23/02/2016 | Yazar: Kaos GL

Mecliste görüşülen ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı’nı eski milletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu KaosGL.org’a değerlendirdi.

Herkesi fişlemenin ‘yasal zemini’ mecliste Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Mecliste görüşülen ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı’nı eski milletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu KaosGL.org’a değerlendirdi: “Şeffaf olmayan bir süreçte hazırlanan ve devletin yurttaşları fişlemesine adeta yasal zemin hazırlayan bu tasarıyla korunmak istenen bireylerin kişisel verileri veya özel hayatın mahremiyeti yerine, başka bir şeyler olmalı düşüncesi ister istemez akla geliyor.”

Fişlemeye ‘yasal zemin’ hazırladığı gerekçesiyle eleştirilere neden olan ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı’nın bu hafta yasalaşması bekleniyor.

Birinci bölümü üzerinde görüşmelere başlanan tasarının yasalaşması durumunda MİT, Jandarma ve polis yurttaşların tüm bilgilerine erişim hakkı kazanacak. Tüm özel bilgiler bir havuzda toplanacak. Özgeçmiş, fotoğraf, cep telefonu, aile bilgileri, parmak izi, mezhep ve kıyafet gibi her türlü kişisel verilerin ‘Kişisel Verileri Korumu Kurulu’ tarafından korunacağı iddia ediliyor.

Yedi kişiden oluşacak kurulun üç üyesini Cumhurbaşkanı, dört üyesini de Bakanlar Kurulu atayacak. Kurul başkanı ve yardımcısı da Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.

Hükümetlerin yurttaşları izleme ve fişleme hevesi

Tasarıyı 22. ve 23. dönem Cumhuriyet Halk Partisi Uşak milletvekili ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyeliği yapan Alternatif Bilişim Derneği üyesi Osman Coşkunoğlu KaosGL.org’a değerlendirdi.

“Hem birey hem de ülke için bunca önem ve gereklilik taşımasına karşın, kişisel verilerin korunmasını düzenleyen bir yasanın yıllardır çıkarılmamasının en önemli nedeni, hükümetlerin yurttaşları izleme ve fişleme hevesidir” diyen Coşkunoğlu şöyle devam etti:

“Kişisel verilerimizin korunması ve mahremiyet, her yurttaşın özel hayatını ve haberleşme özgürlüğünü korumak için gereklidir. Birey için olduğu kadar Türkiye için, dolayısıyla hükümet için de önemli ve gereklidir; çünkü Avrupa Birliği hukukuna göre veri güvenliği bakımından “güvenilmez ülke” olarak nitelendirilen Türkiye, sınır aşan organize suçlarla ilgili uluslararası operasyonel işbirliği yapamamakta, iş dünyasının bazı uluslararası ekonomik ilişkilerinde veri paylaşımı sorunları yaşanmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği müzakere fasıllarının dördü kişisel verilerin korunması ile ilgilidir.

“İkinci AKP hükümeti döneminde Kişisel Verileri Koruma (KVK) kanun tasarısı hazırlanmıştır. Fakat, 2010 referandumuyla kabul edilen anayasa değişikliğinde “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 20. madde yer almış olmasına karşın bu tasarı kadük olmuştur.

Aniden ve hızlıca TBMM’ye getirildi

“Üçüncü AKP hükümeti döneminde Adalet Bakanlığı yeni bir KVK kanun tasarısı hazırlayıp 2012 Haziranında Başbakanlık’a gönderdi. Aradan iki buçuk yıl geçtikten sonra, 2014 yılı sonunda, tasarı TBMM’ye sunuldu. Bu süre içerisinde, tasarıda yer alan Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun hükümetle arasındaki bağın tartışma konusu olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, bunca süre bekletilen tasarının aniden ve hızla TBMM gündemine taşınmasını tetikleyen olayın 17 ve 25 Aralık 2013 operasyonlarından sonra ortaya dökülen tapelerle ilgili olduğu ister istemez akla geliyor.”

“Sivil toplum süreçten dışlanıyor”

Coşkunoğlu yeni tasarı sürecinde alt komisyonda incelemenin gereksiz görüldüğünü ve sivil toplumun süreçten dışlandığını belirtti:

“Şeffaf olmayan bir süreçte hazırlanan ve devletin yurttaşları fişlemesine adeta yasal zemin hazırlayan, AB’nin değiştirmekte olduğu bir direktifine bile uyum sağlayamayan bu tasarıyla korunmak istenen bireylerin kişisel verileri veya özel hayatın mahremiyeti yerine, başka bir şeyler olmalı düşüncesi ister istemez akla geliyor.”

“Neden bu acele?”

AKP’nin yasa tasarısını 14 yıldır TBMM’ye getirmezken alelacele çıkartılmaya çalışmasını ise şöyle eleştirdi:

“Neden bu acele?  Yıllardır istenen ve beklenen bir yasa olduğu için mi? AB ile müzakerelerde dört faslın açılması böyle bir yasa gerektirdiği için mi? Yoksa hükümet bir yandan AB’ye bir yandan da kendi yurttaşlarına karşı bir oyun oynama gayretiyle mi böylesine acele ediyor? Bu soruya yanıt vermek için, geçen senenin başına gidelim. Hükümetin KVK yasa tasarısı TBMM AB Uyum Komisyonu’nda tartışılıyor.

“Milletvekiliyken bu komisyonda görev yapmış birisi olarak ve bir STK’yi temsilen ben de komisyon toplantısındayım. Önümüzdeki tasarı, AB’nin 1995’te, daha internet yaygın değilken yaptığı düzenlemeye uygun olma iddiasıyla hazırlanmıştı. Oysa 1995 direktifinin yetersizliğini anlayan AB, 2012 yılında yeni bir düzenleme taslağını tartışmaya açmıştı.

“Toplumda tartışılmamış ve hâlâ AB’nin 1995 düzenlemesine göre hazırlanmış bir KVK yasa tasarısını aceleyle TBMM’ye sunuyor. Oysa geçen sene kadük olan tasarı üzerine çeşitli STK’lardan görüş alınmıştı. Örneğin, TÜSİAD ve TEPAV ayrıntılı görüş belirtmişti.”


Etiketler: medya
İstihdam