19/04/2010 | Yazar: Kaos GL

Uluslarası Hukukçular Komisyonu (ICJ), Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği’ne açılan kapatma davası ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığ

Uluslarası Hukukçular Komisyonu (ICJ), Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği’ne açılan kapatma davası ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 6. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği‘ne yazılı görüşlerini bildirdi.

Merkezi İsviçre‘de olan ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO), Avrupa Afrika Birliği Komisyonu nezdinde danışmanlık statüsü bulunan Uluslararası Hukukçular Komisyonu (ICJ) adına görüş bildiren Allison Jernow, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Siyah Pembe Üçgen İzmir aleyhine açtığı davayı yakından takip ettiklerini belirtti.
 
Nefret suçları, mağdurların hakları ve insan ticareti üzerine çok sayıda makale yazmış ve konferanslar vermiş olan ve aynı zamanda danışman sıfatıyla Uluslararası Çalışma Örgütünde, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatında çalışmalar yürütmüş olan Jernow‘un kaleme aldığı metinde şu hususlara dikkat çekilmiştir:
 
Türkiye’nin Uluslararası Hukuk Yükümlülüklerine Aykırı
Siyah Pembe Üçgen İzmir’in feshine ilişkin bir mahkeme kararı ; Siyah Pembe Üçgen üyelerinin örgütlenme özgürlüğüne ciddi bir müdahale ve aynı zamanda Türkiye’nin uluslarararası hukuk alanındaki yükümlülüklerine de aykırılık teşkil edecektir. Örgütlenme Özgürlüğü,tüm uluslararsı ve bölgesel insan hakları belgeleri ile garanti altına alınmıştır ve her devlet müdahale etmemek kadar örgütlenme özgürlüğüne müdahale teşkil eden eylemlere karşı koruyucu davranmak da zorundadır.
 
“Genel Ahlak” Değil Ayrımcılık
Siyah Pembe Üçgen’in genel ahlak gerekçesi ile kapatılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi tarafından ortaya konulan makul müdahale kriterlerini karşılayamamaktadır.Üstelik, “genel ahlak” teriminin feshin gerekçesi yapılması ,gerçekte cinsel yönelim kaynaklı ayrımcılık teşkil edecektir.Bu tip bir ayrımcılık da Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle yasaklanmıştır.
 
Demokratik Toplumda Müdahele Gerekli Midir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğine karar verilmesini sağlayan, 4 temel kriter ortaya çıkarmıştır;
  1. Örgütlenme Özgürlüğüne Müdahale edilmiş midir?
  2. Müdahale yasa ile öngörülmüş müdür?
  3. Bu yasanın meşru bir amacı var mıdır,yani bu amaç maddede sıralanan amaçlardan mıdır?
  4. Müdahale demokratik bir toplumda gerekli midir?
Sonuncu kriter , en dikkat çeken kriterdir. Sadece meşru bir amaç tek başına yetersizdir. Müdahale aynı zamanda gerekli de olmalıdır. “Acil toplumsal gereksinim” ve “hedeflenen meşru amacla orantılı” olma koşullarını da karşılamalıdır.AİHM, “Sadece ikna edici ve mücbir sebepler örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasını haklı kılabilir”diye belirtmiştir. İnsan Hakları Komitesi, “demokratik bir toplumda gereklilik”e atıfla “makul ve objektif herhangi bir gerekçe ile örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması yeterli değildir” diyerek benzer bir belirlemeyi ortaya koymuştur. Derneğin yasaklanmasının, ulusal güvenlik ve demokratik düzene karşı, farazi olmayan gerçek bir tehlikeyi önlemek için zorunlu olduğunu ve daha az zor içeren önlemlerin bu amaca ulaşmakta yetersiz kalacağını taraf Devlet kanıtlamak zorundadır.”
 
AİHS’de de UMSHS’de de Cinsel Yönelim Ayrımcılığı Yasak
Türkiye’nin onayladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS)‘nde de;  Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi(UMSHS)‘nde de cinsel yönelim ayrımcılığının yasak olduğunu gösteren; Siyah Pembe Üçgen Davası’na yol gösterecek  kararlar mevcuttur. Örneğin; Baczkowski ve Diğerleri-Polonya davası‘nda eşitlik talepli bir yürüyüş düzenlemek isteyen, LGBT bir derneğin üyeleri olan başvuranlar, Varşova Belediye Başkanının yürüyüşe izin vermemesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımışlardır. Yürüyüşe izin verilmemesinin, örgütlenme özgürlüğünün yani 11. Maddenin ve de ayrımcılık cümlesinden 14. Maddenin ihlali olduğunu iddia etmişlerdir. Mahkeme, aynı gün otoritelerin; “üyelik(AB) propogandası karşıtları”, “Eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi karşıtları” gibi gruplara yürüyüş izni verildiğine dikkat çekmektedir. Üstelik, Varşova Belediye Başkanı, bir gazeteye verdiği röportajda; “eşcinselliğin toplumsal propagandası olmasına izin verilemez…. Benim görüşüme göre ; eşcinselliğin propagandası ile örgütlenme özgürlüğü , aynı değildir” diye beyan etmiştir. Bu belirtilen bağlamda, Mahkeme yürüyüş düzenleyicilerinin örgütlenme özgürlükleri ve ayrımcılığa uğramama haklarının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
 
Derneğin Kapatılması Örgütlenme Özgürlüğünün En Radikal Şekilde Sınırlandırılması Olacaktır”
Örgütlenme Özgürlüğüne yapılacak herhangi bir müdahalenin yasayla öngörülmüş olması ve meşru bir amacının olması yeterli değildir, aynı zamanda demokratik bir toplumda gerekli de olması zorunludur.Bu da müdahalenin, acil bir toplumsal gereksinim ve de hedeflenen meşru amaçla orantılı olma kriterlerine uyması anlamına gelmektedir. Bu, Siyah Pembe Üçgen Derneği’nin kapatılması kararının geçemeyeceği katı bir testtir.
 
Özellikle de,Turkiye’de başka LGBT dernekler mevcutken ve eşcinsellik yasak değilken; Siyah Pembe Üyelerinin örgütlenme özgürlüklerine yapılacak bir müdahale ,acil bir toplumsal gereksinime karşılık gelmeyecektir. Ölçülülük ilkesi açısından da; Derneğin kapatılması örgütlenme özgürlüğünün en radikal şekilde sınırlandırılması olacaktır.
 
Esas olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı olan bu eylemlere,Türkiye Otoriteleri Genel Ahlak gerekçesi ile başvuramazlar.Bir bireyin, LGBTleri ya da aynı cinsten kişilerin cinsel birlikteliklerini kınayan “özel” bir ahlak anlayışına sahip olması , AİHS ve UMSHS ‘in değerlerine aykırı değilken,bu şekildeki bir ahlak anlayışı , temel hakları kısıtlayan idari işlemlere temel teşkil edemezler.Bu şekilde davranılması ayrımcılıktır ve bu uluslar arası hukukun ihlalidir.
 
Not: Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği‘ne İzmir Valiliğinin girişimiyle savcılık tarafından tüzüklerinin 2.maddesinin Anayasa’nın “Genel Ahlak” ve “Ailenin Korunması”na ilişkin maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle dava açılmış ve davanın ilk celsesi 20 Şubat 2010 tarihinde görülmüştü. Devam eden davanın ikinci celsesi 20 Nisan 2010 tarihinde saat 09.30′da İzmir Bayraklı Adliye’sinde görülecek.


Etiketler: insan hakları
İstihdam