07/05/2008 | Yazar: Kaos GL

23 kadın örgütünün oluşturduğu Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ), cinsiyetçi olmayan

Kadınlar medyadaki cinsiyetçiliği tartıştı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı 23 kadın örgütünün oluşturduğu Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ), cinsiyetçi olmayan medya için uluslararası konferans düzenledi. İki gün süren konferansın açılış konuşmasında kadınların medyada ‘arka sayfa güzeli’, ‘gündüz kuşağında kurban’ ya da cani, dizilerde ‘fedakar anne’ kalıplarında yansıtılmasına karşı mücadele etmek için MEDİZ'in kurulduğu aktarıldı.

Açılış konuşmasının ardından medyadaki cinsiyetçiliği konu alan kadın temalı reklam filmlerinden hazırlanan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

Konferansın ilk forumunda ‘Medyada temsil ve cinsiyetçilik’ konusu tartışıldı. Bu forumu yöneten gazeteci Ferai Tınç, 3 Mayıs'ın Dünya Basın Özgürlüğü günü olduğunu hatırlattı. 1 Mayıs'taki polis teröründen gazetecilerinde zarar gördüğünü aktardı.

Kadınlar baskı altına alınıyor

Bilgi Üniversitesi Öğretim Uyesi Hale Bolak, medyada özellikle kadınların tektipleştirilerek verildiğini belirtti. Medyanın kadınlar üzerindeki etkilerine değinen Bolak, 'güzellik' ve 'evcillik' miti üzerinden kadınların baskı altına alındığını belirtti.
Kıbrıslı yazar Neşe Yaşın ise yaşadığı baskıları anlattı. Siyasi yazılarından dolayı hedef tahtasına oturtulan Yaşın, medya tarafından 'vatan haini' ilan edildiğini ve tacizlere maruz kaldığını söyledi.

ABD medyası barış sesini yansıtmadı

Konferansa ABD'den katılan Medya ve Haberlerde Kadın (Women in Media and News) örgütünden Jennifer Pozner ise, ABD'de 11 Eylül sonrası kadınların yüzde 50'sinden fazlasının savaşa karşı olmasına rağmen barıştan yana seslerinin duyulmadığını ifade etti. Haberlerin eğlence odaklı olduğunu ve cinsel ayrımcılıkla ilgili mesajlar ilettiğini söyledi. Pozner, kadınların cinsellik, moda, çocuk bakımı gibi konulara itilerek kendi sorunlarından uzaklaştırıldığını vurguladı.

Kahramanoğlu’ndan eleştiri

Birgün Gazetesi yazarı Kürşad Kahramanoğlu da, 1 Mayıs'ı işçilere çok gören anlayışla savaşılması gerektiğine işaret etti. İnternetteki 'vali istifa' kampanyasına katılım çağrısı yaptı. Cinsel kimliği yüzünden ayrımcılığa mauz kalan insanların (lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüel), basına magazin sayfalarından taşındığı ama ciddi-politik sayfalara taşınmadığını eleştirdi.

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Mine Gencel Bek, okul kitaplarının cinsiyetçilikten arındırılmasının cinsiyetçi olmayan medya yaratılmasının bir parçası olduğuna dikkat çekti. Bek, ‘RTÜK, devletin, milletin bölünmez bütünlüğü gibi muğlak ifadelere dayanarak medyaya ceza yağdırıyor ama kadını aşağılayan programları denetlemiyor" dedi.
Konferansa Uppsala Üniversitesi'nden katılan İsveçli konuk Asa Elden, kadına yönelik şiddetle ilgili araştırmalarını aktardı.

Medya, siyasetçi ve akademisyen kadınlara sansür uyguluyor

KADER'den Hülya Gülbahar da, kadın hareketinin gelişmesiyle beraber son 20 yılda medyada kadın sorunlarına daha fazla yer verildiğini ve medyada kadın çalışanların da sayısının arttığını söyledi. Medyanın, siyasette kadın temsilinin bir demokrasi sorunu olduğunu hala kavrayamadığını ifade eden Gülbahar, ‘Kadın meselesi medyada sadece bayrak taşıyıcısı, Türk ya da Kürt şehit anası, namus cinayetleri ve kadın-erkek ilişkilerinden ibaret görülüyor" diye konuştu. Gülbahar, medyanın siyasetçi ya da akademisyen olan kadınlara da cinsiyetçi yaklaştığını vurguladı.

Konferansın ikinci forumunda ise Medyada İşbölümü ve Cinsiyetçilik tartışıldı. Bu foruma aralarında Yeni Şafak Gazetesi'nden Ayşe Böhürler, Radikal Gazetesi'nden İsmet Berkan ve NTVMSNBC'den Yasemin Arpa'nın bulunduğu gazeteciler katıldı.

Kaynak: Atılım, 3 Mayıs 2008

Etiketler: kadın
nefret