22/03/2025 | Yazar: Kaos GL
Kaos GL ve MLSA avukatları, 21 Şubat’tan bu yana tutuklu bulunan KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında “silahlı örgüt üyeliği” iddiasıyla 21 Şubat’ta tutuklanan gazeteci Yıldız Tar için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapıldı. Tar’ın savunmanlığını üstlenen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile Kaos GL avukatları, gazetecinin yalnızca basın ve sivil toplum faaliyetleri nedeniyle tutuklandığını vurgulayarak, temel haklarının ihlal edildiğini belirtti.
MLSA’da yer alan habere göre; başvuruda, Tar’ın kişi özgürlüğü, adil yargılanma, ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri dahil olmak üzere birçok hakkının ihlal edildiği savunuldu. Avukatlar, Tar’ın gazetecilik kariyerine 2013 yılında başladığını, farklı medya kuruluşlarında çalıştığını ve halen Kaos GL’nin genel yayın yönetmeni olduğunu hatırlatarak, faaliyetlerinin suç teşkil etmediğini ifade etti.
Soruşturmanın temelini, 2012-2013 yıllarına ait iki kısa mesaj, on telefon görüşmesi ve bir ortam dinleme kaydının oluşturduğu belirtilirken, bu kayıtların içeriğinde suç unsuru bulunmadığı, görüşmelerin haber takibi ve sivil toplum etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştiği aktarıldı. Ayrıca, hukuka aykırı yollarla elde edilen bu kayıtların 13 yıl sonra tekrar dava dosyasına konulmasının, hem delil hukukuna hem de bireysel haklara açık bir müdahale anlamına geldiği vurgulandı.
Özel hayatın gizliliği ve basın özgürlüğüne müdahale
Başvuruda, sabah saatlerinde düzenlenen baskınla Tar’ın evinin aranması ve dijital materyallerine el konulmasının özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ettiği dile getirildi. Avukatlar, gazetecinin tutuklanmasının basın ve ifade özgürlüğüne doğrudan bir müdahale olduğuna dikkat çekerek, gazetecilik faaliyetleri kapsamında yapılan görüşmelerin suç sayılmasının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğunu belirtti.
Tar’ın, HDK toplantılarına katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları ve öğrenci eylemleri gibi anayasal çerçevede yer alan barışçıl faaliyetlerinin “örgüt üyeliği” suçlamasına gerekçe gösterilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu ifade edildi. Ayrıca, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği de başvuruda vurgulandı.
Delilsiz suçlama ve hukuka aykırı dinleme
Tar’ın ifadesi alınmadan doğrudan tutuklamaya sevk edildiğine dikkat çekilen dilekçede, tutuklama gerekçesi olarak “HDK toplantılarına yoğun katılım” gösterildiği, ancak dosyada yalnızca dört toplantıya dair belirsiz iddiaların yer aldığı belirtildi. Bu toplantılara ilişkin somut ve örgütsel nitelikte delil bulunmadığı, gazeteci olarak bu tür etkinliklere katılmanın suç sayılamayacağı ifade edildi.
Dosyada yer alan telefon ve ortam dinleme kayıtlarının hakim kararı olmadan elde edildiği, hukuka uygun şekilde imha edilmesi gereken bu kayıtların delil olarak kullanıldığı dile getirildi. Yargıtay içtihatlarına atıf yapılarak, bu tür dinlemelerin tek başına suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yalnızca emare niteliği taşıyabileceği vurgulandı.
Siyasi nedenlerle tutuklama
Başvuruda, Tar’ın tutuklanmasının esas nedeninin gazetecilik ve insan hakları alanındaki çalışmaları olduğu ifade edilerek, yürütülen soruşturmanın ifade ve örgütlenme özgürlüğünü baskı altına alma amacı taşıdığı savunuldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala kararına atıf yapılarak, geçmişte kapanmış bir soruşturmanın yıllar sonra yeniden açılıp ağır tedbirlerin gerekçesi haline getirilmesinin demokratik hakları tehdit ettiği belirtildi.
Tanınmış bir gazeteci ve insan hakları savunucusu olan Tar’ın tutukluluğunun sadece kendisine değil, sivil toplumun tamamına yönelik bir baskı unsuru olduğu ifade edilerek, serbest bırakılması ve tutukluluğunun hak ihlali olarak tespit edilmesi talep edildi.
Etiketler: insan hakları, medya, siyaset, dava