27/10/2015 | Yazar: Kaos GL
HDP Gençlik Meclisi’nden Berfin Özgü Köse, partisinin TRT’deki seçim konuşmasında eğitimde homofobi ve transfobiye karşı mücadele çağrısı yaptı.

HDP Gençlik Meclisi’nden Berfin Özgü Köse, partisinin TRT’deki seçim konuşmasında eğitimde homofobi ve transfobiye karşı mücadele çağrısı yaptı.
Siyasi partilerin TRT’deki seçim konuşmalarında dün akşam Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına MYK üyesi Berfin Özgü Köse kamuoyuna seslendi.
Gençlik Meclisi üyesi Berfin Özgü Köse, 7 Hazirandan bu yana yeniden silahların konuştuğu günlerde, Suruç katliamında, Ankara katliamında yitirdiğimiz gençler, vurulan çocuklar ve silah altında öldürülen gençleri isimleriyle anarak konuşmasına başladı.
Yüksek Öğretim Kurulu’nun kaldırılması gerektiğini söyleyen Köse, kurulacak üniversite meclislerinin homofobi ve transfobiyle de mücadele etmesi gerektiğini söyledi:
“Okulların bütçelerinin nasıl kullanılacağına, kampüs ve sosyal tesislerin nasıl yönetileceğine, Üniversite Meclisleri karar vermelidir. Eğitim ve kampüs hayatı böylece kolektifleşecektir. Bu Meclisler, aynı zamanda kampüsleri homofobi, transfobi ve cinsiyetçi yaklaşımlardan arındıracak; kadın ve LGBTİ öğrencilerin haklarını koruyup gözetecektir.”
Köse’nin açıklamaları devlet kanalı TRT’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Konuşmasının tamamı şöyle:
Unutmamak da bir direniş biçimidir
“Sevgili gençler, sevgili genç kadınlar,
“Her halktan ve her inançtan öğrenciler, işçi, emekçi, yoksul, işsiz bırakılmış gençler, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
“Baran Çağlı, Zeynep Taşkın, Ece Dinç, Medali Barutçu, Murat Yurtgül, Muhammet Demir, Berna Koç, Canberk Bakış, Dicle Deli, Nurullah Erdoğan, Güney doğan, Şebnem Yurtman, Veysel Atılgan…
“Adlarını andıklarım ve zaman darlığından adlarını söyleyemediğim daha niceleri, ne yazık ki artık aramızda değiller. Onlar, 7 Haziran’dan bu yana, yeniden silahların konuştuğu günlerde, Suruç Katliamında, Ankara katliamında yitirdiğimiz gençler, vurulan çocuklar ve silah altındaki asker gençler. Onların rakamların soğuk diliyle kayda geçmesine izin vermemeliyiz. Birer meçhul kurban, birer adsız şehit gibi anılmalarına rıza göstermemeliyiz. Israrla, hiç usanmadan isimlerini tek tek zikretmeye, yüce anılarını yaşatmaya devam etmek barış uğruna mücadelemizin ayrılmaz bir yönüdür. Çünkü, çok iyi biliyoruz ki, onların hayatlarına sebep olanlar barış umudumuzu, birlikte yaşama arzu ve irademizi yok etmeyi amaçlıyorlar. Onlara inat, yitirdiklerimizi isim isim hafızalarımıza işlemeliyiz. Unutmamak da bir direniş biçimidir. Böylece bireysel ve toplumsal hafızamızı barışın hizmetine koşabiliriz.
“Savaş en çok biz gençleri vuruyor. En çok gençlerin hayatına kıyıyor. En çok gençler cepheye sürülüyor. Bu demektir ki, gençliğin itiraz ettiği, sorguladığı ve “bir dakika” dediği hiçbir savaş süremez. Bu gücümüzün farkına varalım. Yeniden içine itildiğimiz savaş ve çatışma ortamına dur diyebilir; birlikte barışı örebilir ve kazanabiliriz. Halkların Demokratik Partisi’nin ısrarlı ve inatçı barış çağrısı bizim de çağrımızdır. Sarayın savaşı için ölmek ve öldürmek istemiyoruz.
“Zoraki olarak sürüklendiğimiz 1 Kasım seçimleri, aslında, savaşla barış, diktatörlükle demokrasi arasında bir seçimdir. Bu saflaşmada barıştan ve özgürlükten yana yerimizi alalım.
“Biz gençler, Gezi direnişinin omurgasıydık. Yeni bir siyasetin mayasını attık Gezi’de. Şimdi bu ruhu barış ve demokrasi mücadelesine taşımanın zamanıdır. Yepyeni bir buluşma gerçekleştirmenin tam sırasıdır. Gelin, savaş çığırtkanlarının sesini kısalım. Gelin biz gençler eskiyene, çürüyene karşı ellerimizi birleştirelim. Kutuplaştırma siyasetini boşa çıkartalım. Biz değiştirelim.
Gelecek bugünün tekrarı olmayacak
“Gençlik gelecektir. Ama gelecek bugünün tekrarı olmayacaktır. Gençlik geleceği bambaşka bir şekilde biçimlendirebilir. Kurulu düzenden, önceki kuşakların yerleşik siyaset tarzından koparak yepyeni bir yaşam ve dünya kurabilir. Gıpta etmeye ve ilham almaya devam ettiğimiz ‘68 gençlik hareketi böyle bir kopuşu yarattı. Yerleşik siyasetin hayal gücümüze, yaratıcılığımıza ve yeni bir dünya umudumuza ket vurmasına izin vermezsek yeni ve özgün 68’ler yaratabiliriz. Sizleri sadece oy vermeye değil, Gençlik Meclislerimizde yer almaya, birlikte değiştirmeye çağırıyoruz.
“Yetişkinlerin gençler adına konuştuğu, gençler yerine düşündüğü bir siyaset tarzına son vermeliyiz. Bize hep “su küçüğün, söz büyüğün” denildi. Oysa su gibi, söz de herkesin hakkıdır. Eşit haklı olarak sözü hep birlikte söyleyeceğiz, hayatı hep birlikte kuracağız. Bizler egemen siyasetin dilediği gibi yoğurabileceği, dilediği zaman ve ölçüde söz hakkı tanıyacağı nesneler değiliz. Sözümüz de var, değiştirecek gücümüz de.
Hepimiz kaygılıyız, gelecek endişesi yaşıyoruz
“Türkiye’de kimlikleri, sözleri ve ihtiyaçları değişen farklı gençlik kesimleri var. Ama ister okuyalım, ister çalışalım, isterse askerlik yapıyor olalım, hepimizin ortak bir ruh hali var: Hepimiz kaygılıyız, hepimiz gelecek endişesi taşıyoruz, hepimiz güvencesizliklerle kuşatılmış durumdayız. Sınavlarla yarış atına çevrildik. İstediğimiz eğitimi göremiyoruz. Üniversiteyi bitiriyor, iş bulamıyoruz. Düşük ücretli işlerde yoğun sömürüye maruz kalıyoruz.
“Üstelik iktidarların çizdiği sınırları kabul etmeyen gençler bir tehlike unsuru olarak görülüyor. Gençliğin enerjisini, itirazını, özgürlük tutkusunu ve dönüştürücü gücünü bir sorun kaynağı gibi gören kurulu düzen, ona daima güvenlik eksenli yaklaşıyor. Bizi sansür ve yasaklarla çevreliyor. Eğitimi gençlerin talim/terbiye sahası olarak kurguluyor. Kısacası, ehlileştirmek, disipline etmek, kalıba dökmek, baskı altına almak ve tektipleştirmek düzenin gençliğe yaklaşımının neredeyse değişmeyen özüdür.
“HDP gençlerin partisidir: Gençlerin vitrinlik bir aksesuar değil, özne olduğu, inisiyatif aldığı ve geleceği biçimlendirdiği bir partidir. Yeninin, yeşerenin, değişimin partisidir. Biz’ler, eşit söz ve karar hakkımız için daha çok genç milletvekillerimizle TBMM’de gençlerin siyasete aktif katılımını güçlendireceğimizden eminiz. Gençleri ancak bizzat gençler temsil edebilir. Seçme ehliyetine sahip gencin seçilme hakkına da sahip olmaması için hiçbir neden yoktur. Yani seçme/seçilme yaşı eşitlenmelidir. HDP ile Meclise daha çok genç milletvekilini gönderebilirsiniz.
“Öte yandan, HDP olarak, bürokratik merkeziyetçiliğe karşı, gençlik politikalarının yerelleşmesini, yerel yönetimler ve yerel ağlar aracılığıyla doğrudan gençler tarafından belirlenmesini ve gençliğin her düzeyde özerk var oluş alanlarına sahip olması gerektiğini savunuyoruz.
Üniversitelerin demokratikleştirilmesi ve parasız eğitim
“Üniversiteler rekabetin, kârın, sermayenin güdümüne girmiş durumda. Üniversiteleri; eleştirel, bilimsel, özgür yaklaşımın, yaratıcılığın öne çıktığı, parasız ve nitelikli eğitim kurumlarına dönüştüreceğiz. Üniversitenin işlevi iktidarların ve sermayenin talep ettiği tipten öğrenciler yetiştirmek değil, özgür düşüncenin, insan ve doğa yararına bilimsel faaliyetlerin geliştirilmesi ve çoğaltılmasıdır.
“Parasız üniversite bir ütopya değil, anayasal ve evrensel bir haktır. Bugün devlet tarafından verilmekte olan yükseköğrenim bursları öğrencilerin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan bir hayli uzaktır. Dahası, mezun olduğumuzda bizi ağır bir borç yükü altına sokmaktadır. Bu yükle hayat kurmaya çalışmak başlı başına bir cenderedir. Parasız ve nitelikli eğitim hakkının bir gereği olarak tüm öğrencilere öğrenim süreleri boyunca karşılıksız burs sağlanması, bir haktır.
“Rektör ve dekan atamalarından üniversite stratejik planlarının oluşturulmasına kadar halen tümüyle bürokratik merkeziyetçi bir işleyişin kıskacına alınmış üniversitelerin demokratikleştirilmesi en önemli hedeflerimizin başında geliyor. 12 Eylül’ün kurduğu YÖK’ün kaldırılmasını, yerini Üniversiteler arası Koordinasyon Kurulunun alması gerektiğini savunuyoruz.
“Temel bir insan hakkı olan anadilinde eğitimi savunuyoruz. Tekçi anlayış yerine çok sesliliğin var olduğu, anadilinde ve çok dilli eğitimin gerçekleştiği bir eğitim sistemini hayata geçireceğiz. Asimilasyona son vereceğiz. Hangi yerelde hangi anadiller konuşuluyorsa, bunların eğitim dili olmasını sağlayacağız. Üniversitelerde, Türkiye’de konuşulan bütün anadillerin kürsülerini kuracağız.
“Önerdiğimiz demokratik, özgür, katılımcı üniversite modelinin odağında, üniversitenin tüm bileşenlerinin eşit söz ve karar hakkına sahip olduğu Üniversite Meclisi yer alıyor. “Dekanlar, Rektörler doğrudan oyla Üniversite Meclislerinde seçilmelidir. Okulların bütçelerinin nasıl kullanılacağına, kampüs ve sosyal tesislerin nasıl yönetileceğine, Üniversite Meclisleri karar vermelidir. Eğitim ve kampüs hayatı böylece kolektifleşecektir. Bu Meclisler, aynı zamanda kampüsleri homofobi, transfobi ve cinsiyetçi yaklaşımlardan arındıracak; kadın ve LGBTİ öğrencilerin haklarını koruyup gözetecektir.
Gençlere her ay 200 TL
“Kurulu düzen bizleri piyasanın “görünmez eli” ile terbiye etmeyi de amaçlıyor. Eğitimi ve diğer kamusal hizmetleri bu yüzden piyasalaştırıyor, bizleri erkenden bir borç cenderesi içine alarak en kötü çalışma koşullarına razı etmek istiyor.
“Partimiz; ulaşım ve sağlık hizmetlerinin, barınma olanaklarının tüm öğrencilere ücretsiz olarak sunulması gerektiğini savunuyor.
“Eğitim, sağlık, beslenme, barınma, ulaşım, spor, sosyal ve kültürel gelişim gereksinimlerimizin kamusal ve parasız olarak karşılanmasını bir ‘gençlik hakkı’ olarak görüyoruz. Gençlik Hakkı Yasası’yla bu ihtiyaçların kamu bütçesinden karşılanmasını sağlayacağız.
“15-25 yaş arası gençlere, her ay 200 TL iletişim ve ulaşım desteği sağlayan Genç Yaşam Kartı uygulamasını hayata geçireceğiz. Gençlerin dünyayla iletişimini güçlendirmek için vize ve pasaport işlemlerini ücretsiz kılacağız.
“Genç işsizliğiyle mücadele için yerel yönetimler kapsamında Gençlik İstihdam Birimleri’ni oluşturacağız. Ataması yapılmayan öğretmenlerin atanmasını sağlayacağız.
“Öğrencilerin barınma ihtiyaçları kamu tarafından karşılanacak, yurt şartları iyileştirilecek ve yurt yönetimleri gençlerin katılımıyla demokratikleştirilecektir.
“İnanıyoruz ki, cesaretimiz ve inadımız yeni yaşam siyasetimizin hayat bulmasını eninde sonunda sağlayacaktır. Yeni yaşamı gençler olarak kurmak için HDP ile yola çıktık. Gezi’yle kenetlendik, Rojava’dan ilham aldık. ‘Pekala mümkündür’ dediğimiz başka bir hayatın önündeki tüm engelleri desteklerinizle aşa aşa barışa, özgürlüğe, gökkuşağıyla örülü demokratik bir ülkeye ulaşabiliriz.
“Barış için… İnadına gülümseyerek, inadına mücadele ederek…”

Etiketler: yaşam, siyaset