29/01/2014 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Derneği’nin Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Programı ile birlikte yürüttüğü Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi öğrencilerinden Ertan Önlü, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Ufuk ile söyleşti.

Hacettepe Üniversitesi’nde Eşcinsel Olmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kaos GL Derneği’nin Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Programı ile birlikte yürüttüğü Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi öğrencilerinden Ertan Önlü, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Ufuk ile söyleşti.
Cinsiyet kimliğin ve cinsel yönelimin açısından kendini nasıl tanımlarsın?
En anlaşılır şekilde eşcinsel bir erkek olduğumu söyleyebilirim, biyolojik olarak da erkeğim. Aslında kendimizi sınırları başkaları tarafından çizilmiş tanımlar üzerinden ifade etmek bana çok da mantıklı gelmiyor. Bana eğer bir şey değilsem başka bir şey olmak zorunda bırakıldığımı hissettiriyor. Bu konuda daha karmaşık bir eğilimim olabilirdi ve kendimi anlatmakta zorlanabilirdim. Ayrımcılığın oluşmasında bir nedenin de bu abartılmış sınıflandırma çabamız olduğunu düşünüyorum.
 
Toplumsal olarak “normalleştirilmiş” cinsel eğilimlerin dışında bir eğilimin var. Bunun farkına varış sürecini anlatabilir misin?
Aslında geriye bakıp düşündüğümde ana sınıfına giderken bile “farklı” olduğumu şimdi görüyorum. Tabii o zamanlar bunun adını koyamıyorsun. Örneğin ana sınıfındayken sınıf içinde minderde ufak çaplı güreş turnuvaları düzenlerdi öğretmenimiz. Erkekler erkeklerle güreşirdi tabii. Benim için eğlenceli olurdu çünkü bir erkekle o derecede yakınlaşmak hoşuma giderdi. Hatta yenişememek için, güreştiğim sürenin uzaması için elimden geleni de yapardım. Onun dışında ilkokul yıllarında televizyonda ve etrafımda ilgimi çeken erkekler olurdu ve bilemediğim farklı bir duygu hissederdim. Evcilik oyunlarında erkeklerle evli olmak daha hoş bir fikir gibi gelirdi, her ne kadar kabul edilmese de...
 
Sonradan ergenliğe girişimle televizyon ya da gazetedeki hoşuma giden erkekleri düşünerek mastürbasyon yapmam, sınıfımdaki bir erkeğe aşık olmam… Hatırladığım şeyler. Ancak ne zaman kendim hakkında “Ben eşcinselim” dediğimi hatırlayamıyorum. Benim için eşcinsel olmayı kabullenmek zor aştığım bir süreç olmadı. Ortaokul yıllarımda internet erişimimin olması ve çok okumam da bunu sağlamış olabilir.
 
Eşcinsel olduğunu da göz önünde tutarak öğrenim hayatından bahsedebilir misin?
Çok sorun yaşadığım bir öğrenim hayatım olduğunu söyleyemem. Sadece kızlarla daha çok arkadaşlık kuruyor olmam dönem dönem yadırgandı. Lisede arkadaşlarıma karşı açık olmayı tercih ettim. Bazı öğretmenlerim de eşcinsel olduğumun farkındaydı. Ama bunu arkadaşlarımı karşıma alıp “ben eşcinselim” dediğim bir klasik “açılma” şeklinde olmadı. Laf arasında örneğin hoşlandığım bir çocuktan açıkça bahsederdim, özellikle değil arkadaşlarımla paylaşmak istediğim için. Arkadaşlarım da bunu hiç yadırgamadılar belli ki. Hâlâ lise arkadaşlarımla görüşürüm. Farklı şehirlerde olsak da bir şekilde iletişim halindeyiz ve hayatlarımızdan haberdarız. Üniversitedeyse arkadaşlarıma karşı bir türlü açık olamadım.
 
Peki ailenle ilişkin? Açık olduğun biri var mı? Ya da varsa kardeşlerinle ilişkini nasıl şekillendiriyor bu?
Anneme ve babama karşı açık değilim. Eşcinsel olduğumu düşündüklerini pek sanmıyorum. Rahat bir ailem var, örneğin evlenme konusunda baskı yapmayacaklarını biliyorum.
Benden küçük erkek bir kardeşim var. Kardeşimle iyi anlaşıyoruz. Rastlantısal olarak karşılaştığım şeyler bana biseksüel olduğunu düşündürdü. Bilgisayarında ya da cep telefonunda karşılaştığım şeyler gibi… Hiçbir zaman yönelimi konusunda çok meraklı olmadım ve ajanlık yapmadım.
 
Erkek arkadaşım var bir de, onu seviyorum. Onu da ayrıca ailem olarak görüyorum. Erkek arkadaşım, yakın arkadaşlarımızdan oluşan çevremizle ayrıca büyük bir ailemiz olmasını hayal ediyorum.
 
Kardeşinle birbirinize açık mısınız peki?
Birbirimize karşı rahat olduğumuz için belki de çok dikkatli değiliz. O da benim eşcinsel olduğumu tahmin ediyor. Arada birbirimize takılıyoruz. Ancak hiçbir zaman oturup açıkça konuşmadık.
 
Birbirinizle açıkça konuşmamanızın nedeni nedir?
Bunu dramatik bir şey olarak görmememiz olabilir. İki taraf da çok önemsemiyor çünkü bu karşı çıkılacak bir şey değil. Onun dışında birbirimize karşı hep eğlenceliyizdir. Ciddi olarak konuşmaktansa bu şekilde ilerlemesi benim için daha heyecanlı, ona da öyle geliyordur. Tabii ben ona erkek arkadaşımdan “bir arkadaş” şeklinde bahsettiğimde arada bir takılarak laf sokar.
 
Biraz da üniversite hayatından bahseder misin?
Lisede arkadaşlarıma karşı açık olduğumu söylemiştim. Üniversitede daha rahat olacağımı beklerken tam tersi oldu. Yıllar boyunca ders çalışmış, hırsı boyunu geçmiş ve bu yüzden kendini dünyaya kapamış insanlarla aynı sıralara düştüm. Onlarla vakit geçirmek yine de güzel olsa da asla lisedeki kadar açık ve samimi olamadım onlara karşı. Bu yüzden de eşcinsel olduğumu bilmiyorlar.
 
Ankara’da yalnız yaşıyorum. Açık olduğum arkadaşlarım Ankara’da da var. Ancak çoğu okul dışından. Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel (LGBT) olan az arkadaşım var. Daha çok açık görüşlü heteroseksüeller.
 
Okuldan eşcinsel olduğumu bilen arkadaşlarım kendileri de eşcinsel. Bir şekilde Internet’ten ya da arkadaş aracılığıyla eşcinsel olduğunu bilerek tanıştığım kişiler. Hacettepe Tıp’ta çok fazla LGBT olduğunu biliyorum. Eşcinsel olduğunu bildiğim hocalar da var. Neredeyse hepsi gizli kalmayı tercih ediyorlar.
 
Eşcinsel olmak öğrencilik hayatını olumlu ya da olumsuz yönde etkiledi diyebilir misin?
Belki farkında olmadığım şekillerde etkilemiş olabilir. Yani belki bana farklı bir bakış açısı kazandırmıştır ne bileyim. Ancak açık bir şekilde olumlu ya da olumsuz yönde etkilediğini düşündüğüm bir konu yok. Hekim olacağım için belki mesleğimde ayrımcılığa karşı olmamı sağlayacak olabilir örneğin.
 
Bir tıp öğrencisi olarak sınıf arkadaşlarının ve bölümündeki hocaların LGBTİ varoluşlar konusunda nasıl bir tutum içinde olduklarını değerlendirir misin?
LGBTİ’lere karşı çoğu açık görüşlü olsa da sanki onlar hep uzaklardaymış gibi davranırlar. Daha açık fikirli olmalarının nedeniyse LGBTİ’lerin daha görünür olması ve bazı derslerde (örneğin psikiyatri dersleri) LGBTİ’lerden bahsedilmesi olabilir. Yine de LGBTİ’lerin varlığını bir türlü kabul edemeyen insanlar da var. Bir derste eşcinselliğin hastalık olmadığı söylendiğinde “Nasıl yani!” diye karşı çıkan biriyle karşılaşmıştım. Ne kadar bilimsel açıklamalarla gelinirse gelinsin onun yargılarını kırmak kolay değildi. Neyse ki tıp öğrencileri pek sorgulayıcı değil. Onlara eşcinselliğin bir hastalık olmadığı söylendiği sürece bunu kabul edeceklerdir. Tabii eğitim sistemine yapılan müdahaleleri düşünecek olursak umarım Türkiye’nin her yerinde bu şekilde anlatılıyordur ve bu şekilde anlatılmaya devam edilir.
 
Hocalarsa LGBTİ’leri hastalıklıymış gibi görmeseler de bazıları yer yer onlar hakkında espri yapabiliyor. Çoğu öğrenciyse gülüyor. Bu örnekler psikiyatri gibi alanlarda daha az. Onlar daha bilinçli. Ancak cerrahi branşlarda farklılıklara tolerans çok yoktur. Hastanın yüzüne karşı söyledikleriyle, arkasından konuştukları biraz farklı olabilir.
 
Hastane içindeki uygulamalarda gey, lezbiyen, biseksüel, transseksüel, interseks olduğu bilinen hastaların ayrımcılığa veya diğer hastalardan farklı bir yaklaşıma maruz kaldığını düşünüyor musun? Buna olumlu ya da olumsuz uygulamalardan örnekler verebilir misin?
Genel olarak hasta hekim ilişkisi belli bir ciddiyet üzerinden yürüyor. Yani ayrımcılık yapılacağını düşünmüyorum. Ama farklı gruplardan insanlar geldiğinde hekimlerin hafiften bocaladığını ve daha dikkatli olduğunu hissedebiliyorum. Hasta bunu hissetmese ya da sezse bile onun arkasından alay edilmeyeceğini garanti edemem. Ancak şöyle bir durum var ki onca yoğunluk arasında kafa dağıtacağınız bir konu buluyorsunuz. Hasta farklıysa -örneğin dediğinizi zor anlayan sıradan bir hasta bile olabilir- hasta gittiğinde bundan bahsediyorsunuz. Hastalar hakkında bir şekilde konuşuyorsunuz. Neyi geyik konusu yapacağınız sizin duyarlılığınıza bağlı. Hasta gizliliği açısından ve meslektaşlarıma karşı sorumluluklarım açısından spesifik örnekler vermeyeceğim.
 
Aslında LGBTİ bireylere karşı daha dikkatli ve nazik olunduğunu bile söyleyebilirim. Ancak gelin görün ki sağlık personeli değer yargılarını bir kenara bırakamıyor. Heteroseksüel bir kadın hastalıklarıyla ilgili muayeneden önce hekim olarak cinsel ilişkisi olup olmadığını sorarsınız. Bu muayenenizin şeklini belirler. Ancak bir hemşire muayene masasındaki hastaya “evli misiniz” diye sorarsa ve o kadın evlilik dışı cinsel ilişkisi olan biriyse kendini rahatsız hissedebilir. Ahlaki yargılarının dışında, profesyonelce, herkese eşit yaklaşan bir sağlık ekibi sadece LGBTİ’ler için değil, herkes için gerekli.
 
Son olarak, kampüsünde herhangi bir LGBTİ örgütlenmesi mevcut mu?
Hacettepe içinde bildiğim bir örgütlenme yok. Olsa da ağırlıklı olarak Beytepe Kampüsünde çalışmalarını yürüteceklerinden Sıhhiye Kampüsüne (sağlık birimlerinin olduğu kampüs) çok yoğunlaşacaklarını sanmam. Ancak eşcinseller birbirini bir şekilde tanıyor. Neden örgütlenemediğimizi anlayamıyorum. Gizlilik kaygıları buna bir neden olabilir. “Toplum nezdinde” başarılı insanlar, risk almak istemiyorlar. Onun dışında zaten örgüt kelimesinden korkan bir toplumuz. 

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam