22/02/2015 | Yazar: Kaos GL
Partisinin ‘Yeni Yaşam için LGBTİ Çalıştayı’nda konuşan HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, ‘Homofobiye dayalı bir iç savaş yaşanıyor’ dedi.
Partisinin “Yeni Yaşam için LGBTİ Çalıştayı”nda konuşan HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, “Homofobiye dayalı bir iç savaş yaşanıyor” dedi. Bütün “marjinaller” olarak HDP’de birleşip demokratik yaşamı kuracak güç haline geldiklerini belirtti.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Yeni Yaşam için LGBTİ Çalıştayı” dün (21 Şubat) Beyoğlu Yeşilev’de yapıldı. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve parti yöneticilerinin katıldığı çalıştayda HDP’nin LGBTİ politikaları üç ana başlıkta konuşuldu. HDK LGBTİ Koordinasyonu’nun HDP’nin seçim stratejisini belirlemek üzere hazırladığı metinler tartışmaya açıldı.
Çalıştayın “Eşit Yurttaşlık Nasıl Mümkün?” başlıklı ilk oturumunda Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Derneği’nden (SPoD) Volkan Yılmaz’ın moderasyonunda HDP PM üyesi LGBTİ aktivisti Mehmet Tarhan ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş LGBTİ’lerin anayasal haklar ve hukuk mücadelesini tartıştı.
“Anayasa’nın eşitlik maddesi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinde düğümlendi”
Anayasa’nın eşitlik maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eklenmesi için LGBTİ örgütlerinin yürüttüğü mücadeleyi anımsatan Tarhan, “Anayasa’nın eşitlik maddesi tartışmaları etnik köken ve cinsel yönelimde düğümlendi. Direnç noktalarının neresi olduğuna baktığımızda LGBTİ hareketi ile Kürt sorunu arasındaki bağı görebiliriz” dedi.
Tarhan, HDK LGBTİ Koordinasyonu’nun genel seçimlerde HDP’nin seçim programını oluşturmak üzere hazırladığı metni katılımcılara sundu. Eşit yurttaşlığın masaya eşit oturabilmekle mümkün olduğunu savunan Tarhan, “Partimizin eşit yurttaşlık sürecinde öncelediği meselelerden birisi gerek parti içinde gerekse toplumsal düzeyde güçlendirici çalışmalar yapılmasıdır” şeklinde konuştu.
“LGBTİ’lere şiddet genel ahlakla meşrulaştırılıyor”
Tarhan’ın ardından söz alan Meral Danış Beştaş ise Türkiye Cumhuriyeti’nin tek tipleştirme politikalarını eleştirerek sözlerine başladı. Türkiye’nin LGBTİ hakları konusunda dünyanın çok gerisinde olduğunu vurgulayan Beştaş, “HDP olarak çoğulcu bir yaklaşımla farklılıkların birbirinden üstün olmadığı bir yeni yaşam için mücadele ediyoruz. LGBTİ hakları Anayasa’da olacak ki alt kanunlar dediğimiz maddelerde işlenebilsin” dedi.
Partisi adına Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda da yer alan Beştaş, komisyonda en çok tartışılan meselenin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği olduğunu ifade etti:
“Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konusunda onlarca saat tartıştık. Örneklerle dayanaklarla sözleşmelerle teorisiyle anlatmaya çalıştık. Çok anlattık anlatamadık herhalde diyip benim çocuğum belgeseli izletmek istedik ama izletemedik. Sanki zehirleyecekmişiz gibi baktılar. En son bir ara gerekçeye yazalım noktasına ikna olmuş gibi oldular. AKP’li bir vekil gerekçede olsun dedi sonra gitti danıştı ve reddettiler tekrardan. Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine, ahlakına uygun değil dediler. LGBTİ’lere dönük en ufak bir fiil ve ayrımcılık genel ahlak meselesinde meşrulaşıyor.”
“Homofobiye dayalı iç savaş yaşanıyor”
İlk oturum metinlerin tartışılması ile sona erdi. İlk oturumun ardından bir konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, kritik bir dönemece girildiğini ifade etti. Kadın, LGBTİ ve işçi cinayetlerinin sistematik şekilde sürdüğünü söyleyen Yüksekdağ sözlerine şöyle devam etti:
“Çelişkiler alabildiğine keskinleşmiş durumda. Erkek egemenliği ve homofobiye dayalı bir iç savaş yaşanıyor. Kadınlar, LGBTİ’ler ve işçiler kıyıma uğratılıyor. Üstyapı kurumlarıyla güvence altına alınmış homofobik yaklaşım sistemin krizle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bu durumda bütün kesimler tarafından verilen mücadele hayat memat mücadelesidir. Biz 2015 genel seçimlerine doğru giderken toplumsal yapıda bu zamana kadar yaşanan al üst oluşu devrimci bir dönüşüm ve sıçrama noktasına getirmek istiyoruz. Radikal demokrasi söylem ve programını güçlü bir toplumsal kopuş hamlesiyle bu tarihsel dönemeci geçmeyi başarabilirsek bu zamana kadar çözüm bekleyen sorunların çözümü konusunda da olanağa sahip olacağız. LGBTİ sorununun köklü çözümü kapsamında devrimci demokrat ve radikal bir çözüm için bir olanağa sahip olacağız. LGBTİ alanı bizim geç yakaladığımız içimizdeki homofobinin etkisiyle geç keşfettiğimiz ve bütünleşmeye çalıştığımız bir özgürleşme alanıdır. Geç keşfetmiş olsak bile yakaladığımız düzeyi hızlı ve radikal biçimde görünür hale getirdik.”
LGBTİ meselesinin sadece politik bir sorun değil aynı zamanda örgütsel ve bir toplumu yeniden kurma isteğini yakından ilgilendiren bir sorun olduğunu belirten Yüksekdağ, “Bugün bu alanda yürütülen mücadele bir bütün anlamda yürüttüğümüz toplumsal mücadelenin doğrudan bir parçasıdır. Bizim bu alanda bu zamana kadar yaptığımız çalışma devrimci değişim isteğini yansıtmaktadır” dedi.
“Bütün marjinaller bir araya geldik”
Yüksekdağ son olarak şunları kaydetti:
“LGBTİ alanıyla ilgilenmek siyasette bir marjinallik ifadesi olarak görülüyordu. Merkezi erkek egemen siyasetin karşısında LGBTİ’lerin asla yalnız ve marjinal olmadığını göstermeyi başardık. Yeni yaşamda homofobiye ve erkek egemenliğine karşı toplumsal cinsiyet eşitliğinin inşa edildiği bir çizgiyi başarmamız gerekiyor. HDP’yi oluşturan bütün bileşenler olarak her birimiz marjinaldik. Bütün Türkiye ve Kürdistan’ın marjinalleri bir araya geldi. Dünün marjinalleri demokratik paylaşımcı ve eşitlikçi bir yeni yaşamı kuracak bir güç olduk.”
“Sosyal Politikalar” başlıklı oturumda ise HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ayşe Erdem’in moderasyonuyla HDK LGBTİ Komisyonu ve Kaos GL’den Yıldız Tar ile HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Yurdusev Özsökmenler LGBTİ’lerin sosyal dışlanmasına karşı mücadeleyi konuştu.
Sosyal dışlamaya karşı sosyal içerme ve uyum
HDK LGBTİ Komisyonu’nun hazırladığı “Sosyal Politikalar” metnini tartışmaya açan Tar, “Eşitlik, temel haktır. Tüm insanlar, kendi potansiyellerini anlama, duyurma, geliştirme ve gerçekleştirme adına hayatın bütün alanlarına tam katılım hakkına sahiptirler. Çeşitlilik ve kapsayıcılık, demokratik toplumu güçlü ve uyumlu kılar” dedi. Tar, LGBTİ’lerin yasal olarak adı konmayarak tanınmadığını aynı zamanda doğrudan LGBTİ’leri işaret etmeyen “genel ahlak” gibi maddelerle hedef gösterildiğini ve ayrımcılığa uğradığını hatırlattı.
Eğitim, barınma, sağlık, ulaşım gibi alanlarda LGBTİ’lerin uğradığı ayrımcılıkla mücadele edilmesinin bir sosyal politikalar meselesi olduğunu da vurgulayan Tar sözlerine şöyle devam etti:
“Kimlik temelinde dışlanan insanlar, sadece yoksul değil, daha yoksul, daha yoksun ve her tür ihlale karşı daha savunmasız durumdadırlar. Sadece ekonomik düzeyde değil, kim oldukları temelinde de dezavantajlı konuma itilirler.”
Sosyal dışlamaya karşı sosyal içerme ve uyumu savunan Tar dışlamaya karşı yapılabileceklerin dört alandaki temel ilkelerin somut düzenleme ve kurumsallaşmalarla olabileceğini söyledi:
“Sosyal dışlanma durumundakilerin insan haklarının her bakımdan ve tam anlamıyla tanınması
“Tüm paydaşların kolektif ve bireysel sorumlulukları paylaştığı bütünsel katılım
“Sosyal uyumun kamu yararının vurgulanarak marjinalleştirmenin yok edilmesi
“Somut politikaların taahhüt altına alınması ve mücadelenin kurumsallaştırılması”
“Sosyal politikalarda eşitlikçi yaklaşımlara ihtiyacımız var”
Ardından söz alan Yurdusev Özsökmenler ise, sosyal politikalar alanında eşitlikçi politikaların önemine değindi. Güçlendirici ve eşitlikçi olmak üzere iki farklı yaklaşımın olduğunu belirten Özsökmenler, “Eşitlikçi yaklaşım olmadan meseleleri ele almak eksik kalıyor” dedi.
Özsökmenler, merkezi ve yerel bütçelerin dağılımının hayatı belirlediğini söyleyerek, “Sadece LGBTİ’lere duyarlı yasal düzenlemeler veya LGBTİ’lere ayrı güçlendirici hizmetler ile sosyal politikaları herkes için erişilebilir hale getirmek mümkün değildir. Eşitliğin her alana yaymak gerekiyor. Bu düzenlemeler ile birlikte örneğin bütçenin dağılımında LGBTİ’lere duyarlı hale getirilmesi lazım. Eğitime bütçe ayrılırken bunun cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadele için de bir kalemi olmalı” dedi.
Şu anki sistemde yerel ve merkezî yönetimlere yurttaş katılımının sorunlu olduğunu da vurgulayan Özsökmenler’e göre yine de yerel meclislere katılabilmek mümkün ve bir dönüşüm yaratabilmek için gerekli.
HDP’nin esas örgütlenme ve toplumsallaşma alanının HDK çalışması olduğunu da söyleyen Özsökmenler, HDK’nin meclislerine katılma, aktif olarak parçası olma çağrısı yaptı.
“Yerelden başlayarak cinsel özgürlükçü toplum”
Son oturumda ise Bianet’ten Gazeteci Çiçek Tahaoğlu’nun moderasyonuyla “Yeni Yaşamda LGBTİ’ler” tartışıldı. HDK LGBTİ Komisyonu’ndan Ahmet Yılmaz ve HDP MYK üyesi Cihan Erdal heteroseksizme karşı LGBTİ’lerin eşitliği ve özgürlüğü mücadelesi ve HDP’yi tartıştı.
Komisyon metnini sunan Yılmaz, “Toplumda yerleşikleşen cinsel kimlik tanımları ve rolleri heteroseksist sistem içerisinde şekillenmekte, hiyerarşiler ve eşitsizlikler üretmektedir. Partimiz, cinsel kimlik tanımlarının toplumsal ve tarihsel olarak değişken kategoriler olduğu gerçekliğinden hareketle yerleşik toplumsal cinsiyet kalıplarının sorgulanması ve özgürlükçü bir cinsel kimlik politikası oluşturulmasını hedefliyor. Dinsel, inançsal, etnik, dilsel manada olduğu gibi cinsel farklılıkları da yok sayan, görmezden gelen ve hâkim olan heteroseksizmin üzerinde yükselen düzene karşı cinsel çeşitliliği ve özgürleşmeyi amaçlıyor” dedi.
LGBTİ’lerin eşit yurttaşlığı için anayasal taleplerin ve sosyal hakların gündemleştirilmesi, tanınma ve sosyal eşitsizliklerin giderilmesi mücadelelerinin sürdürülmesinin eş zamanlı olarak homofobik ve transfobik toplumsal kültürün dönüşümü çabasıyla birlikte gerçekleştiği takdirde sahici bir eşitlik ve özgürlük imkânından söz edilebileceğini belirten Yılmaz şunları kaydetti:
“Yalnızca iktidar, aile, polis ya da hukuk şiddetiyle sınırlandıramayacağımız yoğunlukta, gündelik yaşamın sıradan anlarına kadar inen bir ayrımcılıktan söz ediyoruz. LGBTİ’lerin halen hasta, günahkâr, sapık vb. şekilde tanımlanabildiği baskıcı bir toplumsal yaşamda cinsel özgürlükler için mücadeleyi benimseyen, doğrudan demokrasiyi ve özerkliği savunan bir siyasi hareket olarak HDP, yerel olandan başlayarak cinsel özgürlükçü bir toplum yönünde ciddi bir dönüşümün gerçekleşebileceğini gösterebilir.”
“Nasıl bir yaşam istiyorsak öyle parti!”
Ardından söz alan Cihan Erdal ise, “LGBTİ’lerin kendilerine dair söz ve karar sahibi oldukları, örgütlü ve bireysel olarak idari ve siyasi karar mekanizmalarında doğrudan temsil edilebildiği bir yerinden yönetim sistemi LGBTİ’lerin özgürlük ve eşitlik tahayyülünün pratik inşası için en temel adım olacaktır” dedi.
HDP’nin, Türkiye’nin tüm halklarına önerdiği yeni yaşam teklifinin yeni bir siyaset dili ve yaklaşımıyla gerçekleşebileceğini söylediğini ifade eden Erdal şunları kaydetti:
“LGBTİ’lerin, kadınların, bütün farklılıkların kendilerini doğrudan, özgürce ve eşit olarak ifade edebilecekleri mekanizmaların oluşturulması; eril yaklaşımın, ayrımcılığın kendisine yer bulmasına olanak tanımayan bir parti kültürünün inşa edilmesi bu noktada oldukça mühimdir. Nasıl bir yaşam arzuluyorsak öyle bir parti ile mücadeleyi sürdürmek anlamlı olacaktır.”
Erdal HDP’nin LGBTİ komisyonlarına ilişkin ise şöyle konuştu:
“Partimizin oluşturulmakta olan yerel LGBTİ komisyonlarının bir arada siyaset yapma kültürünü geliştirecek bir tarz ve dili yaygınlaştırma çabası da bu noktada önem arz etmektedir. HDP’nin LGBTİ politikalarını temsil düzeyinin ötesine geçerek sahiplenmesini sağlayacak iç faaliyetlerin yürütülebilmesi, bunun için gerekli materyallerin hazırlanması, LGBTİ’lere yönelik önyargıların aşılması ve ortak siyaset yapma kültürünün oluşturulması için çeşitli atölye, toplantı, seminer gibi etkinliklerin planlanması, LGBTİ hareketiyle parti arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi ve birlikte çalışma zeminlerinin çoğaltılması gibi bir dizi mesele komisyonlarımız ve HDP LGBTİ Genel Koordinasyonunun sistemli çalışmasıyla yaşama geçirilebilir.”
Etiketler: yaşam, siyaset