19/07/2018 | Yazar: Kaos GL
Nefret söylemi ve ifade özgürlüğü tartışması, LGBTİ’lerin ifade özgürlüğünü ihlal eden uygulamalar…
“Hak-sız mıyız (!)” dosyasında ikinci başlığımız ifade özgürlüğü. İfade etmenin araçları neler? Uluslararası mevzuat ne diyor? Nefret söylemi ve ifade özgürlüğü tartışması, LGBTİ’lerin ifade özgürlüğünü ihlal eden uygulamalar…
Temel hak ve özgürlükleri cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve ifadesi bağlamında değerlendiren “Hak-sız mıyız (!)” yazı dizisinde bu hafta ifade özgürlüğünü konuşuyoruz.
Kaos GL Derneği hukuk danışmanlarından Av. Kerem Dikmen; ifade özgürlüğünün ne anlama geldiğini, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde yaşanan ayrımcılığı ve nefret söylemi ile ifade özgürlüğünü anlatıyor:
İfade özgürlüğü, gündelik hayatımızda çokça kullandığımız, hem ifade etme kanallarımızın var olmasına dönük güvenceleri hem de kullandığımız ifadeler nedeniyle herhangi bir yasal takibata uğramamaya dönük güvenceleri ele alan hakları bir bütün olarak kapsar. İfade özgürlüğünün konusu bakımından bir kısıtlama söz konusu değildir. Yani belirli konulardaki ifadelerle sınırlı olarak var olan bir özgürlük değildir.
Siyasi, toplumsal, bilimsel, sanatsal, akademik, ticaret, sosyolojik alana dair ve bunlarla sınırlı olmaksızın her tür konuya ilişkin ifadeler, bu hakkın koruma kapsamında yer alacaktır. Bunlar ifadenin içeriği ile ilgili ilk akla gelenlerdir.
Kişilerin, bilgi ve kanaate ulaşması, yukarıda değinildiği üzere bilginin ve kanaatin açıklanması, sanatsal faaliyetler, basın faaliyetleri, yayıncılık alanında sahip olunan haklar, ifade özgürlüğü ile yakından ilişkilidir.
İfade etmenin aracı yalnızca konuşma ya da yazı değil
İfade etmenin aracı yalnızca konuşma ya da yazı değildir. İfade etme eylemini gerçekleştirmeye yarayan her türlü araca dönük müdahale, aynı zamanda ifade özgürlüğüne bir müdahale olarak nitelendirilir.
Bu özgürlük, Mahkeme kararlarında da ifade edildiği gibi aynı zamanda demokratik toplumun olmazsa olmazlarından biri olarak görülmekte, varlığı, özgür bir tartışma ortamının da varlığı için bir karine anlamı taşımaktadır.
İfade özgürlüğü, aynı anda birçok özgürlük alanı ile ilişkili olabilmekte, ifade özgürlüğüne dönük müdahaleler aynı zamanda başka özgürlük alanına müdahale anlamı da taşıyabilmektedir. Örneğin ifade özgürlüğü ihlali, kimi zaman toplu olarak ifade eylemine yapılan devlet müdahalesi neticesinde örgütlenme özgürlüğüne dönük bir müdahale olarak da görünebilmektedir.
Devletin yükümlülükleri
Devletin, ifade özgürlüğü alanında sahip olduğu negatif ve pozitif yükümlülükler vardır. Negatif yükümlülükler açıktır ki devletin, ifade özgürlüğü kullanımına müdahale etmemesi anlamı taşır. Kişilerin ifadeleri nedeniyle soruşturulmaması, kovuşturulmaması, ifadelerin yayılmasının kamu otoritesi tarafından engellenmemesi, internet yayınlarında erişimin engellenmemesi, sansür uygulaması yapılmaması gibi ifade özgürlüğünü kullanmanın araçlarını ortadan kaldırmaya dönük eylemlerden kaçınma ve ifadenin kriminalize edilmemesi, negatif yükümlülükler arasında sayılabilir.
Devletlerin, bu kapsamda pozitif yükümlülükleri de vardır. Örneğin, bir şahsın, belirli bir akademik çalışmaya veya belirli bir topluluğa veya bir topluluğun ( dernek, vakıf, birlik vb. ) bir kimsenin ifade özgürlüğüne dönük müdahalesinin önüne geçerek, ifade özgürlüğünü kullanma isteğinde olan kişinin bu hakkını etkin bir biçimde sağlama yükümlülüğü devlettedir.
LGBTİ hakları bağlamında ifade özgürlüğü
İfade özgürlüğü kullanımına dönük ihlal vakaları, LGBTİ hakları alanında kullanılan diğer haklarla ilişkili olarak sıkça rastlanmaktadır. LGBTİ alanında çalışan derneklere devlet memurlarının üyeliğinin kriminalize edilmesi, aynı zamanda ifade özgürlüğüne dönük bir müdahaledir. Bir dönemi gündeme gelen, TBMM Başkanlığınca Meclis sunucuları üzerinden www.kaosgl.org internet sitesine erişim kısıtlaması, LGBTİ aktivistlerin barışçıl sosyal medya paylaşımları nedeniyle ceza tehdidine uğratılması, Valilikçe alınan yasaklama kararının ifade özgürlüğü hakkının kolektif olarak kullanımını engelleyen içeriği veya Onur Yürüyüşlerine devlet tarafından yapılan müdahaleler ile bu yürüyüşlere katılan kişiler aleyhine yürütülen soruşturmalar ve ertelense veya açıklanması geriye bırakılsa dahi verilen cezalar, ifade özgürlüğü ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır.
Nefret söylemi ve ifade özgürlüğü
Bu noktada güncel tartışma, nefret söyleminin ifade özgürlüğü kapsamından faydalanıp faydalanamayacağıdır.
Türkiye'nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve bu kapsamda Avrupi İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminde, homofobik nefret ifadeleri, ırk, milliyet, renk temelli nefret ifadeleri kadar tehlikelidir ve ifade özgürlüğü korumasından yararlanmazlar.
İsveç yargı makamlarının, lisede dağıtılan bildiride yer alan, eşcinselliğin sapkınlık olduğuna dair ifadeler nedeniyle bu bildirileri dağıtanlara vermiş olduğu para cezasının bir ifade özgürlüğü ihlali olduğu gerekçesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan bir başvuru, homofobik nefret söyleminin ifade özgürlüğü korumasında yer almadığı gerekçesiyle kabul edilemez bulunmuştur.
Kaos GL Derneğini “sapkınların çatı örgütü” olarak niteleyen ifadeler nedeniyle yapılan suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlanması üzerine Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru ise ifadenin, haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı gerekçesi ile reddedilmiştir.
Ulusal ve uluslararası mevzuat
İfade özgürlüğü bakımından ulusal ve uluslararası mevzuatta Türkiye için sayılabilecek üç kaynak, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir.
Anayasanın 25. maddesine göre “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. “, 26. maddesine göre ise “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. “
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İfade Özgürlüğü başlıklı 10. maddesine göre “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir.”.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 18. maddesi “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. “, 19. maddesi ise “Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.” hükmünü içerir.
BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin İfade Özgürlüğü başlıklı 19. maddesi ise “Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma hakkı vardır. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğünü de içerir.” şeklindedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince yayımlanan istatistiklere göre Türkiye, 2017 yılında 16 ihlal kararı ile hakkında en fazla ihlal kararı verilmiş olan devlet olmuştur.
İlgili içerik:
“Hak-sız mıyız (!)” yazı dizisi başlıyor!
Hak-sız mıyız (!): Yaşam hakkı
Etiketler: insan hakları