14/12/2022 | Yazar: Kaos GL
Toplumsal Hukuk, “Ankara’da Kadın ve LGBTİ+’ların Toplanma ve Gösteri Hakkına Yönelik Müdahaleler Raporu”nu bugün basınla paylaştı.
Fotoğraf: Hayriye Kara / Kaos GL
İnsan hakları ve hukuk alanında çalışan Toplumsal Hukuk, “Ankara’da Kadın ve LGBTİ+’ların Toplanma ve Gösteri Hakkına Yönelik Müdahaleler Raporu”nu bugün Ankara’da Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nda (SES) düzenlediği toplantıda basınla paylaştı.
Raporun sunulduğu basın toplantısına Halk Evleri, Kadın Savunma Ağı, İnsan Hakları Derneği,Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şube, Üniversiteli Feminist Kolektif, Kaos GL Derneği ve 17 Mayıs Derneği katıldı.
Basın açıklamasının tamamı şöyle:
Türkiye’de toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler sistematik olarak devam ediyor. 2022 yılı da tıpkı önceki yıl gibi toplantı ve gösteri hakkı açısından kısıtlama ve ihlallerin kural; özgürlüklerin kullanımının ise istisna olduğu bir yıl oldu.
İktidarın kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalarla kendi varlığını korumaya çalıştığı bir süreçte kadın ve LGBTİ+’lar, bu şiddetin doğrudan hedefi oluyor. Son olarak 25 Kasım’da İstanbul Taksim’deki yasaklama kararı, polis kuşatması ve her şeye rağmen Taksim’in farklı noktalarında buluşan kadınlara yönelik polis şiddeti, devlet şiddetinin alabileceği boyutları bir kez daha gösterdi.
Devlet şiddetinin çok yönlülüğünü, sürekliliğini, hareketin öznesi olan kadın ve LGBTİ+’lar olarak görüyor, deneyimliyoruz. Toplumsal muhalefetin müdahalelerle bastırıldığı bir dönemde kadınların devam eden eylemlerine yönelik polis şiddeti ve yargısal tacizin sistematikliğini kayda geçirmenin, görünür kılmanın, şiddeti ve şiddet faillerini ifşa etmenin, devlet şiddetine karşı mücadelede önemli bir yeri olduğunu biliyoruz.
Bu amaçla düzenlediğimiz 1 Temmuz 2021-25 Kasım 2022 tarihleri arasında Ankara’da Kadın ve LGBTİ+’ların Toplanma ve Gösteri Hakkına Yönelik Müdahaleler Raporumuzu açıklamak üzere bir araya geldik.
Öncelikle Ankara’daki toplanma ve gösteri hakkına yönelik sistematik müdahalenin Türkiye genelindeki ihlal tablosunun devamı olduğunu belirtmek isteriz.
Bu tablo içerisinde, Ankara’ya odaklandığımız Raporumuz toplanma ve gösteri hakkına yönelik devlet şiddetinin eylemlere müdahale ve gözaltı ile sınırlı olmadığını, kadın ve LGBTİ+’ların yaşamını kuşatmaya yönelik aile aramaları, taciz, tehdit, yargılamalar, burs kesintileri ile devam ettiğini gösteriyor. Ankara verilerine bakacak olursak:
Her Dört Eylemden Üçüne Polis Müdahale Etti, 9 Eylemde 143 kişi Gözaltına Alındı
1 Temmuz 2021-25 Kasım 2022 tarihleri arasındaki 17 aylık sürede, Ankara Kızılay ve çevresinde ve ayrıca kimi yargılamalar ve Onur yürüyüşü nedeniyle farklı noktalarda düzenlenen 50 açıklama/eylem tespit ettik.
Kapalı basın toplantıları dışında kadın örgütlerinin sosyal medya hesaplarından çağrısı yapılan eylemlerin dörtte üçüne çeşitli şekillerde polis tarafından müdahale edildi. Duyurusu yapılan eylemlere doğrudan polis müdahalesi olmadığında dahi Sakarya bölgesinin ortamı terörize edecek şekilde polis ablukasına alınması, çevik kuvvet polisleri dışında eylemcilerin hemen yanında kalabalık sivil polis gruplarının bulunması gibi faktörlerin katılımı sınırlandırıcı etkisinin ayrıca kayda geçmesi gerekiyor.
Ulaştığımız verilere göre polisin çeşitli biçimlerde müdahale ettiği 25 eylemden 9’unda gözaltı oldu, toplam 143 kişi gözaltına alındı. Polis müdahalesi; toplanmaya izin vermeme, toplanma alanından fiziki müdahaleyle uzaklaştırarak kapalı alanda toplantı yapmaya zorlama, konuşmaya/afişe müdahale şeklinde polis tacizi, miting alanının değiştirilmesi, dövizlerin alana alınmaması, yakın mesafeden fotoğraf ve video çekimi yapılması gibi biçimlerde de gerçekleşmeye devam etti.
Toplanma ve gösteri yapma özgürlüğüne yönelik müdahalelerin ayrımcılık boyutunu kayda geçmek gerekiyor. Bilindiği üzere Türkiye genelinde olduğu gibi, Ankara’da 2022 Ankara Onur Yürüyüşüne ve ODTÜ Onur Yürüyüşüne müdahale edilmiştir. Onur yürüyüşlerine müdahale edilirken yine Türkiye genelinde olduğu gibi Ankara’da ayrımcılık ve nefret içeren eylemlere izin verilmiş, 22 Ekim 2022’de Ankara’da bir grup, LGBTİ+ karşıtı “nefret yürüyüşü” düzenlemiş, bu sırada Ulus Anafartalar Caddesi 2 saat trafiğe kapatılmıştır.
Raporumuzu Aile Aramaları, Polis Tacizi, Tehdit ve Cezasızlık açıından değerlendirirsek;
İstanbul Sözleşmesi eylemlerinde olduğu gibi bu dönemde de, eylemlere katılan kadınların aileleri Ankara Emniyeti tarafından telefonla aranmaya devam edilmiştir. Raporumuzda yer verilen iki basın toplantısı ve adliye önündeki bir açıklama, bu arama ve polis tacizi ile ilgili gerçekleştirilmiştir. Açıklamalarda Geçinemiyoruz eylemi, 8 Mart Eylemi ve ODTÜ Devrim Yürüyüşü sonrası eylemciler ve ailelerinin polis tarafından arandığı, polis tarafından yollarının kesildiği, iş yerlerine gidilerek tehdit edildikleri ve aile üyelerinden özellikle baba, eş, erkek kardeşlerin aranarak taciz ve tehditlerde bulunmaya devam edildiği belirtilmiştir. Raporumuz kapsamındaki son eylem olan 25 Kasım 2022 eyleminden hemen sonra da aile aramaları yine devam etmiştir.
Eyleme katılanların ve ailelerinin polis tarafından aranması ile ilgili olarak yapılan suç duyuruları sonucunda telefon aramalarının Emniyet Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapıldığı öğrenilmiştir.
İki suç duyurusuyla ilgili olarak verilen takipsizlik kararının gerekçesinde “şahıslar ve ailelerinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilen hattan aranarak görüşme yapılmak üzere Müdürlüğe davet edilmesi, telefonla bilgilendirme yapılması, ikametlerinde ve işyerlerinde ziyaret edilerek uzman personellerce kendileriyle görüşme yapılması hususuna yönelik bahse konu olayın gerçekleştirildiğinin belirtildiği" bilgisine yer verilmiştir.
Demokratik hak kullanımını engellemeye yönelik emniyet seferberliğ, “Valilik Oluru ile” gerçekleştiği belirtilerek, örtülebilmiştir.
Polisin, Kadın Hareketi içerisinde yer alan ve kadın eylemlerine katılan kadınlara yönelik kaçırma, arama, tehdit, kriminilizasyon çabalarının tamamının suç duyurusuna konu olmamaktadır. Aile aramaları, polis tacizi, kaçırma, ajanlaştırma girişimlerinin Ankara özelinde yaygın kullanıldığı bilinmektedir.
Aile aramalarıyla ilgili yapılan şikayetlerde takipsizlik kararı verilmesi, 18 Şubat 2021 tarihinde kaçırılan, biri kadın mücadelesinde aktif olan bir öğrenci olmak üzere üç üniversite öğrencisi adına yapılan şikayetle ilgili soruşturmada Savcılık tarafından bir ilerleme kaydedilmemesi, yani cezasızlık bu uygulamaların devamının güvencesi olmaktadır.
Yabancıların Toplanma Hakkına Yönelik Müdahaleler/Sınırdışı Tehdidi
İzleme faaliyetlerimiz sırasında gerçekleşen 10 Haziran ODTÜ Onur Yürüyüşü, 2 Ekim Ankara Mahsa Amini eylemleri ve 25 Kasım İstanbul Gece Yürüyüşünde gözaltına alınan yabancılara yönelik sınır dışı tehdidi; yabancıların toplanma hakkına ilişkin sistematik bir çalışma yapma ihtiyacını görünür kılmıştır.
Yakın zamanlarda yaşanan bu eylemlerde görüldüğü üzere farklı statülerdeki yabancıların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellendiği, haksız tutma dediğimiz ve hukukta doğrudan karşılığı olmayan, gözaltı veya idari gözetim olarak da nitelendirilmeyen işlem ile kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlal edildiği; haklarında 2911 Sayılı Kanuna muhalefet suçlamasıyla dava açılsa muhtemelen beraat kararı alacak kişiler için sınır dışı gibi çok daha ağır sonuçları olabilecek kararlar alınabildiği görülmektedir. Bu karar alınırken geri gönderme yasağının ne kadar değerlendirildiği ise şüphelidir.
Farklı statülerdeki yabancıların “geri gönderme” tehdidi altında oldukları bir ortamda toplanma haklarını kullanamayacakları açıktır. Farklı statülerdeki yabancı kadın ve LGBTİ+’ların Türkiye’de de şiddete, ayrımcılığa maruz kaldıkları, kadın ve LGBTİ+’ların güvencesiz biçimlerde çalıştırıldıkları değerlendirildiğinde, yabancıların toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin güvencelerinin sağlanması gerekmektedir.
Basına Yönelik Müdahaleler
Kadın ve LGBTİ+ eylemleri sırasında, basına ve halkın haber alma hakkına yönelik müdahaleler de gerçekleşmiştir. En az 6 eylemde basının da polis müdahalesine maruz kaldığı, basının eylemcilerden uzaklaştırılmaya çalışıldığı haberlere yansımıştır. 19 Şubat 2022 tarihinde gerçekleştirilen eylemde Sendika.Org muhabiri de gözaltına alınmıştır.
Ankara’da ve Türkiye’de kadınların sesi olan Jin News muhabirlerinin tutuklanması da kadınların sesinin kısılmasına yönelik bir çabanın ürünü olmuştur. 25 Ekim 2022’de Jin News muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, Mezopotamya Ajansı muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli, Emrullah Acar, Zemo Ağgöz ile bir dönem Mezopotamya Ajansında staj yapan Mehmet Günhan gözaltına alınmıştır. Zemo Ağgöz ev hapsi ile Mehmet Günhan ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Jin News muhabirleri ve diğer gazeteciler tutuklanmıştır.
Kadın ve LGBTİ+’lara Yönelik Yargısal Taciz
Müdahale edilen en az 2 eylemle ilgili olarak 3 dava açıldığı tespit edilebilmiştir. Kampüs Cadıları’nın 18 Ocak 2022’de Meclis önünde "Regl ürünleri ücretsiz olsun" talebiyle yaptıkları eylemle ilgili olarak açılan dava devam etmektedir.
3 Ağustos 2021 tarihinde yapılan eylemde iki farklı noktadan gözaltına alınan kadınlarla ilgili olarak, 2 dava açılmış olup davalar devam etmektedir.
Burs Kesintileri, Kadın Hareketi Öznelerinin Tehdit ve Kriminalize Edilmesi
Eylemlere katılan kadın ve LGBTİ+’ların burs kesintileri bu dönemde de devam etmiştir. 2022 Ankara Onur Yürüyüşüne katılan öğrencilerin bursları kesilmiş, öğrenciler hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır..
Hareketin öznelerine yönelik diğer tehdit ve saçlandırma örneklerine raporumuzda yer verilmiştir.
Kadınların Devam Eden Yargılamaları ve Devam Eden Cezasızlık
“İstanbul Sözleşmesi Eylemlerinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Cezasızlık Raporu” başlıklı raporumuzda yer verdiğimiz polis müdahalelerine ilişkin Toplumsal Hukuk Kadın olarak yaptığımız suç duyuruları ile ilgili rapor tarihimizden sonra verilen kararlar; yaralama, görevi kötüye kullanma, tehdit, taciz, ayrımcılık gibi pek çok suç işleyen, müdahale talimatı veren faillerin cezasızlık politikası ile korunmaya devam ettiğini göstermektedir. Raporumuzda yapılan suç duyurularının tamamının takipsizlikle sonuçlandığı ve kararlara yapılan itirazların ise reddedildiği görülmektedir.
Soruşturma Yok Terfi Var
İstanbul Sözleşmesi Ankara Kampanya Grubu’nun pek çok kadın eyleminde müdahale talimatı veren, müdahale sırasında yakın mesafeden kimyasal gaz kullanan, kadınları darp ve tehdit eden Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mukadder Kardiyen hakkında disiplin soruşturması başlatılması ve tedbiren görevden uzaklaştırılması talebiyle Valiliğe yaptığı başvurudan henüz bir sonuç alınmamıştır. Geçtiğimiz günlerde Mukadder Kardiyen’in, ikinci sınıf emniyet müdürlüğünden birinci sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettiği haberi basında yer almıştır.
Sonuç Yerine
Devlet şiddetinin ve şiddetin faillerinin teşhiri; devlet şiddetiyle mücadelenin en önemli araçlarından. Devletin yargı, polis, idare bütün kurumlarının her türlü hukuka aykırı yolu kullandığını görüyoruz, biliyoruz.
Yaygın, sistematik, çok yönlü devlet şiddetinin hareketi kuşatma, hareketin öznelerini kriminalize etme, cezalandırma çabasına karşı kadınlar ve LGBTİ+'lar sokaklarda ve yaşamın her alanında bu kuşatmayı kırıyor.
Erkek devlet şiddetine karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz.
Rapor hakkında
Rapor, 1 Temmuz 2021-25 Kasım 2022 tarihleri arasında başkentte kadın ve LGBTİ+’ların toplanma ve gösteri hakkına müdahaleleri belgeliyor.
Türkiye genelinde kadın ve LGBTİ+’ların toplanma ve gösteri özgürlüğüne yönelik müdahalelerle başlayan rapor, Ankara’da yaşanan hak ihlallerini tek tek belgeliyor. Polis tehdidine cezasızlık, basına yönelik ihlaller, devam eden yargılamalar da raporda yer alıyor.
Rapor yakında çevrimiçi olarak paylaşılacak.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları