27/07/2020 | Yazar: Kaos GL

İzmir Kent Konseyi, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi hizmet binası kolonlarından “LGBT renklerini” kaldırılma talebine dair bir açıklama yayımladı.

İzmir Kent Konseyi: Gökkuşağında olmayan tek renk nefretin rengidir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İzmir Kent Konseyi, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet binası kolonlarından “LGBT renklerini” kaldırılma talebine dair bir açıklama yayımladı.

Konsey açıklamasında İzmir Büyükşehir Belediyesi kolonlarının renklendirilmesi üzerinden Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yöneltilen suçlamaların nefret, kin, ayrımcılık ve ötekileştirmeyi körüklediğini belirtiyor.

“LGBTİ+ öznelerin cinsel yönelimi ve kimliği nedeniyle uğradığı ayrımcılığı, bunun yol açtığı eşitsizliği, şiddet ve nefret diliyle karşılaşmayı ortadan kaldırıp insan olarak hep birlikte yaşamak için mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının, konseyimizin üyesi olsun olmasın, dayatma, ötekileştirme, şiddet, nefret ve sömürü içermeyen, demokratik yollarla eşit insan olma arzusunu ve çabasını dile getirebildikleri koşulları yaratmak için mücadele etmeye söz veriyoruz” diyen Konseyin açıklamasının tamamı şöyle:

“Yaşamı, siyah ve beyaz arasına sıkıştırmayı kabul etmiyoruz”

“Kamuoyuna,

“İnsanın doğaya içkin bir varlık olmasından ötürü renkler eğitim hayatımızın başından itibaren itinayla öğretilir bizlere. İlkokul bilgisidir renk kategorileri: ana renkler, ara renkler, soğuk renkler, sıcak renkler vb. Bunun yanında, insanın psikososyal bir varlık olmasından ötürü renklerin çağrıştırdıkları vardır bir de. Yani renkler aynı zamanda farklı psikolojik karşılıklar yaratır zihnimizde: umut, sevgi, derinlik, aşk, yaşama sevinci, öfke, huzursuzluk, soğukluk, uzaklık vb.

“Malzememiz insan ise bu çağrışımların bağlamı da insanın en temel sahip olduklarıdır dolayısı ile: duygularımız ve aklımız. Renklerin dinsel ya da politik motivasyonlarla içinin doldurulması ise doğrudan sembolik düşünmenin ve sembollere olan ihtiyacımızın getirisidir. Bu semboller üzerinden bağlılıklar ve karşıtlıklar, dost ve düşman yaratılması da en sık başvurulan iktidar stratejilerinden biridir.

“Son günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi kolonlarının renklendirilmesi üzerinden Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yöneltilen suçlamalar da şunları körüklüyor: nefret, kin, ayrımcılık ve ötekileştirme. Kent konseyleri olarak yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılması görevimizi hemşerilik hukuku ve ortak yaşam bilinci çerçevesinde kentin ve kentlinin hak ve hukukunun koruyarak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı güçlendirerek, kendisini ve yereldeki tüm kurumları saydamlık, katılım ve ortak akıl ilkeleri doğrultusunda yönlendirerek gerçekleştirmekle yükümlüyüz.

“Tam da bu yüzden dili, dini, ırkı, politik görüşü, toplumsal cinsiyeti, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun hemşerilerimizin şiddet diline, dışlayıcı, ötekileştirici muameleye ve nefret söylemine maruz kalmamaları için mücadele etmek ve ortak yaşamın huzurunu sağlayan birlikteliği, mücadeleyi örgütlemek en doğal hak savunusu alanlarımız. Dezavantajlı toplumsal grupların temel insan haklarını yaşayabilmeleri, sosyal hizmetlere erişimlerinin, siyasal ve ekonomik katılımlarının en uygun yöntemlerle sağlanması, bu grupların karşılaştıkları ayrımcılığa, nefret dili ve nefret suçuna, şiddete maruz kalmamaları için toplumsal farkındalık çalışmalarının yürütülmesi ve kamusal alanda kendilerini nasıl ifade ediyorlarsa öyle var olabilmeleri ve temsil edilebilmeleri için zemin hazırlanması en önemli görevlerimizdendir.

“Hedefimiz demokrasinin standartlarını yükseltmeye katkı yapmaktır. İdealimiz kentimizin en demokratik biçimde yönetilmesidir. Ve biliyoruz ki, kentimizde ve ülkemizde demokratik standartların yükselmesi ancak kapsayıcı, içerici ve bütünleşik bir kamu yönetimi ile mümkün olacaktır. Halkı barış içinde kardeşçe bir arada yaşamak yerine birbirine karşı kin ve nefrete teşvik etmek demokrasiye giden, demokrasiyi genişleten, yükselten yolun taşlarını döşemez.

“Demokrasi ancak çok ses, çok renk ve çok nefesin müşterekler içerisinde bir arada yaşayabilmesi ile gelişir. Bizim tüm çabamız ve derdimiz böylesi bir iklimin kentimizde ve ülkemizde kök salmasına katkı koymaktır. Bu doğrultuda, kentimizin yöneticilerinden, siyasi temsilcilerinden beklentimiz her yurttaşa, her hemşerimize ayrımcılık içermeyen bir yaklaşımla eşit ve adil davranmalarıdır. Türkiye’nin de taraf olduğu insan haklarına ilişkin sözleşmelere saygı gösterip bu sözleşmelerin gereğini yapmalarıdır.

“Ayrımcılığa ve şiddete yol açabilecek her şeyden sakınmaları, halkı kin ve öfkeye sevk etmemeye gereken dikkati göstermeleridir. İzmir Kent Konseyi olarak inanıyoruz ki, bize düşen de yaşamın çeşitliliğinden beslenmek yerine ikilikler arasında sıkıştırılmasına yönelik çabalara, eşitsizlik ve ayrımcılık içeren toplumsal adaleti zedeleyen her türlü davranışa karşı hayatı tüm renkleriyle ahenk içinde yaşamak arzusu ve çabalarını savunmak ve kucaklamaktır.

“Bu, bizim için İzmirli olmanın ama daha önemlisi insan olmanın bizlere getirdiği sorumluluktur. LGBTİ+ öznelerin cinsel yönelimi ve kimliği nedeniyle uğradığı ayrımcılığı, bunun yol açtığı eşitsizliği, şiddet ve nefret diliyle karşılaşmayı ortadan kaldırıp insan olarak hep birlikte yaşamak için mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının, konseyimizin üyesi olsun olmasın, dayatma, ötekileştirme, şiddet, nefret ve sömürü içermeyen, demokratik yollarla eşit insan olma arzusunu ve çabasını dile getirebildikleri koşulları yaratmak için mücadele etmeye söz veriyoruz.

“Çünkü bizim yerimiz, renkleri ve toplumu şiddet ve nefret diliyle birbirine düşmanlaştırmaya direnen ve yalnızca birlikte ve insanca yaşamayı savunan toplumsal güçlerin yanıdır. Bir kez daha söylüyoruz, renkler üzerinden toplumsal ifsada yol açan nefret dilinin karşısında, hedef aldığı insanların yanındayız. Gökkuşağında olmayan tek renk nefretin rengidir. Yaşamı, siyah ve beyaz arasına sıkıştırmayı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
İstihdam