19/10/2016 | Yazar: Kaos GL
Kaos GL’nin ‘Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İzleme Raporu’na göre 2016 yılının ilk altı ayında medyaya yansıyan; 3 nefret cinayeti, 8 nefret saldırısı ve 1 intihar vakası yaşandı.

Kaos GL’nin “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İzleme Raporu”na göre 2016 yılının ilk altı ayında medyaya yansıyan; 3 nefret cinayeti, 8 nefret saldırısı ve 1 intihar vakası yaşandı.
Kaos GL Derneği 2016’nın ilk altı ayına ait “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İzleme Raporu”nu yayınladı. Derneğin 2006 yılından beri düzenli olarak lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin insan hakları ihlallerini izlemek için yayınladığı raporda 2016'nın ilk yarısına ilişkin ağır hak ihlalleri yer alıyor.
3 nefret cinayeti, 8 nefret saldırısı
Raporun giriş kısmında genel bulgular şöyle sıralanıyor:
“2016 yılı OHAL gölgesinde devam ediyor. Tüm temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, kolluğa çok geniş yetkilerin verildiği bir ortamda “toplumsal değerlerin” tümüne aykırı olan LGBTİ’ler daha da korunmasız hale geldi.”
“2016 yılının ilk altı ayında medyaya yansıyan; 3 nefret cinayeti, 8 nefret saldırısı (3’ü birden fazla kişi tarafından, 2’si polis eliyle, 2’si kesici aletle) ve 1 intihar vakası yaşandı.”
“Medyaya yansıyan 5 ayrımcılık vakası yaşandı. Bu vakalardan 1’i hapishanede, 1’I çalışma hayatında gerçekleşti. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nda cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve interseks durum temelli ayrımcılığın koruma kapsamı dışında bırakılması ile devlet eliyle ayrımcılık meşrulaştırıldı.”
LGBTİ’leri hedef gösteren söylemlere karşı önlem yok!
Rapor 4 nefret söylemi vakasının 1’i siyasi figür tarafından sarf edildiğini, LGBTİ’leri hedef gösteren afişler üniversite ve sokaklara asıldığını ve buna ilişkin herhangi bir cezai ya da idari soruşturma yapılmadığını, LGBTİ’leri hedef gösteren nefret söylemlerine karşı hiçbir önlem alınmadığını ortaya koyuyor.
İfade özgürlüğü hakkı nerede?
Rapora göre 2016 yılının ilk yarısında LGBTİ’leri hedef gösteren nefret söylemleri nedeniyle etkinlikler iptal edildi. Aynı şekilde İstanbul, Ankara ve İzmir’de Valilik tarafından LGBTİ yürüyüşlerine izin verilmedi. Gerekçe olarak da toplumsal hassasiyetler gösterildi.
Ankara Valiliği’nin Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüşü engellemesi üzerine 2008 yılından beri her yıl yapılan yürüyüş 2016 yılında gerçekleştirilemedi. Valilik yasağına rağmen İzmir’de Onur Yürüyüşü gerçekleştirildi ancak İstanbul’da LGBTİ ve Trans Onur Yürüyüşüne polis saldırdı, çok sayıda aktivist yaralandı ve gözaltına alındı.
Rapor medyaya yansıyan vakaları içeriyor
Kaos GL Derneği'nin 2006 yılından beri düzenli olarak lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin insan hakları ihlallerini izlemek için yayınladığı rapor medyaya yansıyan vakaları kapsıyor. Bu yüzden bu rapor, lezbiyen, gey, biseksüel, translar ve interseksler (LGBTİ) açısından Türkiye’de insan hakları ihlallerinin tamamını göstermiyor.
Ne yapmalı?
• Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin (LGBTİ) eşit yurttaşlık haklarının Anayasa’da teslim edilmeli ve “cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve interseks durumunun” (CYCKİD) korunan kategoriler arasında Anayasa’nın ayrımcılık maddesinde kapsamalıdır.
• Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nda CYCKİD’na dair korumayı da içerecek şekilde düzenlemeler yapılmalı, Kurumun tarafsızlığına ilişkin Sivil Toplumun tavsiyeleri gözetilecek şekilde kanun yeniden düzenlenmelidir.
• Kamunun sosyal politika çerçevelerinde LGBTİ içerilmelidir.
• Politikacıların, kamu yetkililerinin ve kanaat önderlerinin homofobik ve transfobik nefret söylemleri ile etkin mücadele edilmelidir.
• Göç İdaresi Genel Müdürlüğü başta olmak üzere tüm ilgili kamu kurumlarının LGBTİ mültecilerin farklı sorunlarına dair hassasiyet ve politika geliştirmelidir.
• Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve Kamu Denetçiliği Kurumu görev ve yükümlülük alanlarına giren her türlü insan hakkı, demokrasi ve hukuk ihlalleriniCYCKİD temelli yaklaşımı gözeterek ele almalıdır.
• Hukuk sisteminde ayrımcılık yasağını düzenleyen maddelere CYCKİD ibareleri eklenmelidir.
• Nefret Suçları ile ilgili düzenleme yaşam hakkı, beden bütünlüğü, eğitim, barınma gibi temel haklar ile nefret söylemini de kapsayacak şekilde genişletilmeli, CYCKİD ibareleri nefret suçları düzenlemesinde yer almalıdır. LGBTİ’lere yönelik nefret suçlarına karşı gerekli cezai önlemler alınmalı; “ağır tahrik” indirimlerinin nefret suçları sonrası uygulanamayacağına dair düzenleme yasada yapılmalıdır.
• T.C. Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan yönetmeliklere dâhil olan “genel ahlak”, “kamu ahlakı”, “müstehcenlik”, “iffetsizlik” ve “yüz kızartıcı suçlar” gibi muğlâk ifadeler mevzuattan çıkarılmalı ya da LGBTİ’lerin aleyhine yorumlanamayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
• Türkiye, kurucu olduğu Avrupa Konseyi'nin, 2010 yılında yayınladığı Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Ayrımcılığıyla Mücadele Bakanlar Kurulu Tavsiye Kararına tam uyum için gereken tüm yasal ve politik adımları derhal yerene getirmelidir.
• LGBTİ’lerin maruz kaldıkları nefret suçları, ayrımcılık, polis şiddeti gibi hak ihlalleri sonrası soruşturma ve kovuşturma evresinde mağdurların mağduriyetlerini artıran kolluk kuvvetlerinin ve adli birimlerin ayırımcı ve/veya önyargılı tutumlarını bertaraf edecek önlemler alınmalıdır.
• TSK’nın Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde eşcinsellik ya da transseksüelliğin “cinsel kimlik ve davranış bozuklukları” olarak nitelendirilmesinin ve askerlikten muaf tutulma sürecinde eşcinsel, biseksüel ya da trans bireylerin maruz kaldıkları onur ve haysiyet kırıcı uygulamalar bertaraf edilmelidir.
• Eşcinselliği “gayri tabii mukarenet” şeklinde damgalayarak cezalandıran, cezalandırmakla kalmayıp söz konusu suçlama ile eşcinsel subayları çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığına maruz bırakarak işten atılmasını düzenleyen Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu değişmeli ve eşcinsellik suç olmaktan çıkartılmalıdır.
• Hükümet çalışma hayatında CYCKİD ayrımcılığını düzenlemelidir. İş duyurularında, işe alınmada, iş ilişkisinin devamında ve işe son verme süreçlerinde LGBT çalışanlara yönelik ayrımcılığı yasaklayan düzenlemeler yapılmalıdır. İş Kanunu’nun ayrımcılık maddesinde cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve interseks durumunun korunan kategoriler arasına alınmalıdır.
• Eğitim, istihdam ve sağlık kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile hizmetlere erişim alanlarında LGBTİ’lerin yaşadıkları hak ihlallerini bertaraf edecek toplumsal ve kurumsal eğitim programları devletin pozitif yükümlülüğü olarak uygulanmalı ve takip edilmelidir.
• İnsan haklarını ilgilendiren her konuda ve bilhassa ayrımcılığın önlenmesini konu alan düzenlemeleri yaparken, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin ilgili birimlerinden görüş alınmalıdır. Tüm bu çalışmaları insan hakları örgütleri, kadınların insan hakları alanında çalışan örgütler ve LGBTİ örgütleri ile işbirliği içinde hareket ederek gerçekleştirmelidir.
• Ayrımcılığın ortaya çıkarılmasına yardımcı olacak istatistiksel çalışmalar yapılmalıdır.
• Adil yargılanma sürecinin gerçekleşmesi için, kolluk kuvvetlerine ve yargı organlarının mensuplarına yönelik homofobi, transfobi, ayrımcılık temalı insan hakları eğitimleri düzenlenmelidir. Bu eğitimler için sivil toplum örgütleri ile işbirliğiiçinde hareket edilmelidir.
• Cezaevi rejimi cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve interseks durumu itibariyle düzenlenmeli, izolasyon sona erdirilmelidir.
• Tüm bu çalışmalar çerçevesinde LGBTİ örgütleri ile kamu kurumları ve Parlamento arasında diyalogun ve işbirliğinin tesis edilmelidir.
Raporun online haline buradan ulaşabilirsiniz.
Etiketler: insan hakları