13/02/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Seninle öpüştüğümüz zaman beynimin ve vücudumun her hücresinde hissettiğim o teğetsel hazzı anımsadıkça ya da düşündükçe bile ürperiyorum. Aslında çok uzun zamandır böylesi bir heyecan yaşamak istiyordum. Ama ütopik olmamak için tanımlamaktan korkuyordum.’

‘Seninle öpüştüğümüz zaman beynimin ve vücudumun her hücresinde hissettiğim o teğetsel hazzı anımsadıkça ya da düşündükçe bile ürperiyorum. Aslında çok uzun zamandır böylesi bir heyecan yaşamak istiyordum. Ama ütopik olmamak için tanımlamaktan korkuyordum.’

KAOS GL

Duygu Zafer

Siyah'tan Duygu'ya:

1. Mektup:

Yepyeni bir solukla silkinip, uyandığım bir eşikteyim şimdi. Bunca yabanıl ot içinde bir tek benim ayrıksı otu olmadığımı bilmenin verdiği bir heyecan yaşıyorum. Aşırı duyarlılığım hep ayrıntılarda yakalar beni. Oysa şimdi ilk defa yaşadığım bu ayrıntıların tadını, sonuna kadar çıkarmak istiyorum.

Seninle öpüştüğümüz zaman beynimin ve vücudumun her hücresinde hissettiğim o teğetsel hazzı anımsadıkça ya da düşündükçe bile ürperiyorum. Aslında çok uzun zamandır böylesi bir heyecan yaşamak istiyordum. Ama ütopik olmamak için tanımlamaktan korkuyordum.
Ben bazen gölgesinde dinlendiğin bir çınar, bazen kıyısında güneşlendiğin bir deniz; ama çokça içinde fırtınaların koptuğu bir mevsimim. Çoğu zaman ve çoğu yerde vitalitem yüksek olmasına rağmen yaşamla bağları çok zayıf, kırgın ve mutsuz bir insanım. Ben bu karmaşanın içindeyken bir insana huzur ve mutluluk ya da aşk verebilir miyim, bilmiyorum! Bunları niye mi yazıyorum? Madalyonun öbür yüzünü de gör ve sonra eğer hâlâ istiyorsan, açıl benimle maviliklere.

Şimdiden kolay bir yolculuk olmayacağını söyleyebilirim. Ama ben kendi adıma, damarlarımı çatlatırcasına bu aşkı yaşamak istiyorum. Sen benimle ne yaşayacağını biliyor musun, ilgileniyor musun bu tip ayrıntılarla, bilmiyorum. Ama ben seninle olağanüstü bir aşk yaşayacağımı kesinlikle biliyorum.

Çok yoğun, sancılı duygular yaşıyorum. Kendimi betimlemekte bu kadar zorlandığım anlar sanıyorum çok az olmuştur. Genellikle iyi yazılar yazdığım söylenir ama bu yazıda yazmak istediklerimle yazdıklarım birebir örtüşmüyor. Sana yazdığım bu ilkyazının daha özel ve güzel olmasını isterdim. Ama bunu bir şekilde telafi ederim. Gözlerimle ruhuna akıtabilirim tüm duygularımı. Ama yanında hırçınlıklarım, yalnızlıklarım ve huysuzluklarım da olabilir.
"Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim", evet bunu da sevebilirim. Ama en çok; herkese başka çağrışımlar yaptıran kimliğimi, artık anlatmayacağım bir düzen içinde emeğin ve sevginin varlığın sürdürebildiği bir düzlemde, seninle el ele yürüyebilme ya da birbirimizin gözlerinde eriyebilme ihtimalini besleme ümidini seviyorum.

Şimdilik bu kadar bir tanem. Kalbinden beynine giden o yolun yolcusu olmamı kabul etmeni dileyerek gözlerinden ve o güzel dudaklarından öpüyorum.

2. Mektup:

Evet, zulada hiçbir şey olmadığı doğru. Böylelikle hiçbir şeyi cepten yeme şansımız olmuyor. Her şeyi ter dökerek biz inşa etmek zorundayız. Zaman zaman birbirimizi algılayamasak da, bunun için gösterdiğimiz çabaların bile güzelliği olduğunu düşünüyorum. Böyle, birdenbire nasıl oldu da hayatıma girdin ve ben nasıl oldu da hayatımla ilgili her şeyde "biz" diye düşünmeye başladım? Bazen senin bir büyücü olduğunu ve gözlerinle aklımı başımdan aldığını düşünüyorum. Evet, doğru zulada hiç bir şey yoktu. Ama 17 günde öyle çok şey birikti ki içimde, şimdi onları nereye sığdıracağımı bilmiyorum.
Düş kurmak ya da söz vermek hiç tarzım değildir. Eğer hep seninle olmayı istemem bir düşse, evet sana dair düşlerim var. Eğer seni hiç aldatmayacağımı, hep seninle olacağımı söylediysem, evet sana verilmiş sözlerim var. Ne mutlu bana ki, bunları söyleten bir kadınım var.

Bir kadınla birlikte olmanın farklılığını ve güzelliğini beynimin tüm hücrelerine kadar seninle fark ettim aslında. Gözlerini düşünüyorum şimdi. Gizil'in arayışında, okşayan, sevişmeye davet eden, hüzünlü bazen, bazen de her şeye teğet geçen... Gel, yaşamı birlikte ıskalayalım, birlikte dokunalım sevgiye, dostluğa, emeğe ve aydınlık günlere... Gel, sevişelim, damarlarımızda dolaşalım birbirimizin. Gel, ak-bulut'un üzerinde birlikte gidelim o "lacivert ülke"ye... Gel, ruhsal orgazmı götürelim kadınlara, erkeklere.... Gel, birbirimizin gözlerine kilitlenmemizi, orda buluşmamızı ve kayboluşumuzu, sonra tekrar buluşmamızı hissettirelim dışımızdaki objelere...

Gel seviş benimle, yala vücudumu; çünkü kendi tadını ve kokunu bulacaksın tenimde.
Gel vücudumda eri, götüreyim seni, gözlerimizle sevişirken gittiğimiz o med-cezirli yerlere...
Gelme artık, biraz da ben geleyim; seni alayım, öpeyim, okşayayım, koklayayım, yalayayım... Yakayım seni vücudumun ateşiyle. Vücudunun her yerinde olayım; ellerimle, dudağımla, dilimle.

Gel koş benimle damarlarını çatlatırcasına aşka, özgürlüğe ve tüm güzelliklere...

Kadınım; beni çoğaltan, büyüten her parçamdan yeni ben'ler yaratan, beni hayata döndüren, güzelliğiyle beni büyüleyen sevişmesiyle beni çıldırtan KADIN'IM...

İyi ki varsın, benimlesin, benimsin, iyi ki seninleyim, seninim.

Hep benimle ol, benimle kal. Yaşamı akıtayım ruhuna, gözlerine, beynine. İki başlı bir dev-yada gölge olalım yaşamın içinde. Bana kadın olduğumu, aşık olduğumu hissettiren KADINIM, seninle yaşadığım iniş-çıkışları ve sana aşık olmaktan duyduğum gururu seviyorum. Çünkü seni seviyorum aşkım...

Kadının.

Duygu'dan Siyah'a:

Güzel Kadınım, bana duyduğun sevgiyi öyle güzel kaleme almışsın ki... Sana cevabım çok yavan gelecek diye korkuyorum. Ama, benim gibi duygularını aşırı teslimiyetle yaşayan bir insan için kelimeler çokta bir şey ifade etmiyor ve cümlelere dökülmesi basit kalıyor.
Bebek gözlüm, bugün birlikteliğimizin 47. günün ve günlerden 1 Mayıs. Ben ilk defa, yüreğim aşırı heyecandan titrerken bugünü bir başka şekilde özgürlük isteyerek geçiriyorum. Ben bir kadın olarak bir kadını –seni- istediğim yerde öpmek istiyorum. Parmağımdaki gümüş alyans olan bu yüzüğün bir erkekle değil de bir kadınla ilgili olduğunu rahatça söyleyebilmek istiyorum. Eğer bir gün konuştuğumuz gibi Avrupa'ya gidip evlenirsek? Bu heyecanı sevdiğim aile üyeleriyle ve arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

Ama gülüm, çok şey mi istiyorum dersin? Sen, Devrimi, aşkın özgür olarak yaşanması için istediğini söylemiştin. Hangi aşk? Heteroseksüel aşklar (?) heteroseksüel ilişkiler (?) yeterince özgür yaşanmıyor mu? Neden "ben, devrimi, eşcinsel aşkın özgür olarak yaşanması için istiyorum" gibi bir cümleyi söylemeyi düşünmüyorsun? Yoksa "benim sevgim, benim cinselliğim kimseyi ilgilendirmez, kimseye açıklamak zorunda değilim" gibi bir cümleyi ciddi ciddi düşünüyor musun? Eğer böyle düşünüyorsan beni sokak ortasında dudaklarımdan öpmek isteyip de öpemediğin zaman sıkıntıya girmeye hakkın var mı? Öküz dergisinin Şubat 1998 sayısında Küçük İskender'in dediği gibi "bu yüzyıl bir boka yaramadı bari cinsel kimliğine hıyanet dökme!" Aslında bu konuda sana fazla yüklenmemem lazım. Benim için yapacağın en fazla şeyi yaptın zaten. Ama şunu bil ki yine de yüreğim hiçbir zaman ferah olmayacak.

Sevgilim, bebekten bile saf duygulara, düşüncelere sahip sevgilim. Diğer insanların aksine ben sende diğer kadınlardan daha çok kadınlık gördüm. Ve ben senin insanlığın yanında bu temiz kadınlığını, lezbiyenliğini sevdim.

Bir ömür boyu uçsuz bucaksız yeşil ovalarda-yüreğimde, bedenimde siyah bir tay gibi tepişip koşmanı görmek istiyorum. Evet. Bir ömür boyu benim kalır mısın?

Bir tanem, ben ölümle yaşam arasındaki seçimimi yaptım. Seni bu dünyada yaşamayı seçecek kadar çok seviyorum. Aynaya her baktığımda senin aşkınla daha çok güzelleştiğimi görüyorum. Gözlerim ışıldıyor. İnsanların dediğine göre yüzüme renk gelmiş. Senin yüreğinin sıcaklığı, bedeninin arzulu ateşi yaradı bana. Ve ben hayatı daha ciddiye almayı düşünüyorum. Çünkü seninle bu aşkı-benim özümle, senin özünle, -özümüzle- deli deli en yangın haliyle yaşamak istiyorum, tümüyle kendimi kadın hissetmiş halimle. Bir kadına kadın olduğunu ancak başka bir kadının tutkusu hissettirebilir. Çünkü kadınlar sevgilerini en saf ve en insani şekilde yaşarlar.

Kırmızı güzel ağzından öpüyorum sevgilim.


Kaynak: Kaos GL, Haziran 1998, Sayı 46




Etiketler:
İstihdam