06/10/2014 | Yazar: Kaos GL

Bir marka olarak İsrail, adeta yurtdışında ülkenin olumlu imajını güçlendirmek için uğraşan kurumsal bir halkla ilişkiler şirketi gibi eşcinsellere olumlu yaklaşan bir İsrail imajını pazarlama girişimlerinde bulunuyor.

İsrail Onur Hareketi: Cinsel özgürlük mü, yoksa cinsel fetih mi? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İsrail’in lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve queer bireyleri sözde kucaklayışı, çoğu zaman insan hakları konusundaki korkunç sicilini örtüyor. “Pinkwashing”* isimli bu stratejiyle İsrail, liberal haklar söylemini,  Filistin toprakları üzerinde yaptığı insan hakları ihlallerini gökkuşağı renklerine batırılmış bir fırçayla boyamak için kullanıyor. Queers against Israeli Apartheid’a (İsrail Apartheid’ına karşı Queer’ler) göre, “İsrail Ortadoğu’da, eşcinsellere karşı müsamaha konusunda bir vaha olduğu imajını güçlendirmeye çalışıyor… LGBTQ bireylere karşı hoşgörülü toplum imajını, insan hakları ihlallerini ‘pembeye boyamak’ (pinkwash) için kullanıyor.”

 

Queer theorist Jasbir Puar pinkwashing’in artık “LGBT topluluklarının İsrail demokrasisinin sembolü olarak şaibeli bir şekilde desteklenmesi” anlamında sıkça kullanıldığı söylüyor. Pinkwashing ayrıca ekonomi için de faydalı. İsrail, ülkenin turistler için çekiciliğini arttırmak amacıyla Tel Aviv ve Kudüs Onur Yürüyüşü gibi etkinlikleri planlayarak, finanse ederek ve ev sahipliğini yaparak kendini “özgürlükçü” ve “ilerici” bir ülke olarak pazarlıyor.

 

Bu tarz girişimler İsrail’in eşcinsel kapitalizmin dünya çapındaki daha büyük pazarına girmesine olanak sağlıyor ve bu büyük oranda, eşcinsel dostu, özgürlükçü İsrail’in, kendi deyimleriyle “gelişmemiş, barbar”  komşu Arap ve Müslüman ülkelerle kendisini yan yana koyarak kıyaslamasından kaynaklanan bir başarı. Bir marka olarak İsrail, adeta yurtdışında ülkenin olumlu imajını güçlendirmek için uğraşan kurumsal bir halkla ilişkiler şirketi gibi eşcinsellere olumlu yaklaşan bir İsrail imajını pazarlama girişimlerinde bulunuyor. Mesajını satabilmek için cinselliği kullanan İsrail markası, ülkedeki turizmi geliştirebilmek amacıyla kampanyalar düzenliyor. İsrail açık eşcinsel askerlerin yurtdışındaki üniversite yerleşkelerine konuşmaları için gönderildikleri gezileri finanse etmesiyle, eşcinsel hakları festivallerinde İsrail yanlısı filmler göstermesiyle ve hatta San Francisco Onur Yürüyüşü’nde bir nükleer füzenin tecavüzüne uğrayan dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın şişme bebeğini oraya göndermesiyle edindiği bir üne sahip. Her ne kadar siyasetten uzakmış gibi görünen bir eşcinsel hakları hareketi yaratmaya çalışılsa da, bu hareket Filistinli kimliğinin dışlanmasına dayanan bir İsrail milliyetçiliğiyle dolu.

 

Örneğin İsrail’deki onur yürüyüşlerinde, LGBT bayraklarıyla beraber İsrail bayrakları da dalgalanır. 2009’da İsrail’de bir LGBT merkezi olan HaAguda’ya düzenlenen silahlı saldırıların anılması için düzenlenen etkinliğin sözcüsü, bu üzücü olayın politikleştirileceği korkusuyla eski İsrail parlamentosu üyesi Issam Makhol’u etkinliğe davet etmeyi reddetti. Makhol eşcinsel değilken ve saldırıda hiçbir Filistinli ölmezken, onu davet etmeyi reddetmeleri İsrailli Yahudilerin olayı, Filistinli queer’lerin de bundan etkilendiği halde sadece kendileri etkilenmiş gibi algıladıklarını gösteriyor.

 

Makhol’u etkinliğe dâhil etmeme kararlarını açıklamak için, HaAguda şöyle bir demeç yayınladı: “Makhol’ün anma törenimiz ve işgal arasında bağlantı kurmasını istemedik. Etkinliğimiz, cinsel yönelimleri sebebiyle öldürülen, ölümlerinin işgalle hiçbir ilgisi olmayan iki genç insanın anısına adandı.” Ancak, etkinliğin politikleşmesi korkusu, organizatörlerin çok sayıda İsrailli Yahudi resmi görevliyi çağırmalarına engel olmadı.

 

Anma töreni Kültür ve Spor Bakanı Tzipi Livni, Eğitim Bakanı Gideon Sa’ar ve Tel Aviv Belediye Başkanı Ron Huldai gibi isimlerin katılımıyla gerçekleşti. Filistinli devlet görevlilerinin ve Filistinli queer aktivistlerin törende bulunmayışı, İsrail’de queer meseleleri üzerindeki etno-nasyonel tekeli pekiştirmiş oldu. Özellikle cinsel çeşitlilik ve cinsiyet çeşitliliği konularında savunuculuk yapan Filistinli grup Al-Qaws’ın yöneticisi Haneen Maikey’in ifadesine göre, törenin başlangıcında İsrail milli marşı HaTikvah çalındı. Marşın koyu milliyetçi içeriği, Filistinli queer’lerin kendilerini etkinlikle özdeştirmelerini oldukça zor bir hale getirdi. İsrail’in Onur hareketinin hepsi batıya ait kavramlar olan tanınma, görünürlük ve açılma gibi kavramlara odaklanması da işgalin normalleştirilmesine ayrıca katkı sağladı. İsrail’deki queer hareketinde milliyetçiliğe dair sadece tekil bir söyleme yer var, o da doğal olarak İsrail yanlısı ve batının havasını taşıyor. Bu hareket, İsrail ve batı toplumlarının, Arap ve Müslüman toplumlardan ve bu toplumların kültürlerinden üstün olduklarına dair Oryantalist söylemin ete kemiğe bürünmüş hali. Ayrıca Filistinlilerin, özellikle queer Filistinlilerin, işgali ya da İsrail’de maruz kaldıkları ayrımcılığı eleştirmelerine izin vermiyor.

 

Joseph Massad, Desiring Arabs (Arzulayan Araplar) isimli kitabında ‘the Gay International’ (Beynelmilel Eşcinsel) kavramını tartışıyor. Massad’a göre bu kavram “aslında var olmayan eşcinseller, gey ve lezbiyenler yaratıyor ve kendi cinsel kuramı tarafından asimile edilmeyi reddeden eşcinsel eğilim ve eylemleri baskılıyor.” Benzer bir şekilde İsrail de, Filistinli queer’lerin varlığının ancak kendi yardımıyla bilinir kılındığı kurgusunu oluşturuyor. Filistinli bir queer olabilmek ancak İsrail’in LGBTQ çerçevesi dâhilinde mümkün ve bu da siyasi olarak kabul edilebilir İsrailli eşcinsel kimliği için Filistinli kimliğinden vazgeçmeyi gerektiriyor. Amerikalı antropolog Jason Ritchie, İsrailli queer’lerin, Filistinli queer’lerin görünürlüğünün kabul edilebilir olup olmadığına karar verilen ahlaki kontrol noktaları yaratıp, sonra da bu noktalarda bekçi rolünü üstlendiklerini ifade ediyor.

 

Queer Filistinliler incelenip sıkıca denetlendikten sonra, Filistin kültürünün “kurbanları” olarak İsrailli eşcinseller ailesine kabul ediliyorlar. Ritchie’nin How Do You Say “Come Out of the Closet” in Arabic: Queer Activism and the Politics of Visibility in Israel-Palestine (Arapça Nasıl “Dolaptan Çıkmak” Diyorsunuz: Queer Aktivizm ve İsrail-Filistin’de Görünürlük Politikaları) isimli kitabında belirttiği gibi “Queer Filistinliler, ancak Filistinli oldukları gerçeğini yumuşatır ya da reddederlerse kabul edilebilir ve görünür olurlar”. İsrail taraftarlarının İsrail’in, Arap vatandaşlarına, kadınlara ve LGBTQ bireylere bölgedeki tüm diğer Arap ülkelerinden daha iyi muamele ettiğini söyledikleri queer Filistinlilerin sembol olarak kullanılması da bu durumu kanıtlar nitelikte. 17 yaşındaki Mohammed Abu Khadeir’in yasadışı örgüt üyesi İsrailliler tarafından öldürülüp yakılması olayı, İsrail’in cinsellikle ilgili olayların anlatımı ve Filistinliler üzerindeki kontrolünü gözler önüne seriyor. Suçu İsrailli yerleşimcilerin üzerinden almak için, Abu Khadeir’in eşcinsel olduğu için ailesi tarafından öldürüldüğüne dair doğru olmayan hikâyeler yayan bir sosyal medya kampanyası başlatıldı. Ancak, otopsi raporları bu iddiaları çürüttü. Maya Mikdashi’nin yazdığı gibi: Eğer Filistinli queer aktivistlerin bize öğrettiği bir şey varsa, o da tüm eşcinsellerin bizim dostumuz ya da muhtemel müttefikimiz olmadığıdır.

 

İsrail askeri üniforması içindeki bir eşcinsel, işgal karşıtı siyasetin hem düşmanı hem de hedefidir. Tıpkı Amerika’da eşcinsel bir Siyonist’in Filistin davası için ve bu milli davanın içinde yer aldıklarından Filistinli queer’ler için düşman sayılacağı gibi. Avrupalı-Amerikalı eşcinsellerin, cinsel yönelimlerini temel alarak, kendi cinsel yönelimlerini paylaşan insanlarla dayanışma içinde olması gerektiği fikri, hem cinselliğin siyasetten hem de queer Filistinlilerin queer olmayan benliklerinden ve topluluklardan kopuşlarında önemli bir role sahip. İsrail’in queer kalıbı sadece toprağı ve insanları sömürgeleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda da İsrail’de homonasyonalist söylemleri ve yerleşimcilerin dayatması olan queer projeleri yaygınlaştırmaya çalışıyor.

 

Sömürgeleştirilenlerin “geri kalmış”, sömürgecilerinse “ilerici” olarak sunulması İsrail, Siyonizm ve sömürgeciliğe verilen desteği arttırmaya hizmet eden kasıtlı bir hareket. Onur yürüyüşlerini finanse ederek ve propaganda kampanyaları düzenleyerek, İsrail kendisini insan haklarının bölgedeki temsilcisi olarak gösteriyor. Bu queer dostu imajı yaydıkça da, İşgal Edilmiş Filistin Toprakları’ndaki eylemlerinin yarattığı vahşeti saklayabiliyor. Kendisini açık eşcinsel askerleri orduya alan ilerici bir “demokrasi” ve queer bireylerin baskıdan uzak yaşayabilecekleri bir ülke olarak pazarlayarak, etkin bir şekilde askeri kimliğini queer’leri onaylamasıyla örtüyor. Queer dayanışması, gerçek ya da değil, sömürgeci ile sömürgeleştirilen arasındaki güç dinamiğini ortadan kaldırmıyor.

 

Filistinli queer’lerin duymaktan bıktıkları sekiz soru”da Ghaith Hilal “Pinkwashing bizim sesimizi, tarihimizi ve temsilimizi, dünyaya İsrail’in bizim için en iyisini bildiğini söyleyerek, silip atıyor. Pinkwashing’i hedef alarak, kendi temsilimizi, tarihimizi, seslerimiz ve vücutlarımızı geri talep ediyor ve dünyaya ne istediğimizi ve bizi nasıl destekleyebileceklerini anlatıyoruz.” Tamamen özgür olabilmemiz için, işgal ve ayrımcılığa karşı tüm cephelerden savaşmak gerekiyor. Siyonizm ve sömürgecilik bir bütün olarak yok edilmeli. Bağımsızlık tartışmalarının aşama kaydetmeye başlaması, ancak İsrail’in pinkwashing ve homonasyonalizmine karşı koyarak mümkün.

 

*Pinkwashing: Devletin, kendi eliyle gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini örtmek için LGBT dostu politikalar izlemesi/izlermiş gibi görünmesi

 

Kaynak: Muftah.org 


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam