27/11/2024 | Yazar: Seçin Tuncel

Kaos GL Derneği’nden Remzi Altunpolat Eğitim-Sen Ankara 1 ve 2 numaralı şube kadın meclislerinin düzenlediği “Hegemonik Erkeklik ve Erkeklikler” söyleşisinde konuştu.

“Homofobi, hegemonik erkekliğin kurucu unsurlarından birisi” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği’nden Remzi Altunpolat, Eğitim-Sen Ankara 1 ve 2 numaralı şube kadın meclisleri tarafından düzenlenen etkinlikte, hegemonik erkeklik, erkeklikler, toplumsal cinsiyet normları ve cinsiyet eşitsizliği üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Etkinliğin moderasyonunu Evrim Özdemir’in yaptı. “Hegemonik Erkeklik ve Erkeklikler” başlığı altında, erkeklik ve erkeklik biçimlerinin toplumsal yapıdaki rolü üzerine konuşan Altunpolat, son yıllarda artan erkeklik çalışmaları ile bu konunun daha fazla tartışıldığını vurguladı.

Altunpolat konuşmasında, erkeklik çalışmalarının son 15 yılda giderek daha fazla gündeme geldiğini söyledi. Altunpolat, Türkiye’de bu alanda geniş bir literatürün oluştuğunu ifade etti.

Hegemonik erkekliğin patriarkal düzeninin merkezinde, toplumsal cinsiyet hiyerarşisinin en tepesinde ve diğer erkeklik biçimleriyle etkileşim halinde, onları belirleyen idealleştirilmiş bir erkeklik formu olduğunu ifade etti:

“Diğer erkeklik biçimleri, hegemonik erkeklik ile iş birliği yapan, ondan şu ya da bu biçimde pay alan, hegemonik erkeklik değerlerini paylaşan ve sürdüren işbirlikçi/suç ortağı erkekliklerdir. Toplumun büyük çoğunluğunu da bu tür erkekler oluşturur. Eşcinseller ise madun/marjinalleştirilmiş erkeklerdir. Ki madun/marjinalleştirilmiş erkekliklere bile yeri geldiğine hegemonik erkeklik değerlerinin sızdığını görebiliriz.”

“Erkekliğe dair anlamlandırma biçimleri farklılaşabilir”

Altunpolat, erkekliğin farklı biçimlerinin toplumsal bağlama göre şekillendiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Hemen hemen her toplumda erkekliğe atfedilen bazı sabit nitelikler olmakla birlikte her toplumda, her coğrafyada, tarihin her döneminde geçerli mutlak, tek ve değişmez bir erkeklik kategorisinden bahsedilemez. Üstelik aynı toplum içerisinde yaşa, sınıfa, statüye, etnik kökene göre erkekliğe yüklenen anlamlarda farklılaşmalar olabileceği gibi bizatihi erkeklerin yaşam seyri içerisinde de erkekliği dair anlamlandırma biçimleri farklılaşabilir, dönüşebilir.”

Altunpolat, ayrıca erkekliğin krizinden bahsetmenin mümkün olduğunu ve krize karşı farklı şekillerde tepkiler üretilebildiğini ifade etti. Erkekliğin aslında oldukça sert ve değişmez bir karaktere sahip olduğu düşünülse de aynı zamanda bir esneme kapasitesine sahip olduğunu ve zamanla evrildiğini belirten Altunpolat, şu değerlendirmede bulundu:

“Eskiden kadınsı olduğu için reddedilen performanslar, hibrit erkeklik formunda toplum içinde kabul görmeye başlıyor. Küpe takmak, kısa şortlar giymek daha önce asla kabul edilmez, şiddetle reddedilir ve bu tür davranışlar eşcinsellikle özdeşleştirilirken şimdi artık kendisini gayet maço gören erkekler de bu performansları gösterebilmektedir.”

“Kadınsı olanın aşağılanması erkekliğin inşasında kritik bir yer tutar”

Altunpolat konuşmasında Incel hareketine de değindi. Incel hareketinin, feminizm karşıtlığı ve bunun yanı sıra LGBTİ+ düşmanlığı, ırkçılık, mülteci ve yabancı düşmanlığı üzerinden kurulduğunu ve bu hareketin erkek şiddeti açısından bir dönüşüme işaret edebileceğini şu sözlerle anlattı:

“Incel, kadınlarla romantik ve cinsel ilişkiler kuramama üzerinden tarifleyen erkeklerin şekillendirdiği bir erkeklik evrenidir. Bu evren, feminizme karşı bir isyandan, cinsiyet ayaklanmasından bahsetmektedir. Inceller, kadınların özgürleşmesinin erkekliği tehdit ettiğini savunur, kendilerinin cinsel/romantik ilişkiler kuramamasının sorumluluğunu feminizme yükler.”

Altunpolat, homofobinin hegemonik erkekliğin kurucu unsurlarından birisi olduğunu ise şu ifadelerle aktardı:

“Homofobi, hegemonik erkekliğin kurucu unsurlarından biridir. Kadınsı olanın/varsayılanın toplumsal olarak aşağılanması ve dışlanması erkekliğin inşa edilmesinde kritik bir yer tutar.”

Son olarak, Altunpolat, erkeklik üzerine yapılan toplumsal ve kültürel analizlerin önemini vurgulayarak şunları söyledi:

“Erkeklik, sadece erkekler için değil, tüm toplumsal yapıyı şekillendiren bir sistemdir. Erkekler, toplumsal normlara ve cinsiyet rollerine bağlı kalarak varlıklarını garanti altına almak isterler, ancak bu normlar daima değişebilir, değişmek zorundadır.”


Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam
2024