24/03/2011 | Yazar: Kaos GL

Türkiye’nin yasal ilk eşcinsel evliliği çok yakında.

İlk Yasal Eşcinsel Evlilik İçin Adım Attılar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Türkiye’nin yasal ilk eşcinsel evliliği çok yakında. Barış ile Aras eşcinsel evliliği tartışmaya açmak, algıları tersyüz etmek, “eşcinseller de evlenebilir”, “iki erkek de evlenebilir”, "trans erkekler de vardır" demek için büyük bir düğüne hazırlanıyor...
 
Öncelikle ikinizi de kısaca tanıyabilir miyiz? Bir çift olarak ne zamandır birliktesiniz? Aynı evde mi yaşıyorsunuz?
 
Aras: 28 yaşındayım. Ankara’da doğdum. İki çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuyum. Pembe Hayat ile 2009 yılında tanıştım. Pembe Hayat’ta proje koordinatörü olarak çalışmaktayım.
 
Barış: 1978 yılında Nazilli’de doğdum. 17 yaşında Muğla Üniversitesi’nde okurken cinsel yönelimimi adlandırınca büyükşehirde yaşamaya karar verdim ve Hacettepe Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Burada Kaos GL ile tanışınca LGBTT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transeksüel)  bireylerin hakları üzerine çalışma kararı aldım. LGBTT bireyler, Seks İşçileri ve HIV+ bireyler üzerine eğitimlere katıldım. 2008 yılından beri profesyonel olarak Kaos GL’deyim, LGBT haber sitesi http://kaosgl.org ve iki ayda bir yayımlanan Kaos GL Dergi’sinde çalışıyorum ve ayrıca Pembe Hayat LGBTT Derneği aktivisti ve gönüllüsüyüm. 2010 Kasım ayından beri birlikteyiz ve ayrı evlerde yaşıyoruz.
 
Türkiye için uzak bir hayal gibi görünse de şimdilik, LGBTT toplumunun gündeminde olan bir mevzu bildiğim kadarıyla, ‘eşcinsel evlilik’. Sizin bu konuda ne düşündüğünüzü öğrenebilir miyim?
 
Aras: Ben evliliğin heteroseksüeller için de bir hak olduğunu düşünmüyorum, ancak içinde yaşadığımız dünyanın ekonomik sistemi tamamen aile kururmunun devam ettirilmesi üzerine kurulmuştur. Sistem sürekli yeni askerler yeni işçiler üretmek zorunda ve bunun için de aile kurumuna ihtiyacı var.
Bu tüketimin bir parçası olması için de heteroseksüel evlilik sürekli ideailize ediliyor, doğal olarak eşcinsellerin evliliği sistemin işine yarayacak bir şey değil.
Ancak başka bir açıdan baktığımızda heterosesküeller için hak olan bir durumun LGBT’ler için de olması gerekiyor. Çünkü burada LGBT’lerden yana bir ihlal söz konusu.
Bir de aileyi nasıl kurguladığınızla ilgili, sevgilim cezaevine giriyor görüşe alınmıyorum, hastalanıyor refakatçi olamıyorum, öldürülüyor davacı olamıyorum, ölüyor cenazesine gidemiyorum. Hastanede, cezaevinde, cenazesinde, mahkemede “Siz yakını mısınız” diye soruluyor ve ben o soru sorulana kadar onun için herşeyiyken biranda -heteroseksist sistemin baktığı yerden- onun hiçbişeyiyim…
Örneğin organ bağışı yapan birinin ölümünde ilk rızası alınması gereken kişi eşi ve ailesi ama LGBT çiftlerde sistem o kişinin eşini, partnerini ailesi olarak kabul etmediği için partnerinin hiçbir söz hakkı olmuyor.
Sosyal güvenlik, ortak mülkiyet edinme, miras hakkı, eş durumundan tayin, cezaevinde ziyaret, hastanede refakat… gibi aklınıza gelemeyecek bir çok konuda da aynı durum söz konusu…
 
Barış: Öncelikle belirtmeliyim ki “insan hakları” benim için bir bütündür ve ayrı cinsten kişilerin evlilik “hakları” varken aynı cinsten kişilerin evlenememesi insan hakları ihlalidir. Yani nasıl ayrı cinsten insanlar evlenip eşleri üzerinden sağlık, miras, mal paylaşımı gibi sosyal haklara sahip olabiliyorlarsa eşcinsellerin de bunların hepsinden sonuna kadar yararlanması gerekiyor.
Elbette bu konuya nereden baktığınıza göre de değişir; ben ayrı cinsten kişilerin evliliğinin de hak olarak gösterilmesinin sistemin çarklarını döndürebilmek için dayatılan bir durum olarak algılıyorum ve eşcinsellerin evlenmesini onaylayan ülkelerde de heteroseksist sistemin içine eşcinselleri alıp sistemin birer çarkı haline getireceğine inanıyorum. Elbette sistemin içinde erimek isteyen kişiler olacaktır ama ben o kişilerden değilim.
 
Heteroseksüel ilişkilerde ‘toplumsal cinsiyete bağlı görevler’ az çok vardır. İşte ‘kadın’ daha çok ev içi emek sarf eder, ‘erkek’ daha baskındır, etkilidir, duruma göre ‘baskıcıdır’ vs… Bir eşcinsel beraberlikte, eşler arasındaki iş bölümü, mekan, zaman paylaşımı, kıskançlık vs. gibi gündelik durumlar nasıl bir stratejiyle yürütülür? İki tarafın da koşulsuz eşit olduğu bir beraberlik mümkün müdür, yoksa taraflardan birinin daha ‘erkek gibi’, diğerininse heteroseksüel ilişkideki ‘kadın gibi’ davranması gibi bir durum yaşanabilir mi?
 
Aras:Bir tarafın aleyhine olan her türlü ilişki şekli tamamiyle sömürü biçimidir. Kadının ev içi emeğinin erkeklere para, boş zaman, statü olarak geri dönüdüğü heteroseksüel ilişkiler nasıl bir sömürü ilişkisiyse aynı şekilde bu rolleri tekrarlayan eşcinsel ilişkiler de emek sömürüsüne dayanır. Toplumsal statüleri her ne olursa olsun kadına yüklenen roller değişmiyor. Profesör olan bir kadın da evin temizliği ve çocukların yetiştirilmesi gibi konularda erkekten önce sorumlu.
Örneğin tanıdığım bir kadın arkadaşımın eşi TUS(Tıpta Uzmanlık Sınavı)’a hazırlanıyordu. Çalışmak için bulduğu boş zaman tamamen arkadaşımdan çaldığı çocuk bakımı, yemek yapma gibi zamanlardan oluşuyordu. Kadın arkadaşımın bu işlere ayırdığı zaman erkeğin boş vakti olarak geri dönüyor, karşılığında erkek statüsünü arttırırken, doçent olurken arkadaşım ev kadını statüsünde yerinde sayıyor.
Kaldı ki mesleği olan bir kadının heteroseksüel evlilği üzerinden bir çok zaman kariyerinde ilerleme şansı bile elinden alınıyor. Ailemizde gördüğümüz bu ilişki modelinin zaman zaman eşcinseller de tuzağına düşebiliyor. Bu yüzden ben rol dağılımının çok tehlikeli bir şey olduğunu düşünüyorum. Bizim ilişkimizde ne ekonomik ne de ev içi görev paylaşımlarında böyle bir rol dağılımı yok.
 
Barış: Ben yaklaşık 13 yıldır kimlikleri sorgulayan ve sorgularken de tersyüz eden bir hareketin içindeyim. Kadın nedir? Erkek nedir? Kadına atfedilen işler nelerdir? Erkeğe atfedilen işler nelerdir? Bunları sürekli sorgulayınca, penis ve vajina üzerinden kimliğinizi tanımlamayınca cidden bedeninizi ve beyninizi özgürleşiriyorsunuz. “Sakalım var diye beni erkek olarak kodlamak senin ne haddine” diyorum ben artık, ya da “etek giyince kadın olduğumu varsayamazsın…”
Doğum anımızdan itibaren öğretilen o kadar çok şey var ki kimliklerimiz konusunda, bence bir durup düşünmek lazım nefes alabilmek için.
Kimliklere sıkışmanın tüm toplumu sorunlu hale getirdiğine inanıyorum.
Elbette eşcinseller de bu toplumun içinde yetiştiği için tüm bu kimlikleri heteroseksüeller gibi taklit edebilirler, ilişkide mutlaka bir kadın ve erkek olduğunu görmek isteyebilirler ama biz sevgilimle bunu tercih etmiyoruz kesinlikle.
 
Evlilik durumunda hitap şekilleri nasıl olur? ‘Karım, kocam’ yerine kullanılan terimler var mıdır ya da heteroseksüel ilişkideki hitaplarla aynı mıdır?
 
Barış: Eşcinsel ilişkilerde kelimelerin içini boşaltmak üzerinden “kocacım, karıcım” gibi seksist ifadeler kullanılmakta. Örneğin bir otobüs durağında bir erkeğin yanındaki bir erkeğe, yani sevgilisine “kocacım” diye hitap etmesi rahatsız edici bir durum olarak görülür. Arada bir seyircileri tokatlamak gerekir yani. Bilmem anlatabildim mi?
 
Aras: Tabiiki heteroseksüel bir ilişki biçimini yeniden üreten LGBT çiftler olabilir, çevremde de görüyorum ayrıca. Hem lezbiyen çiftlerde hem translarda hem de geylerde. Çevremde, insanlarla ilişkilerimde, sosyal ortamlarda sevgilimin cinsiyetini belirtecek hiçbir şey söylemiyorum. “Kız arkadaşın ne iş yapıyor” dediklerinde de benim sevgilim erkek diyorum.
 
Son olarak sizin evlenmek isteyip istemediğiniz, buna dair nasıl bir plan çizdiğiniz, ileride çocuk sahibi olmayı konuşup konuşmadığınız üzerine görüşleriniz nelerdir?
 
Aras-Barış:Türkiye’de biliyorsunuz evlenecek kişilerin kimlikleri farklı renklerde olmalıdır, -bu arada dünyada kimlik renkleri farklı olan tek ülke Türkiye’dir- Türkiye’de mavi ve pembe kimlik evlenebilir, yani iki mavi kimlik ya da iki pembe kimlik evlenemez. Ama bizim durumumuz diğer eşcinsel ilişkilere göre sadece kimlik renkleri anlamında farklı; birimizin pembe kimliği var birimizin de mavi kimliği, kısaca evlenmek için yasal bir engelimiz yok!
 
Biz politik bir eylem olması için ve eşcinsel evliliği tartışmaya açmak, algıları tersyüz etmek, “eşcinseller de evlenebilir”, “iki erkek de evlenebilir” demek için evlenmeyi planlıyoruz.
Şu an araştırma yapıyoruz, arkadaşlarımıza, avukatlarımıza danışıyoruz evlilik ile ilgili ve büyük de bir düğün planlıyoruz.
Tüm eşcinsel, biseksüel, hetero, trans ve kuirlerin davetli olduğu, her yerde gökkuşağı bayraklarıyla süslendiği, düğün davetiyelerinin, düğün salonunun, kıyafetlerimizin özel tasarlandığı bir düğüne hazırlıklı olun.
 
Çocuk sahibi olmak bu planın içinde yok. Bu dünyaya çocuk getirmeyi politik anlamda “eşcinseller de çocuk sahibi olabilir” demek için olsa bile biz düşünmüyoruz.
 
Sorular: Bahar Çuhadar


Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam