19/06/2025 | Yazar: Kaos GL
DEM Parti ve EMEP milletvekilleri ile kadın ve LGBTİ+ örgütleri TBMM’de Kadına Karşı Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun raporuna ilişkin basın açıklaması yaptı.

DEM Parti, EMEP milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşları bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geçtiğimiz günlerde gündeme gelen Kadına Karşı Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun raporuna ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasında Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH), Mor Çatı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Kaos GL, Kırmızı Şemsiye, ÜniKuir, 17 Mayıs Derneği, Pembe Hayat, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Kadın Zamanı Derneği gibi pek çok sivil toplum kuruluşu da bulundu.
Adalet Kaya: “LGBTİ+’ların hedef haline getirilmesine itiraz ediyoruz”
Basın açıklamasında ilk olarak DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya konuştu. Kaya, LGBTİ+’ların farklı şiddet türlerine maruz kaldığını belirterek, komisyon boyunca bunların gündeme gelmesini istediklerini söyledi:
“Bu konuda çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerektiğini daha önce de ifade etmiştik. Ancak raporda buna dair hiçbir şey yer almıyor. Çoklu kimliklere sahip kadınlar ve LGBTİ+’lar yok sayılmış durumda. Bireyler görünmez hale getirilmiş. En çok itiraz ettiğimiz konulardan biri ise aile meselesi. Elbette aile kavramına tümden karşı değiliz, ancak biz, özellikle parti olarak, ailenin demokratik bir yapıda olması gerektiğini savunuyoruz. “Aile Yılı” gibi kavramlar altında kadınların ve LGBTİ+’ların hedef haline getirilmesine itiraz ediyoruz. Raporda kadınların yaşam hakkı değil, aile meselesi ön plana çıkarılmış. Özellikle LGBTİ+’lar yurttaş olarak dahi tanımlanmamış. Bunun altını çizmek isteriz; itirazlarımız tam olarak bu noktalara yöneliktir.”
Özgül Saki: “Komisyon, Aile Yılı’nın propagandası için kullanılıyordu”
Basın açıklamasına DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki konuştu. Saki, açıklamasında LGBTİ+’lara yönelik nefretin kurumsal olarak körüklendiğini belirtti ve Kadına Karşı Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun Aile Yılı propagandası yapmak için kullanıldığını vurguladı:
“Mücadelemiz artık göz ardı edilemez hale gelmişti ve bu noktada komisyon kuruldu. Ancak komisyonun her çalışmasında adım adım gördük ki AKP-MHP iktidarı bu komisyonu, “Aile Yılı” diye ilan ettikleri programın propagandasını yapmak için kullanıyordu. O programda yapmak istedikleri her şeyi komisyonda da meşrulaştırmaya çalıştılar.
Taslak raporda kadın sadece mağdur kimliğiyle yer alıyor; hiçbir şey yapamayan, edilgen bir figür olarak tanımlanıyor. Bir özne değil, adına ancak başkalarının konuşabileceği biri gibi ele alınıyor. Bu bakış açısı yüzünden komisyonun başında bir erkek yer alıyor. Oysa kadınlar, kendi sorunlarının farkında olan, bu baskı ve şiddet politikalarına karşı her saniye mücadele eden özneler.”
“Komisyon, LGBTİ+’ları yok sayıyor ama nefreti kışkırtan yapılara paye veriyor”
Saki, komisyonda LGBTİ+’lara yönelik nefret suçları ve şiddet hakkında konuşmanın mümkün olmadığını ise şöyle anlattı:
“Biz LGBTİ+ dedikçe, “sizin söz ettiğiniz kişiler” denilerek geçiştiriliyordu. LGBTİ+ ifadesini ağızlarına almaktan imtina ediyorlardı. Bu derece bir yok sayma, bu derece bir inkar söz konusuydu. Biz ise komisyonda açıkça dile getirdik. Diyanet'in fetvalarıyla eşitsizlik zaten hat safhada. Nefreti körüklüyorlar, biz ne kadar “nefret körükleniyor” desek de, onlar bu süreci daha da derinleştiriyor. Ama aynı zamanda bu komisyon, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda onlara bir görev biçiyor. LGBTİ+’ları muhatap almıyor, onları görmezden geliyor. Ancak doğrudan bu nefreti sistematik şekilde kışkırtan yapılara ve kurumlara bir anlamda paye veriyor.”
Sevda Karaca: “Kadınları ve LGBTİ+’ları yok sayan bu programa itiraz ediyoruz”
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ise kadınların ve LGBTİ+’ların taleplerinin yok sayıldığını vurgulayarak şunları söyledi:
“2010’dan bu yana hazırlanan her komisyon raporunda, kadın hareketinin, LGBTİ+ hareketinin ve bizim mücadelemizin ortaya koyduğu talepler ve öneriler sayfalarca yazılmış olmasına rağmen, bugün bunların hepsi bir kenara itilmiş durumda. Bu birikim, "Aile 10 Yılı" kapsamında giderek daha büyük bir saldırı programına dönüştürülmüş. Eşitlik haklarımızın güvence altına alınması gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz. Tüm bunlar, "Aile 10 Yılı" programının bir parçası olarak uygulanıyor. Bugün ülkede kadınları ve LGBTİ+’ları yok sayan, onları bir bütün olarak ortadan kaldırmaya yönelen bu programa itiraz ediyoruz. Bu nedenle şunu vurgulamak istiyoruz: 2011 yılından bu yana başımıza ne geleceğini biliyor, bunu tartışıyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bugün her yeni komisyonla saldırı programlarına yeni bir halka eklemek isteyenler karşısında, bizim de mücadelemize yeni bir halka eklememiz gerekiyor.”
“İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olmak gerekir”
Basın açıklamasında konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadının İnsan Hakları Derneği temsilcileri de İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması ile kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddete dikkat çekti.
Kadının İnsan Hakları temsilcisi şunları söyledi:
“Kadına karşı şiddete karşı nasıl ilerlenmesi gerektiğini ayrıntılı biçimde gösteren uluslararası bir metin zaten elimizde: İstanbul Sözleşmesi. Şiddetle mücadelenin yöntemleri bu sözleşmede açıkça sıralanmış durumda. Sözleşmede öngörülen tüm araçlar belliyken Türkiye, haksız biçimde İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Kadına karşı şiddetle mücadele edilecekse İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olmak ve eksiksiz şekilde uygulamak gerekir.”
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, siyaset