11/11/2014 | Yazar: Kaos GL

Direnişte polisin öldürdüğü Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, ‘Bakan çocukları hırsızlık yaparken, bizim çocuklarımız katlediliyor’ dedi.

Gezi direnişi Çanakkale’de konuşuldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
İşçi Filmleri Festivali kapsamında Çanakkale’de Gezi direnişi konuşuldu. Direnişte polisin öldürdüğü Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, “Bakan çocukları hırsızlık yaparken, bizim çocuklarımız katlediliyor” dedi.
 
Fotoğraf: Yakup Taş
 
İşçi Filmleri Festivali kapsamında 8 Ekim Cumartesi günü Çanakkale’de “Gezi Direnişi” paneli yapıldı. Belediyeye ait Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panelde, Gezi direnişinde polis şiddeti sonucu yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz’ın yanı sıra Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Kuzey Ormanları Savunması’ndan Çiğdem Çıdamlı, Sosyalist Feminist Kolektif’ten Mehtap Doğan ve Kaos GL Derneği’nden Yıldız Tar konuştu.
 
Katılımın yoğun olduğu panel öncesinde ise fotomuhabir Emin Özmen’in Gezi direnişi sırasında çektiği görüntülerden oluşan “Gezi Tanıklığı” filmi gösterildi.
 
Film gösteriminin ardından başlayan panelde, Atakan ve Korkmaz panel katılımcıları tarafından uzunca süre alkışlandı. Konuşmaları sırasında “Gezi şehitleri ölümsüzdür” sloganları atıldı.
 
“Bakan çocukları hırsızlık yapıyor, bizim çocuklarımız katlediliyor”
İlk olarak söz alan Emsal Atakan, Gezi direnişinde çocuğunun AKP faşizmi tarafından katledildiğini belirterek, “Ben bir şehit annesi olarak büyük acılar içerisindeyim ama çocuğum gibi gençleri gördükçe umut doluyorum. Biz kazanana kadar direneceğiz, mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
 
Atakan, Hatay’da uzunca süredir polis ve devlet şiddeti altında yaşadıklarını hatırlattı. “Bakan çocukları hırsızlık yaparken, bizim çocuklarımız katlediliyor” diyen Atakan’ın Hatay’a ilişkin aktardıkları şöyle:
 
“Hatay’da son 4 yıldır biz uyumuyoruz. Biber gazıyla yaşıyoruz. Suriye’ye savaş açtılar, IŞİD ve El Kaide kampları kurdular. Ama biz bu oyunlara gelmedik. Biz Hatay’da yıllardır birlikte barış içinde yaşıyorduk. Barışımızı bozmalarına izin vermedik. Ama bu IŞİD ve El Kaide kamplarından kalanlar gündüz kamplardan çıkıyor, Suriye’de insanları katlediyor kadınlara tecavüz ediyor gece ise Hatay’a dönüyor. Recep Tayyip Erdoğan onları besliyor, otellerde yatırıyor.”
 
Atakan konuşmasının sonlarına doğru duygulanarak, “Evladımı aldılar benim elimden, mutluluğumu aldılar. Oğlum Hatay’da siyaset okuyacaktı” dedi ve herkesi Hatay’a davet etti.
 
Fotoğraf: Yakup Taş
 
“Çocuğumun mücadelesini devam ettireceğim”
Şahap Korkmaz ise, Ali İsmail hastanede ölüm kalım savaşı verirken yaşadıklarını hatırlatarak, “Bedenleri gitti ama bütün çocuklarımızın ruhları bizlerle birlikte. Ben bütün o çocuklarla da oğlumla da gurur duyuyorum. Barış ve özgürlük için mücadele ediyordu benim oğlum. Onun için sokaktaydı. Çocuğum bana örnek oldu ve ben onun yaptığının devamını getireceğim. Her yerde direnişi anlatacağım. Göz göre göre bir insan vuruluyor, adam öldürenlere sahip çıkılıyor. Bundan daha berbat bir yönetim olamaz” şeklinde konuştu.
 
Kuzey Ormanları Savunması’ndan Çiğdem Çıdamlı ise kendilerini “Gezi’nin çocukları” olarak gördüklerini söyleyerek çalışmalarından bahsetti. Gezi’nin bir anı olmadığını, başlayan ve devam etmesi muhakkak olan bir süreçteki bir kırılma noktası olduğunu vurgulayan Çıdamlı, “Hem İstanbul’da hem de Marmara’da büyük bir ekolojik kırımın eşiğinde yaşıyoruz. Çanakkale bölgesi, adalar ve boğaz büyük bir tehdit altında” dedi.
 
Ardından konuşan Mehtap Doğan da Gezi’ye kadınların katılımı hakkında bilgi verdi. Halkın AKP iktidarına öfkesine dönüşen Gezi direnişi boyunca kadınların direnişte yer aldığını belirten Doğan, “Direniş sürecinde kadınlar olarak belki de ilk kez geceleri sokaklarda direnişin içinde kendimizi güvende hissettik” dedi. Doğan konuşmasının devamında “Küfürle değil inatla diren” kampanyasını aktardı.
 
“Devletsiz hava sahasında heteroseksizm ile mücadele”
KaosGL.org editörlerinden Yıldız Tar ise, Gezi Parkı’na giren herkesin hikayeleri ile o parkta yer aldığını hatırlatarak, 1980 askerî darbesinden Ülker Sokak’a LGBTİ’lerin mücadele tarihini aktardı. Kentsel dönüşüm projelerinin Avcılar ve Tarlabaşı’nda transları yerlerinden ettiğini vurgulayan Tar, “Gezi Parkı bu süreçlerin son adımıydı. Ve LGBTİ’ler için Gezi’yi savunmak; evini savunmak anlamına geliyordu” dedi.
 
Parkın içinde yaşanan sorunların çok hızlı bir şekilde çözülebildiğini de söyleyen Tar, “Devletsiz hava sahasındayken homofobi ve transfobiyle mücadele çok daha kolaydı. Elbette ki Gezi direnişi ile heteroseksizm yıkılmadı. Ancak heteroseksizmi tartışabilecek anlar yaratıldı. Gezi bir yanıyla da yüzleşme anlarının toplamıydı” ifadelerini kullandı.
 
Panelin son konuşmacısı Oya Ersoy ise Gezi direnişini şöyle tanımladı: “Yıllardır bu topraklarda Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Arap, Ermeni, kadın, erkek, eşcinsel diye ayrıştırılan, biat etmenin öğretildiği bir sisteme karşı, AKP faşizmine ve gericiliğine karşı hakkını arayan, ortak düşmana karşı bir araya gelen yeni bir halkın kuruluş süreci.”
 
Haziran isyanının ardından bir diktatörlük inşası olduğunu söyleyen Ersoy, bu diktatörlüğe karşı direnişin de farklı biçimlerde sürdüğünü söyledi. HES karşıtı mücadeleleri, Fatsa’da siyanüre karşı kampanyayı ve Yırca köylülerinin direnişini hatırlattı. 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam