13/10/2014 | Yazar: Kaos GL

İzmir Barosu Başkanı ve Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Ercan Demir, LGBTİ hakları ve ayrımcılık üzerine kaosGL.org’a konuştu.

İzmir Barosu Başkan Adayı Demir: Ayrımcılıkla mücadelede örnek gösterilecek bir baro olmayı hedefliyoruz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Türkiye’de ilk kez bir baro seçimi için hazırlanan bildirge, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı açık bir duruş sergiliyor. İzmir Barosu’nun 26 Ekim’de gerçekleşecek genel kurulu öncesi Çağdaş Avukatlar Grubu’nun seçim bildirgesinde LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) hakları da yer alıyor.
 
İzmir Barosu Başkanı ve Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Ercan Demir, LGBTİ hakları ve ayrımcılık üzerine kaosGL.org’a konuştu.
 
Öncelikle seçim bildirgenizden bahsedelim isterseniz. Çağdaş Avukatlar Grubu’nun İzmir Barosu genel kurulu için hazırlanan bildirge, LGBTİ haklarına ilişkin sözler söylüyor. Bu yeniliğin nedeni nedir acaba?
 
Aslına bakarsanız Çağdaş Avukatlar Grubu mensubu avukatlar bulunduğu yerde tek tek, LGBTİ bireylere dönük şiddete karşı hukuki mücadelenin içerisinde yer almakta veya bu yöndeki görüşlerini açıkça ortaya koymaktadırlar. O bakımdan, belki bizim açımızdan yenilik teşkil eden, bu yaklaşımın yazıya dökülmesidir. Tabi bunun Türkiye’de ilk olup olmadığı konusunda kesin bir şey söylemem mümkün değil ancak hem grubumuzun önseçimle belirlediği adaylar ve adayların aktif katılımı ile hazırlanan bildirgemiz, hem de 4 senelik yönetim pratiğimiz İzmir Barosu’nun ayrımcılıkla mücadele noktasındaki etkin konumunu göstermektedir düşüncesindeyim. Tabi “en iyisi midir” diye sorarsanız cevabım “evet, en iyisi” olmayacak. Bu konuda eksik yönlerimiz mutlaka vardır ancak sahip olduğumuz vizyon yalnızca İzmir’de de değil, dünya baroları içerisinde İzmir Baro’sunun ayrımcılıkla hukuki mücadelede örnek gösterilecek bir baro olmasıdır.
 
Peki bu vizyona yalnızca LGBTİ hakları bakımından mı sahipsiniz?
 
Elbette değil. Yine bildirgemize atıf yaparak sorunuzu cevaplamak istiyorum. İnsanoğlunun; doğa ve yeryüzünün yalnızca kendisine ait olduğu şeklindeki genel davranışı ve insan odaklı bir doğa kurgusuna sahip olması temel sorunlardan biridir. Oysa doğa hayvanlarla birlikte paylaştığımız bir bütün. “Dünya yalnızca bizim değildir” diyerek türcülüğe karşı tutumumuzu gösteriyoruz. Öte yandan; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun yürürlüğe girmesi ile birlikte mülteci hukuku bakımından barolara ve avukatlara önemli sorumluluklar verilmiştir. İzmir Barosu henüz yasa tam anlamıyla yürürlüğe girmeden İltica ve Göç Komisyonunu kurmuş ve konuya ilişkin ulusal ve uluslararası ölçekte çalışmalar yapmıştır. Öte yandan doğa yalnızca içinde barındırdıkları ile varoluşu ile de tehdit altındadır. Yaşanabilir bir çevre mücadelesi, temel etkinliklerimizdendir. Ben bunları madde madde sınırlamak, sıralamak istemiyorum çünkü haklar arasında hiyerarşi kuran bir yaklaşımımız yok. Kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları alanları da baromuzun çok aktif ve geniş bir avukat katılımı ile mücadele ettikleri alanlardır. Ancak nihai olarak şunu söyleyebilirim ki hak temelli mücadeleler bir denizi oluşturuyorsa, İzmir Baro’sunun ve özellikle Çağdaş Avukatlar Grubunun en önemli kaynağı, o denizin kendisidir.
 
Sizce LGBTİ’lere dönük hak ihlalleri bakımından İzmir ne durumda?
 
Bu tip her soruya vereceğim sabit cevap “yetersiz” olacaktır, önce bunu belirteyim. Burada sorunu iki yönlü ele alıyoruz; ilki ihlallerin görünür kılınması ikincisi de mücadele. Bu iki alanda çalışmaların arttırılması gerekiyor. Henüz bu röportajı yapmadan birkaç gün önce Bornova’da işlendiğini bildiğimiz nefret cinayeti; nefret cinayetleri zincirine yeni bir halka ekledi. Keza zaman zaman Alsancak bölgesinin, hak ihlallerinin yoğun yaşandığı bir bölgeye dönüştüğünü biliyoruz. Dolayısıyla özellikle demokratik kitle örgütleri ile iletişim ve eşgüdümü arttırarak sorun alanlarının tespiti ve baronun zaten mevcut olan duyarlığının yaygın ve etkili biçimde arttırılması gerekiyor.
 
Baro’da önümüzdeki dönem ayrımcılık konusunda nasıl bir çalışma içerisinde olacaksınız? Örneğin zaman zaman gündeme gelen Ayrımcılık Yasası’nda baroların aktif katılımı var mı? Bir diğer konu da cezasızlık, bildirgenizde LGBTİ bireylere dönük ihlaller konusunda cezasızlık yönüne vurgu yapmışsınız, nasıl bir mücadele öngörüyorsunuz?
 
Burada temel sorun şudur. Özellikle hükümet çevreleri ayrımcılık konusunda, kendi ideolojilerine göre bir çerçeve çiziyorlar. Oysa yukarıda da ifade ettim; haklar arasında hiyerarşi yoktur. Bu ayrımcılık formları bakımından da böyledir. Ayrımcılıkla mücadele belli bir politik tercih veya ideolojik önceliğe hapsedilemez. Dolayısıyla ayrımcılık konusunda yapılan bir yasalaştırma faaliyetinin kendisi; bir kısım ayrımcılık modellerini içerip bir kısmını içermiyorsa, yasanın kendisi ayrımcılığı yeniden üreten bir yasa olmaya mahkûmdur. Yani var olduğu amaca hizmet etmeyen bir metin ortaya çıkar. Uygulamasını üç-beş davada; o da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı içermeyen biçimde gördüğümüz TCK 122. madde, geçtiğimiz aylarda kapsam bakımından daraltıldı. Bunu yalnızca ceza hukuku bakımından da düşünmüyoruz; iş kanunu bakımından da durum böyledir. Özetle ayrımcılıkla mücadele noktasını yalnızca ceza politikası ile giderilebilecek bir nokta olarak da görmüyoruz.
 
Hükümet çevreleri, demokratik kitle örgütlerinin yasama faaliyetlerine aktif katılımı noktasında istekli değil. Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu’nun oluşum sürecinde alt komisyon düzleminde barolardan ve kitle örgütlerinden alınan görüşlerin yasaya yansımadığını hepimiz gördük. Dolayısıyla aktif katılımın yasama faaliyeti bakımından kanalları açık değil. Ancak hukuki mücadeleyi daha da geliştirerek sürdüreceğiz. Kitle örgütlerinin bu süreçlere katılımını zorlayan ve talep eden konumumuzu aynen koruyacağız.
 
Baroda da bir eylem planı oluşturmak istiyoruz. Tabi seçim bildirgesinde bu, kendi sistematiği bakımından yer almadı. Ancak alandaki birikimi, hukuksal çerçevede kullanmak için daha aktif bir yol izleyeceğiz. Diğer yerellerdeki pratikler ve İzmir yerelindeki dernek ve sivil oluşumların deneyimleri ve kendi pratikleri bizim açımızdan değer taşıyor.
 
Çağdaş Avukatlar Grubu, LGBTİ hakları konusunda şimdiye kadar ne gibi çalışmalar yaptı, davalar izledi ya da şikâyetlerde bulundu?
 
Yönetimimiz dönemindeki Baro; ayrımcılık ve cezasızlıkla mücadele konusunda kendisine yönelen taleplere her zaman olumlu yanıt vermiş ve dayanışma içinde olmuştur. Özellikle İzmir merkezli olsun, olmasın; demokratik kitle örgütü olan LGBTİ dernek ve oluşumları ile dirsek temasımız hep olmuştur. Bütününe ilişkin kesin bir söz söyleyemeyiz ancak İzmir’de LGBTİ hakları alanında mücadele eden avukatlara baktığınızda zaten orada büyük oranda Çağdaş Avukatlar Grubunu görürsünüz. LGBTİ bireylere dönük şiddet için açılan ceza davalarının takibinden bu konuda yapılan suç duyurularına; Anayasa Mahkemesi nezdinde yapılan başvurulardan AİHM süreçlerine; Kabahatler Kanunu’ndan kaynaklanan mağduriyetlerden bütün bu konularda yapılan akademik çabalara dek birçok alandaki çalışma bizim hem sahiplendiğimiz, hem de öznesi olduğumuz çalışmalardır. Önümüzdeki dönem öncelikle bir ihtiyaç analizi yaparak görünür olmayan ihlalleri görünür kılmak, öte yandan mevcut ihlallerle daha etkin bir mücadele sürdürmek noktasında çalışmalarımız şekillenecektir.
 
Neler eklemek istersiniz?
 
Eklenecek çok şey var elbette, ne söylesek eksik kalacak. Daha çok dayanışma ve daha iyi bir mücadele ile LGBTİ bireylere dönük ihlallerin azalması için, elbirliği ile ne gerekiyorsa yapacağız. 

Etiketler: insan hakları
İstihdam