10/10/2024 | Yazar: Kaos GL
Kaos GL Mülteci Hakları Programı, 3-4 Ekim’de Mülteci Hakları Alanında Çalışanlara Yönelik Kapasite Geliştirme Çalıştayı düzenledi.

Kaos GL Mülteci Hakları Programı 3-4 Ekim’de Mülteci Hakları Alanında Çalışan Profesyonellere Yönelik Cinsel Yönelim, Cinsiyet Kimliği/İfadesi, Cinsiyet Karakteristiği (CYCKİCK) Kapasite Geliştirme Çalıştayı düzenledi.
İki gün süren çalıştayda “Ayrımcılık, LGBTİ+ Temel Kavramlar, Heteronormatif Olmayan Uygulama Pratikleri, Seks İşçiliği ve Sosyal Hizmet, HIV ile Yaşayan Kişilerle Sosyal hizmet Uygulamaları, LGBTİ+ Mülteciler ve Ruh Sağlığı, Uluslararası Koruma ve Geçici Koruma Bağlamında Mülteci LGBTİ+’larla Yürütülen Sosyal Hizmet Süreçleri, forum ve grup çalışması” başlıklarında sunumlar gerçekleşti.
Çalıştay, Sengül Kılınç’ın “Ayrımcılık: Tanımlar, Bilişsel Arkaplan ve Mücadeleye Doğru” başlıklı sunumuyla başladı. Kılınç, ayrımcılığa dair tanımlar, ayrımcılığın bilişsel arka planı ve mücadele pratikleri üzerine gerçekleştirdiği sunumunda önyargı ve ayrımcı davranış arasındaki farka dikkat çekti ve dolaylı ve doğrudan ayrımcılığın biçimlerine yer verdi. Sosyal psikolog Gordon Allport’un ayrımcılık konusundaki çerçevesini aktaran Kılınç, “sistem 1, sistem 2 tepkileri”, “doğrulama yanlılığı”, “yetersiz örneklem hatası”,” olumsuz çerçeveleme etkisi” gibi önyargıların kalıcılaşmasına yol açan bilişsel mekanizmalardan bahsetti. Kılınç, ayrımcılığın toplumsal hiyerarşiler yaratarak tahakküm kurma ve sürdürme işlevinin yanı sıra, ekonomik ve sosyal kaynakların adaletsiz dağıtımına katkıda bulunduğu da ifade etti. Ayrıca, ayrımcılığın bireylerin potansiyellerini geliştirmelerine engel olduğunu ve toplumsal çatışmalara yol açtığını ifade etti. Kılınç, ayrımcılıkla mücadelenin bireysel, kurumsal, sosyal medya ve sivil toplum ve kitle örgütleri düzeyinde yaratıcı ve farklı mücadele taktikleri üretmekle mümkün olacağını vurguladı.
“Cinsiyetlerimiz, varoluşlarımız değil”
Günün ikinci oturumunda Sosyal Hizmet Uzmanı Koray Arkadaş LGBTİ+ temel kavramlar üzerine sunum yaptı. İkili cinsiyet sistemi eleştirisiyle sunumuna başlayan Arkadaş, şunları söyledi:
“İkili cinsiyet sisteminin katı kurallarının olduğuyla ve herkesi kapsamadığıyla ilgili bir şeyler konuştuğum zaman insanlar kendilerini kadın veya erkek olarak tanımlamanın problem olduğunu düşünebiliyorlar. Böyle bir şey elbette mümkün değil. Cinsiyetlerimiz, varoluşlarımız değil, ikili cinsiyet sisteminin gerçek dışı dayatmaları problemli.”
Arkadaş, sunumuna doğuşta atanmış cinsiyet, cinsiyet hoşnutsuzluğu, cinsiyet kimliği, cinsiyet kimliği ve cinsiyet karakteristiği konularını katılımcılarla birlikte tartışarak devam etti. LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojilerine değindikten sonra sunumunu tamamladı.
“Bazı danışanlarımız açılmayı hiçbir şekilde istemeyebilir ya da buna gerek duymayabilir”
Günün üçüncü oturumunda Kaos GL Derneği’nden Sosyal Hizmet Uzmanı Defne Işık “Heteronormatif Olmayan Bir Sosyal Hizmet Mümkün” başlıklı sunumunu aktardı. Sunum, sosyal hizmet alanında heteronormatif kalıpların ötesinde bir uygulamanın nasıl mümkün olabileceğine dair önemli bilgiler sundu.
Defne Işık, sunumunda sosyal hizmet uzmanlarının LGBTİ+’larla çalışırken dikkat edilmesi gereken noktaları vurguladı ve heteronormatif olmayan bir yaklaşımın tüm danışanlar için nasıl uygulanabileceğini ele aldı. Işık, sosyal hizmet uzmanlarının cinsiyet kimliği veya cinsel yönelim hakkında varsayımlarda bulunmaması gerektiğini ve danışanların, kendilerini en rahat hissettikleri şekilde ifade edebilmelerinin sağlanması gerektiğini belirtti. “Bazı LGBTİ+’lar açılmayı hiçbir şekilde istemeyebilir ya da buna gerek duymayabilir” sözleriyle danışanların açılmaya zorlanmaması gerektiğini vurgulayan Işık, güvenli bir ortam yaratmanın önemine dikkat çekti.
“Sadece dil bilmiyorlar ancak mekanizmalar hiçbir şey bilmediklerini düşünerek ayrımcılık uyguluyor”
Günün dördüncü oturumunda 17 Mayıs Derneği’nden Sosyal Hizmet Uzmanı Elif Topçu, "Seks İşçiliği ve Sosyal Hizmet" başlığıyla; seks işçiliğinin rızaya dayalı bir emek biçimi olduğunu vurgulayarak, bu alanda karşılaşılan zorluklar ve sosyal dışlanmanın etkilerine dikkat çekti.
Topçu, seks işçilerinin genellikle güvencesiz ve düşük ücretli çalışma koşullarında mücadele ettiğini belirtirken, sosyal hizmet uzmanlarının psikolojik destek, hukuki rehberlik ve sağlık hizmetlerine erişim sağlamaları gerektiğini vurguladı. Ayrıca, mülteci seks işçilerinin maruz kaldığı ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, toplumsal farkındalığın artırılmasının önemine işaret etti. İhlalleri, “Sadece dil bilmiyorlar ancak mekanizmalar hiçbir şey bilmediklerini düşünerek ayrımcılık uyguluyorlar” diyerek vurguladı.
Sunumunda, seks işçiliğinin bir meslek olarak kabul edilmesi ve seks işçilerinin haklarının savunulması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
“HIV sadece tıbbi bir enfeksiyon olmanın ötesinde, toplumsal damgalama ve ayrımcılık ile birlikte bir biyopsikososyal sorun”
İlk günün son oturumunda Akademisyen ve Sosyal Hizmet Uzmanı Avşin Akbaş, “HIV ile Yaşayan Kişilerin Hakları ve Sosyal Hizmetler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda, HIV enfeksiyonunun tanımı, aktarım yolları ve hak ihlalleri gibi kritik konular ele alındı. Akbaş, HIV'in sadece tıbbi bir enfeksiyon olmanın ötesinde, toplumsal damgalama ve ayrımcılık ile birlikte bir biyopsikososyal sorun haline geldiğini vurguladı. Ayrıca, HIV ile yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine erişim, çalışma hakları ve özel yaşamlarının gizliliği gibi alanlarda maruz kaldıkları ayrımcılık ve hak ihlallerine dikkat çekti. Akbaş, bu tür hak ihlallerinin önlenmesi için sosyal hizmet uzmanlarının rolüne ve doğru bilgilendirme yapmanın önemine değindi.
Sunumda ayrıca, HIV ile yaşayan bireylerin hakları ve bu hakların korunması için başvurulabilecek hukuki temeller de aktarıldı. Akbaş, toplumsal farkındalığın artırılması ve HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcı tutumların değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Sunum, HIV ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve haklarını korumak için sosyal hizmetlerin nasıl güçlendirilebileceğine dair önerilerle sona erdi. Akbaş, bu alanda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, bilgi eksikliklerini gidermek ve bireyleri desteklemek için kritik bir role sahip olduğunu vurguladı.
Çalıştayın ikinci günü psikolog Serhat Macit’in “LGBTİ+ Mülteciler ve Ruh Sağlığı” konulu sunumuyla başladı. Sığınma başvuruları ve tanımlarıyla ilgili kavramları tanıtarak sunumuna başlayan Macit, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın Eskişehir ofisinden hizmet alan mülteci LGBTİ+’ların cinsiyet, cinsel yönelim ve uyruk çeşitliliğinden bahsetti. Macit, göç sürecinde ruh sağlığını etkileyen etmenleri, mülteci LGBTİ+’ların maruz bırakıldıkları olumsuz deneyimlerden dolayı yaşadıkları travmatik etkileri, seansta mülteci LGBTİ+’larla üzerine konuştukları konuları paylaştı. Mülteci LGBTİ+’ların ruh sağlığı destekleyici müdahalelere ve politikalara, psikososyal iyilik hali koruyucu etmenlere işaret ettikten sonra iki vaka üzerine katılımcılarla birlikte konuşup oturumu tamamladı.
İkinci günün ikinci oturumunda Koray Arkadaş “Uluslararası Koruma ve Geçici Koruma Bağlamında Mülteci LGBTİ+’lar, Mülteci LGBTİ+’larla Yürütülen Sosyal Hizmet Süreçleri” başlığıyla söz aldı. Sığınma hakkından, uluslararası koruma ve geçici koruma statülerinden bahsettikten sonra uluslararası koruma altında yaşayanları ilgilendiren değişiklik üzerinden 2018’den önceki süreci ve 2018’den sonraki süreci anlattı. Mültecilerin yükümlülüklerini kısaca açıklayan Arkadaş, mülteci LGBTİ+’ların çalışma hayatlarına, erişebildikleri ve erişemedikleri maddi destek mekanizmalarına, barınma, eğitim, sağlık ve sosyalleşme haklarına ilişkin paylaşımda bulundu. Son olarak mülteci LGBTİ+’ların cinsiyet uyum sürecine ve hormon kullanım sürecine erişimini, pratikte yaşanan avantajları ve dezavantajları aktardı. Çalıştay forum ve grup çalışması ile sona erdi.
Etiketler: insan hakları, kadın, mülteci