19/09/2008 | Yazar: Barış Sulu

Kaos GL 20 Eylül 1994’de ilk sayısında ‘Yalnızca seksist değil aynı zamanda heteroseksist bir toplumda yaşıyoruz. Kadınların köleleştirilmeleri üzerine kurulan; zaman içinde dönüşüp yeniden biçimlenerek kapitalist sömürü sistemine kadar gelen içinde yaşadığımız bu toplum, yalnızca erkek egemen değil aynı zamanda heteroseksist erkek bir egemenlik sistemidir.’ yazısıyla şanlamıştı. Aradan 15 yıl geçmiş ve Türkiye’de 15 yıldır çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. 15. Yaşgünümüzü ilk günkü heyecanla kutlayacağız. Bugün Kaos GL’ye emek verenlerin hikayelerini okuyacağız. Kaos GL ile ne zaman tanıştılar, o an neler hissettiler, şu anda Kaos GL hayatlarının neresinde duruyor?

Kaos GL’nin bir parçası olmak gurur verici Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL 20 Eylül 1994’de ilk sayısında ‘Yalnızca seksist değil aynı zamanda heteroseksist bir toplumda yaşıyoruz. Kadınların köleleştirilmeleri üzerine kurulan; zaman içinde dönüşüp yeniden biçimlenerek kapitalist sömürü sistemine kadar gelen içinde yaşadığımız bu toplum, yalnızca erkek egemen değil aynı zamanda heteroseksist erkek bir egemenlik sistemidir.’ yazısıyla şanlamıştı. Aradan 15 yıl geçmiş ve Türkiye’de 15 yıldır çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. 15. Yaşgünümüzü ilk günkü heyecanla kutlayacağız. Bugün Kaos GL’ye emek verenlerin hikayelerini okuyacağız. Kaos GL ile ne zaman tanıştılar, o an neler hissettiler, şu anda Kaos GL hayatlarının neresinde duruyor?

KAOS GL - 19/09/2008



Kaos GL’yle ilk ne zaman tanıştın?

İsmail Alacaoğlu

99 yılıydı ilk kez Kaos GL dergisiyle karşılaşmam. Dost Kitabevi’nde dergilere göz gezdirirken adı değil de (çünkü böyle bir derginin varlığından bile haberim yoktu) adının altındaki cümle takıldı gözüme, ‘eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir.’ Alıp bakmak istedim ama yanımda dergilere bakan, tanımadığım iki kişi daha olduğu için elimi bile süremedim. Hiç tanımadığım iki kişinin eşcinsel olduğumu anlamalarından korktum. Bu korkum içimdeki heyecandan da, meraktan da baskın çıktı. Ama o merak ve heyecan beni bir saat sonra tekrar geri getirdi Dost’a. Dergilerin olduğu bölümün boş olmasını kolladım ve fırsatını yakaladığımda gidip aldım elime dergiyi. Çabucak sayfalarını karıştırmaya başladım, hızlı hızlı başlıkları okudum; evet hepsi eşcinsellik üzerine yazılardı ve eşcinsel bir grup tarafından çıkarılıyordu. Heyecanım ikiye katlandı, demek birileri vardı kafa patlatan bizim için. Ama merakımı gideremedim çünkü dergiyi satın alıp her satırını okumak istememe rağmen alamadım. Kasaya elimde Kaos GL dergisiyle gidebilme cesaretini ise, ancak uzun bir aradan sonra çıkan daha sonraki bir sayıda bulabildim kendimde.

Burcu Ersoy

2 Mayıs 1999, günlerden Pazar, akşam saat 8’e doğru, Sakal Sahaf Kafe’de yalnız başıma bir masada oturmuş, Kaos GL toplantısına katılacak insanların gelmesini heyecanla bekliyorum. Kahvemi yudumlarken gözümü ayırmadığım kapıdan içeri, uzun boylu, ince, yakışıklı, alımlı ve kendinden emin bir yürüyüşle iki kişi giriyor ki, ‘tamam işte! Gelmeye başladılar’ diyorum? İşte o gün çekingenlikle masalarına oturmak için izin istediğim ‘delikanlı’lardan biri, bugün ekip arkadaşım Barış Sulu; diğeri de editörüm keditörüm Uğur Yüksel.. Ve işte yine o gün, az farkla kaçırdığım 1999 BaharAnkara’sını anlatan ve sayfaları çevirdikçe orada olamadığım için beni kıskançlıktan çatlatan Kaos GL sayısı, ilk dokunduğum Kaos GL sayısı. Bana en çok dokunan sayı.

Aykan Safoğlu

Lisedeydim, liseden mezun olmuş arkadaşlarımdan adını duydum. Duydum ve akabinde sağdan soldan da garip hikâyeler de duymaya başladım. Komünal hayat deneyimleri yaşayan bir grup insan oldukları vs… Neyse, lise sondayken Beyoğlu Sineması’nın fuayesinde bir standda karşıma çıktı. İlk önce elim gitmemişti ama uzun süre karıştırdığımı hatırlıyorum. Yine de paraya kıyıp almamışım. Pintiliğim ortaya çıktı sanırım. 2002 filan galiba.

Bawer Çakır

Birçoklarımız gibi ben de Kaos GL’nin adını duymuştum önce. İstanbul’da yaşıyor olmama rağmen sayfalarına dokunduğum an, derginin de doğum yeri olan Ankara ilindeki Dost Kitapevi’nde gerçekleşti. 1996 ya da 1997 yılı idi. Güneşli bir bahar günüydü ve benim de hayatıma güneş doğmuştu. İlk tanışmanın ardından her dost kitapevi sakini gibi Kaos GL’yi çantama atmış ve hızla uzaklaşmıştım.

Barış Sulu

Ben bu hikâyeyi çok seviyorum. Anlatırken de ilk anda nasıl bir heyecan yaşamışsam yine öyle hissediyorum her seferinde. Sene 1996 Denizli, miniminnacık bir kitabevi; Kelepir. İşte ilk o zaman karşıma çıktı Kaos GL Dergisi.

Emir Birant

Birçok kişinin aksine ben önce Kaos GL ile sonra Kaos GL dergisi ile tanıştım. Sevgilimle birlikte ilk gittiğimde Kaos’un kapısından dönmüş, ancak ikinci gidişimde içeri girebilmiştim. Kapı açıldı, salon kalabalıktı, çekinip dimdirek mutfağa daldım. Bir daha da o mutfaktan hiç çıkmadım.

Salih Canova

Tanışıklıktan kasıt eğer bir dergi sayısı edinmekse, eski formatın son sayılarından biriydi yanılmıyorsam; ama eğer dergi ile ilk karşılaşma, ‘inanmıyorum eşcinseller dergi mi çıkarıyormuş’ şaşkınlığıysa daha eskilere dayanıyor. Kabile Kitabevi’nin raflarının dili olsa da onlar söylese aslında bu tanışıklık öncesinde uzun uzun bakışmalarla dergiyle ne çok flört ettiğimizi.

Semih Varol

2003 yılında Kaos GL’den Umut Güner ile tanışmamla gerçekleşti. Daha önce Kaos GL’den haberim yoktu. Bu da, çok fazla politika ile ilgilenen bir birey olmadığımdan dolayıdır diye düşünüyorum.

Umut Güner

İlk kez, Küçük İmge Kitabevi’nin duvarında otururken, bir arkadaşımın dergiyi çorlayıp bana vermesiyle tanıştım. Derginin adını bu olaydan birkaç ay öncesinde duymaya başlamıştım, ancak bir şekilde anlamlandıramamıştım. Sonrasında Kaos GL’nin kafesine gitmeye başladım. 2000 yılının sonunda ise Pazar günleri yapılan toplantılara katılıyordum. Sonrasında Kaos GL ile iyice haşır-neşir oldum. 2001 yılında ise Kaos GL dergisi yayın kuruluna katıldım. Artık derginin mutfağındaydım. Sanırım tanışma 2001 yılında 11 sayı ile tamamlandı. Bu bir yıllık süre içinde Kaos GL’nin bütün eski sayılarını karıştırdım, okudum ve kendimi buldum. Aslında Kaos GL ile tanışma, benim yok saydığım kendimle tanışmam idi.

Kaos GL senin hayatının neresinde duruyor?

İsmail Alacaoğlu

Kaos GL dergisi ile tanıştığımdan beri önemli bir noktada benim için ama son 2,5 yıldır hayatımın merkezinde duruyor. Çünkü dergiye çok sık yazmasam da, birçok aşamasında yer alıyorum derginin ortaya çıkma sürecinin. Burada hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz her seferinde biraz daha iyi bir dergi çıkarmak için. O yüzden önemli. Hele derginin 100. Sayısı çıkarken bu derginin bir parçası olmak çok gurur verici.

Burcu Ersoy

Hazırlarken gecelerimde.. sabaha karşılarımda.. Elime aldıktan sonra, en çok yolculuklarımda.. Hayatımın sessiz köşelerinde..

Aykan Safoğlu

Yazmakla ilişkimi taze tuttuğu için epey hayati bir yerde olduğunu düşünüyorum. Vazgeçmek istemediğim bir uğraş. Kalemim döndüğünce yazmak istiyorum. Yazıyla, kitapla, araştırmayla, haberle, kısacası insanla aramdaki bağı güçlendiriyor.

Bawer Çakır

Şu an hayatımın merkezinde diyebilirim. Çünkü bir sürü şeye dair motivasyonumu kaybetsem de Kaos GL’ye yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Sürekli düşünüyorum dergiye dair. Kafam hep dergiyle meşgul. Anlayacağınız Hande Yener’den sonra ben de ‘nasıl delirdim? bak: Kaos GL’ adında bir albüm yapabilirim.

Barış Sulu

Kaos GL bazı zamanlarda hayatımın en can alıcı noktasında duruyor. Hayatımdaki en önemli çizgileri çizdiğini düşünüyorum. Kaos GL ile tanışmasaydım bambaşka bir hayat yaşayacaktım.

Emir Birant

Merkezde desem yalan olmaz. Hayatıma anlam katıyor. Birçok şeyle uğraşıyorum, ama çoğu boş ya da yapmak zorunda olduğum işler... Kaos GL aracılığıyla yaptıklarımda ise iz bıraktığımı hissediyorum. Adımın mezar taşımdan başka bir yerde de geçecek olması bana haz veriyor sanırım.

Salih Canova

Ben biraz siz Türkler ne diyorsunuz, slow mowşın yaşayan bir insanım. Ve hep de böyleydi, her zaman bir geçmişin içinde, yaşadığım çağdan on sene öncesindeydim. Bunu teknolojik ilerlemelere uyum sağlayamama gibi sığ bir ölçüt üzerinden söylemiyorum; romantik bir durum bu benim için. Kaos GL de, beni bu geçmişin içinde tutabilen en önemli araçlardan biri, dönüp dönüp eski sayıları okumak, o sayıların çıktığı dönem yaşadıklarımı anımsamak, onları iyisiyle kötüsüyle yeniden yaşamak çok keyifli birer deneyim benim için. Bir de hayatımda çok az heves var, belki otuz yaş depresyonundayım bilemiyorum ama ‘heves’le yaptığım çok az şeyden biri Kaos GL için bir şeyler hazırlamak, bu noktada yaşamın bunca yüküne rağmen beni heveslendirebilen bir şeylerin varlığı bana güç veriyor.

Semih Varol

Şu andan itibaren Kaos GL gerçekten hayatımın büyük bir kısmını oluşturuyor. Başka yerlerde uyum sağlamak (her alanda) bu kadar kolay olmuyor.


Umut Güner

2001 yılından beri her günümde Kaos GL var. Böyle de olması gerekiyor çünkü Kaos GL’nin hayatı dönüştürmek gibi bir çabası var. Benim hayatım Kaos GL ile dönüştü ve kuruldu diyebilirim.

Uğur Yüksel

Çoğu zaman yaptıklarımızın hiçbir karşılığı olmadığı duygusuna, yılgınlığa kapılsam da ‘Derginize ulaştım, meğer yalnız değilmişim’ yazılı mektuplar aldığımda gecelerin gündüze karıştığı anların boşuna olmadığını görüyorum. Hayata dair bir şey yaptığımın, bir şeyleri değiştirdiğimin kanıtı bu dergi. İyi ki var!

Konuyla ilgili yazı:

[[Kaos GL’nin hikayesi]]


Etiketler:
nefret