24/05/2021 | Yazar: E Ege Tektaş

İntersekslerin deneyimleri ve eğitim, iş, sağlık alanında karşılaştıkları hak ihlalleri; İnter Dayanışma ve ÜniKuir ortaklığında ilki düzenlenen İnterseks Forum’da konuşuldu.

İnterseks Forum nasıl geçti? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İnter Dayanışma ve Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin (ÜniKuir) bu yıl ilkini düzenlediği İnterseks Forum, 22 Mayıs Cumartesi günü dijital ortamda gerçekleşti.

12:00 – 16:30 saatlerinde gerçekleşen Forum’da “İnterseks hakları ve hukuki gelişmeler” başlıklı konuşmasıyla Belgin Günay, “İntersekslere yönelik tıbbi müdahaleler” başlıklı konuşmasıyla Zeynep Keskin, “Eğitim, istihdam ve örgütlenmede interseksler” başlıklı konuşmasıyla Şerife Yurtseven ve “Payımıza düşenler” başlıklı konuşmasıyla Yasemin Bahar; konuşmacı olarak yer aldı.

Etkinliğin her oturumunda İnter Dayanışma ve Lamdaİstanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin hazırladığı LGBTİ+’nın İ’si İntersekslere Sorular serisinden videoların gösterimi yapıldı.

İnterseks hakları ve hukuki gelişmeler

Forumun ilk oturumunda Belgin Günay interseks haklarının çeşitli boyutlarını ve hukuki alandaki güncel gelişmeleri anlattı. Belgin Günay konuşmasına kimlik belgelerindeki cinsiyet hanesinin interseksleri nasıl etkilediğinden bahsederek başladı. İnterseks çocukların, diğer tüm çocuklar gibi farklı bir cinsiyet ile özdeşleşebileceğinin farkında olarak cinsiyet düzenlemesi yapılması gerektiği vurguladı. Cinsiyet hanesinin koşullu ve koşulsuz (sadece otonomi ile) değiştirilen ülkeler ile kadın ve erkek dışında cinsiyet seçeneği olan ülkelerden örnekler verdi. Bunun yanı sıra Malta Deklarasyonu’ndaki cinsiyet hanesinin kimliklerde bulunmaması talebinden bahsetti; Malta Deklarasyonu’nun İnter Dayanışma tarafından Türkçe’ye çevrilmiş versiyonu okudu ve yorumladı. Bu sırada hukuki olarak interseks bireyler için önerilen hukuki korumalar ve güncel olarak dünyada gerçekleştirilen hukuki ihlaller üzerine konuştu.

Kürtajdan, kısırlaştırılmadan ve kozmetik gonadal ve genital müdahalelerden bahseden Günay, yapılan rıza dışı müdahalelerin beden bütünlüğünü ve sağlığı bozduğu, bir işkence ve hak ihlali olduğu belirtti. Hukuki ve tıbbi alanda intersekslerin patolojize edilmesinin zararlarının altını çizdi. İntersekslerin hukuk önünde tanınması ve korunması yönündeki olumlu örnekleri, İsveç’deki tazminat kararını anlattı. Bu bağlamda özellikle güncel bir örnek olarak Almanya’nın 2021 Mart ayında kabul ettiği üçüncü cinsiyeti tanıyan ve interseks çocukların bedeni üzerinde anne ve babalarının haklarını sınırlayan yasayı eksikleri ve açıkları ile sundu.

Günay, ardından Türkiye’de interseksleri kapsayan ve koruyan yasalar olmadığı, yalnızca sözde herkesi koruyan yasaların olduğundan bahsetti. İntersekslerin spesifik olarak maruz kaldığı hukuki ihlallere yönelik yasaların gerekliliğini vurguladı. Bu ihlallere örnek olarak kozmetik tıbbi müdahaleler, özel hayatın gizliliğinin ihlali ile genital fotoğraflarının paylaşılmasını verdi. Türkiye’de sağlık çalışanlarının etik sorumluluklarının yeterince gözetilmediğini örneklerle açıkladı. Dünyada rekabetçi spor alanında intersekslerin maruz kaldığı ayrımcılıklardan bahsetti ve örnek olarak atlet Caster Semenya’nın maruz kaldığı ayrımcılıkları ve verdiği mücadeleleri anlattı.

Türk Tabipler Birliği’nden Aile Hekimi Uzm. Dr. Filiz Ak katılım, oturuma sağlayarak Türkiye’deki hekimleri bağlayan ulusal ve uluslararası hukuki etik belgelerinden ve eksiklerinden söz ederek Belgin Günay’a eklemede bulundu. Meslektaşlarının ve tıp öğrencilerinin bu konudaki farkındalık eksikliğinden kaynaklanan ayrımcılıklarından örnekler verdi.

İntersekslere yönelik tıbbi müdahaleler

Forumun ikinci oturumunda Zeynep Keskin, intersekslere yönelik tıbbi müdahaleleri anlattı ve deneyim aktarımında bulundu. Konuşmasına interseks varoluşa dair doktorlar tarafından bir kâr- zarar oranının yapıldığını ve eğer “zarar” fazlaysa bir hastalık olarak görüldüğünü ancak interseks varoluşun bir hastalık olmadığını belirterek başladı. Yapılan müdahalelerin sakatlamaya ve sağlık sorunlarına yol açtığından bahsetti. Üreme engelinin de hastalık olarak görülmesine sebebiyet verdiğini ancak üreyebilen interseksler olduğunu vurguladı.

İntersekslere özgü tıbbi durumların olduğunu ancak bu durumların intersekslerin başlı başına hasta olduğu anlamına gelmediğini ifade eden Keskin; tıbbi müdahalelere dair çerçeveyi çizenlerin ebeveynler, doktorlar ya da normlar değil, intersekslerin kendileri olması gerektiğini belirterek, başkalarının interseksler ve deneyimleri üzerine konuşmaması gerektiğini vurguladı. Kendi deneyimini “Ben hiçbir zaman kendimi hastalıklı olarak görmedim. Velev ki hastalık: bu benim elimde olan bir şey değil ki, suç değil ki! Kontrolüm dışında bir şey. Yani hastalık olsaydı bile bu yüzden dışlanmak çok saçma olurdu. Bu bir faşizm ve ne yazık ki tıpta bu faşizm devam ediyor” diye ifade etti. Tüp bebek / taşıyıcı aile yöntemiyle komplike şekilde çocuk sahibi olmaya dair deneyim aktarımı yaparken doktorun “anne mi olacaksın baba mı?” ifadesine karşı suç duyurusunda bulunduğunu ancak tıbbi kayıtlarına erişemediği için kanıtların yeterli bulunmadığı için soruşturmaya izin verilmediğini, idari mahkemeye taşınan davanın hala devam ettiğini belirtti. Bu alanda yeterli yaptırımın ve intersekslere güvenli bir alan sağlayan yasal düzenlemelerin eksikliğini vurguladı.

İntersekslerin yaşadıkları ruhsal sorunların kaynağının ise interseks olmak olmadığını, toplumun intersekslere yaklaşımı ve toplumsal normlar olduğunu belirtti. İnterseks çocuklara dair yaklaşımların kentlerde ve kırsalda farklılaştığını belirterek; intersekslerin maruz bırakıldıkları tıbbi müdahalelere, hak ihlallerine ve ayrımcılıklara karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar olması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasının devamında, tıp etiğinin tartışmaya açılması, doktorların hak ihlallerine karşı bilinçlenmesi ve bu konuyu meslek örgütleri içinde tartışmaya açmaları, toplumsal normların sorgulanması gibi önerilerde bulundu. Aileleri bilinçlendirecek ve doğru yönlendirecek tıp ve ruh sağlığı uzmanlarının olması gerektiğinin altı çizildi. İnterseks çocuklara eğitim ve sağlık alanında destek sağlanması gerektiğini çünkü her çocuğun korunmaya ihtiyacı olduğunu belirterek, bu destek ve korumanın interseks çocuklar bağlamında ikili cinsiyet sistemine karşı bir koruma olarak algılanması gerektiğini ifade etti. İnterseksler ve interseks öz örgütleri için ise kişisel güvenliklerini tehlikeye atmadan deneyimlerini konuşmanın, paylaşmanın ve güvenli bir sosyal alan oluşturmanın gerekliliğinden bahsetti ve kabuğa çekilmenin interseksler dışında kalan herkesin onlar adına konuşmasına yol açabileceğini söyledi.

Soru cevap kısmında ise katılımcıların da katkılarıyla interseksler için sağlık hizmetlerinde güvenli bir alan yaratmanın yolları üzerine konuşuldu.

Eğitim, istihdam ve örgütlenmede interseksler

Forumun üçüncü oturumunda Şerife Yurtseven eğitim, istihdam ve örgütlenmede interseksler hakkında konuştu. Türkiye’deki LGBTİ+ örgütlerinin ve aktivistlerinin eğitim ve istihdamda interseks savunuculuğu yaptığı çeşitli faaliyetlerden örnekler verdi. Yurtseven, daha önce bu alanda yaptığı konuşmalardan ve bu konuşmaların sonraki etkilerinden bahsetti. Özellikle doktorlar ve öğretmenlerin zamanla farkındalık kazanmasından örnekler verdi ve önyargıları aşmanın ve farkındalık kazandırmanın uğraş isteyen bir süreç olduğundan bahsetti.

Kendisi çeşitli interseks bireylerin okul deneyimlerinden bahsetti. Ayrımcı söylemlerin ve interseks farkındalığının eksikliğinden ortak temalar oluştu. Örneğin “çift cinsiyetli” denilen, “sirk hayvanı” gibi hissettirildiğini ifade eden, “hayır öyle bir genetik çeşitlilik yok” denilen çeşitli interseks kişilerin deneyimleri okundu. Yurtseven interseks olduğu için okula gönderilmediğini, ailesinin toplumdan utanması ve şiddete uğrayacağından korkması sebebiyle okula gitmesine izin vermediğini ifade etti. Ardından kendi imkanlarıyla eğitim hayatına devam ettiğini aktarmakla devam etti ancak iş hayatında bu durumun kendisini hala etkilediğini ifade etti. İntersekslerin aynı başarıları ve imkanları elde etmek için herkesten çok daha fazla çalışması ve göze girmesi gerektiğini belirten Yurtseven, eğitim ve istihdam dahil tüm alanlarda sürekli cinsiyet sorulmasının da kendimizi açıklamamızı gerektirdiğini ortaya sundu. Bu alanda eğitimlerini sürdürmeleri, zararlı kozmetik müdahaleleri durdurmaları ve psiko-sosyal destek sunmaları için ailelere çok sorumluluk düştüğünü söyledi.

Ardından tıp alanındaki akademisyenlere ve gelecek nesil sağlık çalışanlarına interseks kapsayıcı ve destekleyici bir eğitim vermeleri gerektiğini, günümüzde Türkiye’de bunun çok nadir olduğunu, doktorlara öncelikle interseks bireylerin hastanelerde özel hayat sınırlarının ihlal edilmemesi gerektiğinin de öğretilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuya dair yaptığı deneyim paylaşımında yaşadığı hak ihlallerinden bahsetti. Yurtseven konuşmasının devamında intersekslerin arasındaki diyalogu güçlendirmekten, özellikle sağlık ve örgütlenme alanında dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğinden bahsetti.  Yurtseven’in konuşmasının ardından, bireysel aktivistler, LİSTAG Derneği, Lambdaİstanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği ve ÜniKuir Derneği’nden katılımcılar interseks aktivizmi için gelecekte neler yapabileceklerine dair fikirler sundu.  

Payımıza düşenler…

Forumun dördüncü ve son oturumunda Yasemin Bahar, sağlık çalışanlarının, eğitimcilerin ve ailelerin interseksler ve interseks aktivizm neler yapmaları gerektiğine dair önerilerde bulundu ve var olan iyi uygulamalardan bahsetti.  

Sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarına dair önerilerde, ebeveynlerin interseks çocuklara dair bilgi eksikliğini giderebilmek amacıyla Aydınlatılmış Ebeveyn Onam Formu’nun içeriğinden ve öneminden bahseden Bahar; risk ve erteleme seçeneğinin açıkça belirtilmesi, ebeveynlere eksiksiz, doğru ve ayrımcı olmayan bilgilerin verilmesi, ebeveynlere karar vermeleri için yeterli süre sağlanması gerektiğini söyledi.

Bir başka uygulama önerisi olarak mahkeme kararı/etik komite onayından bahsetti ve bu uygulamanın ameliyat kararını sadece ebeveynlere ve bireysel doktorlara bırakmadığı için olumlu gözüktüğü halde bedenlerine dair kararı tamamen öznelere bırakmadığı için olumsuz yanlarının altını çizdi. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün en çok önerdiği uygulamanın acil ve gerekli olmayan müdahalelerin ertelenmesi olduğunu belirtti. Bu şekilde, beden bütünlüğü ihlalinin yapılmadığı, bedenine dair kararın kişiye bırakıldığını, travmatik tecrübelerin engellendiğini ve kişinin zorla bir cinsiyet kalıbına sokulmadığını söyledi.  Bu önerilerinin yanında Dünya Sağlık Örgütü’nün interseks varoluşu birkaç sene önceye kadar hala hastalık olarak tanımladığından, günümüzde bu değişse bile tanı kılavuzlarında patalojize bir durum olarak geçmesini eleştirdi. İntersekslere bebekken ameliyat “normalleştirme” amaçlı çok görüldüğünü, bu amacın kısırlaştırma ve topluma “uyumlandırma” olduğunun altını çizdi. Bir ayrımcılık çeşidi olarak, bazı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika’da görülen interseks bebeklere kürtajı eleştirdi. Erken yaştan itibaren bilgi vermek ve çocuğun yaşı arttıkça tekrar bilgilendirilmesi, öznenin kendisinin çocuk olduğunu unutmadan yaş arttıkça ebeveyne değil doğrudan ve sadece çocuğa bilgi verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Hukuki uygulamalara ve yasalara dair önerilerde Malta Deklarasyonu’ndan bahsetti. Ayrımcılıkla mücadele mevzuatı oluşturulması ve geçmişte interseks kişilere verilen acı ve adaletsizliklerin telafi edilmesi gerektiğini ifade etti ve bazı ülkelerdeki tazminat davalarını örnek verdi. Ardından Aydınlatılmış Onam Formu’nun zorunlu ya da kozmetik müdahalelerin yasak olduğu ülkelerden örnekler verdi. Ayrımcılıktan yasal korunma uygulamasının ve resmî belgelerde cinsiyet sınıflandırılmasını değiştirebilme uygulamalarının olduğu ülkelere değindi.

Sunumunun ailelerin payına düşenler bölümünde, Bahar ailelerin çocuklarının cinsiyet kimlik algı ve performansının ailelerinin öngördüklerinden farklı olabileceğini kabul etmelerini, tıbbi müdahalelerin zorunlu olmadığı durumlarda müdahaleden kaçınmalarını, 4 yaşından itibaren çocuğu bilgilendirmelerini ve tıbbi geçmişini çocuklarından saklamamalarını önerdi. Aileler için patalojize etmeyen, olumlayıcı ve otonom psiko-sosyal ve akran desteğinin sunulmasının önemini vurguladı.

Eğitimcilerin,  iç eğitimlerle ve yeni kaynaklarla öğretmenlerin kendilerini bilgilendirilmesi, ilgili derslerde interseks varlığı ile ilgili ayrımcı olmayan bilgilerin verilmesi, öğrencilerin isimlerini ve hitap şekillerini sormaları, gerekli olmadığı durumlarda sağlık geçmişlerinin ve cinsiyetlerinin sorulmaması, okulda/sınıfta düzenleme gerektiren bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sormaları, interfobiye ve ayrımcı bir davranışa sıfır tolerans olduğunu öğrencilerine ifade etmeleri gerektiğini vurguladı.  

LGBTİ+ örgütlerinin, interseks aktivizm için interseks farkındalığı alanında iç eğitimler düzenlemesini, interseks farkındalık ve görünürlüğü arttırıcı etkinlikler yapmayı, kaynaklar üretmelerini ve yaygınlaştırmalarını, politika belgelerine interseksleri dahil etmelerini önerdi.

Son olarak, konuşmasını hem interseksler hem de tüm LGBTİ+’lar için herkesin yapması gereken şeylerin özneleri dinlemek, görünürlük çalışmalarını desteklemek, ikili cinsiyet sistemi ve cinsiyetçiliğe karşı tutum sergilemek, interseksleri de sadece ikili cinsiyet sistemini çürütmek için bir piyon olarak kullanmamak olduğunu hatırlatarak bitirdi.


Etiketler: insan hakları, yaşam, sağlık hakkı
İstihdam