09/05/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç
Davanın ilk duruşması dün görüldü. Sanık avukatları, tutanakların gerçeğe dayalı olmadığını belirterek savcılığın tarafsızlığını yitirdiğini söyledi. Duruşma, 10 Temmuz’a ertelendi.

Fotoğraf: Tuğçe Yılmaz/bianet
30 Haziran’da İstanbul Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları için 8 LGBTİ+ aktivistinin yargılandığı davanın ilk duruşması dün (8 Mayıs) Anadolu Adliyesi 76.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
İddianamesinde “sözde onur yürüyüşü” ifadelerini kullanan savcılık, LGBTİ+ aktivistlerinin “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçundan cezalandırılmasını istedi.
Kimlik kontrolleri ile başlayan duruşmada ilk olarak sanıklar dinlendi. Sanıklar, beyanlarında polisin “dağılın” anonsu yapmadığını vurguladı. Bununla beraber; sanıklar, polisin yürüyüş sonlandıktan sonra sokak aralarında kimlik kontrolü ve kimlik kontrollerinin ardından işkence ile gözaltı yaptığını söyledi. 18 yaşından küçük 3 çocuğun da işkence ile gözaltına alındığını belirten sanıklar, beraatlerini talep etti.
“Polis, sokak arasında insanları toplayarak suç isnat etmiştir”
Sanık avukatlarından Eren Kutluk, savunmasında kanuna aykırı bir eylem bulunmadığını belirterek “Aksine kanuna aykırı bir müdahalede bulunulmuştur, bu aşamada dava dosyası açılmıştır, şu an yapılması gereken diğer aşamalara geçmeden bütün sanıklar hakkında derhal beraat kararı verilmesidir” dedi.
Sanık avukatlarından Nazlı Yalçın ise kolluğun Onur Yürüyüşü’nü kriminalize etmeye çalıştığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Polis, sokak arasında insanları toplayarak suç isnat etmiştir, bu anlamda dosyada tutulan tutanakların da gerçeğe dayalı olmadığı kanaatindeyiz, iddianamede ‘dağılın’ ya da yasaklama kararına ilişkin bir isnat bulunmamaktadır.”
“Savcılık tarafsızlığını yitirmiştir”
Avukat Abdullah İkbal Aslanbaş savcılığın iddianamesinde kullandığı “sözde onur yürüyüşü” ifadesi ile tarafsızlığını yitirdiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Savcılık ‘sözde onur yürüyüşü’ ifadesi kullanarak tarafsızlığını yitirmiştir, LGBTİ+’ları kriminalize etmesi çabasına girişmiştir, 3 çocuk, Çocuk Koruma Kanunu’na aykırı şekilde ters kelepçeli şekilde tutulmuştur, tutanakta dahi gözaltı işlemi sahte olarak 16:20 olarak belirtilmiştir, iki kişi kimlik kontrolü denilerek durdurulmuş̧ ve ardından gözaltına alınmıştır”
Sonraki duruşma 10 Temmuz’da
Sanık avukatları savcılığın mütalaasının gerçeğe aykırı şekilde tutulan tutanaklara göre oluşturulduğunu belirterek savunma için süre istedi. Mahkeme, avukatların savunmalarını hazırlamaları için istedikleri süre talebini kabul etti; duruşma 10 Temmuz 2025 saat 11.55’e bırakıldı.
Ne olmuştu?
İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, 30 Haziran’da gerçekleşen 22. İstanbul Onur Yürüyüşü’ne katılan 8 LGBTİ+ aktivistine dava açıldığını duyurmuştu. Komite yaptığı açıklamada; hazırlanan iddianamede “sözde onur yürüyüşü” ifadelerinin kullanıldığını ve davanın "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" gerekçesiyle açıldığını ifade etmişti:
"Ahmet Yıldız’ın failini bulamayan, Hande Buse Şeker’in cinayetini öldürmenin basit hali olarak nitelendiren, hormona erişimi yasaklayan, LGBTİ+ gençleri sürekli hedef alan devlet ve hukuk düzeni bize her sene ‘kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaktan’ dava açmaktan bıkmadı. 30 Haziran 2024’te gerçekleşen 22. İstanbul Onur Yürüyüşü sonrası 3’ü reşit olmayan 11 kişi ters kelepçeyle gözaltına alınmış ve saatler süren ifade sürecinden sonra serbest bırakılmıştı. Öğrendik ki aynı gün yasaklama kararında bizi ‘illegal grup’ ilan eden devlet, binbir yasaklarına, kaynak gücüyle birlikte yürüyüşümüze engel olamamış, yürüyüşümüze ‘sözde onur yürüyüşü’ diyerek 8 kişiye dava açmış."
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, onur yürüyüşü, dava, özel haber