10/07/2017 | Yazar: Kaos GL
Nilgün Toker: "Benim bu arkadaşlarım hak bilinci dediğimiz şeyi öylesine sahici ve sivil taşırlar ki kimin hak ihlaline uğradığına değil, haksızlığın var olup olmadığına bakarlar..."

Nilgün Toker: "Benim bu arkadaşlarım hak bilinci dediğimiz şeyi öylesine sahici ve sivil taşırlar ki kimin hak ihlaline uğradığına değil, haksızlığın var olup olmadığına bakarlar..."
Barış akademisyeni Prof. Dr. Nilgün Toker, İnsan hakları savunucularının korunması programı kapsamında toplantılar yapmak üzere Büyükada’da bir araya savunucuların gözaltına alınması hakkında yazdı: "İnsan hakları savunucuları nasıl korunur sorusuna biz yanıt verelim, onları biz koruyalım."
"İddianameleri bir takım gazeteler yazıyor, savcı karar veriyor"
İnsan Hakları Savunucuları Nasıl Korunur? Arkadaşlarımın, kaçırılırcasına gözaltına alındıkları toplantıda tartıştıkları konu buydu. Kaçırdılar, neredeyse bir gün yerlerini bilemedik, bulamadık. Biz daha (muhtemelen onlar da) daha ne olduğunu anlamamışken, algı operasyonu başlatıp, insan hakları kelimesini tırnak içine alıp, arkadaşlarımız ajanlıkla, silahlı terör örgütü kurmakla çoktan yargılanmaya başlamıştı "resmi" yayın organlarınca. Böylece bir kez daha anladık, iddianameleri bir takım gazeteler yazıyor, savcı karar veriyor. Mahkeme denilen yapı artık budur...
İlknur, Nalan, Özlem... Gözaltındaki arkadaşlarımın hepsi, bu memlekette yaralanmış her parmağı görmeye ve onlara şifa olmaya çalışmanın yükünü o kadar uzun süredir sırtlandılar ki, yoruldular aslında ama asla yılmadılar, vazgeçmediler... Bunun tanığı sadece sol, demokrat kamuoyu değildir, muhtemelen bugün ağzını açamayan ya da unutmayı tercih etmiş olan ve hatta kimi iktidarın "içinde", yanında, etrafında olan birçok insandır. Çünkü benim bu arkadaşlarım hak bilinci dediğimiz şeyi öylesine sahici ve sivil taşırlar ki kimin hak ihlaline uğradığına değil, haksızlığın var olup olmadığına bakarlar... Kadın, çocuk, yoksul, dindar, göçmen, Kürt, alevi, Müslüman, Hristiyan... Burada saymanın bile zor olduğu hak ihlaline uğramış tüm grupları sarmaya, onlara dokunmaya, çare olmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadılar.
Oysa şimdi nasıl bir terör örgütü yaratacaklar da onları içine sokacaklar korkuyla bekliyoruz.
"Yarın bir gün tekrar hak savunusuna ihtiyacınız olur ve emin olun bu arkadaşlarım yine yanınızda olur"
Benim, bizim tanıklığımız güvenilir değildir biliyorum. O zaman İlknur'dan kadına yönelik hak ihlallerini ve nasıl baş edileceğini, Nalan'dan bu hak ihlalleriyle baş edebilmemiz için gerekli tüm ulusal ve uluslararası mevzuatı (tek tek saymayayım, hepsinden bir hak bilgisini) öğrenmiş, hatta kimi dönemlerde onlarla yan yana hak mücadelesi vermiş içinizdeki kadınlara, erkeklere sorun.
İnsan hakları savunucularına yapılan bu zulüm ve işkenceye ses çıkarmayanlar, sizin de bir zamanlar hak savunucusuna ihtiyacınız olmuştu ve bu kadınlar ve erkekler yanınızdaydı; hayat bu... Yarın bir gün tekrar ihtiyacınız olur ve emin olun bu arkadaşlarım yine yanınızda olur.
O zaman insan hakları savunucuları nasıl korunur sorusuna biz yanıt verelim, onları biz koruyalım.
Etiketler: insan hakları