10/10/2022 | Yazar: Selma Koçak
Kadın Koalisyonu’nun 20. yıl buluşması 8-9 Ekim’de Antalya’daydı. Buluşmaya katılan Kaos GL’den Seçin Tuncel, “LGBTİ+’lara şiddete daha fazla ses çıkarmamız gerekiyor” dedi.
8-9 Ekim tarihlerinde Antalya’da yapılan “Kadın Koalisyonu 20. Yıl Buluşması”na Türkiye’nin pek çok ilinden kadın örgütleri ile Kaos GL, 17 Mayıs, Pembe Hayat ve Kırmızı Şemsiye derneklerinden temsilciler katıldı.
Büyük bir umut ve coşkuyla başlayan toplantıda açış konuşmasını İlknur Üstün yaptı. Aslında çok daha önce başlayan kadın hareketinin 2002 yılında Kadın Koalisyonu’nun da katılmasıyla yoluna devam ettiğini vurgulayan Üstün, “Bize yapılanları birbirimize yapmayalım dedik ve bu nedenle feminizmi kendimize ilke edindik. Şiddet, hem biz Türkiyeli kadınların hem de dünyadaki kadınların canını alan, canını yakan temel meseleydi. Sadece fiziksel olmayan bu şiddeti; dilimizle, sözümüzle, gözümüzle birbirimize uygulamayalım dedik. O nedenle, Kürtler, Araplar, ateistler, türbanlılar, dindarlar, mülteciler diye ayırmadık kimseyi. Çok kolay olmadı. Biz kendi alanımızda hiçbir ayrımcılığa geçit vermeyeceğiz, şiddet dilini kabul etmeyeceğiz” diye konuştu.
Bizi dışına atan dünyanın başka bir yer olabileceğini tahayyül ederken hafızanın ve hatırlamanın çok önemli olduğunun altını çizen İlknur Üstün, şöyle devam etti:
“Büyümek sancılı bir süreç bu nedenle bazı şeyleri kendimize yeniden hatırlatıyoruz. Hafıza var olma mücadelesi verenler için bir var olma yoludur, bir direniştir. Önümüze daha büyük hedefler koyabilmenin yoludur. Birbirimizin yaptıklarını görmeye, tarihe bakmaya ve hatırlamaya ihtiyacımız var.”
“Esas meselemiz katılım olmalı”
2002’deki erken seçim kararının ardından bir çağrı yapıldığını ve çağrıya yanıt veren 45 kadın örgütüyle bu yolculuğunun başladığını ve giderek büyüdüğünü anlatan Üstün, Kadın Koalisyonu’nun meselesinin temsil değil katılım olduğuna dikkat çekti:
“Esas meselemiz katılım olmalı. Hayatlarımızı, ortak alanlarımızı biz belirlemeliyiz. Hayatın kurulduğu yer, tam da yaşadığımız yer. Bu nedenle yerel siyaseti odağımıza aldık. Hayatımızı dönüştürmenin, birlikte yürümenin hemen bulunduğumuz yerde başlamasının bizim için daha güvenilir olduğunu gördük. Yerelde, ulusalda ve uluslararasında örgütlendik. Biz farklılıklarımızla bir aradayız, güçlüyüz. Bu beraberlik öyle kolay sağlanmadı. Birbirimizin evinde, birbirimizin sofrasında yemeğimizi yiyerek oluşturduk. Kadınlar hiçbir zaman güvenli sularda yüzmedi. Devletle değilse, babayla, kocayla, mahalleyle, karşı karşıya geldi. Biz hayatı dönüştürmek istiyoruz, bu düzeni değiştirmek istiyoruz. Birlikte yürümeden bunu yapmak mümkün değil. Birbirimize sahip çıkmadan yürümenin mümkün olmadığını biliyoruz. İyi ki birlikteyiz. İyi ki varsınız.”
Hikayemiz: Geçmişten bugüne Kadın Koalisyonu
Açış konuşmasının ardından örgütlerden kadınlar Kadın Koalisyonu’na dair deneyimlerini “Hikayemiz: Geçmişten bugüne Kadın Koalisyonu” başlıklı oturumda anlattı. Deneyim aktarımında zaman zaman duygusal anlar yaşansa da genellikle bol kahkahalı bir aktivite oldu. Kaos GL’den Seçin Tuncel, Koalisyon üyelerinin genellikle lubunyalık 101 konuları için kendisine danıştığını ve bunun çok hoşuna gittiğini anlattı. Deneyim aktarımı yapan kadınlar, Kadın Koalisyonu sayesinde kendilerini daha güçlü hissettiklerini ve Koalisyonu’nun çalışmalarını kolaylaştırdığını anlatarak, birlikte yürümenin önemine değindiler.
Toplantıya katılamayan örgütlerden gelen dijital mesajlar izlendi toplantı salonunda. Canan Güllü, Aksu Bora, Şenal Sarıhan, Sema Kendirci, Oya Aydın, Nebahat Akkoç dijital mesajlar yollayanlar arasında idi. Mesajlarda 2002 yılından bu yana herkesin kendi sesini üretebildiği bir eşitlik platformu olan Kadın Koalisyonu’nun geçen zamanda çok yol kat ettiği ve sadece 20 yıl boyunca var kalabilmesinin bile kutlanmaya değer bir şey olduğu vurgulandı.
“Kadın Koalisyonu’nun Mutfağı”ndan oturumunda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme bildirimi üzerine yürütülen kampanya konusunda bilgi paylaşımı yapıldı. Kampanya sürecinde görev alanlardan Pınar İlkiz, “Kadın Koalisyonu’nun ne kadar güçlü olduğunu görmeme vesile oldu bu süreçteki çalışmalarımız. Bence kampanya sözünü söyledi. 30’a yakın ilden 300’e yakın video topladık” dedi.
“Biz mücadele ederken bir yandan da aşırı sağın yükseldiğine tanık olduk”
Kadın Koalisyonu’nun sosyal medya hesaplarını yürüten Selma Acuner de uluslararası çalışmalar konusunda bilgi aktarımı yaptı ve 1990’lardan beri dünyadaki feminist mücadelenin bir parçası olarak büyük başarılar elde edildiğinin altını çizerek “Türkiye AB’ye girmeden biz girdik. Sokakta, evde, toplantıda hep mücadele ettik. Biz mücadele ederken bir yandan da aşırı sağın yükseldiğine tanık olduk. Gördüğümüz her direnişe karşı direniş geliştirdik ve başardık” diye konuştu.
Aslıhan Tekin de Kadın Koalisyonu’nun uluslararası platformlarda yaptıkları çalışmalar konusunda bilgi verdi ve dayanışmanın güvene dönüştüğü bir ortamda Avrupa’daki kadın hareketine Kadın Koalisyonu’nun katkı sağladığını anlattı. Şehnaz Kıymaz uluslararası savunuculuk faaliyetleri konusunda bilgi paylaşırken Berfu Şeker, Küresel Bağımsız Feminist Kuruluş fikri konusunda tahayyülleri aktardı.
“Nasıl ki saldırılar küreselleşiyorsa dayanışmanın da küreselleşmesi gerekiyor”
Ezel Buse Sönmezocak da yürütülen uluslararası çalışmalar konusunda şunları söyledi:
“Macaristan’daki pedofili yasasından, Pride etkinliklerine ilişkin bildirilere pek çok çalışma yürüttük. Nasıl ki saldırılar küreselleşiyorsa dayanışmanın da küreselleşmesi gerekiyor.”
Kadın Koalisyonu tarafından izleme çalışmalarının bir parçası olarak yürütülen “Zor Zamanlarda Kadın Olmak” adlı raporun hazırlık sürecinde yaşananlar ve sonrasında hak savunucularından İlknur Üstün’ün tutuklanmasıyla sonuçlanan süreç hakkında bilgi verildi:
“Biz kadınlar ve LGBTİ+lar olarak barış istiyoruz. Olağan koşullarda bile olağanüstü hayatları olan bizler, OHAL’de sadece yaşamak için mücadele vermek zorunda kalıyoruz. Toplu ölümlere yol açan katliamlar yapıldı. Dernekleri kapattılar. Soruşturmalar açıldı. Sokağa çıkma yasakları, kayyumlar… Bunların açtığı yaralar bizi de parça parça etti. Koalisyon’da bütün bunların biz kadınların gündelik hayatına ne yaptığını sorduk. OHAL’de kadın olmanın izlerini sürmeye başladık. Adına da ‘Zor Zamanda Kadın Olmak’ dedik. İzleme teknik bir iş değildir, izleme uzman işi de değildir. İzleme istemediğiniz şeyleri değiştirmek için, politika yapan kadınların yaptığı bir eylemdir. Bununla ilgili kocaman bir rapor hazırladık.”
Sonrasında yaşananlarla ilgili Oya Aydın bilgi verdi.
Belediye izleme, seçim izleme, iç güvenlik yasa tasarısı konularında illerde yapılan çalışmalar aktarıldı ve bu izleme çalışmaları sayesinde belediyelerde yaratılan dönüşümlere, içeriği değiştirilen yasalar olduğuna dikkat çekildi.
“Vazgeçmiyoruz”
20. Yıl Buluşması’nın ikinci gününde Işıl Kurnaz Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu konusunda yapılan çalışmalara dair bir sunum yaptı. Eşitlik maddesi dışında kadınlara yönelik bir düzenleme olmadığına dikkat çeken Kurnaz, “Kadınların siyasal temsilini sayılara hapsetmeden bütün alanlardan kadınların görünürlüğünü arttırmak istedik. Ekonomik şiddetinin kadınların siyasi katılımlarında yeniden tanımlanması gerektiğini söyledik. Kadın siyasetçilerin siyasi hayata katılımlarının önünü açmak ve bu alandaki varlıklarını güçlendirilebilmenin yolları üzerine konuştuk. Kadına yönelik siyasal şiddetin boyutlarına değindik. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin tüm kavramlarını kullanarak onun yerine olması gereken eşitlikçi siyasi partiler ve seçim kanunlarına ilişkin bir taslak oluşturduk” dedi.
Siyasal şiddetin sonlanması, toplumsal cinsiyet eşitlikçi kaynak dağılımı ve yüzde 50 – yüzde 50 eşit katılımın Seçim Kanunu ve Siyasal Partiler Kanunu için öne çıkarılan üç temel mesele olduğuna vurgu yapıldı.
Kadın Koalisyonu’nun önümüzdeki sürece dair planları ise “Vazgeçmiyoruz” oturumunda konuşuldu. Katılımcılardan duygularımız – kaynaklarımız – örgüt olarak ihtiyaç duyduklarımız başlıklarında fikirlerini yazmaları istendi. Post-itlere yazılan fikirler bir araya getirildiğinde karamsarlık, öfke, endişe gibi duygular hissedildiği görülse de, daha ziyade feminist isyan, feminist neşe, enerji, umut, mücadeleye devam etme gücü gibi duyguların öne çıkması umut verdi. Kadınların ve LGBTİ+’ların feminist atölyelere, dayanışmaya, neşeye ve coşkuya, samimiyete, daha çok temasa ve daha inatçı olmaya ihtiyacı olduğu görüldü.
“Bugün LGBTİ+ hakları, yarın anayasa”
Bu oturumda söz alan LGBTİ+ örgütlerinin temsilcileri, Kadın Koalisyonu’nda, LGBTİ+ hareketin daha çok kapsanmasına ve transfeminizm tartışmalarının daha fazla yer bulmasına ihtiyaç duyulduğunun altını çizdiler ve LGBTİ+ kavramlar, genel ahlak, toplum ahlakı ve kurulmaya çalışılan aile yapısı üzerinde bir çalışma yapılmasını önerdiler. Ayrıca LGBTİ+’lara yönelik şiddettin çok arttığını ve LGBTİ+lara açılan davalara katılımın çok az olduğunu dile getiren Berfu Şeker, “Nefret propagandası var şu anda, çok yalnız bırakılıyorlar. Bugün LGBTİ+ hakları yarın anayasa. Biz bu konuda ‘ne diyoruz’u ortaya koymamız gerekiyor” dedi.
2015 sonrası LGBTİ+lara yönelik artan şiddete dikkat çeken Kaos GL’den Seçin Tuncel ise, “LGBTİ+ meselesine dair aslında ‘ne oluyor?’ sorusunu sormak gerekiyor kendimize. LGBTİ+ hakları meselesine herkes aynı şekilde bakmasa da bunu değiştirebiliriz. Koalisyon üyelerine yönelik kapsayıcılık ya da çeşitlilik gibi atölyeler yapabiliriz. 2015 sonrası LGBTİ+lara yönelik inanılmaz bir şiddet var. Koalisyon bu konularda yanımızda oluyor ama belki biraz daha fazla ses çıkarmak daha iyi olabilir” diye konuştu.
2023 seçimlerinin güvenli ve eşitlikçi bir ortamda yapılması için Kadın Koalisyonu’nun tüm illerde çalışmalar yapması önümüzdeki dönemin hedefleri arasında yer aldı. Ayrıca üniversitelerde de izleme çalışması yapılması ve gençlere ulaşılmasının yolları üzerinde tartışmalar yürütüldü.
Demans teşhisi üzerinden 578 gün geçmesine rağmen hâlâ tahliye edilmeyen Aysel Tuğluk için yapılan 1000 Kadın kampanyasının Türkiye sınırlarını aşarak pek çok yerde desteklendiği ve bu sayede ortak bir mücadele hattı kurmanın başarıldığına dikkat çekildi.
Son olarak “Birbirimize Sahip Çıkıyoruz” oturumunda İran’da katledilen Masha Amini anıldı ve “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla İran’da direnen kadınlar selamlandı.
Toplantıda, Fındıklı Korosu ve Yaşamevi Korosu kadınların gönderdiği videolar büyük ilgi gördü ve coşkuyla izlendi.
Kadınlar toplantı boyunca #KadinKoalisyonu20yasinda etiketiyle sosyal medyada da seslerini duyurdu.
Herkesin, kendisi için bir anlamı, anısı olan bir eşyasını bıraktığı takas masası sayesinde toplantıya katılan kadınlar, buradan bir başkasının anısını yanlarına katarak ayrıldılar.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları