09/04/2025 | Yazar: Kaos GL

Üniversite öğrencileri, Kadıköy’de yer alan Festivalpark’ta Gençlik Dayanışma Sahnesi için bir araya geldi, tutuklanan 301 öğrencinin serbest bırakılması için çağrı yaptı.

“Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik cinsel şiddet ve tacize karşı susmayacağız” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Can Öztürk/T24

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibinin gözaltına alınmasıyla başlayan protestolar devam ediyor.

Dün (8 Nisan) üniversite öğrencileri, Kadıköy’de yer alan Festivalpark’ta Gençlik Dayanışma Sahnesi için buluştu. Polis, alanı abluka altına aldı; öğrenciler ablukanın açılmasıyla konser alanına ulaştı. Konserde Ufuk Beydemir, Paptircem, Can Kazaz, Adamlar, Dolu Kadehi Ters Tut ve Yaşlı Amca sahne aldı.

Alandaki öğrenciler protestolarda tutuklanan 301 öğrencinin serbest bırakılması için çağrı yaptı. LGBTİ+’lar da alanda gökkuşağı bayraklarını dalgalandırdı.

T24’ten Can Öztürk’ün haberine göre; gözaltına alınan kadın ve LGBTİ+'lara yönelik polis şiddeti üzerine konuşma yapan bir öğrenci, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden tutuklu öğrenci Ayşıl’ın mektubunu okuyarak şunları söyledi:

Üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+'lar olarak iktidarın saldırılarına karşı hayatlarımızın her anında mücadele ederken, 19 Mart’tan bu yana da kampüslerden sokağa, binlerce sıra arkadaşımızla irademize, geleceğimize sahip çıkmak için alanlardayız. Kampüslerimizden alışık olduğumuz kayyum uygulamalarına karşı demokratik üniversite, tek adam uygulamalarına karşı da demokratik yaşam talebini yükselttik. Kampüslerimizdeki ÖGB saldırılarına, sokaklardaki polis barikatlarına karşı mücadele ederken, gözaltında kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik dayatılan çıplak arama işkencesine, cinsel şiddet ve tacize karşı susmadık susmayacağız. İşkence insanlık suçudur!’ diyerek erkek devlet şiddetine karşı bir araya geldik. Tam da bu yüzden hayatlarımızın her anında olan erkek egemen zihniyeti; dilimizde ve söylemlerimizde yıkmak, küfrü ve eril söylemleri üretmemek iktidarın kadın düşmanlığına ve nefret politikalarına karşı da mücadele etmek demektir. Bu söylemlerin üretilmesini kabul etmiyoruz çünkü cinsiyetçi dili üretmek demek, erkek egemenliğini de yeniden üretmek demektir. LGBTİ+fobik yaklaşımı sürdürmek demek: İktidarın LGBTİ+'ların temel hak ve özgürlüklerine saldırarak çıkarttığı yasa tasalarını meşrulaştırmasına, LGBTİ+'ların toplumdan ötekileştirilmesine yol açmak demektir. Irkçı söylem ve tehditlerde bulunmak demek: Öfkeyi bizleri kutuplaştıranlara değil alanda birlikte olduğumuz arkadaşlarımıza yönlendirerek şiddetin her türlüsüne alan açmak demektir. Bu mücadeleyi kapsayıcı, eşitlikçi ve erkek egemenliğinden arınmış bir hale dönüştürmek için gerek üniversitelerimizde aldığımız forumlarda gerekse birlikte direndiğimiz eylem alanlarında kadınlar ve LGBTİ+'lar olarak sesimiz yükseltmeye devam edeceğimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. Bizler erkek devlet şiddetinin uygulamalarına karşı; 8 Martlarda, 25 Kasımlarda, Onur Yürüyüşleri'nde ve hayatlarımızın her anında isyanımızla var olurken ‘Küfürde nesne değil, direnişte özneyiz!’ diyoruz! Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz"


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim, siyaset
İstihdam