08/11/2006 | Yazar: KAOS GL

Heteroseksizm nedir? Günlük hayatta nasıl karşımıza çıkıyor? Bireysel ve kamusal görünümleri neler? Hangi alanlarda ne kadar elle tutulur, gözle görülür, nelerin altında yatmaktadır? Baharankara 2002’nin tartışmalarından biri de bu sorulara yanıt arıyordu.

Heteroseksizm nedir? Günlük hayatta nasıl karşımıza çıkıyor? Bireysel ve kamusal görünümleri neler? Hangi alanlarda ne kadar elle tutulur, gözle görülür, nelerin altında yatmaktadır? Baharankara 2002’nin tartışmalarından biri de bu sorulara yanıt arıyordu.

KAOS GL

Yeşim (Kaos GL): Neye karşı mücadele ediyoruz? Heteroseksizmi nasıl tanımlıyoruz? Biz nasıl tanımlarsak topluma mesajımız ve kendimizi var etme biçimimiz ona göre şekillenecek. Sonra da nasıl mücadele ederizi tartışırız. Toplantıyı 6 ana başlığa ayırdım.

Bireysel tanıklıklar
Kamusal alanda yansımalar
İnce heteroseksizm
Heteroseksüellerin yaşamına etkileri
Heteroseksizmin tanımı
Heteroseksizmin diğer baskıcı ideolojilere etkisi

Benim başlayacağım bireysel tanıklık: Bir arkadaşıma ilk söylediğimde ‘ama nereden biliyorsun, hiçbir kadınla yattın mı ki?’ demişti; hazırlıksızdım ‘iyi de bir erkekle yatmadan sen heteroseksüel olduğunu nereden biliyorsun?’ yanıtını vermiştim. O beni bataktan kurtarmaya çalıştığını zannediyordu herhalde.

Öner (Lambdaistanbul): Bir arkadaş grubunda (diğerleri heteroseksüel) sohbet ediyoruz; biri 4 yaşlarında bir çocuktan bahsediyordu, kız çocuğu sadece erkeklerle konuşuyor, kızlara yüz vermiyormuş. Bu bence ağaç yaşken eğilir, benim çocuğum heteroseksüel olacak, yaklaşımı.

Fırat (Kaos GL, Legato ODTÜ): Bir doktora öğrencisi kadın arkadaşa ilk açıldığımda ‘ailende böyle birisi var mı? Çevrende var mı? Tv’de görmüş olabilir misin? Yoksa nasıl oluyor da böyle bir seçim yapabiliyorsun?’ diye sormuştu.

Füsun (Lambdaistanbul): Belli bir yaşa gelince toplum ve aile tarafından yapılan evlenme baskısı var. Kurumsal olarak bize dayatılıyor.

Filiz (Kaos GL): Açıldığımda en yakın arkadaşlarım bir süre eğleniyor diye düşünüp, sonra dostluklarını bitirmekle tehdit etmişlerdi; sonra tabii hiçbir şey değişmeyince her şey normale döndü.

Ahmet (Anadolu Ayıları): Çalıştığım ve açık olmadığım hastaneye efemine bir arkadaşım gelmişti. Çıkışta hastane personeli beni köşeye çekerek sordu, utana sıkıla ben de ‘evet öyle’ deyince, benim onunla yatıp yatmadığımı sordular. Ben böyle bir şey olmadığını, eşcinsel olmadığımı söyledim.

Taner (Lambdaistanbul):Okulda ilk açılmaya başladığımda sorulan sorular, ‘kadın olmayı düşünüyor musun ve kadın iç çamaşırı giymekten hoşlanıyor musun?’ idi. Kantinde bir heteroseksüel arkadaşım elini omzuma attığında diğerleri ‘Ooo’ diye tezahüratlarda bulunuyorlardı. Heteroseksüel arkadaşımla aramı açmaya çalıştılar. Kendimi anlatmaya çalışınca kabul ettiler. Ama ilk başta biraz zorlandım.

Özgür (Lambdaistanbul): Bir ortamda eşcinsel varsa ‘o şeymiş’ gibi klasik konuşmaları vardır. Ama o an aralarında bir eşcinselin bulunabileceğini düşünmezler. Bu korkunç bir nezaketsizliktir bence.

Mehmet (Akara): Ben takı tezgahımda kız kardeşimle beraber otururken müşterilerimiz az oluyor. O gittikten sonra çevredeki dershanelerden ufak tefek kızlar gelmeye başlıyor. Saçlı sakallı yaşça büyük biri ile hem muhabbet edip hem de bir şeyler satın alıyorlar. Çevredeki esnaf bıyık altından gülüyor. ‘yine götürüyorsun’ diye. Bir yandan da kızlar gözümün içine bakıp ‘sen takar mısın kolyeyi’ diyorlar. Bu müthiş bir baskı. Çıkıp o anda ‘ kızım ben ibneyim’ diyemiyorsun.

Atilla (Kaos GL): Evdekiler bir magazin programında Seda Sayan’ın gazinolarda göğsünü ve poposunu ellettiğine ilişkin bir haberi mutlu mesut seyrediyorlardı. Ben ‘ne kadar hoşgörülü oldunuz birden bire‘ dedim. Annem gey olduğumu biliyor. ‘Ben de Tarkan’ın göğsünü ve poposunu ellesem ve televizyonda görünsem acaba yine gülümseyerek izler miydiniz’ dedim. Herkesin yüzü bulutlanıverdi.

Kahraman (Kaos GL): Lise 1’de yatılı okurken sınıfta açık bir gey vardı, bir mezun heteroseksüelle ilişkiye girmiş ve öğrenilmiş. Mezunlardan biri herkesin tv seyrettiği kantine geldi, gey oradaydı. Ne için geldin dediğinde, ‘Seni o.... çocuğu bilmem ne yapmaya geldim’ diye bağırdı, gey arkadaş salonu terk etti. Hiç bir şey söyleyemedi çünkü herkes heteroseksüeldi. Taşrada imkân olsa oradakilerin hepsi onu bir ağacın dibine götürüp istediklerini yapabilir. Büyük şehirlerdeki gibi değil. Onu becerip hırpaladıkları zaman bunun günah ya da ayıp olduğunu düşünmüyorlar. Onun hak ettiğini düşünüyorlar çünkü erkeklerle beraber oluyor.

Füsun (Lambdaistanbul) : Kadınlar da erkeklerle beraber oluyor...

Kahraman (Kaos GL): Erkek olması önemli. Yatılı okul erkek egemenliğinin çok yoğun olduğu bir yer.

Ahmet (Anadolu Ayıları): Jandarma, asker kaçağı bir travesti yakalamış, kılığını değiştirmeden getirmişler hastaneye, sakalları çıkmış. Adli nöbetteyim. Tüm personel kıkırdıyordu, birbirleriyle dayı tavırlarla konuşuyorlardı.

Filiz (Kaos GL) : Tüm lezbiyenlerin tüm kadınlara asıldığı ya da ilgilendiği, beğendiği, tüm geylerin de tüm erkekleri beğendiği gibi bir düşünce var. İnsanlar lezbiyen olduğunu duyunca bakışlar değişiyor, ‘bana sakın aşık olma’ gibi abuk bir şey denilince ben çok eğleniyorum, gülüyorum. En baştan yanlış anlaşılıyoruz.

Cem (Ankara) : Tüm arkadaş çevrem biliyor ama biri bir gün ‘Sende hiç kadın gibi davranışlar yok, olsaydı senden soğurdum ama erkeksisin ve arkadaşız’ demişti. İkinci olarak liseden kan kardeşim yurt dışında, kız arkadaşıyla daha ucuz olduğu için gey mahallesinde oturuyordu. ‘Ben, bu göt kokan mahalleden taşınıyorum’ diye yazmıştı. Ben cevap olarak gerekli açıklamayı yaptım. ‘Seni kastetmedim’ diye bir cevap geldi. Yazın geldiğinde olayı kabullenmiş gibiydi. İnsanlara açıldıktan sonra biraz zaman tanıyıp o süre içinde doğru tanımı yapabilmeliyiz.

Yeşim (Kaos GL): Söylenenleri özetleyeyim:
- Bize, sen eşcinsel olamazsın, deniyor.
- Her yerde herkes heteroseksüel varsayılıyor
- Eşcinselsen etkilenmiş bir kurbansındır, hâlâ kurtarılabilirsin, deniyor.
- Evlenmeye zorlanıyoruz.
- Geçer, kafa karışıklığıdır, deniyor.
- Tehditler alınıyor.
- Cinsiyet değiştirmek istediğin düşünülüyor.
- Yanımızdaki her hemcinsimiz sevgilimiz sanılıyor.
- Aşağılamalara maruz kalınıyor.
- Kötü muameleyi hak ettiğimiz düşünülüyor.
- Kovuluyoruz.

Şimdi kamusal alanda yansımalara geçelim:

Füsun (Lambdaistanbul) : Heteroseksüeller, eşcinselleri azınlık olduğu için isimlendiriyorlar. Heteroseksüellerin çoğu kendilerine heteroseksüel dendiğini bile bilmiyor.

(???): Bazı akademisyenlerin ders verdikleri topluluk içinde gey ya da lezbiyenlerin olabileceğini unutarak belki de bilerek yaptıkları konuşmalar var. Alakasız bir yerde, ‘ben çocuğumu tam erkek gibi yetiştireceğim ki eşcinsel falan olmasın. ODTÜ’de de aranızda ibne olan falan varsa bana belli etmesin, dersimden kalır’ diyen bir hoca var. Bunlar profesör, doçent unvanlı insanlar. Heteroseksizmin akademik alanda öğrenciler üzerinde yarattığı baskıya iyi bir örnek bu.

Koray (Kaos GL) : Ben doktorum, tıp fakültesinde öğrenciler arasında gey, lezbiyen var mı diye düşünen yok, ama hastalar arasında olduğunu herkes biliyor. Buna rağmen hoca dersi eğlenceli hale getirmek için espri yapmak istiyorsa eşcinsellik hakkında bir şeyler anlatır. Onun dışında eşcinsellik konuşulmaz, konuşulsa da olumsuz konuşuluyordur, konuşulmasını gerektiren durumlar da olur. Bazı sağlık problemleri ile ilgili bahsedilir ya da hastalara nötr yaklaşma konusunda sözü geçer.

Bir eşcinsel psikiyatra başvurduysa tedavi edilmeye çalışılır. Türkiye’de rutin olarak uygulan bu tedaviden vazgeçilirse, hastanın benimsediği düşünülürse de cinsel kimlik bozukluğu etiketini yapıştırırlar, bununla yaşamayı öğren derler.

Nadir (Kaos GL) : Daha çocuklar doğduklarında üzerlerine pembe ve mavi olmak üzere iki renk giydiriliyor. Renk kavramını bilmeyen bir bebeğe bunu yapmanın mantığını sizlere soruyorum. Heteroseksist bir yaklaşım bu.

Mehmet (Ankara) : İki örneğim var, birincisi hâlâ askeri yasalara göre eşcinsellere çürük raporu veriliyor, hastalık kabul ediliyor. Belki birçoğumuzun askerlik yapmamak adına işine geliyor, ama ciddi bir yafta. O rapor her alındığında mücadele çok şey kaybediyor.
İkincisi İHD’de çalışıyorum, her sayıda dergimiz gider, oturma eylemleri için faks ve bilgi gelir, ama savaş karşıtı bir platform oluşturuldu ve ilk kez Ankara’da yapılacak savaş karşıtı eylemde birçok grup çağrıldığı halde Kaos GL çağrılmadı. Nedenini sorduğumda çağırılan bürokratik kurumlara açıklayamazdık dediler. Tutsak anneleri geldiğinde de bizim orada duran dergilerimiz toplandı.

Burcu (Kaos GL) : Ben bir öğretmenim, herkes öğrenci tarafından yaklaştı. Kimse bir öğretmenin eşcinsel olabileceğini düşünmüyor. Benim öğrencilerim tarafından da heteroseksist konuşmalar sürekli yapılıyor, bilhassa espri olarak. Espri yaptıkları için gözünüzün içine bakıyorlar, sizin gülmediğinizi görünce duvara çarpmış gibi, ‘gay’ kelimesine geldiğimizde, her sene önce bir sessizlik olur, arkasından bir şeylerin farklılığını anlarlar, sonra inanılmaz bir gelişmeyle sizinle konuşmaya başlarlar. Her sene ne olur eşcinsel öğrencim olmasın diyorum, çünkü yardımcı olamayacağım, out olmaktan çok korkuyorum. En azından onlara seksizm, heteroseksizm gibi kavramları öğretmeye çalışıyorum ama bir başka hocalarına gidip hocamız bize küfür öğretti diyenleri de oldu. Şans eseri öğretmen arkadaşım bir feministti ve ben sorun yaşamadım.

Yeşim (Kaos GL): Genel olarak reklâmlar, TV dizileri, sinema filmleri, dergilerde bizim dışımızda bize sunulan görsel imgeler var. Bunların hepsinde heteroseksüel aşk var. Kadın ve erkek öpüşüyor, kur yapıyor, bu alanların hiçbirinde toplumdaki eşcinsellik gösterilmiyor. Sürekli heteroseksüel aşk izleyip kendinle ilgili hiçbir şey görmemenin eşcinseller üzerinde uygulanan –sözcüğü doğru bulamıyorum- terör olduğunu düşünüyorum.

Özgür (İstanbul): Festivallerde özellikle gey filmleri seçip onlara gittiğinizde genelde arkadaşlarınız garipsiyorlar. Bizim bütün sene başka hiçbir yerde göremediğimizi algılayamıyorlar. Biz de eşcinsel bir aşkı film olarak izlemek istiyoruz.

Nejat (Lambdaistanbul): Anayasada ve kanunlarda tamamen seksist bir yaklaşım var. Hiçbir kanunda ya da alt uyum yasasında eşcinsellikle ilgili bir yasa yok. Bu, ülkede eşcinsel yoktur ya da olanı biz tanımayız. Eşcinselliğini ifade eden insanların kamuda hizmet almaları çok kolay değil hastanelerde, iş bulmada aynı sorun var. Eşcinsellerle çalışan insanlarda bile aynı problem var. Örneğin, AIDS ile ilgili bir çalışma yapılacaksa, travesti ve transeksüellere gider ve sanki onların durumu bir hastalıkmış gibi onları hedef kitle kabul ederler. Tüm CYBH’ler için ilk adı anılan travesti ve transeksüeller ötekileştiriliyorlar. Bunu sadece tv-ts ve eşcinsel sorunu olarak gösteriyorlar.

Bora (Lambdaistanbul) : Heteroseksizm herkese en çok dış görünüş konusunda malzeme oluyor. Özellikle çocuklar çok etkileniyor. Küpeme en büyük tepkiyi çocuklar gösteriyorlar. Yetişkin söze dökmüyor ama çocuk tepki gösteriyor, annesine şikayet ediyor, benimle dalga geçiyor. Bu heteroseksizmin çocuklara öğretilmiş hali.
Kamusal alanda en iyi örnek askerlik bence. Bu sorunların hepsi kum tanesi ise, dünyanın en uzun kumsalını doldurabilir.

Heribert (İstanbul) : Yasal alanda olumlu veya olumsuz olarak eşcinsel geçmiyor. Bu egemen toplumsal cinsiyet yaklaşımı. Lambda ilk kurulurken 1993’tü, vali bir etkinliğimizi yasakladı. Gerekçe biz toplumdaki eşcinsel karşıtı ön yargıları ortadan kaldırmaya çalışıyormuşuz. Toplum ahlakına aykırıymış. Yasalarda yok ama toplumsal ahlak gibi çok esnek bir şey içinde yorumlanıyor. 1995’te festivalde gösterilecek filmlerde problem yaşandı. Aslında hepsi daha önce gösterilmiş ama sorun başlığın eşcinsel olması.

Ali Özbaş (Kaos GL) : Eşcinsel olarak kamusal alanda var olduğumuzda heteroseksizm ortaya çıkıyor ve bunu fark etmeye başlıyoruz. Onun dışındaki herkesin bildiği kişisel heteroseksizmdir. Oysa eşcinseller kamusal olarak bir şeyler yapmaya başladığında saldırılar, ayıplamalar, karşı çıkışlar başlıyor. Bunun heteroseksizm olduğunu bilinçli eşcinseller olarak anlıyoruz. 9 Kasım’da alanda benim çalıştığım sendikada hafif gülme ve hoş görme ile Kamu-Sen ile yürüselerdi bunları linç ederlerdi şeklinde kendilerini olumlama vardı. Kamusal alanda eşcinsellerin adı çok duyulmaya başlandığı için her şeyi bilen milletvekili 1 Mayısın ardından, bunlar kötü yapmaya başladı, eşcinsellik kötüdür, sadece yatak odasında yaşanmalıdır diye, sağcı olmasına rağmen kabul etti. Ayrıca, açığa çıktığımız için iğneli bir komedi şeklinde olsa da televizyonlarda, dizilerde eşcinsel karakterler bolca var. Bazısının adı da konmuş biçimde, hatta ilişkisini yaşıyor. Kiminin de adı geçmiyor ama herkes biliyor. Bunlar, eşcinseller on küsur yıldır bir kısmı out olmaya korkmadan görünür olmaya başladığından oluyor.

Ali Erol (Kaos GL) : Kaos GL’yi çıkarmaya başladığımızda yazılı olarak kullandığımız pek çok sözcüğün anlamını biliyorduk. Heteroseksizm sözcüğünün de anlamını biliyorduk ama ikircikliydik, hiçbir yerde okumamıştık. Acaba doğru mu kullanıyorduk? Sonra Ero cinsel yaşam ansiklopedisinde görünce terim olarak doğru olduğunu fark ettik. Daha önce erkeklerin kadınlara yönelik ideolojisi olan seksizm kullanılıyordu. Eşcinseller devreye girdiğinde bu yetmedi. Bunun zorunlu heteroseksüelliğin dayatılması olduğunu karşılayan heteroseksizmdi. Aslında heteroseksizm erkek egemen ideolojinin eşcinsellere yönelik olumsuz yaklaşımıydı. İmalı bir gülüşten Mısır’da hapsetmeye ya da yok etmeye kadar varan teröre kadar uzanıyordu. Eşcinselliği kamusal alanda yarattığımızda, var olan egemen ideolojiye karşı mücadele edebileceğimizi de görüyoruz. Kaos GL’nin ilk sayısı için odtü’ye gittiğimizde Kültür İşleri Daire Başkanı kadın çağrı ilanımızı kabul etmeyip rektör yardımcısına göndermişti. O da bizi odasından kovmuştu. Ben de, ‘Tamam ben Dil Tarihliyim ama yirmi bin öğrenciniz var. Yarın odtü’lü öğrenciler ‘ben geyim/lezbiyenim’ diye geldiğinde ne yapacaksınız?’ Bugün odtü’de başlayan Legato süreci sancılarla da olsa devam edebiliyor. Heteroseksizm var ve biz buna karşı mücadele edilebileceğini de görüyoruz.

Yeşim (Kaos GL): Bulvar tarzı gazeteler, örneğin bir tecavüz haberi yaptığında bunu sadece cinsel arzu yaratmak için yapıyor. O tür yayınlarda lezbiyenlik porno bir malzeme olarak çok sık kullanılıyor ama muzır kurulu onları poşetlemediği halde politik bir dergi olan Kaos GL’yi poşette sattırıyor.

Füsun (Lambdaistanbul) : Dizilerdeki eşcinsel karakter köçek geleneğinin bir devamı, dizinin şaklabanı, komiği. Bunun mücadelemize en ufak bir faydası olmadığı gibi, aşağılama içeriyor. Olmasa daha iyi bence.

Yeşim (Kaos GL): Özetliyorum:
-- LGBT binlerce kimliğe sahip olsa da, heteroseksüeller, heteroseksüel olduklarını bile bilmiyor.

-- Kamusal alanda herkes heteroseksüel sayılıyor.

-- Okullarda, akademide, sağlık hizmetinde, psikoloji ve psikiyatri hizmetlerinde aynı mantık geçerli.

-- Bize kadın ve erkek toplumsal modelleri dayatılıyor.

-- Ordu eşcinselliği hastalık olarak kabul ediyor.

-- Out olma korkusu yaşıyoruz.

-- Eşcinseller politik mücadelede dışlanabiliyorlar.

- Kamusal alandaki imajlarda eşcinsellik yok.

-- Eşcinsellikle ilgili bir şeye ulaşmaya çalıştığınızda çevremiz tarafından sorgulanıyoruz.

-- Kanunlarda eşcinsellik yok.

-- İş bulmada ayrımcılıkla karşılaşıyoruz.

- Bizi ancak ötekileştirerek varsayabiliyorlar, demokrat kesim dahil.

- Dış görünüşünden, toplumdan çok etkilenmiş olan çocuklar tepki gösteriyorlar.

- Kanunlarda karşılığı olmadığı halde, toplumsal ahlak adına bir kulp bulunup dışlanabiliyoruz.

- Kamusal alana çıkıldıkça heteroseksist saldırılar artıyor.

- Bize ‘Git yatak odanda kal, başına daha az şey gelir’ deniyor.

- Zorunlu heteroseksüellik dayatılıyor, yok ediliyoruz, hapsediliyoruz.

- Dizilerdeki eşcinsel karakterler karikatürize, şaklaban erkek eşcinsel stereotipini destekler şekilde oluyor.

İnce heteroseksizmden kast ettiğim, bizi kabul ettiğini zannettiğimiz, değiştirdiğimizi düşündüğümüz, önyargıları olmadığını sandığımız insanlarla ilişkilerimizde devam eden heteroseksizmdir. Ayrıca, kendi aramızda da, toplumdan bağımsız olmadığımızdan, bu heteroseksizmi devam ettiriyoruz.
Yakın arkadaşlarıma açılırken yaşadığım bir şey vardı. Heteroseksizmi anladıkça, ince heteroseksizmi daha çabuk yakalayabiliyorum. Hatta yakalayamadığımız nokta ince heteroseksizm oluyor. Arkadaşlarıma ya da anne babama açılırken, olumlu ya da olumsuz herhangi bir tepki almıyordum, suratlarından bile anlayamazsınız. Başta ters tepki beklediğimden, bunu olumlu bir şey olarak algıladım. Aptalca sorular bekliyordum. Ancak, yıllar sonra sanki benim cinselliğim yokmuş gibi aynı tepkisizlik sürdüğünde, benim cinselliğime gönderme yapılmazken, onlarınkine yapıldığında, ben de çekingen davranıyordum. Bu görmezden gelmenin onların bilinçli olarak doğal karşılaması olmadığını sonraları fark ettim. Modern insanlar asla yüzüne bir şey söylemezler, ama ne düşündüklerini de bilmediğim için anlayamıyorum.

Atilla (Kaos GL) : Evlenen kız arkadaşlarımla, gey olduğumu bilenlerle önceden hiç sorun yaşamıyordum, hatta bana destek oluyorlardı. Ne zaman ki evlendiler, bir şeyler değişti evlerinde konuk edileceğim zamanın belirlenmesinde bile çaktırmadan ayarlamalar yapılmaya başlandı. Kiminle bir araya getirilip kiminle getirilmeyeceğime kadar ince hesaplar yapıldı. Evlilikleriyle ilgili bir sorun olduğunda, büyük bir panikle telefona sarılıp anlatırken, benim sevgilimle yaşadığım sorunlar ‘Biliyorsun sizin camia böyle’ diye geçiştiriliyordu. ‘Bir başkasını bulursun’ sözünün sarf edilmesinin ardında bence ince heteroseksizm var. Sizi kabul ettiğini, eşcinselliğinizle ilgili bir sorun yaşamadığını söyleyen heteroseksüellerin çoğunda ‘Hayatınız çok renkli’ diye bir yorum geliyor. Bazılarımız için geçerli ama hepimiz için değil. Bu bizi ötekileştiren bir durum. Bir stereotipi pekiştiriyor. Aslında, herkes biliyor ki heteroseksüel ya da eşcinsel belli bir sınıfa dâhil olan hayat tarzında herkes renkli yaşıyor. Burada eşcinseller daha fazla göze batıyor çünkü ne kadar kabul etseler de eşcinsellik hâlâ cinsellikle algılanabiliyor. Sizi siz yapan sadece kendi cinsinizle yaşıyor olmanız. Bununla tanımlanmanız. Eşcinseller arasında da aktif pasif ayrımından tutun da feminen, erkeksi eşcinsel ayrımı da heteroseksizmin davamı.

Füsun (Lambdaistanbul) : Hep heteroseksüellerin kafasındaki heteroseksizmi tanımlıyoruz. Ben biraz bizim kafamızdakinden de söz etmek istiyorum. GL çiftlerde ‘Keşke sen kadın olsaydın’ böylece biz hetero bir çift olarak dünyanın en mutlusu olsaydık deniyor.

Nadir (Kaos GL) : İnce heteroseksizm olarak toplumsal bakış o kadar ince ki, ‘Sen erkek olmayı düşünmüyor musun?’ diye bir lezbiyene genelde sorulmaz, ancak erkek eşcinsele ‘Sen kadın olmayı düşünmüyor musun?’ sorusu çok soruluyor.
(Salondan: Aynı soru lezbiyenlere de soruluyor.)
Öyle mi? Bu benim hatam. Her neyse. Bu kadın olarak kadını ya da erkek olarak erkeği sevmeye engel bir durum, zamanla insanın cinsiyet değiştirmeye ve yine heteroseksüel kılıklara sokmayı, yönlendirmeyi amaçlayan bir çaba.
Heteroseksizmin bizlerdeki yansımaları çok önemli. Kuzenim ilk kez bir kızla birlikte olduğunda, benim verdiğim tepki ‘Aslanım, helal olsun’ şeklindeydi. Sonra düşündüm, ben ne yapıyorum diye. Heteroseksist bir destekleme içindeydim. Feminen maskülen gibi bizlerin de yaptığı ayrımcılıklar var. Ayrıca, ‘eşcinsel ama iyi bir insan’ gibi sözleri çok duydum. Yani, ‘normalde eşcinseller kötü insanlar ama bu hayret vericidir iyi’ gibi sorular…

Cihan (Legato ve Lambdaistanbul) : Eşcinseller arasında yapılan şakaları çok heteroseksist buluyorum. Eşcinsel hareket arasında daha az olabilir ama barlarda, kafelerde eşcinseller neşeli insanlar olarak görülür ama devamlı kendileriyle dalga geçerler. ‘karılar, kocalar vs’
Heteroseksizmi kendi içimizde tekrar tekrar yaratıyoruz, olay burada kitleniyor. Daha kurtulamadık.

??? (Lambdaistanbul) : Eşcinsel olduğunuzu bilen heteroseksüel bir erkek, kendisine yaklaşmaya çalıştığımızda mutlaka ondan bir cinsel beklentimiz olduğunu düşünüyor. Bir arkadaşımı arayıp sinemaya gidelim mi dediğimde, sinemada ne yapacağımızı soruyor.

Tuğçe (Kaos GL) : Demiştik ya arkadaşlarımız bizi kabul ediyor, aslında sadece öyle görünüyor. Ben bunun şaka yollu bir örneğini yaşadım. Beni bilen erkek arkadaşıma söylüyorum ‘bu gece sevgilim geliyor bana’, ‘yaa, ben de geleyim mi’ diye soruyor.

Gökçe (İstanbul) : Ben de tıp fakültesi öğrencisiyim, ben de aynı dersleri alıyorum ve anlatılanlar bana doğru gelmedi, örneğin geçen sene workshoplar yapılmıştı. Birinin konusu cinsellikti ve neredeyse yarısı homoseksüalite ve travestiler, transeksüeller üzerine geçmişti. Hiçbir heteroseksist yaklaşım görülmemişti. Aynı workshop’ta seks işçileri ile ilgili bir prezentasyonu da yine öğrenciler hazırlamıştı. Akademide şu ana kadar güzel şeylerle karşılaştım. Literatürde eşcinselliğin artık bir hastalık görülmediğini görebiliyorum. Buna rağmen, ince heteroseksizm var ki, hocalar, öğrenciler hatalar yapabiliyorlar ve ders aralarında aşırıya giden espriler yapabiliyorlar ve kendilerinin hatalı buldukları davranışları söyleyebiliyorlar. Kendi içlerinde bunu oturtamadıklarını, birey olarak görebiliyorum.

Heribert (İstanbul) : Öğrencilerime eşcinsel olduğumu söylüyorum ve onlara eşcinsellikten bahsediyorum. Genelde tepkiler saygıyla tereddüt arasında kalıyor ama kültürlü insanlar, kafalarında soru işareti var ve bu soru işareti ile ilgili soru soran olmuyor. Bir insan eşcinselleri sevmiyorum derse bunu tartışabiliriz, ama bir insan konuşmadıkça, ön yargılarını söyleyemedikçe onu ikna etmek çok zor.

??? (Anadolu Ayıları) : İnsan haklarıyla ilgili bir eğitim seminerine katılmıştım, on beş kişi dokuz gün boyunca beraber çalıştık. İlk gittiğimizde hiçbirimiz birbirimizi tanımıyorduk. Benim ve erkek arkadaşımın eşcinsel olduğunu herkes baştan beri biliyordu. Hepsi sunum zamanlarına kadar gayet arkadaşça sıcak davrandı, ancak sunum sırasında bizim iki kişilik grubumuza bir kişi daha gerekliydi, eşcinsellik sunumuydu. Aralarından biri el kaldırdı ve ‘ben eşcinsellerle çalışırım’ dedi. Bu aslında evcil hayvan yaklaşımı. Ayrıca sunum sırasında gözlerinizi kapadığınızda aklınıza gelen eşcinsel imajını tartışıyorduk. Kimseden ses çıkmadı, ben örnek olsun diye’Ricky Martin’ dedim. Oradan bir kız ‘lütfen onu bizden almayın’ diye tepki verdi.

Serkan (Anadolu Ayıları) : Toplumda kendini çok erkeksi gösteren, onların deyimi ile günde iki üç kadınla birlikte olduğu söylenenlerin çoğu eşcinseldir. Biraz ayıp olacak ama insanların en büyük fantezisi filmlerdeki gibi birden fazla lezbiyenle beraber olmaktır. Bu da aslında onların eşcinsel dürtülerinin bir parçasıdır bence.

Özgür (Lambdaistanbul) : Bir biseksüel olarak eşcinsellerin arasında da azınlıkta kalıyorum. Eşcinselliklerini kabul edememiş heteroseksistlerden yakınan birçok insan biseksüellere de gey olduklarını kabul edememiş insanlar olarak bakıyorlar. Tamam, böyle insanlar da var ama bunu genellemeyi anlayamıyorum. Sana yapılanı sen de başkasına yapıyorsun.

Nejat (Lambdaistanbul) : İnsan Hakları 2000 Fuarı’na katılan bir arkadaşımın yaşadığı bir olay: Eşcinsellerin de stand açacağı duyulduğunda özellikle kadınlar arasında gülüşmeler olmuş. Daha sonra tepki Kürt bir gruptan gelmiş: ‘Biz Kürt’üz! Bizde böyle şeyler olmaz. Ne işleri var onların burada’, şeklinde. Arkadaşımın cevabı: ‘Bize de Kürt dediler ama biz aldırmadan sizin haklarınızı yıllarca savunduk. Bu da bir hak mücadelesi. Benzer davranışı sizden de bekliyoruz. Biz Kürt olarak nitelendirilmekten asla gocunmadık’. Fuar çok başarılı geçti; sonrakine hiçbir ön görüşme yapılmadan kendileri çağırdılar. Bir örnek daha, yurt dışında katıldığım bir eğitim seminerinde ne kadar söylersem söyleyeyim hiçbir zaman kabul edilmedi. Beni eşcinselleri tedavi edecek biri olarak gördüler. Defalarca bunun kavgasını verdim ama Avrupalı olmalarına rağmen hiç kabul edemediler.

Gökçe (İstanbul) : Dizilerden ve Bulvar tarzı gazetelerden bahsetmiştik. Heteroseksist bir anlayışla, heteroseksüeller kendi hoşlanacakları biçimde meşrulaştırabiliyorlar. Özellikle lezbiyenler bu gazetelerde yer alabiliyorlar. Bu, bizim kamusallaştırıldığımız anlamına gelmiyor.

Ali Özbaş (Kaos GL) : Dizilerdeki komedinin başarılı değil irite edici olduğunu belirtmiştim ama ne olursa olsun eşcinseller çok geçsin. O imajı benimseyen insana ‘Ben de eşcinselim’ dediğimde duvara toslamış gibi olsun. O tipleri beğenmiyoruz ama bunlar benim adımı karalıyor diyerek biz de ince heteroseksizm yapmış oluyoruz.

Atilla (Kaos GL) : Bir kız arkadaşım cep telefonuma bir mesaj gönderdi. Heteroseksist veya homofobik değildi ama beni çok düşünürdü. ‘Günümüzde eşcinsellik oldukça normal ama tamamen kabul edilmiş değil. Biz buna destek vermeliyiz. Sen de benim gibi bu mesajı bir ibneye gönder...’ İlk önce anlayamadım, gülmem gerek diye düşündüm. Sonra konuştuğumuzda bunun heteroseksüeller arasında dolaşan bir espri olduğunu öğrendim.

Yeşim (Kaos GL): Eşcinsel hareketin içindeki kadınlar daha bilinçli. Neden orada olduklarını, erkeklere oranla daha net bildiklerini ama erkeklerin neden dışlandıkları konusunda çok net fikirleri olmadığını düşünüyorum. Olsaydı toplumsal kadınlığa daha yakın oldukları için dışlandıklarını ve feminizmin tüm tartışmalarının eşcinsel hareket içinde çok önemli yeri olduğunu, ondan beslenmeleri gerektiğini bilirlerdi. Erkekler bunu fark etmediklerinden, bu bana egemen ideolojinin içselleştirilmesi gibi geliyor. Çünkü sistemi tanımlayabilmek kolay değil ama benim durduğum noktadan, eşcinsel harekette erkeklerin çoğu neden dışlandıklarını hiç düşünmüyorlar.

Özetlersek:

- Tepkisizlik, görmezden gelme, sessizlik ile karşılanıyoruz.

- Kendi davranışlarımızı sınırlıyoruz.

- Kabul etmiş gibi görünen arkadaşlarımız sosyal etkinliklerde çaktırmadan ayarlamalara gidiyor.

- Heteroseksüeller ilişkilerimizi ciddiye almıyor.

- Eşcinsellerin hayatı çok renkli sanılıyor. Örneğin sosyolojik araştırma yapan iki kız sanatın hangi dalıyla ilgilendiğimizi sormuştu.

- Direkt olarak cinsellik üzerinden algılanıyoruz.

- Aktif pasif, feminen-maskülen ayrımları heteroseksist ideolojinin bir devamıdır.

- Kabul edilmiş gibi görünsek de çevremiz tarafından hâlâ hastaymışız gibi görülebiliyoruz.

- Çiftler birbirlerine ‘keşke karşı cinsten olsaydın’ deyip halen kabullenemiyorlar.

- Sevebilmek ya da sevilebilmek için cinsiyet değiştirmek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.

- Eşcinsel ama iyi v.s. olarak tanımlanabiliyoruz.

- Eşcinseller arasında heteroseksizmin dili sürekli kullanılıyor.

- Bir hemcinsimize yaklaştığımızda seks beklentisi içinde olduğumuz düşünülüyor.

- Lezbiyenlerin erkekler için birlikte olduğu zannediliyor.

- Kabul etmeseler de benimseyememiş insanlar saygı gösteriyormuş veya tereddüt ediyormuş gibi davranıyorlar genelde hata yapmamak için sessiz kalıyorlar.

- Eşcinseller kendilerini toplumsal erkek olarak gösterip suçluluk duygusunu bastırıyorlar.

- Biseksüeller camia içinde eşcinsellerin heteroseksüeller arasında karşılaştığı her tür ayrımcılıkla karşılaşıyor.

- Diğer toplumsal mücadeleler eşcinsel mücadeleyi meşru görmeyebiliyor.

- Lezbiyenlik seksist bir anlayışla kullanılıyor.

- Efemine stereotipleri bizi kötü gösteriyor diye biz dışlıyoruz. Hem heteroseksüeller hem de LGBT arasında kötü şakalarda kullanılıyor.

Oya Burcu (Kaos GL) : Bölümden samimi olduğum bir arkadaşım konu her açıldığında ‘Senin için çok zor’, ‘boşuna çabalıyorsunuz’ diye acımakla yardım etmek isteği arasında kalıyor. Master konusunu bununla ilgili seçti, bir kez ‘o kadar zor değil aslında ben o kadar kötü hissetmiyorum‘ demek zorunda kaldım.

Heteroseksizmin heteroseksüeller üzerinde etkileri:

Nadir (Kaos GL) : En büyük etkisi ataerkil bir toplum oluşturması, bu toplum yapısı kadınların aleyhine. Töreleri, alışkanlıkları, zevkleri, algılamaları çok farklı bir şekilde etkiliyor. Totaliter ve baskıcı bir ortam oluşturup özgürlükleri kısıtlıyor.

Taner (Lamdaistanbul) : Son on yıldır erkekler birbirlerinin ellerini tutma konusunda daha çekingenler. Eskiden koyun koyuna yatan erkekler eşcinsel hareketten sonra bunu bir kez daha düşünüyorlar. Heteroseksüel erkekler artık birbirlerini daha özgürce sevmiyor. En azından selamlaşmak için sarıldıklarında bile buna heteroseksüel bir şey koymak için birbirlerinin omzuna vuruyorlar. Ağlayan bir heteroseksüele bir süre sarılıp sonra zırlama diyorlar. Birbirlerine sevgi göstermeyen bu insanların oluşturduğu toplum çok şiddet dolu.

??? (Lamdaistanbul) : Eşcinsellerin aileleri, arkadaşları, dostları da sıkıntılar yaşıyorlar.

Filiz (Kaos GL) : Heteroseksüeller kendilerini sorgulamıyor ve kendileri için belirledikleri sınırlar içinde kalıyorlar. Belli bir yaşta evlenilip çocuk sahibi olunmalıdır gibi kalıplar var. Gelecek sağlayabilecek misin, diye düşünülmez, kendileri için sunulan hayatı yaşamak durumundalar fakat eşcinseller yaşayabilmek için farklı açılardan yaklaşmak durumundalar.

Heribert (İstanbul) : Heteroseksizme tek başına bakılmamalı. Sorun anne babasının çocuğu büyütmesiyle ilgili değil, belli bir güç üzerine oturmuş olan ideoloji, belli bir sömürü için bir yol dayatımı olarak gösterilmesiyle ilgili. İş bölümü farklı toplum tarafından dağıtılan roller farklı. Yani seni özgür bırakmıyorlar. Herkes heteroseksüel olmak üzere çevreden korkarak yaşıyor, insanlar birbirlerinden korkuyor ve dürüst olmuyor; blöf üzerine hayat kuruluyor, bir şey yaşayıp başka bir şey gösteriyorlar, ikiyüzlülük var.

Murat (Türkiye Ayıları) : Toplantıda heteroseksüellere karşı büyük bir düşmanlık var. Onların bize bakış açısından da kötü. Belli bir yere geliyoruz önce ailelerimiz sonra arkadaşlarımız kabul etmek zorunda, bir sabah tüm Türkiye’nin uyanıp ‘Eşcinsellik çok normaldir‘ demesini beklemek çok yanlış ve bu ılımlı yaklaşım medyada da görülüyor. Şampuan reklâmında lezbiyenler bile var. Birlikte sarılıp yüzen kızlar görüyoruz. Bu toplumun bir şeyleri kazandığını gösteriyor, bir anda 180 derece dönüşüm beklemek çok yanlış. Bundan 10 yıl önce ben kendimi kabul etmekte zorlanırken bugün 18–20 yaşındakiler rahat rahat ben eşcinselim diyebiliyorlar. İnsanlara düşmanlıkla bakmayıp çevremize eşcinselliğin normal olduğunu, yüzyıllardır yaşandığını, dinde bunun yasaklanmadığını anlatmalıyız. Benim hiçbir heteroseksüel arkadaşımla ilişkim kopmadı ve hepsi gey olduğumu biliyor, çalıştığım yerde biliniyor, bu bizim çabamızla olacak insanların bizi pof poflamasını da beklemeyelim.

(???): Murat’a katılıyorum. Açıldığımız insanları belli bir süre tanıyıp bunun mücadelesini vermeliyiz. Kuzenim ve arkadaşları örneğinde heteroseksizmin heteroseksüeller üzerinde etkisi belli bir yaşa geldiklerinde bir kadınla beraber olma zorunlulukları ‘Milli Olma‘ kavramı. Ben nasıl bir kadından ya da sevgiden hoşlanırım, nasıl bir ilişki istiyorum, sevgi mi, cinsellik mi istiyorum diye sorgulamadan toplumun kalıplarıyla anlamsız mücadelelere girebiliyorlar. Heteroseksizmin gençler üzerinde en örseleyici yanlarından biri de bu. Bir başka özellik de evlenme baskısı; çok yakın iki arkadaşım var, kız ‘İki yıldır beraber yaşıyoruz ben aileme ne derim? Artık evlenelim’ dedi ve evlilik kurumuna karşı olan erkek arkadaşım ile çok güzel bir birliktelik ve sevgileri olmasına rağmen ayrılmak zorunda kaldılar. Bu da heteroseksizmin onlar üzerindeki yansıması.

Ali Erol (Kaos GL) : Eşcinseller konuşmaya başladığında, hem eşcinsellerin hem heteroseksüellerin içinden, heteroseksizmi eleştirirken bu kez de homoseksüelizm yapıyorsunuz diye bir eleştiri gelir. Ben burada heteroseksüellere yönelik bir şiddet dile getirildiğini görmedim, yalnızca heteroseksüel bir dünyada zorunlu heteroseksüellik dayatması altında eşcinseller neye, nasıl maruz kalıyor ve bu dayatmayı kişisel hayatlarında, kamusal hayatlarında nasıl yaşıyorlar, bunu ortaya koymaya çalıştık. Altını çizelim heteroseksizme erkek egemen ideolojinin eşcinseller üzerindeki hali demiştik. Erkek egemen ideolojisinin iktidar olduğu gerçeğini gördüğümüzde bu iktidarın iki yanı olduğunu da görüyoruz. Birincisi tamamen kendisini tanımladığı ve kendisine karşı çıkan bir yaklaşımı yok etme yönünde; ikincisi ise yok edemediği yaklaşımları uyarlama ya da mas etme gibi. Şampuan reklamındaki gibi. İçselleştirme. Burada biz maruz kaldığımız heteroseksizmi dile getirirken korkmamalıyız. Neye, nasıl maruz kaldığımızı doğrusuyla yanlışıyla ortaya koyalım.

Yeşim (Kaos GL): Tanımlamaya gerçekten ihtiyacımız olduğu için, bu Baharankara’da ‘neye karşı, nasıl mücadele’ sorusunu soruyoruz.

Serkan (Anadolu Ayıları) : Heteroseksüellere asla düşmanca bir bakışım yok. Sonuçta böyle bir ayrımın olmasının aslında çok da gerekli olmadığını düşünüyorum. Sonuçta biz insanız, cinsellik de özel bir konu. Sadece şahsın kendisini ilgilendiriyor. Beni dışlamaya çalışan, akılları sıra bizi daha aşağıda görmeye çalışan, yaptığımız pek çok şeyi eleştiren bir insan grubuna karşı, sadece bizim ‘olduğumuzu’ söylemeye çalışıyorum. Başka bir düşüncem yok.

Mali (Türkiye Ayıları) : Tepkimiz çok abartılı, ‘her şeyi biz yapmalıyız, biz de varız’ tamam bunu diyelim ama bunu yaptırım şekliyle değil, daha farklı bir dille yaparsak başarıya ulaşırız. Başka türlü bir yere ulaşma şansımız yok, hep dışlanmış konumda kalırız. Tepkimiz yumuşak olursa daha iyi olur.

Ahmet (Anadolu Ayıları) : Bunu Kürtlerin verdiği mücadeleye benzetiyorum. Ben de bir kürdüm. Hak mücadelesi verirken bazı değerler uğruna, hep bir kesim tarafından suçlanırsınız, mesela milliyetçilikle suçlanırsınız. Heteroseksüeller hallerinden çok memnun çünkü iktidar ellerinde. Sonuçta heteroseksizm bir ideoloji. Bu ideolojinin sahibi heteroseksüeller, iktidar da onlarda olduğuna göre, heteroseksüeller pek de şikâyetçi değiller hallerinden. Heteroseksüellere ancak pozitif bir katkı sağlıyor heteroseksizm.

(???): Ben biraz annemden bahsedeyim. 33 doğumlu. Zeki Müren’le aynı yıl doğmuş. Zeki Müren öldüğünde 3 gün ağladı. Ben artık dayanamadım. ‘Sen bu adam için niye bu kadar ağlıyorsun, bilmiyor musun bunun ne işler yaptığını, ikiyüzlü davrandı’ dedim. O zaman bana dedi ki ‘oğlum Allah’tan kork, o adam hastaydı, erkeklerle falan yattığı yok, siz öyle zannediyorsunuz’. Benim annemle 15 senelik bir mücadelem var. Evlenme meselesinde... Cuma günleri saat 11 gibi arar, ’Oğlum bari evlenmedin, Cuma namazlarına git’. Ben 15 yıldır hem geyliğimi saklayıp hem de evlenme mecburiyetinde olan bir adamım.

Yeşim (Kaos GL): Heteroseksizm bir sistem olduğu için hayatın her alanında herkesi etkiliyor. Doğal olarak heteroseksüelleri de etkiliyor, dendi. Erkekler eşcinsel zannedilmekten korktukları için ona göre tavır geliştiriyorlar, birbirlerine sevgi, şefkat göstermiyorlar, dolayısıyla bu toplum şiddet dolu oluyor, dendi. Eşcinsel yakınları üzerinde de etkisi oluyor, dendi. Heteroseksüeller kendilerini sorgulamıyorlar çünkü zaten heteroseksüel olmaya kurgulu bir yaşam olduğu için kendilerine sunulan yaşamı sorgulamıyorlar, dendi. Heteroseksüeller kendilerini tanımıyorlar çünkü cinsel yönelimlerinin bile farkında değiller, dendi. Bir güç üzerine oturtulmuş bir ideoloji olduğu için heteroseksist roller toplum tarafından dayatılıyor ve heteroseksüeller dürüst olamıyorlar. İkiyüzlüler ve birbirlerinden korkuyorlar, dendi. Heteroseksüellere kötü bakıyoruz, bizi anlamakta güçlük çektikleri için onlara haksızlık etmeyelim, dendi. Bu tartışmanın haksızlık değil heteroseksizmi anlama tartışması olduğu yanıtı verildi. Ve de ‘nasıl mücadele etmeliyiz’ konusuna geçildiği için ben orada biraz beceriksiz bir kolaylaştırıcılık yapıp, bu zaten tartışılacak daha vaktimiz var, deyip biraz geç girdim. Heteroseksüeller üzerinde evlenme baskısı var aynı nedenlerle, dendi. Heteroseksizm erkek egemen ideolojinin eşcinsellere yönelik hali dendi. Yok etme biçiminde ortaya çıktığı gibi içselleştirme, kendine benzetme, mas etme şeklinde de ortaya çıkabiliyor, dendi. Cinsellik özel bir konu, şahsı ilgilendiriyor, heteroseksüeller iktidar ellerinde olduğu için hallerinden memnun, dendi.

Bu tanımlama kısmını oturtalım; ‘bence heteroseksizm şudur‘ diye tanımlamaya çalışalım.

Füsun (Lambdaistanbul) : Bence heteroseksizm, çoğunluğun, cinsel hayat üzerinde kurduğu iktidarın paradigmasıdır. Bu paradigmayı tanımlarken kendini tek gerçek sayma, tek doğru sayma anlamında kullanıyorum. Bunun dışındaki her şeyi ya yok sayma ya da hastalıklı sayma durumudur. Çünkü bu, insanlık tarihinden bu yana birtakım söylencelerle bugüne taşınmıştır. Örneğin homoseksüelliğin doğal olmadığı uydurması gibi. Yani heteroseksizm, iktidarın, devamlılığını sürdürmek için kurduğu ideolojidir.

(???): Heteroseksizm, heteroseksüellik, karşıt cinslerin birlikteliğine dayanan ve bu birlikteliğin erkek egemenliğine oturtulmuş bir şekilde toplumsallaştırılmasıdır.

Burcu (Kaos GL) : Bence heteroseksizm seksizmden ayrı düşünülemez. Gender (toplumsal cinsiyet) hallerini ben bir spektrum gibi düşünüyorum. Böyle düşündüğünüzde en maço erkeğin bile maço olmasının sebebi heteroseksizmdir, bu yüzden kendisi de mutsuzdur, bunun bilincindedir ya da değildir. O yüzden toplumun her kesimini etkiliyor, tıpkı seksizm (cinsiyetçilik) gibi. Eşcinsellerde de ortaya çıkıyor ve en belirgin travestilerse bu yüzden en yoğun, en şiddetli baskıya onlar maruz kalıyorlar belki ya da en kanlısına.

(???): Ben heteroseksizmi, mevcut ataerkil düzeni savunup, sadece heteroseksüel ilişkiyi doğal kabul etme ve böylece eşcinselliğin varlığını reddetme, kabul etseler bile bunu bir komedi malzemesi olarak görme ve onlara haklarını vermeme diye tanımlıyorum.

Filiz (Kaos GL) : Heteroseksüellik dışındaki cinsel yönelim ve buna bağlı olarak yaşam tarzlarını baskılayarak çeşitli dayatmalarla reddeden bir ideoloji.

Heribert (İstanbul) : Belki aslında biraz daha geniş olabilirdi, yani cinsellikle iktidar arasında. Bunu açıklamak gerekirse, cinsellik üzerine kurulan roller var belirli davranışlara göre, ki bunların bazısı insanlar arasında zevk için ya da isteğe göre değil toplum için belli bir görev görüyorlar ve ona göre herkesin pozisyonu belli oluyor, etrafından farklı olabiliyor. Mesela eşcinselsen farklı oluyorsun, belli beklentiler var. Bunlar insanlar arasında ayrım yaratıyor, bir hiyerarşi belirleniyor ve aynı zamanda insanların işbirliği içinde olması yavaşlıyor.

Ahmet (Anadolu Ayıları) : Erkek egemen ideolojinin ayrımcı cinsel politikasıdır heteroseksizm.

Mehmet (Ankara) : Burcu değinmişti, seksizmin ötesinde heteroseksizmin köklerinde militarizmi de aramak lazım. Sistemin yansıdığı alanlardan biri de bu. Başka bir ilişki biçimini, cinsellik biçimini kabul etmeyen ve heteroseksüelliği dayatan bir ideoloji.

Öner (Lambdaistanbul): Aşağı yukarı benzer şeyler söyleniyor ama şunu tekrarlamak istiyorum; heteroseksizm bugünkü haliyle seksizmle, ataerkiyle ya da militarizmle çok bağlantılı belki iç içe geçmiş bir şey, ama başka türlü bir dünya kurgulayalım kafamızda. Kadınların egemen olduğu bir toplumda, heteroseksizm ortadan kalkar mıydı ya da yansımaları başka türlü olan bir heteroseksizm varolabilir miydi?

Füsun (Lambdaistanbul): Heteroseksizm neden kendini dayatıyor? Çünkü insan ırkının üremek üzere koşullanmış bir genetik durumu var. Yani cinsel hayat, çoğunluk tarafından, insan ırkının çoğalması üzerine kurgulanmış. Homoseksüellik bunun bir istisnası. Bu yüzden anaerkil de olsa toplum, aynı şekilde üremeye yönelik bir cinsel hayat her zaman dinlerde olsun kültürde olsun iyi ve doğru olan olarak gösterilmiştir. O yüzden anaerkille erkek egemen arasında fark ne kadar olurdu konusunda biraz kuşkucu davranıyorum.

Mehmet (Ankara) : Sorun zaten bence ‘erkillik’te. Militarizmin olmadığı bir dünyada bu erklerin hiçbiri olmayacağı için homoseksizm ya da heteroseksizm gibi bir durum ve kadın egemenlik ya da erkek egemenlik gibi bir durum olmayacağı, bu egemenlik dengelerinin kurulmayacağı için heteroseksizmin olmayacağını düşünüyorum. Yansımaları nasıl olurdu bilmiyorum.

Atilla (Kaos GL) : Heteroseksizm, heteroseksüel ilişki dışındaki ilişki biçimlerini baskı, şiddet, cinsel ayrımcılık uygulayarak yok sayma, görmezden gelme ve engellemedir. Heteroseksizm mutlaka faşizmle birlikte anılması gereken bir kavramdır. Heteroseksizmin bir uygulama yöntemi olduğunu düşünüyorum. Burada uygulama üzerinde faşizmi, militarizmi kullanabilir. Temel amacın zorunlu bir heteroseksüellik yaratmak olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla heteroseksizm zorunlu heteroseksüelliğin toplumsal uygulamalarıdır. Bu anlamda hem heteroseksüeller hem de eşcinseller bundan etkileniyor. Kim olduğunuzun önemi yok önemli olan bu kalıplara uymanız.

Yeşim (Kaos GL): Konu egemenlik ilişkilerinin varolmasıyla ilgili. Bunun da temeli erkeklerin kadınlar ve doğa üzerinde egemen olmasıyla bağlantılı ve o sistemin devamlılığında, ataerkil sistemin kendini var ederken değişik ideolojiler yarattığını, ırkçılık, militarizm ve heteroseksizm gibi ve onlardan beslenerek devam ettiğini düşünüyorum. Eşcinsel hareket bu tanım üzerinden mücadelesini sürdürmeli.
Heteroseksizm yok saymayla başlıyor sonra şiddet uyguluyor sonra da marjinalleştiriyor, ötekileştiriyor.

Heribert (İstanbul) : Erkek iktidarı dendi. Bütün iktidarlar için geçerli. İktidar olan aynı zamanda sistemin kölesi oluyor. Belli kurallara uymasa kaybediyor. Mesela erkekseniz eşcinsel olunca bunun cezasını çekiyorsunuz. Bu iktidar çok göreceli bir şey. Belki insan imtiyazlı olup rahat eder ama mutlu olamaz.

(???): Öncelikle bana ters gelen bir şeyi söyleyeyim. Biz bir isim bulmuşuz onun altını dolduruyor gibiyiz. Hâlbuki biz varolan bir ismi konuşuyoruz, heteroseksizmin izm’ini çıkardığımız anda çünkü izm bir ideoloji simgesi, hetero yerine başka bir kelime koyduğumuzda, bu homoseks de olabilir başka bir şey de olabilir, bir şekilde bir cinsellik de ortada. Yaygın olan bir kültürün yaygın olmayan azınlıkta kalan başka kültürlerin üzerindeki ideolojisi. Çok uzattık bence.

(???): Heteroseksizm sadece eşcinsellere uygulanan bir şey değil heteroseksüeller üzerinde de etki yapıyor. Sistem kendini üretmek için yapıyor. Bugün Türkiye’de herkes doğduğu zaman mutlaka ya mavi ya da pembe kıyafet giyiyor. Daha sonra sünnet oluyor amcaları, babaları çağrılıyor. Kadınlar bastırılıyor. Bunların hepsi aslında heteroseksizmin heteroseksüeller üzerindeki uygulamaları. Bizim ortaya çıkardığımız eşcinsel kültür genişledikçe heteroseksüel kültür de daha çok daha sık bir periyotla genişlemeye çalışacak ve heteroseksizm giderek daha çok kendilerine yönelecek. Çünkü kültür çatışması çıkıyor ortaya.

Füsun (Lambdaistanbul): Heteroseksüel kelimesinin linguistik anlamı konusunda sanırım yeterince bilgili değiliz. Çünkü hetero demek heteroseksüel demek değildir. Kelime anlamı olarak mesela heterodoksi ve ortodoksi vardır dinler anlamında. Ortodoksi tek tanrılı din, heterodoksi çok tanrılı din anlamına gelir. Hetero sözcüğünü seksüelden ayrı olarak kullanırsak, bu bizim vermek istediğimiz anlam dışında bir anlama yol açar.

Heribert (İstanbul): Bence birisi eşcinsel olmasaydı heteroseksizm yine bir sorun olurdu. Şu anda heteroseksizmi heteroseksüellerin seksizmi olarak algılıyorum. Kadın hareketi düzeni değiştirmek için değil mi? Neye karşı mücadele diyoruz, önemli bir soru ama aynı zamanda konuşmazsak ne için düşünmek gerektiğini düşünüyorum. Bunu koymadan çok da heveslendirici olamaz. İstediğimizin belli olması lazım. Böyle bakarsak heteroseksizm, zorla dayatmak oluyor. Yolumuza engel oluyor. Ben insanlarla daha iyi geçinmek istiyorum, olduğum gibi görünmek istiyorum. Bu şekilde sevilmek istiyorum. Böyle talepler dile getirdiğimiz zaman, insan bir şeyi değiştirmek için biraz daha umut ve güç buluyor.

Yeşim (Kaos GL): Bundan sonraki toplantı, ‘eşcinsel hareketin bileşenleri, gruplar’ toplantısında, grupların kendilerini eşcinsel mücadelenin içinde konumlandırmaları, neye karşı hangi alanlarda hangi yöntem izlendiği, bu seçimlerin getirdiği farklılıklar benzerlikler toplantısında ‘ne için’ sorusunu da katarak senin dediğin şekilde yönlendirip tartışabiliriz.

Atilla (Kaos GL): Tahtaya yazılı, yaygın kültürün diğerleri üzerindeki etkisi cümlesi üzerinde bence büyük bir tartışma olabilir. Çünkü yaygın kültür, şu an zaten baskısı altında olduğumuz ve yaşadığımız şiddetin kendisi. Yani erkeklerin mavi giymesi vs. diye giden şey zaten eşcinselliğin yok sayılmasından başka bir şey değil ki. Bu yüzden yaygın. Bu yüzden erkek ve kadının birlikte yaşayabileceği ve üreyeceği düşünülüyor. Bu yüzden bu tanım tahtada yer hak etmiyor diyorum.

(???): Kültür fenomeninin türlerin kendi soyunu devam ettirmek için bir araç olarak çıktığı ve heteroseksizmin de bu açıdan bakıldığında, mevcut kültürde eşcinsellerin, kısmen aile ideolojisine, türlerin devamını sağlama düşüncesine karşıt bir hareket olarak ortaya çıktığı fikri-teorisi var.

(???): Toplumda egemen ideolojiler dahilinde, mevcut olan yöntemler, teoriler ve pratikler bütünüdür ve aile yapısıyla çok yakından alakalıdır heteroseksizm.

Nejat (Lambdaistanbul): Heteroseksizmden yalnızca eşcinsellerin canının yandığı konusunda bir yanılsamada olduğumuzu düşünüyorum. Benim birlikte çalıştığım farklı sivil toplum kuruluşlarında da aynı konu tartışılıyor. Kadın grupları da, çocuklar da, yaşlılar da, sakatlar da aynı sorunları paylaşıyorlar. Heteroseksizm, zorunlu insan tipinin hayatta bir uygulama silsilesi. Dolayısıyla eşcinsellerin de heteroseksüellerin de canını yaktığı bir nokta var. Bu noktada Kaos’un bayraklaştırdığı bir cümleyi tekrar ediyorum, eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir. Bu birebir bununla örtüşen bir şeydir. Dolayısıyla heteroseksizmin yalnızca eşcinsellere karşı bir davranış tarzı olduğunu düşünme yanılsamasına kesinlikle kapılmayalım çünkü bu şekilde düşündüğümüzde safımızda olan insanların çok daha fazla olduğunu göreceğiz. Söylediklerimizin birbirinden çok da farklı olmadığını göreceğiz.

Füsun(Lambdaistanbul): Eşcinsellerin üzerine çullanan, boğazını sıkan bir şey var. Bize zarar veren bizim biz olmamızı engelleyen bir şey var, bizi öteleyen, bizi başkası yapan, biz bunu tanımlamaya çalışıyoruz. Buna heteroseksizm diyoruz. Bunu derken onu bir düşman gibi görmeden çok iyi olmak için kendimize birtakım çabalar koymaya çalışıyoruz. İşte tam o noktada ben o kadar iyi olma ihtiyacı hissetmiyorum.



Etiketler:
nefret