14/01/2011 | Yazar: KAOS GL

TÜSİAD’ın 40.

Kadınlardan Bakan Kavaf’a Sessiz Protesto Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
TÜSİAD’ın 40. yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ”Çalışma Hayatında Kadın Konferansına katılmak için Çırağan Sarayı’na gelen Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf kadınların protestosuyla karşılaştı.


Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin 21. yüzyılda kadın-erkek eşitsizliği tablosuyla yoluna devam edemeyeceğini, etmemesi gerektiğini kaydetti.

Boyner, TÜSİAD’ın 40. yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ”Çalışma Hayatında Kadın Konferansı”nda yaptığı konuşmada, konferansın gerçekleştirildiği Çırağan Sarayı’nın girişinde kadınların yaptığı sessiz eyleme işaret ederek, kendilerini ”Sosyalist-Feminist Kolektif Grubu” olarak tanımlayan ve pankartlar taşıyan kadınların yanına giderek toplantıya katılmalarını önerdiğini ve davet ettiğini söyledi.
Kadınların kendi istekleriyle katılmadıklarını belirten Boyner, ”Taşıdıkları pankartlardan, özellikle kayıt dışı ve esnek çalışma biçimleri olduğunda kadının sosyal güvenlik haklarının korunması noktasında farklılık yaratma amacıyla geldiklerini anladım. Kendilerini TÜSİAD’in Kadın-Erkek Eşitliği Çalışma Grubu ile bir toplantı yapmaları için davet ettim” dedi.
Konferansa ilişkin konuşmasında, çalışma hayatına katılmanın hem bireye özgüven ve güç kazandırdığını, hem de ülkeyi ve toplumu güçlendirdiğini vurgulayan Boyner, ekonomik yönden güçlenen kadının ailede ve toplumsal yaşamda da konumunun değiştiğini, kadınların ekonomiye katılımında önlerinin açık olmasının, hayatının birçok alandaki engellerin aşılmasını kolaylaştırdığını söyledi.
 
”Çalışma Hayatında Kadın” konulu filmde kadınların gerek çalışma hayatına katılımda, gerekse çalışma hayatının içinde yaşadığı zorlukları çok yalın ve net şekilde anlattığını ifade eden Boyner, toplumda kadın ve erkeğe biçilen farklı roller, eğitim eksikliği, iş ve aile dengesini kurmaya yardımcı mekanizmaların azlığı ve sosyal güvenceden yoksunluğun kadınları etkileyen ağır sorunlar olduğuna dikkati çekti.
 
-”21. YÜZYILDA KADIN-ERKEK EŞİTSİZLİĞİYLE YOLUNA DEVAM EDEMEZ”-
Söz konusu sorunların ortadan kaldırılması için atılacak her adımın herşeyden önce birey hakları ve demokrasinin gereği olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Ülke olarak tüm kadınları kendi ayakları üzerinde durabilecek, kendi kararlarını alacak özgüvenle donatacak mıyız? Kadınların çalışma hayatına katılımını olağan, hatta olması gereken olarak görmeye başladığımızda, aslında sorunun büyük bölümü de çözülmüş olacak. 2023 yılında dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmayı hedefleyen Türkiye, kadınlarını kazanmadan bunu başaramaz. Dünya insani gelişmişlik endeksinde şu anda 83. sıradaki yerimizden lig atlamak zorundayız. Bunun için de toplumun yarısını oluşturan kadınları karar mekanizmalarında etkin, toplam katma değerin eş paydaşı haline getirecek fırsatları yaratabilmemiz gerekiyor. Bunun için de kadının toplumdaki rolüne bakış açımızdan başlamamız lazım. Bu bakış, kadınların ailedeki rolünü gözardı etmemekle birlikte, onları başarılı erkeklerin arkasında, hep gizli kahraman kalmaya mahkum olmaktan kesinlikle çıkartmak zorundadır. Türkiye, 21. yüzyılda kadın-erkek eşitsizliği tablosu ile yoluna devam edemez. Etmemelidir.”
Boyner, kadınların eğitim ve işgücü istatistikleri bakımından sonlarda yer alan durumunun değiştirilmesi, Türkiye’yi ekonomik ve sosyal refaha dönüştürmeye odaklanılması gerektiğini söyledi.
 
-”ÇÖZÜM SÜREÇLERİNE ERKEKLER DE AKTİF KATILMALI”-
Bir ülkede kadınlar ekonomiden ve demokrasiden yeterince pay alamıyor, yönetimde söz sahibi olamıyorsa o ülkenin gerçek anlamda gelişmiş olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına işaret eden Boyner, kadınların ekonomiye katılmasının sadece kadınları ilgilendirmediğini, kadın-erkek tüm toplumu ileriye taşıyacak bir süreç olmasından dolayı, çözüm süreçlerine erkeklerin de aktif olarak katılmasının şart olduğunu kaydetti.
Sorunların çözümlerinin en azından ana hatlarının belli olduğunu belirten Boyner, bir yandan eğitime erişim için sağlanan seferberlik anlayışının sürdürülmesi, hatta artırılması, diğer yandan ev ve aile sorumlulukları nedeniyle çalışma hayatına girememe veya kalıcı olamama sorunlarını ortadan kaldıracak tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti.
TÜSİAD Başkanı Boyner, ”İhtiyacımız olan çözümleri hayata geçirecek iradenin, başta devlet katında olmak üzere kararlı şekilde sergilenmesi… Amalarla, ancaklarla artık mesafe alamayız” dedi.
 
-”TÜSİAD ÜYELERİNDE KADIN ORANI YÜZDE 35”-
Boyner, TÜSİAD’da duyarlılığı artırmak için üye kurumlar arasında anket yapmaya başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
”Bu anketin ilk gelen sonuçlarına göre, TÜSİAD üyelerinde toplam çalışanlar içinde kadın oranı yüzde 35. Evet Türkiye ortalamasının üstünde. Ama bu bizim için yeterli bir oran değil. Orta kademe ve üstü yönetimde yüzde 43 oranında kadın var. Bu da belki ortalamalara göre fena değil, gerçekten istediğimiz yerde değil. Üyelerimiz nezdinde bu farkındalığı yaratmak için bu anketi ve bildiriyi periyodik olarak tekrarlayacağız.”
 
-”ZİNCİR, ANCAK ZAYIF HALKALARI KADAR GÜÇLÜDÜR”-
Özellikle nispeten fırsat eşitliği şartlarını yakalayabilmiş, iyi eğitim alabilmiş, ailesinden kendisini bağımsız bir birey olarak yetiştirme konusunda destek alabilmiş kadınlara seslenmek istediğini dile getiren Boyner, şöyle devam etti:
”Türkiye’nin ihtiyacı olan zihinsel dönüşümde öncü, yol gösterici, cesaretlendirici olacak sizlersiniz. Bu imkanların Türkiye’de yaşayan tüm kadınlar için yaratılabilmesinde seferber olmak zorundayız. Bizim özgür düşünen, sorgulayan, topluma katkı sağlayacak gençler, genç kadınlar yetiştirme sorumluluğumuz var. Kadınlar önce aile içinde bu fitili ateşlemek, evlatlarını hak ve özgürlüklerine sahip çıkan, ekonomik özgürlükleriyle ve etkinlikleriyle katma değer yaratacak bireyler olarak yetiştirmekte bilinçli olabilirler. Bu da yeterli değil. Türkiye’nin kadınlar kadar eşit derecede üreten, düşünen, yazan, eğiten ve eğitilen kadınlara ihtiyacı var. Türkiye’nin tüm karar mekanizmalarında kadına ihtiyaç var. Türkiye, dünyadaki en güçlü 5 kadından birini yetiştirmiş olabilir. TÜSİAD iki kez kadın başkan seçmiş olabilir. Ama bilmeliyiz ki, hiçbirimiz unutmamalıyız ki zincir ancak güçlü halkaları kadar değil, zayıf halkaları kadar güçlüdür.”
 
DEVLET BAKANI KAVAF: SOSYAL KALKINMANIN SAĞLANABİLMESİ İÇİN TÜM BİREYLERİN KADIN-ERKEK AYRIMI YAPILMAKSIZIN ÇALIŞMA YAŞAMINA GİRMELERİNİN SAĞLANMASI KAÇINILMAZDIR
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, sosyal kalkınmanın sağlanabilmesi için tüm bireylerin kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın çalışma yaşamına girmelerinin sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, bugüne kadar 48 ilde 40 bin 247 kadının mikro kredi aldığını, dağıtılan toplam kredi miktarının yaklaşık 73 milyon lira olduğunu bildirdi.
TÜSİAD’ın 40. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ”Tek Kanatla Geleceğe Uçamayız” temalı ”Çalışma Hayatında Kadın Konferansı”nın açılışında konuşan Kavaf, bir ülkenin ekonomik refahı ve kalkınmışlığı açısından kadının iş gücü piyasası içinde yer almasının son derece önemli olduğunu belirtti.
İstihdama katılmanın, kadının güçlenmesinin en önemli aracı, Türkiye’de de kadınların çalışma hayatına dahil olmalarının, sosyal kalkınmanın önemli bir koşulu olduğunu vurgulayan Kavaf, kadın emeğini görünür kılan ve toplumsal yaşamda birey olarak var olmasını sağlayan ücretli istihdamın, kadının; sosyal, kültürel ve politik haklara, fırsat eşitliğine ulaşmasının en etkili yolu olduğunu kaydetti.
Dünyada üretimde önemli bir paya sahip olan, ancak gelirin sadece yüzde 10′unu elde eden kadınların, kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarının çözümüne yönelik ilk adımın gerek aile içinde, gerek toplum düzeyinde kadının statüsünün yükseltilmesi olduğunu ifade eden Kavaf, yasalardaki eşitlikçi yapı ve düzenlemelere rağmen kadınların çalışma hayatında istenilen oranda bulunmadığını söyledi.
Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kuruluşu Eurostat 2009 yılı verilerine göre, AB’de kadınların istihdam oranı yüzde 58,6 iken, Türkiye’de yüzde 24,2 olduğunu belirten Kavaf, aynı oranın, Danimarka’da yüzde 73,1, Almanya’da yüzde 66,2, İtalya’da yüzde 46,4 olduğunu anımsattı.
Türkiye’de yaşanan kırdan kente göç sonucunda, kırda tarım alanında ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların kente geldiklerinde yeterli eğitim, mesleki ve teknik bilgiye sahip olamamaları nedeniyle iş gücü piyasasında yer alamadığını kaydeden Kavaf, ”Aynı niteliklere sahip erkeklerin iş gücüne katılma oranının kadınlara göre daha yüksek olması ise bu durumun, kadının aile içi sorumluluklarının kadının ev dışında çalışmasını zorlaştırdığını göstermektedir. Bununla birlikte toplumumuzda ev ve aileye ilişkin yükümlülüklerin genellikle kadına ait görülmesi, kadının gönüllü sosyal hizmet görevlisi olarak algılanması, kadının eğitim veya mesleki eğitim düzeyinin düşüklüğü, piyasa koşullarının elverişli olmayışı, kısmi çalışma imkanlarının yeterince sağlanamayışı gibi etkenler de kadınların iş gücü piyasalarında yeterince yer alamamalarının nedenlerinden birkaçıdır” diye konuştu.
 
-EN ÇOK İSTİHDAM EDİLEN SEKTÖR; HİZMETLER-
Kadın iş gücünün en çok istihdam edildiği sektörün yüzde 43,7 ile hizmetler, yüzde 41,7 ile tarım olduğunu, tarım sektöründeki kadınların çoğunluğunun ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığını belirten Kavaf, özellikle imalat sanayisinin kadın iş gücünün oldukça sınırlı olduğu sektör olma özelliğini koruduğunu, kadınların yüzde 14,6′sının sanayi sektöründe yer aldığını ifade etti.
Aynı sektörde tekstil, gıda, hazır giyim gibi emek yoğun sanayi dalları için kadınların tercih edilen iş gücü konumunda olduğunu, inşaat sektöründe çalışan kadın sayısının da son derece düşük kaldığını anlatan Kavaf, şöyle devam etti:
”Sosyal kalkınmanın sağlanabilmesi için tüm bireylerin kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın çalışma yaşamına girmelerinin sağlanması kaçınılmazdır. Bu noktada eğitim, hem erkeklerin hem de kadınların iş gücüne katılımlarını artıran önemli bir etkendir. Okur-yazar olmayan kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 15, lise öncesi eğitimlilerin yüzde 21,8, lise mezunlarının yüzde 30,4, mesleki ve teknik lise mezunlarının yüzde 39, yükseköğretim mezunlarının ise yüzde 70,8′dir. Bu rakamlar da yüzde 14,3 olan kadın işsizliği ile mücadelede eğitim yoluyla kadınların sosyal sermayelerinin yükseltilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
 
-İSTİHDAMDA DEVLET POLİTİKALARI ÖNEMLİ-
Devlet Bakanı Kavaf, kadınların çalışma hayatına katılımlarının sağlanmasında devlet politikalarının önemli olduğunu, en üst politik belge olan 2007–2013 9. Kalkınma Planı’nda kadınların iş gücü piyasasında daha fazla yer almalarının önemine vurgu yapıldığını anlatarak, şu bilgileri verdi:
”Plan döneminde iş gücüne katılma oranının yüzde 2,1 artırılacağı öngörülmekte, bu artışın temel belirleyicisinin kadınlar olması beklenmektedir. Planda, kadınların iş gücüne katılma oranının 2013 yılına kadar yüzde 29,6 olması hedeflenmektedir. Bununla birlikte kadınların çalışma yaşamına dahil edilebilmelerinde kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmeleri, sorunun giderilmesinde çok daha hızlı yol alınmasına katkı sağlayacaktır.”
Kadının çalışma hayatına katılımının artırılması ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması konusunda yapılan yasa değişiklikleri hakkında bilgi veren Kavaf, doğum sonrası çocuk bakımının anne ve baba arasında paylaşılması esasına dayalı ve evlat edinen ebeveynlere de bu hakkı tanıyan ”Ebeveyn İzni Kanun Tasarısı”nın TBMM’nin gündeminde yer aldığını anımsattı.
Devlet Bakanı Kavaf, Türkiye’de kadın istihdamının geliştirilmesine yönelik Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve AB Komisyonu işbirliği ile ”Aktif İşgücü Programları Projesi” yürütüldüğünü belirtti.
”Aktif İstihdam Tedbirleri ve Yerel Düzeyde Türkiye İş Kurumu’na Destek Projesi”yle 15-29 yaş arası işsiz kadın ve gençlerin iş gücü piyasasına katılımını ve istihdam seviyelerini artırmak için 28 ilin aktif iş gücü piyasası tedbirlerini tasarlama ve uygulama kapasitelerinin geliştirilmesinin amaçlandığını ifade eden Kavaf, program kapsamında, kadınlara yönelik 30 proje uygulandığını, bu projelerden 20 bin kadının yararlandığını anlattı.
İŞKUR’un daha etkili kamu istihdam hizmeti sunmasını sağlamak üzere ”Kadın istihdamının Desteklenmesi Operasyonu”nun yürütüldüğünü, proje kapsamında, 4000 kadının girişimcilik, 12.000 kadının ise istihdam garantili kurslardan faydalanmasının hedeflendiğini söyleyen Kavaf, 2008–2012 yılları arasında, GAP Eylem Planı’nın ”Sosyal Gelişmenin Sağlanması” bileşeni altında, Sosyal Destek Programı (SODES) oluşturulduğunu, yaşam kalitesinin yükseltilerek, toplumsal dayanışma ve bütünleşmenin sağlanmasını amaçlayan SODES’in öncelikli hedef grupları arasında kadınların yer aldığını kaydetti.
Kavaf, ”Hedef grubunda kadın olan proje sayısı 2010 yılı için 1049′dur. Bu projelere tahsis edilen ödeneğin toplam tutarı ise yaklaşık 135 milyon liradır” dedi.
 
-48 İLDE 40 BİN 247 KADIN KREDİ ALDI-
Kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi ve yoksulluğun önlenmesi amacıyla uygulanan mikro kredi programlarının 81 ile yaygınlaştırma çalışmalarının sürdürüldüğünü de belirten Kavaf, bugüne kadar valilikler ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı İşbirliği ile il özel idaresi, bağışlar ve diğer finansman kaynaklarından karşılanmak üzere toplam 48 ilde 40 bin 247 kadının kredi aldığını, dağıtılan toplam kredi miktarının yaklaşık 73 milyon lira olduğunu bildirdi.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı tarafından ”İş Merkezleri Yoluyla Kadın Girişimciliğinin Desteklenmesi Projesi” kapsamında İstanbul, Nevşehir, Kütahya ve Çorum’da ”Kadın İş Geliştirme Merkezleri” açıldığını, bu merkezlerde kendi işlerini kurmak isteyen kadın girişimcilere başlangıç desteği verildiğini ifade eden Kavaf, ”Geçen hafta Kütahya’da bir makine ile çorap üretmeye başlayan bir kadını ziyaret ettim. Kadın 6 makine ile üretmeye devam ediyor, organize sanayide daha büyük bir yere taşınarak, üretim kapasitesini artırmayı planlamış. Bunlar da başarılı örnekler” diye konuştu.
Devlet Bakanı Kavaf, esnaf ve sanatkar tüm KOBİ’lere yönelik ”Yeni Kredi Destek Paketi” kapsamında ilk üç ay ödemesiz işletme başına üst limiti 25 bin lira tutarında kredi sağlandığını, şahıs işletmelerinde olumlu önlem uygulandığını ve işletme sahibinin kadın girişimci olması halinde işletme başına üst limiti 30 bin lira tutarında kredi verildiğini kaydetti.
”İstihdam Endeksli İmalatçı Esnaf Sanatkar ve KOBİ Destek Kredisi” programı kapsamında, faizi KOSGEB tarafından karşılanan imalatçı esnaf ve sanatkar başına 25 bin lira, esnaf ve sanatkarın kadın olması durumunda pozitif ayrımcılık yapılarak 30 bin liraya kadar kredi kullandırıldığını ifade eden Kavaf, bu kapsamda toplam 12 bin 451 işletmenin kredilerden yararlandığını bildirdi.

 

 

Etiketler: insan hakları
nefret