10/02/2025 | Yazar: Kaos GL

Judith Butler’ın The Guardian’daki yazısı Cemre Su Kavalalı’nın çevirisiyle Corpus Dergi’de yayınlandı: “Trans haklarının cinsiyete dayalı yasaları tehdit ettiği iddiası saçmadır: Bu haklar zaten mevzubahis yasalara dahildir ve onlar tarafından korunması beklenir.”

Judith Butler yazdı: "Trump’ın sadist neşesi nereden geliyor?" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Judith Butler’ın The Guardian’da yayınlanan “Trump is unleashing sadism upon the world. But we cannot get overwhelmed” başlıklı yazısı Cemre Su Kavalalı’nın çevirisiyle Corpus Dergi’nin internet sitesinde yayınlandı.

Butler, “Trump’ın Sadist Neşesi Nereden Geliyor?” başlıklı yazısında “Trump, her gün bir dizi yıkıcı ve dehşet verici kararname çıkarıp kamuoyu açıklamaları yaparken, hakaretlerini muhatap almayarak meselelerin birbirine nasıl bağlandığını fark etmek hiç bu kadar önemli olmamıştı” dedi.

Butler’ın yazısından satırbaşları şöyle.

“Nefretin arsızca sergilenmesi, hakların küçümsenmesi, “toplumsal cinsiyet”i ve onun ikili cinsiyet sistemine yönelik meydan okumalarını yasaklayarak (trans, interseks ve non-binary bireylerin varlığını ve haklarını reddetmek) insanların eşitlik ve özgürlük haklarından mahrum bırakılmasına yönelik istek, sürekli ve sistematik ayrımcılığa maruz kalanları güçlendirmeyi amaçlayan DEI programlarını yok etmek; göçmenleri zorla sınır dışı etmek ve Gazze’de soykırımda hayatta kalmayı başarmış, travmatize olmuş insanların tamamen mülksüzleştirilmesi çağrıları…

“Soykırım” [genocide] terimini ortaya atan Polonyalı Yahudi hukukçu Raphael Lemkin, bunun “ulusal grupların yaşamlarının temel dayanaklarının yok edilmesine yönelik düzenlenen… bireysel güvenlik, özgürlük, sağlık ve insan onurunun tüm temellerini ortadan kaldırılarak başarılabilecek koordine edilmiş bir plan” olduğunu açıkça belirtmişti. Nitekim, çocukların zorla göç ettirilmesi, 1948’de kabul edilen Soykırım Sözleşmesi kapsamında cezalandırılması gereken beşinci eylem olarak tanımlanmıştır.

Trump’ın hak gaspına meyleden tüm icraatları soykırım kapsamına girmese de, birçoğu faşist tutkularını yansıtır. Trans, interseks ve non-binary bireylerin sağlık hizmetlerine erişim, hukuki tanınma ve ifade özgürlüğü haklarını reddetmek bu insanların yaşamlarının tam da temel yaşam dayanaklarına saldırıdır. Muhafazakâr Yüksek Mahkeme bile trans ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan bireylere yönelik ayrımcılığın, cinsiyet temelinde bir ayrımcılık olduğunu kabul etmiştir (Bostock v. Clayton, 2020).

Bu nedenle, trans haklarının cinsiyete dayalı yasaları tehdit ettiği iddiası saçmadır: Bu haklar zaten mevzubahis yasalara dahildir ve onlar tarafından korunması beklenir. Göçmenleri okullardan ve evlerinden toplayarak zorla ıslahevlerine göndermek, onları hukuki sürecin tüm güvencelerinden mahrum bırakmak, yalnızca bu topluluklara duyulan açık bir düşmanlığı değil, anayasal demokrasinin kendisine yönelik bir tehdidi de gösterir. Doğum yoluyla vatandaşlık hakkına yönelik tehdit, en temel anayasal güvencelere meydan okumakta ve Trump’ı anayasal kuralların ve güçler ayrılığının üzerinde konumlandırmaktadır.”

Yazının tamamı için tıklayın


Etiketler: insan hakları, siyaset, dünyadan
İstihdam