05/09/2006 | Yazar: Kaos GL

Evinde bıçaklanarak öldürülen Baki Koşar anısına 42 gazetecinin yazdığı "Dicle'nin Gözyaşları" adlı kitabın basın tanıtımı bugün Cihangir'deki Porte Kafe’de yapılacak. KAOS GL

Evinde bıçaklanarak öldürülen Baki Koşar anısına 42 gazetecinin yazdığı "Dicle'nin Gözyaşları" adlı kitabın basın tanıtımı bugün Cihangir'deki Porte Kafe’de yapılacak.

KAOS GL

Cihangir'deki Porte Kafe’de bugün (5 Eylül 2006) 14.30–16.00 saatleri arasında gerçekleşecek anmada Baki Koşar'ı anlatan 'Dicle'nin Gözyaşları' adlı kitap tanıtılacak. 42 gazetecinin destek verdiği kitabın tanıtımını Sayım Çınar yapıyor. İşte Çınar'ın arkadaşı Baki'nin ardından yazdıkları:

‘Baki'nin yaşamı biraz çılgınlıktı’

Sevgili Baki'yi 90'lı yılların ortasında tanımıştım.
Baki'yle ilk karşılaştığımızda, iyi bir arkadaşlık kuracağımızı hissetmiştik. Çünkü ikimizde de sınıf duygusu fazlasıyla gelişmişti ve de Beyaz Türklerin ayrımcılığından hoşlanmıyorduk. Neden Baki'yi yazıyorum? Medya dünyasında beni en çok etkileyen, yazılarını okuduğum zaman, yaşadıklarımın en yakın anlamı gibi gelen yazılar yazıyordu Baki.

Baki'nin yaşamı biraz çılgınlıktı. Yaşamayı çok seviyordu.

Baki saklanmayan, olduğu gibi görünen bir arkadaştı. Baki'yi diğerlerinden ayıran en temel özellik, samimi oluşuydu. Unutmayın ki yaşam öldüresiye güzel değildir.

Baki'yle İstanbul'da birlikte koşar, birlikte coşardık. Beyoğlu'nun İstiklal'inde.

Birlikte şarkılar söylerdik.

Kimse kimseye rol yapmazdı, çoğu zaman çok kimlikle dolaşmazdık, neysek oyduk.

Doğallığımız egemenlik alanımızdı.

Henüz birbirimize kötülük yapacak alanlar doğmamıştı. Ne kadar tuhaf bir ölüm şekli. Tuhaf olduğu kadar da imkansız.

Çok yakın bir arkadaşımdan öğrendim Baki'nin öldürüldüğünü.

Hemen evinin önüne gittik. 20 bıçak darbesi almış Baki. Kendi evinde!..

Bu durumda uzun bir süre kendimize gelemedik. Ben Reyhan'a, Reyhan bana yardım ettik. Hâlâ bu olayın etkisindeyim. Hatta bu olayla ilgili tek bir kelime bile yazmak istemiyorum.

Baki'nin ölümüne inanmak imkansız. Çünkü dünyanın en güzel kahkahaları ona aitti.

Uzun bir süre kendisinden de haber alamamıştım. Evini aradım, cebini aradım ama olmadı. Batman'a gittiğini düşündüm. Annesi hastaydı. Kız kardeşini merak ediyordu.
Kendisinden haber alamayınca meraklandım ve kara haber tez duyuldu.

Montaigne "ölümden niye korkayım ki, ben varken o yok, o olduğunda da ben olmayacağım" diyor.

Nazım Hikmet de 15 Ağustos 1959 tarihli isimsiz bir şiirinde bunu onaylarcasına ölümden korkmadığını söyleyerek ekliyor:
"Ölmek arıma gidiyor / onuruma yediremiyorum ölmeği"

Baki Koşar ruh ikizini aradı. Modern yaşadı. Gerçek bir başarı öyküsüydü.
Kitaplar yazdı. Edebiyat çevresine fazla girmiyordu. Bazı yazarları 'edebiyat yoluyla' şöhret olmak istedikleri için sevmezdi. Onlar kendilerini iyi biliyorlardı.

Düşünenleri, yazanları, öldürme, hapishanelerde yok etme alışkanlığımız umarım biter. Yazma stokum tükenmek üzere. Ne olursa olsun gerçekleri aramaya devam edeceğim. Sonra başıma neler gelir, bilmiyorum.

Herkes Cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istemiyor. Arkadaşlar, bu dünyaya bir kez geliyoruz işte, daha ötesi yok.

Herkes ölümden bahseder ama sadece şair inceliğindeki insanlar ölümü için böyle fikirler üretebilirler.

Sayım Çınar

Kaynak: Medya Tava, 4 Eylül 2006


*İlgili Haberler:

[[‘Ben onun pasif olacağını düşünüyordum’]]

Etiketler: insan hakları
İstihdam