26/10/2023 | Yazar: Kaos GL

Onur Yürüyüşü’nde haber takip ederken gözaltına alınan gazeteci Bülent Kılıç'ın yargılandığı davanın ilk duruşmasında, polislerin görmedikleri tutanağa imza attığı ortaya çıktı.

Gazeteci Kılıç’ı yargılatan polisler görmedikleri tutanağa imza atmış Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

26 Haziran 2021'de 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polisler tarafından yere yatırılıp boğazına basılarak gözaltına alınan Agence France-Presse (AFP) foto muhabiri Bülent Kılıç'ın "görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün (26 Ekim 2023) İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nin (MLSA) üstlendiği Kılıç, avukatları Veysel Ok ve Emine Özhasar ile duruşmada hazır bulundu. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Direktörü Özgür Öğret, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Ulusal Basın Enstitüsü de (IPI) duruşmayı izledi.

"O gün, o sokakta öldürülüyordum"

MLSA’dan Eylem Sonbahar’ın aktardığına göre; Gazeteci Kılıç, iddianamenin ana gövdesini oluşturan ve yargılanmasına sebep olan polis tespit tutanağındaki iddiaları kabul etmedi. Tutanakta yazılan küfürleri etmediğini, iddia edilen sözleri söylemediğini ve polise direnmediğini belirterek Kılıç, savunmasına şöyle devam etti:

"Böyle bir şey asla yaşanmadı, olayın başından sonuna kadar olayın görüntüleri vardır. Aksine polislerin bana küfür ettikleri görülecektir. 20 yıldır bu işi yapıyorum, dünyanın çeşitli yerlerinde görev yaptım. Yalan bir ifadeyle suçlanmak benim açımdan üzücü bir durum, basın haklarına karşı bir saldırı söz konusu. Elimde kamera varken polis kameramı alıp yüzüme vurdu. Önce polislerden bir tanesi tartışmaya başladı, daha sonra diğeriyle göz teması kurarak bana saldırmaya başladılar. İşkence gördüm, hiçbir suçu kabul etmiyorum. Mesleğim gereği bir yerde olay çıkınca yaklaşmam gerekiyor, olay günü bu iki polisin beni alandan uzaklaştırma yöntemi beni dövmekten ibarettir. Kolumu tutup yüzüme vurdular, kameramı alıp sokağa attılar. Daha sonra başka polisler kameramı bulmaya çalıştılar."

Kılıç, dönemin Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Aşkın Kılıç Keser’in kendisinde olay sebebiyle polisler adına özür dilediğini de söyledi. Kılıç, “O gün o sokakta öldürülüyordum, polislerin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

"Bilirkişi raporu eksik kalmıştır"

Soruşturma ve olayın tamamen hukuka aykırı olduğunu belirten MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, “Müvekkil o gün polislerin işkencesine maruz kalmıştır. Bu olay nedeniyle kolluk kuvvetlerinin yargılanması gerekirken müvekkilimiz yargılanmaktadır. İddianamede tümüyle polislerin ifadesine yer verilmiştir, müvekkilin ifadesi çok kısa şekilde yer almaktadır. Ayrıca iddianamede bilirkişi raporuna da yer verilmemiştir. Dosyadaki bilirkişi raporunda polislerin müvekkile işkence yaptığı, küfür ettiği ve müvekkilin, ‘kameramı kırdınız’ sözünü söylendiği çok açık. Polisler suçunu örtbas etmek için Cumhurbaşkanı'nın adını geçirmişlerdir” diye konuştu.

Mahkemeye sundukları ses kaydının çözümünün yapılmadığı ve polislerin hakaretleri yansıtılmadığı için bilirkişi raporunun eksik kaldığını ifade ederek konuşmasına devam eden Ok, "Olay tarihinde görüntüleri çeken gazeteci Bilal Meyveci'nin tanık olarak dinlenilmesini istiyoruz. Ayrıca müvekkilin kamerasının kırılmasından dolayı ve maruz kaldığı işkenceden dolayı Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü müvekkilden özür dilemiştir. Bu özür hususunda kendisinin de dinlenilmesini talep ediyoruz" dedi.

Şikâyetçi polis ve tanıkları duruşmaya geç geldi

Duruşmanın devam ettiği sırada Kılıç'tan şikâyetçi olan polis memuru Sedat Kılıç ile olay günü tutulan tutanağa imza atan polisler geldi.

Hâkim, Kılıç'tan şikâyetçi olduğunu söyleyen polis memuru Sedat Kılıç’a, “Size kamerayla vurmaya mı çalıştı mı?” diye sordu. Tutanakta “yazan her şeyin doğru olduğunu” savunan şikayetçi polis Kılıç, olay günü Kılıç'ın kendilerine basın kartı göstermediğini öne sürdü.

Bu sırada gazeteci Kılıç, “Cumhurbaşkanına hakaret ettiğimi yazmışlar tutanağa. Bu olayın Cumhurbaşkanı ile alakası nedir? Bu iddia tamamen asılsız. Aslında cumhurbaşkanlığı makamını hakaret cümlesi içinde kullanan kendisi. Bu beyfendinin cumhurbaşkanına hakaret ettiğini düşünüyorum” dedi.

Avukat Ok’un, “Müvekkilimin Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hangi aşamada küfür ettiğini müşteki polisin açıklamasını istiyoruz” dedi. Polis Kılıç, “Hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Avukat Ok, “Bülent Kılıç’ın kamerası nasıl kırıldı?” diye sordu, şikâyetçi polis, “Hatırlamıyorum” dedi.

Avukat Veysel Ok'un şikayetçi polise, “Her zaman kişileri yere yatırıp, nefes almasını engelleyecek şekilde mi uygulama yapıyorsunuz?" diye sorması üzerine hâkim, dosya içeriğiyle bu sorunun ilgisinin olmadığını söyledi ve sorunun sorulmasının reddine karar verdi. Hâkim polislerin sanık olmadığını söyleyince avukat Ok da, “Bir gün bu olay nedeniyle sanık olacak ve yargılanacaklar” diye yanıt verdi.

Polis: "Nefes alamıyorum" dediğini duydum

Daha sonra tutanakta imzası olan diğer polis memurlarının “tanık” sıfatıyla dinlenmesine geçildi. Tanık polis Emre Sunar, olayla arasında 3-4 metre olduğunu söyledikten sonra, polis tutanağında Kılıç’ın ettiği öne sürülen küfürleri duyduğunu iddia etti. Sunar, polislerin diziyle boğazına bastığı gazeteci Kılıç’ın Minnesota'da polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden George Floyd gibi İngilizce olarak “Nefes alamıyorum” diye bağırdığını öne sürdü ve “O günlerde ABD'de siyasi bir vatandaş öldürülmüştü. Söylediği cümlenin bir popülaritesi vardı. Sanığın da İngilizce ve Türkçe olarak ‘nefes alamıyorum” dediğini duydum” dedi. Buna karşılık avukat Ok, “Olaya dair video görüntüleri var” dedi. Gazeteci Kılıç da bu iddianın doğru olmadığının video kaydıyla kanıtlanacağını söyledi.

Avukat Emine Özhasar'ın “Sırta basmak polisin rutin uygulaması mı?, Müvekkilin hangi davranışından dolayı sırtına basıldı?" sorularına hakim, "Aynı soruyu dolandırarak soramazsınız" dedi. 

Özhasar, tanık polise “Siz polisin gazeteci Bülent Kılıç’ın boğazına diziyle bastığını gördünüz mü?” diye sordu. Tanık polis, “Evet, net olarak gördüm” dedi. Avukat Ok, ‘polisin neye dayanarak gazeteci Kılıç’a şiddet uyguladığını’ sordu, tanık polis gazeteci Kılıç’ın polise mukavemet “eğiliminde” olduğunu, bu “eğilim” sebebiyle gazeteciye yönelik polise yasada tanınan şiddet kullanıldığını savundu.

Hâkimden polise: “Görmediğin şeye imza mı atıyorsun?”

Polis tespit tutanağında imzası olan tanık polis Ercan Tuğay, tutanakta anlatılan olayları “hatırlamadığını” söyledi. Tanık polis Ercan Tuğay, hatırlamadığını söylediği olaya ilişkin tutulan tutanağın içeriğinin “doğru” olduğunu savundu. Avukat Özhasar’ın sorusu üzerine tanık polis Tuğay, “Olayla aramızda 5 metre mesafe vardı. Küfürleri duydum ama hangi aşamada edildiğini hatırlamıyorum. Çok da hatırlamıyorum aslında, sadece tutanakta imzam var” dedi.

Gazeteci Kılıç hakkında dava açılmasına neden olan polis tespit tutanağında imzası olan polis memuru Cemal Tuzak tanık olarak dinlendi. Tuzak da ‘olayı hatırlamadığını’ söyledi. Tanık polis Tuzak, “Olayla aramızda 35 -40 metre vardı” dedi. Olay anını görmediğini söyledi. Tuzak, “Dolayısıyla iddianamede geçen sözleri duymadım. Kamera ile vurmaya çalıştığını da görmedim. Biz o sokakta bir grup polis olduğumuz için grup olarak davetle tutanağa imza attık” diye konuştu. 

Hâkim, “Görmediğin, duymadığın şeye neden imza atıyorsun?” diye sordu. Tanık polis, “Çok kalabalıktı ama tutanak içeriği doğrudur” dedi. Hâkim, tanık polise “Böyle iş mi olur, görmediğin olayın tutanağına grup yapacağız diye neden imza atıyorsun?” diye tekrar sorunca tanık polis yanıt vermedi. 

Gazeteci Bülent Kılıç, tanık polis Tuzak’ın ardından söz alarak, “Son tanık polise şerefi namusu üzerine yemin edip doğruyu söylediği için teşekkür ederim” dedi. Gazeteci Bülent Kılıç, polislere küfretmediğini, oysa video görüntülerinde “müşteki” sıfatıyla şikâyetçi olan polis Sedat Kılıç’ın gözaltına alırken kendisine küfrettiğinin açık olarak görüldüğünü söyledi. Kılıç, “Polisler tutanakta benim onları süreceğimi söylemişler, benim böyle bir cümle kurmam mümkün değildir. Ankara'da 2, 3 gazeteci dışında tanıdığım yok. Ben bu insanları nasıl sürecekmişim?" diye sordu. 

Avukat Ok, “Bu tutanağın ne kadar sorunlu olduğu tutanağa imza atan polisin, ‘olayı görmedim, grup olarak imza atmamız istendi, attık’ demesiyle ortaya çıktı” diyerek davanın hukuken sonuçlarının ortadan kalktığını söyledi.

Mahkeme olay gününe ait görüntülerin yer aldığı CD dökümünün yapılması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine, şikâyetçi polisin ismini verdiği bir polisin tanık olarak dinlenmesine karar verdi.  Kılıç'ın avukatlarının Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü'nün dinlenmesi talebini reddeden mahkeme, davayı 15 Şubat 2024, saat 10.35'e erteledi.


Etiketler: insan hakları, medya, onur yürüyüşü, dava
İstihdam