15/03/2012 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Derneği, TBMM’den geçen ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da ‘cinsel yönelim’ ve ‘cinsiyet kimliği’ne yer verilmemesini değerlendirdi

Hükümetin Görmezden Geldiği LGBT’lerin Hayatları! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kaos GL Derneği, TBMM’den geçen “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”da “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği”ne yer verilmemesini değerlendirdi
 
Kaos GL, muhalefetin çabasına rağmen Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da kırılamayan tabuyu hükümetin muhafazakâr yapısına bağladı. Derneğe göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, hükümetin yürüttüğü muhafazakâr siyaset, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği düzenlemelerine izin vermiyor.
T24 Parlamento Muhabiri Hülya Karabağlı’ya açıklamada bulunan Kaos GL Derneği YK Başkanı Avukat Yasemin Öz, AKP hükümetin yürüttüğü muhafazakâr siyasetin LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireyleri görmezlikten geldiğini ve şiddete karşı korumayı kabul etmediğini belirtti.
 
Avukat Yasemin Öz, TBMM’den geçen “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”da “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği”ne yer verilmemesiyle ilgi değerlendirmede bulundu.
 
241 Kadın Örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Şiddete Son Platformu’nun çabalarıyla, yasanın taslak aşamasında eşcinseller için tanımlamalar yapılmış ancak, Başbakanlık aşamasında tanımlar çıkarılmıştı. Yasanın TBMM Genel Kurulu görüşmelerinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)’nin önergeleri reddedildi. BDP yasaya, LGBT ibaresinin eklenmesi için önerge vermişti.
 
Kaos GL Derneği YK Başkanı Avukat Yasemin Öz’ün değerlendirmeleri şöyle:
 
Sayın Bakan ne kadar iyi niyetli olursa olsun hükümetin yürüttüğü muhafazakâr siyasetin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının önüne geçecek düzenlemeleri getirmeye izin vermeyeceğini düşünüyorum şahsen. Bu konuda maksimum gösterilen iyi niyet, nazik bir dille ertelemek şeklinde gösteriliyor.
 
“Muhafazakâr siyasete göre görmezden gelinebilir!”
 
Oysa LGBT bireyler öncelikle aileleri ve birincil çevreleri tarafından ciddi şiddete maruz kalıyor. Bu şiddeti görmezden gelmek, engellemek için düzenleme yapmamak, aslında bu şiddete göz yummak, dolaylı da olsa şiddeti doğuran zemini korumak anlamına geliyor. Bu bir yok sayma ancak bu yok sayma beraberinde korunmasızlığı ve şiddeti de getirdiği için bu kıyıma prim vermek sonucunu doğuruyor. Hükümetin yürüttüğü muhafazakâr siyasete göre ertelenebilir, görmezden gelinebilir olarak algılanan bu konu, LGBT bireyler için hayati bir aciliyette.
 
“İstanbul Sözleşmesine aykırı”
 
İstanbul Sözleşmesi’nin "Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağı" başlıklı 4. maddesi, sözleşme uygulanırken cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı yapılmaması gerektiğini açıkça düzenliyor. Bu sözleşme anayasanın 90. maddesine göre kanunların üzerinde. Yani bu sözleşmeye aykırı kanunlar ve düzenlemeler mevcut ise, sözleşmeye aykırılıkları iddia edilebilir bundan böyle.
Başka bir anlatımla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine ilişkin ayrımcı tüm hukuki düzenlemeler bu sözleşmeyle çelişeceği için, bundan sonra bu düzenlemelerin iptalinin talep edilebileceği hukuki bir olanak ortaya çıktı bu sözleşmeyle beraber.
Ancak İstanbul Sözleşmesi dahi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına ilişkin düzenleme yapmak konusunda devlete bir yükümlülük getirmiyor.
 
“Negatif düzenleme yapılmasının önüne engel koyuyor”
 
Yani cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı konusunda negatif düzenleme yapılmasının önüne engel koyuyor ama aynı konuda pozitif düzenlemeye yapmaya zorlayamıyor. Sözleşme ayrımcılık yapamazsın diyor ama ayrımcılığı önlemek için kanun yap demiyor.
“Birini yapmak için diğerinden feragat etmek gerekmiyor”
 
4320 sayılı yasada yapılan değişiklikler müzakere edilirken cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gözetilmeksizin şiddete uğrayan herkesi kapsayacak şekilde düzenleme yapılması gerek kadın örgütleri gerekse Sayın Bakanla katıldığımız toplantılarda tarafımızdan doğrudan dile getirildi. Sayın Bakan bu konuda ayrı ve özel bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğunu söylemekle yetindi. Bu konuda hem ayrı ve özel bir düzenlemeye hem de mevcut kanunlar içerisinde özel düzenlemeye ihtiyaç var. Birini yapmak için diğerinden feragat etmek gerekmiyor.

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam