18/06/2022 | Yazar: İlker Cihan Biner
‘Çocukluğu ile bağı çok kuvvetli biriyimdir. Öyle ki; bazen şöyle düşünüyorum: Şarkıcı, müzisyen olarak sektörde kariyer yapma motivasyonum tamamen çocukluğumdaki Hakan’a borcum gibi.’
Fotoğraf: Ahmet Rüstem Ekici & Hakan Sorar
Hakan Kalgıdım müzik yolculuğuna ‘İlahi Adalet’ adlı şarkısıyla devam ediyor. Çalışma müzisyenin beşinci single'ı. Fakat ona soruları hazırlarken yalnızca yeni şarkısıyla sınırlı kalmamaya özen gösterdim. Nitekim çocukluk, ilişkiler, melankoli gibi mevzular tam da Hakan Kalgıdım'ın yaşama bakış açışıyla alakalı. Yaptığı şarkıların ve onlara çekilen videoların hikâyelerini öğrenmek bu açıdan da önemli.
Başka bir deyişle; Hakan Kalgıdım'ın benliğini nasıl biçimlendirdiğini, mücadelesini sormak istedim.
Ayrıca en son videosu ‘İlahi Adalet’te Ahmet Rüstem Ekici & Hakan Sorar'la çalıştığını eklemeliyim. Gerek tekil gerekse de kolektif üretimleriyle güncel sanat sahasında disiplinlerarası çalışan ve queer sanata ciddi katkıları olan bu iki önemli sanatçının ortak çalışmasından doğan klip 3D bir evrende kurgulanıyor.
Videoda dikkat çeken hususun özellikle altını çizmek istiyorum: Kırılgan benlik. Müzisyenin melankolik dünyasını düşündüğümde bu konumun aynı zamanda politika ile bağlantıları devreye giriyor. Çünkü LGBTİQ+ mücadelesinde doğrudan alanda olan bir Hakan Kalgıdım var. Öyleyse detayları okumak için lafı çok uzatmadan söyleşiye bağlanalım.
Fotoğraf: Ahmet Rüstem Ekici & Hakan Sorar
Bilinen bir dize ile başlayacağım. Edip Cansever'in şiirinden: ‘Gökyüzü gibi bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.’ Çocukken müzisyen olma hayalin var mıydı?
Olmaz mı! Kendimi bildim bileli sadece şarkıcı olmak istedim. Nereden aklıma düştü, nasıl başladı bu hayal, tutku hatırlamıyorum. Çocukluğu ile bağı çok kuvvetli biriyimdir. Öyle ki; bazen şöyle düşünüyorum: Şarkıcı, müzisyen olarak sektörde kariyer yapma motivasyonum tamamen çocukluğumdaki Hakan’a borcum gibi. Tüm çabam sanki onu mutlu etmek, hayallerini gerçekleştirmek için.
‘Derin Hatıra’ adlı ilk çıkış şarkının öncesine gitmek istiyorum. Bu şarkıyı yapma fikrinin doğduğu o süreci anlatır mısın?
Aslında yazdığım ve aynı zamanda ‘şarkı yazabiliyorum sanırım’ diye ikna olduğum ilk şarkım ‘Dökünce Gül Dikenlerini’. Sonra yazmaya devam ederken ‘Derin Hatıra’ ortaya çıktı. Yayınlanma sıralamasında ‘Derin Hatıra’ önceliği aldı. İki şarkının da beslendiği yer ilk ilişkim. Burada klişeye düşeceğim sanırım ama hiç öyle cool görünme telaşına girmeyeyim. Valla çok aşık oldum. Tutkusu, deliliği büyük uzun süreli bir ilişki yaşadım ve şarkı yazmaya dair dilim bu ilişkinin hissettirdikleri sayesinde çözüldü. Sonra bu dili kullanma yetisini keşfettikçe farklı bir sürü meselem üzerine yazdım. Yazmaya devam ediyorum ama ilk içimde fitili ateşleyen konu aşk oldu. ‘Derin Hatıra’ birini sevmeye, her şeyiyle kabul edebilmeye dair yaşanan deneyim üzerine yazılmış bir şarkı. Özetle çok sevdim ama anlaşmak ilişki yürütmek çok zordu. Çok canım yandı, çok üzüldüm, çok da mutlu oldum ve Derin Hatıra’yı yazdım.
‘Dökünce Gül Dikenlerini’ ikinci şarkın. İlk şarkınla beraber baktığımız zaman bir melankoli ile karşı karşıya kalıyoruz. Kırgınlıklarını veya hayal kırıklıklarını, keder yaşadığın mevzuları esere dönüştürme motivasyonundan bahseder misin?
Dediğim gibi benim şarkı yazmaya dair dilimi çözen duygu, aşk ve beraberinde gelen kırgınlıklar oldu. Zaten hayata dair olduğun gibi kabul görmeye, sevilmeye dair travmaları erken yaşlarda deneyimleyenler olarak bir de güvenli olduğuna inandığın alanlarda hayal kırıklıkları yaşayınca tepkisiz kalmak, sineye çekmek kolay olmuyor.
Burada kendime şu soruyu sordurttun bana İlker: Mutluluk mu beni harekete geçiriyor? Acı, elem, keder mi?
Belli ki ikincisi… Sanırım mutluyken sadece anın içinde kalıp durmak istiyorum ama mutsuzken, canım yanarken orayı anlamaya, çözmeye, yüzleşmeye dair bir motivasyon ve beraberinde hareket etme refleksi geliyor. Bu noktada da benim için hareket diye tanımlayabileceğim şeylerden bir tanesi de şarkı yazmak ve söylemek.
Fotoğraf: Erkan Naz Elmas
‘Sevgilim’ adlı şarkının videosunda bir ironi var. Aynı zamanda teatral de diyebiliriz. Hiç oyunculuk geçmişin var mı? Ayrıca bu mesleği geleceğe dair düşünüyor musun?
Okul yıllarından kalma amatör oyunculuk deneyimlerim var sadece. Fakat zannediyorum kliplerde şöyle bir durum da var: Şarkıda anlatılan hikayenin öznesi ben olduğum için şarkıda bahsi geçenleri yüzümde, bedenimde harekete dönüştürmek çok da zor olmuyor. Zaten hissedip, yaşayıp yazmıştım onu bir de beden diliyle ifade etme dürtüsü otomatik geliyor. Klipler için ekstra bir oyunculuk, ifade gibi konulara pek mesai harcamıyorum. Dediğim gibi; sözün, müziğin devamı olarak hareket de ardından geliyor.
Oyunculuğu meslek olarak yapmak gibi bir düşüncem yok. Kliplerde, canlı performanslarda şarkılarımı doğru, gerçek ifade edebileyim bana kafi.
Videolarında özellikle çağdaş dans-koreografi ilişkisine özen gösteriyorsun. ‘Derin Hatıra’ videonda Nazlı Durak, ‘Dökünce Gül Dikenlerini’ klibinde de İsmet Köroğlu var. Bu iki sanatçıyı düşündüğümde dansla ilişkin aklıma geldi. Bir dans geçmişin var mı?
Dans geçmişim yok sadece Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nda workshoplara katılmışlığım ve uzunca bir yoga geçmişim var. Ayrıca çok sever, izler, takip ederim bu alanı. Az evvel bahsettiğim gibi şarkılarımda kendi hikayelerimi, deneyimlerimi anlatıyorum. Dolayısıyla o deneyimlerin beden dilimde de karşılıkları var. Bunu ortaya çıkartacak profesyonel insanlarla buluşabildiğim noktada onların rehberliğinde, kendi içimde organik bir şekilde gelişiyor her şey. Derdim harekete dönüşebiliyor. Elbette bu noktada en büyük şansım doğru kişilerle buluşmak oldu. İsmet ve Nazlı beni o kadar doğru ve motive edici yönlendirdiler ki ben de çok rahat bir şekilde onlara eşlik edebildim.
Fotoğraf: Erkan Naz Elmas
‘Kabusundaki Sarmaşık’ şarkında kaleme aldığın ‘uçur uçur beni kanatlarınla soy tozu kalmasın zalim dünyanın’ sözlerine dair de sormak istiyorum. Bu şarkı çağrı niteliğinde. Çalışmanda işaret ettiğin neydi?
Kabusundaki Sarmaşık olduğu gibi kabul görmeye, sevilmeye, duyulmaya dair içimi döktüğüm şarkım oldu. Şarkıyı yazarken muhatabım ailemdi.
Fakat biliyorum ki aynı travmaları birçok alanda bazen bir kişiye bazen koca bir ülkeye karşı bile yaşayabiliyoruz. Bahsettiğin sözlerdeki çağrım dileğim ise, bir gün kabul görme kavgam bitsin ve beni sev, gör, duy, uçur… Yaşadığım tüm kötü deneyimleri, kırgınlıkları soy üzerimden şeklindeydi. Hayatımın sonuna kadar da elimden geldiğince, güç bulabildiğim sürece bu dileğimin gerçekleşmesi, bir kişinin daha aynı travmaları yaşamaması için şarkılarımda, sokaklarda mücadele etmeye, dayanışmaya devam edeceğim.
‘İlahi Adalet’ yeni şarkın. Videosu Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar tarafından 3D bir evrende kurgulandı/hazırlandı. Üstelik dijital eser olma özelliği taşıyor. Bu iki önemli sanatçıyla nasıl bir araya geldiniz?
Ahmet ve Hakan’ın işlerini çok uzun zamandır ayıla bayıla takip ediyordum. Kalben’e ve Güneş Özgeç’e yaptıkları klipleri, görselleri de çok sevmiştim. Yakın arkadaşım Erdi Eralp Uğur’un (sağolsun o da bu süreçte işe de çok katkıda bulundu) gazıyla cesaret buldum ve yeni şarkımın hazırlık sürecinde onlara yazmaya karar verdim. Sağolsunlar beni çok tatlı karşıladılar. Buluştuk, konuştuk, arkadaş olduk, şarkının hikayesi üzerine düşündük. Derdimi, hikayemi anlamak için bana sorular sordular. Küçük testler yaptılar ve şahane bir klip tasarladılar. Tüm süreç benim için de çok öğretici ve kafamı açan bir deneyim oldu. İkisine de hayatımın sonuna kadar her gün teşekkür etsem az.
Fotoğraf: Ahmet Rüstem Ekici & Hakan Sorar
‘İlahi Adalet’ adlı şarkında kimlerle çalıştın?
İlahi Adalet’in sözü ve müziği benim. Düzenleme, prodüksiyon Şener Engin ve Zeynep Oktar’a ait. İkisi de aşırı yetenekli ve dünya tatlısı müzisyenler. Çok mutluyum onlarla üretmekten, çalışmaktan. Başka şarkılar için de onlarla çalışmaya, üretmeye devam etmeyi çok istiyorum.
Pride ayındayız. Homofobi ve transfobinin yaygın olduğu bir ülkede müzikle uğraşmak senin için ne ifade ediyor?
Ben biraz Pollyanna biriyim kolay kolay bitmez umudum, çözüm arayışım. Çoğu zaman kötü şeyleri bir tarafa koyup devam etmeye dair motivasyon bulmayı da beceririm. Her birimizin hem bireysel hem kolektif yapacakları, üretecekleri, söyleyecekleri, değiştirecekleri için umutluyum. Benim kendimi en güçlü, motive bulduğum alan müzik. Dolayısıyla mücadele yöntemlerimin başında müzik geliyor. Umarım bireysel mücadele şeklim daha fazla insana güç, umut verir.
Buradayız, tüm kalbimle hepimize varolmaya, üretmeye dair motivasyon ve güç dilerim.
İlgili Video:Etiketler: kültür sanat
