28/11/2024 | Yazar: Seçin Tuncel
Türk Alman Üniversitesi LGBTİQ+ Dayanışma Topluluğu, 27 Kasım’da Kaos GL Derneği İnsan Hakları Uzmanı ve HIV aktivisti Defne Güzel’i konuk etti.
Söyleşide HIV’in toplumsal etkileri, güncel tartışmalar, HIV ile yaşayanların karşılaştığı ayrımcılık ve damgalama gibi önemli konuları ele alındı.
Söyleşi, Defne Güzel’in HIV’in ne olduğunu anlatan açıklamalarıyla başladı.
HIV’in, bağışıklık sistemini hedef alan bir virüs olup, zamanla bağışıklık hücrelerini tahrip ettiğini belirten Güzel, “Ancak HIV ile yaşayanlar, uygun tedavi ile sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam edebilirler” dedi.
Söyleşinin bir diğer önemli konusu, HIV ile yaşayanların toplumsal yaşamdaki karşılaştıkları ayrımcılık oldu. Güzel, HIV ile yaşayanların önyargılarla karşı karşıya kaldığını belirterek, bu durumun önlenmesi için çalıştıklarını belirtti.
HIV ile mücadelede önemli bir yer tutan (Belirlenemeyen= Bulaşmayan) "B= B" kavramını da ele alan Güzel, şöyle dedi:
“İlaca erişim sağlandığında ve düzenli ilaç kullanımında HIV vücutta belirlenemeyen duruma gelir. Belirlenemeyen durumdaki HIV ile yaşayanların korunmasız cinsel ilişkide de aktarımları yoktur. Ayrıca hem B=B hem de PrEP ve PEP HIV’e dönük ayrımcılık karşısında çok güçlü argümanlardır. Bunları daha fazla dile getirmemiz gerekir.”
Söyleşide, devlet politikalarının yetersizliği de gündeme geldi. Defne Güzel, özellikle Sağlık Bakanlığı'nın HIV ile yaşayanlar için yeterli hız ve koordinasyonla hareket etmediğini belirtti. Bunun, HIV’i önlemedeki en büyük engellerden biri olduğunu söyledi.
Söyleşinin ilerleyen bölümlerinde, HIV’in tarihsel boyutuna da değinildi. Defne Güzel, HIV’in aslında çok daha eski bir geçmişe sahip olsa da 80’lerde yaşanan “AIDS kriziyle” bilindiğini aktardı ve ekledi:
“1980’lerde "eşcinsel hastalığı" olarak ayrımcı bir şekilde kurgulanan HIV’e dönük çalışmalar LGBTİ+’ların verdiği mücadeleyle hız kazandı."
Söyleşide, HIV ile yaşayan kişilerin deneyimlerinin ve toplumsal dayanışmanın önemi de konuşuldu. Defne Güzel, HIV ile yaşayan kişilerin yalnızca fiziksel değil, tam bir esenlik hali içerisinde olmasının önemini vurguladı:
"HIV ile yaşamak, sadece tedavi süreciyle ilgili değil, aynı zamanda toplumun dayatmaları, ayrımcılık ve damgalamalarla başa çıkmak anlamına da geliyor Bu sebeple HIV’le yaşayanların haklarına ilişkin mücadele vermeliyiz ve ayrımcılığı yenmek için önce kendimizden başlamalıyız.”
Etiketler: insan hakları, sağlık, cinsellik, sağlık hakkı, hiv