03/07/2007 | Yazar: Hande Öğüt
‘Eşcinselliğe sıklıkla, popüler bir marjinalleşme ya da şirin bir parodileşme şeklinde yer veren kadın dergileri, farkı cinsel kimliklere karşı anlayışlı ya da hoşgörülü olma edasıyla öncel bir dışlamayı ve tahakkümü dile getirir örtük biçimde. Oysa kadın sadece heteroseksüel bir kimlik değil.’ Hande Öğüt, kadın dergileri üzerine yazılmış iki kitap üzerinden cinsiyetçiliği anlatıyor.
‘Eşcinselliğe sıklıkla, popüler bir marjinalleşme ya da şirin bir parodileşme şeklinde yer veren kadın dergileri, farkı cinsel kimliklere karşı anlayışlı ya da hoşgörülü olma edasıyla öncel bir dışlamayı ve tahakkümü dile getirir örtük biçimde. Oysa kadın sadece heteroseksüel bir kimlik değil.’ Hande Öğüt, kadın dergileri üzerine yazılmış iki kitap üzerinden cinsiyetçiliği anlatıyor.KAOS GL
Hande Öğüt
Çağımız kadın dergilerinin hâlâ kurtulamadığı şu soru: 'Erkekler ne ister'in yanıtının değişmemesi, modernlik ve ilerleme kandırmacasıyla statükocu yanımızı gösterirken bir yandan da kadınların hayvanlarla bir tutulduğu bir ideolojinin izdüşümünü verir. Çünkü yanıt daima 'iyi bir seks ve biftek'tir. Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer ve bu mide de mutlaka et ile doldurulmalıdır. Erkeğin ete olan düşkünlüğü, kadın ve erkek dergilerinin daha kapaklarındaki çıplak kadın fotoğraflarıyla tatmin edilir ve kışkırtılır. Kadının bir et parçasına indirgendiği bu söylemde hayvanlar da cinsel nitelikler kazanır. Hayvanların cinselleştirilip kadınsılaştırıldığı, kadınların da hayvanlaştırıldığını ataerkil ideolojinin beslendiği sektörler, reklam, kozmetik, moda ve magazinel kadın dergileridir şüphesiz. Feminizmi dahi ticari amaçlarının aracısı haline getiren, genelde eril sermaye tarafından örgütlenip finanse edilen bu dergiler, her ne kadar popüler kültüre hizmet etse de siyasileşerek bir propaganda aracına dönüşürler. Çünkü temsil politik bir sorundur.
Regl ve orgazmı, kadın anatomisi ve cinselliğini temel sorunsal haline getiren bu dergilerin metinsel söylemleri ve reklamlarında regl olmuş kadına özel bir muamele yapılır; farklı bir tür olarak özelleştirilir, bir hedefin işaretçisi kılınır: Kadının eksik bir varlık olduğu savsözünün kanıtlanmasının işaretçisi...
Feminist ilkeleri ticari değerlere bu şekilde uyarlayan kadın dergileri, feminizmin bütünsel ve politik mücadele alanını bireysel ve bireyci değerlere indirgeyerek ticarileşirken ataerkil ideolojiye hizmet etmekten de geri durmaz. Hamasi erkek söylemi içinden konuşmayı özgürlük olarak sunan popüler kültür metinlerinin feminizme yaptığı yeni yatırımı, Türkiye ve Britanya'daki kadın dergileri üzerinden inceleyen Süheyla Kırca Schroeder, 1990'larda Britanya ve Türkiye'de yayımlanan dergiler arasındaki temel farkın, Britanya kadın dergilerinin feminizmi çoğunlukla ürünler aracılığıyla yeniden tanımlaması olduğunu belirtiyor: "Böylelikle feminizmin hegemonya-karşıtı söylemleri ticari ürünlerin içerisine yedirilir, dolayısıyla ne ataerki ne kapitalist düzen tehdit edilir."
Feminizmi böylesine evcilleştiren, erkek öznelliğini kadınlara 'moda' olarak giydiren, bir yandan da gerçekliğin doğrudan temsili olma iddiasındaki kadın dergilerindeki metinler, kadınlar için çeşitli öznellikler sunar görünürde. Kadınlar sadece kişisel ve duygusal istekleri ve başarılarıyla ilgili bireyler olarak sunulmaz, güçlü, ekonomik açıdan bağımsız ve kendine güvenen bireyler olarak da kurgulanır. Ancak buradaki çok açık mesaj, kadınların kendilerine bakıp çekici hale gelerek, kadınsılıklarına değer verdikleri takdirde arzularının tatmin edilebileceği yönündedir. Tabii erkek tarafından tayin edilen, ancak dilendiği zaman cinsiyetsizleştirilen arzuların... Alain Touraine'nin sözleriyle, kadın cinselliği, ürünü erotize etmek üzere nesneye aktarılır. Dolayısıyla kadın 'erotiksizleştirilir'. Arzu nesnesinden çok bu nesnenin içinde yer aldığı fantezinin de önemsendiği kadın dergilerinde kadın bir mit olarak inşa edilir; en güzel, en akıllı, en saf, en masum, en başarılı.
Bu yönleriyle, Cumhuriyetin ilk yıllarında Kemalistlerin bir 'tabula rasa' olarak görüp inşa ettikleri kadın imgesinden ayrışmazlar. 90'lar itibarıyla yayımlanan kimi dergilerin söylemlerinde feminist değerlere güçlü bir vurgu yapılmasıyla kadınların reklamlarda stereotip ve cinsiyetçi ideolojinin kadın imgelerini yeniden üreten geleneksel rolleri içinde tasvir edilmesi arasında belirgin bir çelişki vardır Kırca'ya göre. Popüler bir kadın dergisinin, 'Kadın Hakları' kitabını derginin içinde değil de bir ek olarak vermesi ticari ve popüler söylemlerle feminist söylemin ayrıştığına ve birbirinden kopuk biçimde temsil edildiğine dair mükemmel bir örnektir. Ancak bu hal garip ki Britanya'daki kadın dergilerinde daha vahim. Onların kendilerine mal ettikleri feminizm anlayışı, seçeneklere, daha geniş özgürlüğe ve özerkliğe sahip olma temelinde gelişen popülist kadın arzusunu teşvik ederken reklam sektörü ile iç içe geçiyor.
Parodileşen farklılıklar
Kırca araştırmasında, söz konusu dergilerin beden ve cinsiyet politikalarından da söz ediyor yüzeysel kalmakla birlikte. Kadın bedenini soydukça giydiren (çünkü Levinas'ın işaret ettiği gibi dişinin örtüsü, bir şeyin dıştan bilindiği açıklıkta açılmaz), giydirdikçe soyan (cinsiyet ayrımcılığının giysi düzeyinde kalkması, Barthes için bir tür çıplaklaşmadır) kadın dergilerinde cinsel çağrışımlarla fotoğraflanan kadınların "olmayan bir nesneye yönelik bakışları", itaatkârlığın sembolüdür. Ancak kadın dergilerinin 90'lar itibarıyla çıplak erkek fotoğraflarına yer vermesi, kadının bakılan olmaktan çıkıp erkeğin "bakanın cinsel nesnesi" olarak temsil edilmesi, kadın dergileri açısından devrimci bir tavır olarak görülebilir, Kırca'ya göre. Ne var ki tüm bunların bedeni, kendi ruhu ve gerçekliği olan bir bütün değil, yine bir teşhir nesnesi, bir yüzey olarak ele alan pratikler olduğu gözden kaçar.
Üstelik, Richard Dyer'in ortaya koyduğu üzere erkek modeller ve erkek pin-upların görselleştirilmesi kadınlarınkinden belirgin farklılıklar gösterir. Bir erkek doğrudan kameraya baktığında, bakışı kadının davetkâr ve anonim tebessümünden oldukça farklı bir anlam taşır. En müşfik olduğu anlarda bile, gözlerini kendisini gözetleyene diker ve otoritesini hatırlatır. Toplumsal cinsiyet rollerini modernize ediyor görünerek üreten bu dergiler hegemonya karşıtı söylemin değerleri ve hedeflerini bünyesine dahil ederek paradoksal biçimde geleneksel kadınsılığı muhafaza eder. Britanya kadın dergilerinde kadınsılık genellikle kadın kimliği için bir çerçeve oluşturan cinsellik yoluyla tanımlanır, kadınlara birtakım seksüel tavsiyelerde bulunulur ve bu, emir kipiyle yapılır. Özgürleşin! Bu Bir Emirdir, Kadın ve Erkek Dergilerinde Beden adlı kitap da çıkış noktasını buradan yakalar: Cinselliğin emir kipiyle ifadesi ve erotik bir buyruk dayatması... Bedeni nesne olarak kullanan mizansenler ve sunumlar aracılığıyla tüketimin erotikleştiğini ve kendini, arzuya bir yanıt olarak inşa ettiğini belirten Sylvette Giet, beden imgelerinin ticaret ilişkilerine girişinin sosyal hiyerarşiyle biçimlendiğinde Kırca ile hemfikir.
Ancak her iki kitap da ne yazık ki farklılığa hiç değinmiyor. Hem farklı kılana yer verilmeyişini eleştirip hem de kendi ilgi alanını bu farklılıklara yöneltmeyerek aynı kısırdöngüyü sürdüren kitaplar, sadece beyaz, orta sınıf, kentli ve heteroseksüel dergiler üzerine. Eşcinselliğe sıklıkla, popüler bir marjinalleşme ya da şirin bir parodileşme şeklinde yer veren kadın dergileri, farkı cinsel kimliklere karşı anlayışlı ya da hoşgörülü olma edasıyla öncel bir dışlamayı ve tahakkümü dile getirir örtük biçimde. Oysa kadın sadece heteroseksüel bir kimlik değil. Ve Britanya'da analiz edilebilecek Fyn Times, Diva, Scots Gay Magazine olmak üzere pek çok lezbiyen kadın dergisi yayımlanıyor. Nasıl ki kimlikler, özneli oluşturan çeşitli öznel tutumlarla belirlenirse yani tekil ve sabit değilse ve devamlı surette değişen bir ilişkisel çokluktan ibaretse cinsel kimlikler de aynı şekilde akışkan ve değişkendir. Hegemonik heteroseksüellikteki erotik karşılıklılık, eşit olmayan bir mübadele üzerine temellenir. Oysa cinsiyet farklılığı yepyeni bir biçimde düşünülebilir. Jean Luc Nancy, Cinsel İlişkinin Var'ı kitabında cinsiyetin kendisinden farklılaşan 'varolan' olduğunu, eril/dişil, homo/hetero, aktif/pasif denilen birçok basınç eğimine ve birbirine dolanmış oluşlara göre kendinden farklılaştığına değinir. Cinsel kimlikleri dişi/erkek tekilliğine sabitleyen ve kadınların tümünün heteroseksüel olduğunu zanneden kadın dergileri keşke cinsiyet farklılığını 'kendinden farklılaşma' temelinde okuyabilseler... (Bu konuda harika bir röportaj için Kaos GL'in Mayıs-Haziran 2007 sayısı)
POPÜLER FEMİNİZM - Türkiye ve Britanya'da Kadın Dergileri
Süheyla Kırca Schroeder, Bağlam Yayınları, 2007, 304 sayfa, 14.5 YTL.
ÖZGÜRLEŞİN! BU BİR EMİRDİR - Kadın ve Erkek Dergilerinde Beden
Sylvette Giet, Çeviren: İdil Engindeniz, Dharma Yayınları, 2006, 160 sayfa, 8.95 YTL.
Kaynak: Radikal Kitap, 29 Haziran 2007
Etiketler: kültür sanat