16/10/2016 | Yazar: Gözde Demirbilek
Hayvan özgürlüğü mücadelesi kendine özgür alanlar yaratmaya devam ediyor. Biz de, İzmir’in ilk vegan kafesi olan Yaşam Kafe ile veganlık ve kafeleşme süreçleri üzerine söyleştik. Keyifli okumalar!
Hayvan özgürlüğü mücadelesi kendine özgür alanlar yaratmaya devam ediyor. Biz de, İzmir’in ilk vegan kafesi olan Yaşam Kafe ile veganlık ve kafeleşme süreçleri üzerine söyleştik. Keyifli okumalar!
Son günlerde, kafelerin menülerinde vegan seçenekler gözümüze çarpıyor. Peki, bir mekânın tamamen vegan ürün kullanmasını istiyorsak? Evet, yemek yedikten sonra elimizi yıkadığımız sabunun dahi!
İzmir’in ilk vegan kafesi olan Yaşam Kafe’nin işletmecileri Gülçin Şermeti ve Hakan Yaşam ile konuştuk.
Kendilerini tanıtmayı onlara bırakıyor, keyifli okumalar diliyorum!
Gülçin Şermeti: Ataerki kıskacını fark edip feminizm ışığıyla yolumun açılması çok değil 3 yıl öncesine denk geliyor. Veganlık sürecim de aynı doğrultuda hayatıma yön verdi. Kendimi tanımlamak istersem “vegan feminist” ifadesini kullanmaktan yana olurum. Kafeden önce İngilizce öğretmeni olarak çalışıyordum. İstifamı verdim ve sabahları lanet ederek uyanmadığım bir işim var. Düzen dayatması bir işi reddettiğim için çok fazla baskıya maruz kaldım. Şimdi geride kaldığı için ve yine de az da olsa bana bir şeyler kattığı için seviniyorum. Yaşam Kafe ya da sadece bir kafe açma ideali üniversiteden kalma benim için ya da belki de çoğu kişi için. Bunu şu anda deneyimliyor olmaktan dolayı son derece keyifli hissediyorum.
Hakan Yaşam: İstanbul Üniversitesi Siyaset ve Kamu yönetimi mezunuyum. Alanım ile ilgili siyasi ve etnik köken sebepleri nedeniyle iş bulamayınca, İstanbul’da bir reklam firmasında çalışmaya başladım. Bu süre zarfında veganlık ve hayvan özgürlüğü ile tanıştım. Bunu feminizm ve LGBTİ+ mücadelesi takip etti. Şimdi bu mücadele ve bilinci tüm insanlığa kazandırmak tek amacımız oldu.
Kafeleşme süreci nasıl başladı?
Gülçin: İkimiz de (Hakan ve ben) günümüzün büyük bir çoğunluğunu dışarıda geçiriyoruz diğer herkes gibi. Temel ihtiyaçlarımızdan olan beslenme konusunda vegan bireyler olarak sıkıntı yaşadığımız malumunuz. İzmir'i seçmemiz de anlaşılır olarak burada vegan bireylere hitap edecek kafe/restoran/lokanta olmamasından ileri geliyor. Vejetaryen bir yerde yemek yemek isteseniz bile kafanızı bulandıracak birçok şeye tanık oluyorsunuz. Bizim tanıklıklarımız da çok bu konuda, o nedenle mesela ev yemeği yapan lokantalardan kaçınıyoruz. İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Diyarbakır'da vegan/vejetaryen başlığı altında (ki yanlış anlaşılmasın bu tip işletmelerin vegan olmasından yana tavrımız) kafeler açılırken, İzmir'de tamamen vegan hiçbir yere rast gelmememiz düşündürücü oldu bizim için. Fikir tohumlarını ektik ve Yaşam Kafe'yi açmak için kolları sıvadık.
Neden "Yaşam"?
Gülçin: Hakan soy ismini verdi. :) Manifestomuzda belirttiğimiz gibi bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar, aynı var olma ve saygı görme hakkına sahiptirler. Her canlının ruha sahip olduğunu kabul ettiğimiz ve bu ruh eşitliği beraberinde getirdiği için, katliamın karşısında şefkati ve yaşam hakkını savunduğumuz; yaşam hakkının tüm canlılar için en temel hak olduğuna inandığımız için kafenin adı Yaşam.
Yaşam Kafe manifestosunda alternatif bir mutfak vurgusu var, bu alternatiflik mekâna da yansıyor mu? Yani kafeye gelenler yemek yemek dışında aktiviteler yapabiliyorlar mı?
Hakan: Aslında alternatif mutfak derken bitkisel bazlı beslenmeyi ön plana çıkarmak istedik. Geleneksel Türkiye mutfağını veganlaştırma sürecini başlatmak amaçlarımızdan biri. Ayrıca kafeyi açarken düşündük ki sıradan bir kafe haline gelmemek adına etkinlik düzenleyelim, atölyeler yapalım, farklı mecraalardan insanlar gelsin toplantı, söyleşi düzenlesin. İlk olarak Feminizm Hareketi Derneği toplantılarını almaya başladı üst katımızda. Aralarında vegan bireyler de olduğu için tercih sebebi olduk sanıyoruz. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma gruplarından, kişilerden de etkinlik talepleri geliyor. Yaşam Kafe herkesin ortak yaşam alanı olsun istediğimiz için, dileyen kendine rahatlıkla yer bulabilir. Biz de Yaşam Kafe olarak etkinlik açacağız yakın bir zamanda. Tematik söyleşiler planladık. Sosyal medya hesaplarımızdan tarihlerle ilgili paylaşımda bulunacağız.
Ne zaman ve nasıl vegan oldunuz? :) "Earthlings" sizde de büyük etki yarattı mı mesela?
Gülçin: Yaklaşık 3 yıl kadar önce bir süre vejetaryen olduktan sonra veganlığa geçiş yaptım. Hayvanlara karşı sorumluluğumun vejetaryen olmamla bağlantısız olduğunu keşfettiğimde vegan oldum. Vejetaryenseniz, bunu doğrudan söylemekten kaçınmıyorum bir süredir, hayvanlara yapılan zulmü devam ettiriyorsunuz. Seçim özgürlüğü adı altında hayvansal birçok maddeyi hayatınıza sokuyor ve süreklilik sağlıyorsunuz. İster endüstriyel ister organik adı altında olsun her iki kavram da birbirini devamlı besliyor ve birbirinden besleniyor. Bu nedenle veganlık eşittir tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymak benim tanımlamama göre. İtiraf edeyim “Earthlings” filmini hala izlemiş değilim. Neden bilmiyorum popülerlik kazanmış şeylere ilgim pek olmadı. Kafede gösterim yaptığımızda herkesle birlikte izlemek için saklıyorum o hakkımı şimdilik. Beni en çok etkileyen -kimi zaman görüşlerini desteklemesem de Gary Yourofsky olmuştur. Youtube üzerinden söyleşi ve röportaj videolarını izledim. Hayvan kullanımı konusunda beni sorgulamalara iten kişi o olmuştur.
Hakan: 2013 yılının Ekim ayında veganlığa geçiş yaptım. Benim için, kendi tarihim için milat sayılır. Bu beni ruhani bir rahatlığa ve zihin açıklığına götüren en değerli başlangıç zamanıdır. Yaptığın zulümden kaçıp en az zararı vermek... Sadece hayvan özgürlüğü değil aynı paralelde doğayı, yaşadığın yer olan dünyayı düşünmek, elinden geldiği şekilde değiştirmek ve farkındalığı yaymak hem seni sen yapan kutsal değer olurken bir yandan seni ruhani bir mutluluğa kavuşturan bir olay oluveriyor. “Earthlings” izlemedim. Çünkü youtube üzerinden kesik parçalar halinde izlememe rağmen bu acıyı ve vahşeti izlemek bana zarar veriyordu. Bu nedenle izlemedim. Galiba izlemeyeceğim.
İzmir Vegan Forum vardı... İşlevselliğini koruyor mu ya da iletişim halinde misiniz hâlen?
Hakan: İzmir Vegan Forum’un temelleri Gülçin ile tanışma örgütlenmesine dayanıyor. O zamanlar Hayvanlara Özgürlük Partisi (HÖP) kurma ve örgütlenmesi içerisindeydik. İzmir örgütlenmesine Gülçin yardımcı oluyordu. Sonra İzmir ayağı olarak HÖP dağıldı. Ve kendilerine İzmir Vegan Forum demeye başladılar. İçinde değilim. İşlevselliği konusunda benim bir bilgim yok.
Gülçin: Ben içinde oldum yaklaşık bir yıl kadar. Sonrasında iyi bir örgütlenme bilinci yerleşmediği, feminist bir bakış açısına sahip olmayan, eril yapıyı sözel anlamda devam ettiren kişilerden uzak durmak adına forumla bağlantımı noktaladım. Şu an için gruptan görüştüğüm arkadaşlar var ama bilgim yok işlerliği konusunda.
İzmir'de vegan farkındalığı nasıl buluyorsunuz? Arttığını hissettiren yeni hareketler gözlemliyor musunuz?
Gülçin: Kafeden önce düzenlediğimiz vegan kamp etkinliğinde de, sonrasında İzmir'de Vegan Olmak sayfasının vegan piknik etkinliğinde de gözlemlediğimiz vegan bireylerin veya dediğin gibi bu farkındalığa erişenlerin sayısında ciddi bir artış var. Kafeyle birlikte somut anlamda buna tanık olma halini yaşamaktayız her gün. Bir gün kafeye gelip, ertesi gün vegan oldum diyenler var. Ya da soluğu bir koşu bizde alıp ne iyi ettiniz de açtınız burayı diyenler var. Şu sıralarda düzenlediğimiz bir anket var Yaşam Kafeyle ilgili. Vegan bireyleri ve isteklerini, bizden talep ettiklerini anlamaya çalışıyoruz. Bizlerle ilgili görüş belirtmek isteyenleri Facebook sayfamıza da davet etmek isteriz bu kanalla.
“İzmir'de vegan olmak” sayfasından takip ettiğim kadarıyla Alsancak'ta genelde artık vegan seçenekler eklenmeye başladı. Tamamen vegan bir kafe olarak Yaşam Kafe hak ettiği ilgiyi görüyor mu sizce şu an?
Aslında biz burada kafe açarken tam olarak temennilerimizden biri buydu. Yani vegan seçeneklerin çoğalması. Diğer kafelerin de bunu gözlemlemesi ve vegan bireylerinde belli bir çoğunlukta olduklarını fark etmelerini sağlamak. Bu da tamamen vegan olmayan ama veganların da beslenmesini kolaylaştırmak için menülerini zenginlestirmelerini sağlamak. Bizce işe yarayacaktır.
Kafe ilgi görüyor ve bizde ilgi görmesi için sürekli menümüzde yenilikler ve etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. İlgi görmesinin en büyük sebebi çalışanların ve kafenin tamamen vegan olması. Bu da veganların gönül rahatlığıyla kafeye gelmesini sağlıyor.
Okuyucularımıza buradan ne söylemek istersiniz?
Manifestomuzdan birkaç cümle kurmak isteriz. Tüm canlılara karşı olabildiğince yüksek bir farkındalıkla yaklaşmak ve olabildiğince az zarar vermek erdemlerin en büyüğüdür. Her türlü aşağılama, karalama, çevresel duyarsızlık, doğaya karşı saygısızlık, insana karşı nefret bu erdemin hiçbir şekilde yanında yer alamaz. Yaşam çoğuldur ve birliktelikle mümkündür. Onu erdemli hale getiren bu değerlerdir. Gelin hep beraber bu güzel dünyayı bu yaşam ağacının altında toplayalım.
Yaşam Kafe adres: 1456 sokak No: 50/A, Alsancak, Konak
Yaşam Kafe'nin Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
Etiketler: yaşam, ekoloji