraya vermesi olarak sundu. Ancak dün Adli Tıp Kurumu’nun randevu tarihini belirtir yazısı dosyaya geldi. Adli Tıp Kurumu 21.11.2011 tarihine muayene için randevu verdi.
Basın açıklamasının tam metni şöyle:
Bazı yerel mahkemeler Üniversite hastanelerinden alınan Travma Sonrası Stres Bozukluğu raporunu kabul ederken, Yargıtay 5. Ceza Dairesi bu raporlara dayanılarak verilen mahkumiyet kararlarını bozuyor ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını zorunlu kılıyor. Diğer yerel mahkemeler ise, Yargıtay’ın kararlarını bozacağını gerekçe göstererek üniversitelerden alınan ruh sağlığı bozulmuştur raporlarına rağmen tecavüze uğrayan kadınları İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderiyor. Verdiği kararların güvenilirliği tartışmalı olan İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen tecavüz davaları yıllarca uzuyor ve tecavüzcüler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor.
Bu yıl mart ayında Sincan’da bir toplu tecavüz daha gerçekleşti. Tecavüze uğrayan kadın hemen hukuki süreci başlattı ve o günden itibaren biz Ankara’da yaşayan kadınlar olarak bu tecavüz olayının yakın takipçisi olduk. Olay sonrasında tecavüz nedeniyle tutuklanan tecavüzcüler, 7 ay boyunca tutuklu yargılanmalarına rağmen 19 Ekim günü salıverildiler. Gerekçe olarak, raporun Adli Tıp Kurumundan gelmesinin uzun zaman alacağı gösterildi. Sonuç olarak tecavüzcüler şu an dışarıdalar. Rapor Adli Tıp'tan dönene ve cezaları kesinleşene kadar, mağduru tehdit etmeyeceklerinin, tanıklara baskı yapmayacaklarının ve başka kadın ve çocuklara tecavüz etmeyeceklerinin hiçbir garantisi yok!
Şu an iki tecavüzcü erkek ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar. Erkek egemen sistem bizi öldürülmediğimiz, hayatta kaldığımız ve yaşama inadımız için adeta cezalandırıyor. Bu da bize adaletin gerçek bir adalet olmadığını en açık biçimde gösteriyor.
Buradan bir kez daha Yargıtay'a sesleniyoruz: Tecavüz davalarında Adli Tıp Kurumundan rapor alınması zorlamasına son verilmelidir. Tecavüz davalarında Üniversite Hastanelerinden alınmış raporlar yeterli ve geçerli kabul edilmelidir.
Buradan bir kez daha Hükümete sesleniyoruz: Bağımsız Üniversite Hastaneleri bilirkişi olarak kabul görmelidir. Bu düzenleme derhal hayata geçirilmelidir. Üniversite Hastaneleri bünyesinde “Derhal Tecavüz Kriz Merkezleri” açılmalıdır.
Buradan bir kez daha Mahkemelere Sesleniyoruz: Çocukları- Kadınları Adli Tıp Kurumu'na göndermeyin. Adli Tıp Kurumunu gerekçe göstererek tecavüzcüleri serbest bırakmayın.
Bilinmelidir ki kadınlar olarak bedenimize istedikleri türden müdahale etmeyi kendilerine hak gören erkeklere ve taciz ve tecavüzü meşru kılan erkek egemen zihniyete karşı her zaman mücadele edeceğiz. Bizler, evde, sokakta, işyerinde hiçbir kadın tecavüze uğramayana dek tecavüzcülerin ve suç ortaklarının peşini bırakmayacağız.
Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz!!!”
Fotoğraflar: Evren Güvensoy
Etiketler: insan hakları