12/10/2017 | Yazar: Kaos GL
Kadın Dayanışma Vakfı, aldığı başvurular sonucu oluşturduğu izleme raporunu yayınladı.

Kadın Dayanışma Vakfı, aldığı başvurular sonucu oluşturduğu izleme raporunu yayınladı. Rapora göre; şiddet uygulayanlar en yakındakiler, sığınakların sayıları yetersiz ve kolluk uygulamaları kadınları başvuru yapmaktan caydırıyor.
Kadın Dayanışma Vakfı’nın 1 Ağustos 2016-31 Temmuz 2017 arasında Kadın Danışma Merkezinde aldığı başvurular sonucu oluşturduğu izleme raporu açıklandı. Bu tarihler arasında toplam 355 kadın maruz kaldığı şiddet nedeniyle destek almak için Kadın Danışma Merkezine başvurdu. Şiddete maruz kalan kadınların yaptığı bu başvurular sonucunda oluşturulan izleme raporuyla kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının ve yasaların etkinliğinin izlenmesi amaçlandı.
Psikolojik şiddet ilk sırada
Raporda, Kadın Danışma Merkezine başvuran kadınların çoğu zaman birden fazla farklı şiddet türünü birlikte deneyimledikleri ortaya kondu. Buna göre, başvurucu 355 kadının %81’i (286 kadın) psikolojik şiddete, %50’si (177 kadın) fiziksel şiddete maruz bırakılmışlar. Fiziksel şiddet uygulayanlar genellikle kadınların eşleri, eski eşleri, eski partnerleri, partnerleri, kendi aile üyeleri, arkadaşları gibi kişiler; yani kadınların en yakınları.
Yine aynı dönemde başvuranların %46’sı (165 kadın) ekonomik şiddet biçimlerine maruz bırakılmış. Kadın Danışma Merkezine başvuran kadınlardan cinsel şiddete maruz kalanların oranı ise %21. Bu 74 kadın istemediği yerde/zamanda/biçimde cinsel ilişkiye zorlama; cinsel içerikli tekliflere, görsellere, sözel veya fiziksel hareketlere maruz bırakma vb. biçimlerde cinsel şiddete maruz bırakılmış.
Kadınların %9’u (31 kadın) dijital şiddete, %9’u (31 kadın) ise zorla evlendirilme, ısrarlı takip, mobbing gibi diğer şiddet türlerine maruz bırakılmış.
Şiddet uygulayanlar en yakındakiler
Rapora göre, Kadın Danışma Merkezine başvuran kadınların %54’ü (192 kadın), yani yarısından fazlası evli oldukları erkeklerden şiddet görüyor. Eşlerden sonra en fazla şiddet uygulayanlar kadınların arkadaşları veya tanıdıkları olan (evlilik, partnerlik, akrabalık bağı olmayan) kişiler, eski eşleri ve kadınların kendi aile bireyleri. Danışanların %8’ine (27 kadın) eski eşleri şiddet uygulamış. Başvuran kadınların %62’sine başvuru yaptığı sırada veya geçmişte evlilik ilişkisi içinde bulundukları kişilerin şiddet uyguladığı görülüyor.
Sığınakların sayıları yetersiz
İzleme raporunda, Vakfın BİMER üzerinden Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru sonucunda Ağustos 2017 tarihi itibariyle Türkiye’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na (ASPB) bağlı bulunan sığınak sayısının 102, kapasitesinin ise 2667 olduğu belirtiliyor. Türkiye nüfusu düşünüldüğünde bu kapasitenin kadınlar için yetersiz olduğunun altını çizen Kadın Dayanışma Vakfı, Avrupa Konseyi Ev İçi Şiddet Dahil Olmak Üzere Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Görev Birimi Nihai Faaliyet Raporu ‘ndaki her 10 bin nüfusa bir aile yeri bulundurulması ve her bölgede özel kadın sığınaklarının bulunması tavsiyesine dikkat çekiyor.
ASPB ve belediyelere bağlı sığınak sayılarının yetersizliği ve var olan sığınakların kadınların güçlenerek bağımsız bir hayata adım atmalarını sağlayacak desteklerden ziyade barınma odaklı hizmet sağlaması kadınların şiddetten uzaklaşmasını zorlaştırdığı da rapordaki dikkat çekici tespitlerden.
Kolluk uygulamaları kadınları başvuru yapmaktan caydırıyor
Kadın Danışma Merkezine başvuran kadınların %35’i (125 kadın) daha önce polis karakolu, ilçe emniyet müdürlüğü, hastane polisi, jandarma karakolu ve 155 Polis İmdat Hattı gibi yerlere başvurmuş. Raporda, kolluk birimlerinin genellikle şiddete maruz kalan kadınların ilk olarak başvurduğu yerler olmaları dolayısıyla kadınların burada gördükleri muamelenin onların hukuki sürece devam edip etmeyeceklerini, şiddet döngüsünden çıkmak için ne kadar çaba sarf edeceklerini belirleyebildiğinin altı çiziliyor. Bu nedenle kadınların şiddete maruz kalan kadınlarla görüşme konusunda eğitim almış, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve farkındalığı yüksek kolluk personeli ile görüşmesinin önemine dikkat çekiliyor.
Kolluk personelinin eksik ya da yanlış bilgilere sahip olması ya da bilerek kadınları eksik ya da yanlış bilgilendirmesi ve dikkatsizliği ise bir başka sorun alanı olarak belirtilmiş.
Raporda değinilen ve kolluk personeliyle ilgili yaygın olarak yaşanan bir diğer sorun ise kolluk personelinin görev alanının dışına çıkarak aileye ilişkin güçlü yargıları ve kadınları birey olarak görmeyen yaklaşımları dolayısıyla barıştırıcılık rolü üstlenmeleri. Bu, kimi zaman açıkça kadınlardan şiddet uygulayanı affetmeleri kimi zaman ise şikayetten vazgeçmeleri istenerek gerçekleşiyor.
Uzlaştırma
Raporda, uzlaştırma kurumunun son yıllarda hukuki süreçlerin daha kısa sürede ve ekonomik olarak çözülmesi için öne çıkarılan çözümlerden biri olarak ileri sürülse de uzlaştırma uygulamalarının şiddete maruz kalan kadınların hukuk yoluyla haklarını aramalarının önüne çıkarılan bir engel olarak kullanıldığı durumlarla karşılaşıldığı vurgulanıyor. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin 48. Maddesinde de açıkça belirtildiği gibi, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda uzlaştırma da dahil olmak üzere zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerinin yasaklanması gereğine dikkat çekiyor. Kadınların uzlaştırma süreçlerine dahil edilmesinin ya da dahil edilmeye çalışılmasının İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ve uzlaştırma sürecinin kadınların başvurularından sonuç almasını da geciktirdiği ortaya konuyor.
Göçmen ve mülteci kadınlara yönelik önyargılar
Raporda, özellikle göçmen ve mülteci kadınların, maruz kaldıkları şiddet nedeniyle destek almak istediklerinde ilgili kurum ve kuruluşlardaki bilgi eksikliği ve çalışanların önyargıları nedeniyle ikincil travmalar yaşadıkları belirtilmiş.
Kadın Dayanışma Vakfı hakkında
Kadın Dayanışma Vakfı 1993’ten bugüne, kadına yönelik şiddet ve bu şiddetin temelindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele çalışmaları yürütüyor. Bu çalışmaları dayanışma anlayışıyla, gönüllü kadınların destekleriyle ve feminist ilkelerle sürdürüyor. Atölyeler düzenleyerek gönüllülere, sivil toplum örgütleri ve/veya kamu kurumları çalışanlarına yönelik bilinç yükseltme çalışmaları yapıyor. Üniversitelerde ve mahallelerde yürüttüğü çalışmalarla toplumsal cinsiyet rolleri ve kadına yönelik şiddet konularında bilgi paylaşımları ve karşılıklı deneyim aktarımları gerçekleştiriyor. Siyasi iradelerin ilgili yasaları yürürlüğe koymaları ve uygulamaları, kadınlara yönelik hizmetler için finansman sağlamaları, kurumların sorumluluklarını yerine getirmeleri için savunuculuk faaliyetlerinde bulunuyor. Vakıf, bünyesindeki Kadın Danışma Merkezimizde, şiddete maruz bırakılan kadınlara ücretsiz sosyal, hukuki ve psikolojik destek sunuyor ve kadınlarla mağdur dili kurmadan, onları maruz bırakıldıkları şiddet nedeniyle yargılamadan ve hiyerarşi kurmadan ilişkileniyor.
Etiketler: kadın