04/07/2021 | Yazar: Defne Güzel
Hak-lı Çarşambalar’ın HIV ve Hukuk konulu etkinliği Hatice Demir yürütücülüğünde gerçekleşti: “HIV statüsü özel nitelikli bir kişisel veridir.”
Kaos GL, SPoD ve 17 Mayıs Derneklerinin gerçekleştirdiği Hak-lı Çarşambalar etkinlik serisinin bu haftaki konusu HIV ve Hukuk oldu. Kaos GL Hukuk Koordinatörü Kerem Dikmen ve SPoD Hukuk Alan Koordinatörü Hatice Demir’in yürütücülüğünde 30 Haziran’da gerçekleşen etkinlikte Demir, “HIV Hukukun neresine düşer?”, “Türkiye'de yasal mevzuat HIVle yaşayanları ne kadar koruyabilmektedir?” ve “HIV’le yaşayanların maruz bırakıldığı hak ihlallerini anlatan raporlar bize neyi gösteriyor?” sorularını yanıtladı.
6284 sayılı kanun HIV’in neresinde?
Önleyici hukuktan bahseden Demir; “esas olarak önleyici hukuk denilince Türkiye’de akla gelen temel yasa 6284 sayılı kanundur” dedi ve ekledi:
“6284 İstanbul Sözleşmesi ile anılan bir kanun. İstanbul Sözleşmesi’yle bağlantılı olsa da bizim iç hukukumuzda olan ve hala geçerli bir kanun. Kadınlar, çocuklar ve ev içi şiddete uğrayan herkes bu kanuna dayanarak delil göstermeksizin şiddete uğrama tehlikesini ifade eder ve devlet gerekli önlemleri alır. Kanun böyle diyor. Fail olma potansiyeli olan kişinin mağdur olma potansiyeli olan kişinin yanına yaklaşmasını engelliyor.”
“HIV’le yaşayanlar statülerinin ifşa edilmesi, ailelerine söylenmesi tehtidi, partnerlerinden şiddet görme tehtidi ya da partnerinin HIV statüsünü aileye söylemesi tehtidi gibi tehtidlerle karşı karşıya kalıyor. 6284 bunu da koruyor. Ev içi şiddete maruz kalma potansiyeli olan herkesi koruyor.”
Hastane doktorundan veznedeki memura kadar sağlık alanında HIV’le yaşayan kişilerin ayrımcılığa maruz kalabileceğini belirten Demir, iş yerinde de HIV’le yaşayanların işe alım yahut iş aşamasında ayrımcılığa maruz kalabildiğini belirtti ve bu durumun okullarda ya da yurtlarda olabileceğini de ekledi.
Yaşanan ayrımcılıklar karşısında yargı yoluna gidilmesi gerektiğinin altını çizen Demir, savcılıkta HIV’e dair güncel bilginin açıklanması gerektiğini ve müvekkilin gizliliğinin sağlanması hususunda mutlaka bu bilginin dilekçede açıklanması gerektiğini de belirtti.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve HIV
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) da değinen Demir durumu şöyle özetledi:
“Bir gerçek kişi hakkında, anlatıldığında onun kim olduğunu ayırt etmemize yarayan bilgilerse bu bilgiler kişisel veridir. İsim, soy isim, araba plakası ve elbette HIV statüsü gibi bilgiler kişisel veridir. HIV statüsü bir sağlık durumu olduğu için özel nitelikli kişisel veridir. Kişisel verilerin rızasızca yayılması ceza kanunundaki bazı maddelerle yasaklanıyor.”
“Özel hayat kavramını ise; bir kişinin başkalarının önünde yaşanmasını istemediği ve herkese açmadığı mahrem alanı olarak tanımlıyor yargıtay. Ben bir grubun önünde bir şeyi yaşıyor ve paylaşıyor olabilirim. Belirli bir gruba açılabilirim ama bu herkese açıldığım anlamına gelmez. Türk Ceza Kanunu 132 ve 133 maddeleri kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, kaydı alınması ve ifşa edilmesini suç sayar. Bunun istisnası ise suça maruz kalıyorsanız ve suçu kayıt almak dışında başka türlü ispat etme olanağınızın olmaması durumudur.”
Sunumunun devamında TİHEK Kanunu’nun da sağlık durumu sebebiyle ayrımcılık yapılamayacağı ibaresinin geçtiğini vurgulayan Demir, HIV’in çalışma hayatına engel olmadığını belirterek HIV/AIDS ve Çalışma Yaşamıyla İlgili ILO Uygulama ve Davranış Kuralları’nı anımsattı. Ayrıca evlilik öncesi istenen HIV testlerinin kanunda yer almadığının da altını çizen Demir, katılımcılarla Hasta Hakları’nın ilgili maddelerini paylaştı.
Demir’in sunumunun ardından soru cevap bölümüne geçildi ve etkinlik sonlandı.
*Bu etkinlik, Expertise France’ın desteklediği “Türkiye’de LGBTİ+ Hakları İçin Savunuculuk” ve İsveç Kalkınma Ajansı’nın (SIDA) desteklediği “Gökkuşağı Projesi” kapsamında yapılmaktadır. Bu durum, etkinlik içeriğinin ve etkinlikte konuşulanların Expertise France’ın ve/veya SIDA’nın resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, sağlık hakkı