Gökkuşağının Kızılı’ndan boykot çağrısı: Diktatörü yalnız bırakalım!

 

 

Çok değil, bundan bir sene önce milyonların diktatör ilan ettiği, hırsızlığı ayyuka çıkan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilebilmesi için gerekli tüm şartların yaratıldığı bir seçim atmosferinden geçiyoruz.

 

Meclis muhalefetinin çıkardığı iki adaydan biri "ılımlı Erdoğan" imajı çizerek gericiliği meşrulaştırmakta, diğeri ise hesabını pazarlık sürecinin yine Erdoğan’la, ancak bu sefer cumhurbaşkanı sıfatıyla devam etmesi üzerine yapmaktadır. 

 

İhsanoğlu’nun cumhuriyetçi ve aydınlanmacı duyarlılıkların, Demirtaş’ın ise ezilen ve özgürlükçü kesimlerin temsilcisi olarak sunulması, baştan aşağı gayri meşru olan bir seçim sürecinin düzen açısından kazasız belasız işlemesini sağlamıştır. Sürdürülen "kampanyalar" Erdoğan karşıtı gerçek bir siyasi mücadelenin önünü büyük ölçüde kapatmıştır. 

 

 

LGBT’lerin taleplerine bakış bu süreçte bir turnusol kâğıdı işlevi görmemektedir. Erdoğan’a göre eşcinsellik "toplumun ahlak kurallarına ve inanç değerlerine" terstir. İhsanoğlu’nun LGBT’lere bakışını ise "toplumun hassasiyetleri" belirlemektedir. İkisinin de aynı kapıya, LGBT’lerin hak ve taleplerinin inkârına çıktığını biliyoruz.

 

Öte yandan, Haziran Ayaklanması ile mesafesini korur ve müzakerelerin devamını her şeyin üzerinde tutarken, diğer taraftan LGBT dostu aday olarak öne çıkan Demirtaş’ın beyanlarının samimiyetinin değilse bile tutarlılığının sorgulanmaya muhtaç olduğu ise ortada.

 

Gökkuşağının Kızılı olarak diyoruz ki;

 

Bir hırsızın, katilin, ırkçının aday olabildiği bu cumhurbaşkanlığı seçimi meşru değildir.

 

Sadece Meclis’in aday gösterebildiği bir sistemde işçilerin, ezilenlerin, kadınların, gençlerin, LGBT’lerin esamesi bile okunmaz.

 

Asıl ihtiyacımız olan Haziran Ayaklanması’ndaki gibi bağımsız, kendi meşruiyet kaynaklarını yaratan, düzen dışı bir toplumsal harekettir.

 

Tüm LGBT’leri ve ayrımcılık karşıtlarını 10 Ağustos günü sandıkları boş, diktatörü yalnız bırakmaya çağırıyoruz.