01/11/2024 | Yazar: Kaos GL
10 Şubat 2024’te “Depremde Yitirdiklerimiz İçin” başlığıyla basın açıklaması yapan 11 LGBTİ+ hakları aktivistine açılan davanın ilk duruşması 13 Kasım’da görülecek.
İstanbul Trans Onur Haftası’nın 10 Şubat 2024 tarihinde Kadıköy Süreyya Operası önünde “Depremde Yitirdiklerimiz İçin” başlığıyla yaptığı basın açıklaması gerekçe gösterilerek 11 LGBTİ+ aktivistine açılan davanın ilk duruşması 13 Kasım Çarşamba günü saat 09.30’da İstanbul Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Trans Onur Haftası Komitesi, sosyal medyadan yaptığı paylaşımla dayanışma çağrısında bulundu. Komite, haklarında dava açılan 11 LGBTİ+ aktivistinin işkenceyle gözaltına alındığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Doğal bir afet olan depremin katliama çevrildiği 6 Şubat katliamında kaybettiklerimizi anmak, katillerin kim olduğunu haykırmak ve artan nefret politikalarına ses çıkarmak için 10 Şubat 2024 günü, Süreyya Operası önünde gerçekleştirmek istediğimiz basın açıklamasına polis saldırısı gerçekleşti. Tek işi direnenlere işkence uygulamak olan polisler ZATEN tüm Kadıköy’ü ablukaya almıştı. 11 arkadaşımız işkenceyle gözaltına alındı. 1 arkadaşımız 4 ay imza ve 8 yıl yurtdışı yasağıyla serbest bırakıldı.
13 Kasım Çarşamba günü saat 09.30’da ilk duruşma gerçekleşecek. Herkesi bu hukuksuzluğa karşı dayanışmaya bekliyoruz. Bizler biliyoruz ne basın açıklaması gerçekleştirmek ne de 6 Şubat’ı anmak suç değildir. Hele var oluşumuz için DİRENMEK ASLA. Sizin yalan iddianameleriniz, polisiniz, yandaş medyanız, nefret politikalarınız varsa bizim de her gün büyüyen bir mücadelemiz var, kolay yılmayız.”
Ne olmuştu?
10 Şubat Cumartesi günü İstanbul Trans Onur Haftası’nın Süreyya Operası önünde düzenlediği eyleme polis saldırmış, eyleme katılan 11 kişi işkenceyle gözaltına alınmıştı. Avukatlar ve basın emekçileri, polis tarafından oluşturulan çemberin dışında bırakılmıştı.
KaosGL.org’a konuşan hak savunucuları, gözaltı aracındaki işkenceyi anlatmıştı:
“İlk başta sözlü tacize ve işkenceye maruz bırakıldık. Transfobik, ahlakçı söylemlerle baş başa kalmamızın ardından muayene olacağımız hastaneye gidiş esnasında araç içerisinde polislerin fiziksel saldırısına maruz kaldık. Gözüme, kulağıma, burnuma tokat ve yumruk yedim. Bu esnada ters kelepçeli olduğumdan ötürü öz savunma uygulayabilecek bir şansa da sahip değildim. Kulağım ve gözüm şişti, ters kelepçeden ötürü sol el parmaklarımda hissizlik mevcut. Araç içerisinde bu işkenceler yaşanırken aynı zamanda sözlü taciz ve sözlü şiddet uygulanmaya da devam edildi. Bizlere uygulanan fiziksel işkencelerin yanında tüm bu yaşatılanların psikolojik boyutu da oldukça yıpratıcı ve yorucu.”
“Henüz sabah saatlerinde sayımızın yüzlerce katı polisle karşılaştık, alana saatlerdir arkamızda olan sivil polislerle birlikte, yarattıkları ablukayı aşarak, sizlere inat buradayız ve yasaklarınız hukuksuzdur demek için girdik. Abluka içerisinde basın, avukatlar ve arkadaşlarımıza erişimimiz engellendi. Ters kelepçeli şekilde polis aracına yaslandım ve kafam birkaç kez polis aracına vuruldu. Devletin karşısında eğileceksin dendi, bir polis beni eğmişken öteki kafama üst bacağıyla sert biçimde vurdu. Araca binerken belime tekme yedim. Bu sebepten şu an yürüyemiyorum. Araç içerisinde burnuma, yüzümün sağ ve sol taraflarına yumruk yedim, sol taraftaki darbeden ötürü çenemi oynatamıyorum, birkaç gündür sıvı besleniyorum. Sözlü ve psikolojik tacizler gözaltı anından serbest bırakılma anına kadar devam etti.”
Etiketler: insan hakları, dava