12/04/2010 | Yazar: Kaos GL

Lisede eşcinsel olmak kolay değil.

Genç Eşcinseller Sessiz Kalmak Zorunda mı? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Lisede eşcinsel olmak kolay değil. Araştırmalara göre çoğu gencin lise çağında cinsel yönelimlerini sakladığını gösteriyor. Eğer homofobik görüşleri olan ya da kötü karşılayacağına inandığınız ebeveynleriniz varsa da evde de çenenizi kapalı tutmak zorundasınız. Ta ki evden ayrılana ya da aileniz sizi kabul etmiyor/edemiyor diye kovulana kadar.
 
Kendi cinsine çekilen gençler – Avusturalya’daki La Trobe Üniversitesi Cinsellik, Sağlık ve Toplum araştırmaları merkezi bu çocuklara bu şekilde hitap ediyor.
 
Kendi cinsine çekilen gençler okullardaki zorbalık, alay ve şiddette daha fazla hedef oluyor. Merkezin binlerce Avustralyalı genç üzerinde yaptığı araştırmaya göre bu gençlerin evsiz, depresyonda, intihara meyilli ve madde kullanıyor olma oranları da diğer gençlerden daha yüksek.
 
İçinde yaşadığımız bu çağda homofobinin hala sürdüğünü bilmek üzücü, özellikle de liselerde, ancak araştırma sonucuna göre kendi cinsine çekilen gençlerin %60′ı fiziksel ya da sözel tacize uğruyor, bu tacizlerin %74′ü de okullarında yaşanıyor. Çoğu eşcinsel için lise çağları tam bir kabus.
 
Araştırma sonuçları ayrıca genç insanların %10′unun kendi cinsine çekildiğini gösteriyor. Bu da 30 kişilik her sınıfta 3 kişi demek.
 
La Trobe Üniversitesinden Dr.Lynne Hillier’e göre araştırma sonuçları, cinsel çeşitlilik konusunda çalışmalar yapan diğer ülkelerle tutarlı. Çoğu genç cinsel kimliğini ergenliği geçtikten sonra keşfediyor ancak %30 kadarı ergenlikten önce de keşfedebiliyor.
 
Merkez Melbourne’deki üniversitelerde aynı araştırmayı yaptığında ise çoğu öğrencinin, en az bir cinsel kimliğini açıklamış eşcinsel arkadaşı olduğunu ve bu kişilerin kabul gördüğünü bulmuş.
 
Araştırmanın ortaya koyduğu bir başka sonuç ise öğretmenlerin homofobik saldırılar karşısında tepkilerinin yavaş oluştuğu ve çoğu durumda cinsel eğitim ile ilgili yapılan çalışmalarda eşcinsellik konularına yer verilmediği. Bazı öğretmenler eşcinsel öğrencilerin taciz edildiğine tanık olmalarına rağmen farklı yöntemlerle bunu göz ardı etmiş.
 
Araştırmaya katılan bir öğrenci olan Lars Osland’a göre “Beden öğretmenimiz okulda hiç eşcinsel öğrenci olmadığını iddia ediyordu ancak birkaç tane vardı.”
 
1998 ve 2004′te de tekrarlanan araştırmalara göre eşcinsellerin bu senelerde de okullardaki durumu bugünkü kadar kötüymüş.
 
Son araştırmaya katılan 1749 öğrenciden %44′ü sözlü tacize maruz kaldığını ifade etmiş (tehdit ve dedikodu da dahil) ve %16’sı ise fiziksel saldırılara maruz kalmış (mala zarar, tecavüz ve hastanede sonuçlanan kavgalar). Bu 1998′deki ilk araştırmadan beridir pek düşmemiş.
 
“Okullardaki öğretmenlere profesyonel Cinsel Sağlık Eğitimleri yapıldı ve bunun oranları düşüreceğini sanıyorduk ama öyle olmadı.”
 
Dr.Hillier şimdi bir sonraki anket için 2000 kendi cinsine çekilen genç insan arıyor. Şu ana kadar 1800 kişi toplanmış bile.
 
Geçtiğimiz seneler içinde okullar daha güvenli bir hale geldi mi? Dr.Hillier bu sorunun cevabından emin değil ancak çoğu öğretmenin cinsel çeşitlilik konusunu hala göz ardı ettiğini düşünüyor. “Bu konuda fazlası ile gizlilik var ve öğretmenler bu konuya değinmeye korkuyor.”
 
Dr.Hillier 2005′de hükümete verdiği bir danışmanlıkta bunun nedenini öğretmenlerin velilerin şikayetleri ile kovulabildiği olarak ortaya koymuş. Eğer bir öğretmen eşcinsellik hakkında çocuklara bilgi verirse ve veliler bu konuda şikayet ederlerse, öğretmen zor zamanlar geçirebiliyor.
 
Araştırmaları sonucunda Dr.Hillier reddedilme korkusu ile ailesine kimliğini açıklayamayan pek çok genç ile tanışmış. “Çocukların okullarda yaşadıkları homofobik taciz ve diğer tacizler arasındaki önemli bir fark da çocukların kimliklerini açık etmemek için aileleri ile bunu paylaşamamaları. Böylece sadece okullarında izole olmuyorlar, ayrıca ailelerinden de izole oluyorlar. Çevrelerinde paylaşacak kimse kalmadığı için de bu çocuklar arasındaki intihar oranı yükseliyor.”
 
Araştırmaya göre ailesine açılan çocukların %75′inin ailesi çocuklarına destek olmuş. “Bazı aileler homofobik yaklaşım nedeni ile kendi dinlerinden bile uzaklaşıyor ama bazıları da çocuklarını sokağa atıyor. Bu çocuklar zorunlu olarak evsiz insanlar haline geliyor.”
 
Dr.Hillier çocuk sahibi ailelere çocuklarının eşcinsel olma ihtimaline karşı değerlerini gözden geçirmelerini öneriyor. “Heteroseksüel olmayan bir çocuğun ailesinin homofobik davranışları ya da konuşmaları onu çok yaralıyor. Çocuklar bu davranışları kendilerine karşı algılıyor. Eşcinsel bir çocuk bana babasının her sinirlendiğinde homofobik küfürler ettiğini ve bunun onu ne kadar kötü hissettirdiğini anlattı.”
 
Çocuklarının eşcinsel olduğunu sonradan öğrenen pek çok ebeveyn de çocuklarını korumadan geçirdikleri seneler için pişmanlık duyabiliyor.
 
Genç insanlar cinsellikleri konusunda pek çok baskı altında kalıyor. Psikiyatristler artık eşcinselliği bir akıl hastalığı olarak kabul etmiyor. Din ise insan cinselliği konusunda bir direniş gücü olarak varlığını sürdürüyor. Araştırmalarda koyu Hıristiyan ailelerde büyüyen ya da Hıristiyan okullara giden çocukların çok daha zorluk çektiği gözler önüne seriliyor.
 
“Bazı durumlarda gençler cinsellikleri ve dinleri arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Dinlerine sarılıp cinsel kimliklerini reddeden gençlerde kendilerine karşı derin nefret duyguları ve kendine zarar verme sonuçları görülebiliyor.”
 
Aileler ayrıca eşcinsel çocuklarına torun sahibi asla olamayacaklarını ve çocuklarının çocuk sahibi olamayacağı için yaşlılıklarının yalnız geçeceğini söyleyerek baskı yapabiliyor. Bazı durumlarda ise aileler kendilerini bunun geçici bir süreç olduğuna ikna ediyor ve bu da çocukları üzerine baskı kuruyor.
 
Dr.Hillier eşcinsel gençlerin ailelerine durumlarını kabul etmeleri yönünde salık veriyor. “Ebeveynler ayrıca çevre baskısı ile uğraşmak zorunda. Birden bire ebeveynler de çocuklarının yaşadıkları homofobinin hedefi olabiliyor. Pek çok ebeveyn çocuğuna başka kimseye söylememesi konusunda baskı yapıyor.”
 
Peki çocuk için en iyisi bu mu? Dr.Hillier’e göre değil. “Çocuklar için kimliklerini saklamak zor.
‘Kimse benim gerçekte kim olduğumu bilmiyor, büyük bir sır taşıyorum’ diye düşünüyorlar. Çevredeki herkes ilişkilerini anlatabiliyor ama bu çocuklar anlatamıyor.
 
Kimliğini saklamak da açıklamak da zor süreçler olabilir. Ancak eğer aile destek olursa mutlaka kolaylaşacaktır.”
 
 

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam