13/03/2007 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL’den Adalet Komisyonu Başkanlığı’na Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği, gazeteci Baki Koşar'ın cinayet zanlısının yargılandığı davada mahkemenin ağır tahrik indirim uygulamasını protesto etmek amacıyla imza kampanyası düzenledi. Kaos GL'nin yazdığı mektup bugün (13 Mart) TBMM Adalet Komisyonu’na gönderildi.

KAOS GL - 13 Mart 2007

Cinsel Yönelim Değil Homofobi ve Cinsel Yönelim Ayrımcılığı Suçtur!

TBMM Adalet Komisyonu Başkanlığı’na,

Gazeteci Baki Koşar’ın cinayet zanlısının yargılandığı davada mahkeme ağır tahrik indirimi uygulayarak, adaletin eşcinseller için yaşarken de ölürken de nasıl tecelli ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Baki Koşar'ın katilinin eşcinsel ilişki kurmak için evine geldiği, bilerek ve isteyerek davete icabet ettiği dosya içeriği ile sabit iken, “eşcinsel ilişki kurma teklifi” gerekçe gösterilerek mantığa büründürülmeye çalışılan cinayete ağır tahrik uygulanması, eşcinsellere uygulanan ayrımcılığın açık bir göstergesidir. Eşcinsellere yönelik ayrımcılık yasalarla engellenmez iken, mevcut yasalar da "ahlak" kisvesi altında eşcinseller aleyhine yorumlanmaktadır.

Konu eşcinsel cinayetlerine geldiğinde, bir kez daha suç ile ceza arasındaki orantı eşcinseller aleyhine bozulmuştur. Eşcinsel ilişki teklifi tehdit kabul edilse dahi, tehlikeden korunmak için öldürücü olmayan 1-2 bıçak darbesi yeterli olabileceği halde, öldürücü 32 bıçak darbesinin hangi saikle gerçekleştirildiği yargı tarafından sorgulanmamıştır. 32 bıçak darbesi nefret suçunun açık bir kanıtıdır. Hal böyle iken mahkeme, hiçbir açıklaması olamayacak 32 bıçak darbesini gerçekleştiren katil yerine maktulun cinsel yönelimini sorgulamayı ve cinsel yönelimi ağır tahrik kabul ederek, aslında cinsel yönelimi cezalandırmayı tercih etmiştir. Bu durum yargının kanaat oluşturur iken, homofobiden ne derece etkilendiğini göstermektedir.

Heteroseksist sistem eşcinselleri abluka altına alıp katledilmelerini himaye etmeye devam etmektedir. Baki Koşar'ın öldürülmesi apaçık bir nefret cinayeti iken cinsel yönelimi, faile bir ödül olarak sunulmaktadır.

Davada verilen karar, eşcinselleri ötekileyen, ahlaksız ilan eden, yok edilmelerini ahlaki gerekçelere bağlayan homofobik zihniyetin yalnızca yargıdaki tezahürüdür.

Bu karar da bir kez daha göstermiştir ki, mevcut yasalar dahi eşcinseller aleyhine yorumlanarak eşcinsellerin adaletten etkili olarak yararlanma hakları gasp edilmektedir. Yargı sistemi eşcinselleri ahlaksız olarak ilan etmeye devam ettiği sürece, eşcinsellerin adaletten eşit olarak yararlanamayacakları açıktır. Homofobiyi engelleyen yasalar çıkarılmadığı ve bunlar etkin bir biçimde uygulanmadığı sürece, eşcinsellerin en temel insan hakkı olan yaşam hakkına dahi sahip olmaları sağlanamayacaktır.

Açıktır ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan eşcinseller diğerleri kadar vatandaş değildir. Yasalar eşcinsellere gelince farklı yorumlanmaktadır. Yasaların tüm vatandaşları eşit olarak himaye edeceği ve tüm vatandaşlara eşit olarak uygulanacağı güne kadar adalet eşcinselleri bulmayacaktır.

Türk Ceza Kanunu'nda eşcinsel cinayetleri nefret suçu olarak düzenlenmediği sürece, “herkes için adalet” eşcinsellere nasip olmayacaktır.

Bir taraftan katiller ve suikastçılar üretilirken, diğer taraftan yasalar ve yargı, mağdurları değil katilleri ve suikastçıları himaye etmektedir. Milleti adına, ahlakı adına, namusu adına cinayetler işleyen tetikçiler himaye edildiği sürece hiçbirimiz güvencede değiliz.

Irkımız, inancımız, dilimiz, düşüncemiz, cinsiyetimiz, toplumsal cinsiyet kimliğimiz ve cinsel yönelimimizden dolayı öldürülmek istemiyoruz.

Yasal değişiklikleri yapmayan, katillerin indirimden yararlanmasına göz yuman yetkililer bu cinayetlere ortak olmaya daha ne kadar devam edecekler?

Mevcut yasalarda hakimlere takdir yetkisi tanıyan boşluklar ve “genel ahlak” adı altında çeşitli yasalarda yer alan düzenlemeler, mahkemelerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüel bireyler aleyhine kararlar vermesine zemin teşkil etmektedir. Başka bir anlatımla, mahkemenin takdir yetkisi daima eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüel bireyler aleyhine kullanılmaktadır. Cinsel yönelim ayrımcılığı yasalarda düzenlenmediği sürece, görünen odur ki mahkemelerin takdir yetkisi eşcinseller lehine kullanılmayacak, toplumda yaygın olan “ahlaksızlık” bakış açısı mahkeme kararları ile meşruiyet kazanacaktır. Bu durum eşcinsellere yönelik ayrımcılığın mahkeme kararları ile yasal hale gelmesini sağlamaktadır. Mevcut yasalarda eşcinsellere yönelik açık ayrımcılık yaratan maddeler yalnızca askeri mevzuatta bulunmakla birlikte, sivil yasaların yorumlanması anlamına gelen mahkeme kararları ile yasalarda olmayan ayrımcılık mahkeme kararları ile iç hukuk haline getirilmektedir. Bu durumda yasaların yaratmadığı ayrımcılık mahkeme kararları ile yaratılmakta ve anayasanın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi mahkeme kararları ile ihlal edilmektedir. Bu durum mahkemelerin tarafsızlığı ilkesine de gölge düşürmektedir.

Mevcut yasaların eşcinseller aleyhine uygulanmaması için ayrımcılığı engelleyen yeni yasal düzenlemelerin getirilmesi anayasanın 10. maddesi doğrultusunda bir zorunluluktur. Yasaların bu haliyle eşcinsel bireyleri koruyamadığı ortadadır.

Bu nedenle, sayın makamınızın konuya gereken hassasiyeti göstererek, ayrımcılığı önlemek konusunda gerekli olan yasal düzenlemelerin önünü açmasını, mevcut yasaların eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüel bireyler aleyhine yorumlanmaması ve yargıya intikal eden vakalarda tarafsızlığın sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

Saygılarımızla

Ali Erol

Kaos GL Derneği Genel Sekreteri


İMZALAYAN KURUMLAR

Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği

Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği

Kaos GL İzmir

Kaos GL İstanbul

TCK Kadın Platformu

Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği

Ankaralı Feministler

Fitne Fücur

Amargi Kadın Kooperatifi

Kadın Tiyatrosu

Tarlabaşı Toplum Merkezi

İMZALAYAN BİREYLER

Selen Doğan, Editör, Uçan Süpürge

Alican Aslan, Turizmci, Akçay Hotel and Resort

Serpil Durgun, Serbest, Rönesans Sanat Merkezi

Seçil Solmaz, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi 3. sınıf öğrencisi

Remzi Altunpolat, Gazi Üniversitesi Araştırma Görevlisi

Tayyar Başyiğit, Esnaf

Fatma Başyiğit, Esnaf

Göze Orhon, Araştırma Görevlisi, Hacettepe Üniversitesi

Aslan Aslan, Öğrenci, İsviçre

Pelin Kalafatoğlu, Öğrenci

Mehmet Burunkaya, İşsiz

İbrahim Bingöl, Lise Son Öğrencisi

Volkan Akyıldırım, Gazeteci, Sosyalist İşçi

Tuğçe Kanbur, Öğrenci, Ege Üniversitesi

Onur İnan, Öğrenci

Emre Yılmaz, Öğrenci, Ege Üniversitesi

Haktan Ural, Öğrenci, ODTU

Ahmet Özkan, Öğrenci, Boğaziçi Üniversitesi

Buket Korkmaz, Bilgisayar Programcısı

Mehtap Başusta, Öğrenci, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

El Closet de Sor Juana, Meksika

Fundacion Arcoiris, Meksika
Etiketler: insan hakları
İstihdam