17/10/2016 | Yazar: Kaos GL
KaosQueer+ yazı göndermek için 1 Aralık son tarihli 5. sayısında ‘emek’ temasına; 1 Nisan son tarihli 6. sayısında ‘talim terbiye’ye odaklanacak.

Hakemli akademik dergi KaosQueer+ yazı göndermek için 1 Aralık son tarihli beşinci sayısında “emek” temasına; 1 Nisan son tarihli altıncı sayısında “talim terbiye”ye odaklanacak.
KaosQ+ 4. sayı kapağı
Hakemli akademik dergi KaosQueer+ 5. ve 6. sayılarının temaları belli oldu. Dergi beşinci sayısında “emek” temasıyla, altıncı sayısında ise “talim terbiye” temasıyla okurla buluşacak.
Emek
Mutlucan Şahan’ın dosya editörlüğünü yaptığı beşinci sayının yazı göndermek için son tarihi 1 Aralık 2016. Çağrı metni ise şöyle:
“Cinselliğin çağrıştırdıkları genelde sıkıntı, kaygı, acı gibi olumsuz duygulardan ziyade eğlence, mutluluk ve hazdır. Oysa tam da cinsellik, cinsiyet ve arzu kavramlarını konu edinen bir kitaba yazarı Judith Butler’ın uygun gördüğü başlık “Cinsiyet Belası” olmuştur. Aslında başa bela olan özgürce yaşanan insani bir pratik olarak cinsellik değil; toplumsal olarak belirlenmiş bazı cinsellik biçimlerinin ve cinsiyet rollerinin heteroseksüel bir varsayımla doğal, ideal hatta kaçınılmaz normlar ve sabit kimlikler şeklinde sunulması; böylelikle arzunun denetlenebilir ve yönlendirilebilir hale getirilmesidir. Queer teori, işte geniş anlamıyla cinselliğin içerdiği bu farklı kategorilerin çelişkisinde, Butler’ın ifadesiyle “cinsellik, toplumsal cinsiyet ve arzu arasındaki süreksizlik ve uyumsuzluk”ta hayat bulur.
“Emek de tıpkı cinsellik gibi bazıları başa bela olan çelişkili kategorileri içerir. Öyle ki batı dillerinin çoğunda emek anlamına gelen kelime, etimolojik olarak tam Butler’ın kullandığı şekliyle bela, dert, sıkıntı, zahmet kavramlarını işaret eder. Sanayi kapitalizminin ilk yıllarını tasvir ettiği eseri İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’nda Engels şöyle yazmaktadır: “İşçiler arasında umutsuzluğun bir başka nedeni de çalışmaya mahkûm olmalarıdır. Gönüllü, üretken bir iş bizim için ne denli büyük bir eğlence ise, mecburi bir çalışma da en acımasız ve onur kırıcı cezadır.”
“Yaşadığımız toplumda işten kastımız esas itibariyle sosyo-ekonomik kategori içinde değerlendirebileceğimiz ücretli emek ve zorunlu çalışmadır, yani normalde yapmayı tercih etmeyeceğimiz halde yaşamımızı sürdürmek için yerine getirdiğimiz faaliyetler. Bu faaliyetler sıradan bir insanın gündelik yaşamının önemli bölümünü kapsamasının yanısıra kimliğini ve başkalarıyla kurduğu ilişkiyi de büyük ölçüde belirler. Birine ne işle meşgul olduğunu sorduğumuzda alacağımız yanıt onun toplumsal hiyerarşideki konumu, sahip olduğu zenginlik, güç, saygınlık, eğitim ve kültür seviyesi hatta dünyaya bakışı konusunda belli bir fikir verebilir.
“Kelimenin geniş anlamıyla, antropolojik veya felsefi bir kategori içinde pekâlâ emek olarak niteleyebileceğimiz bazı uğraşlar ise doğrudan sosyo-ekonomik kategoride yer almadığından hobi veya boş zaman etkinliği olarak değerlendirilir. Kişisel olarak daha yakından tanımak istediğimiz birine boş zamanlarında ne yaptığını, emeklilik planlarını veya büyük ikramiye hayallerini sorarız. Akşamları tarih kitapları okuyan, haftasonları yemek pişirip ahşap boyama kursuna giden, emekli olunca küçük bahçesinde sebze yetiştirmek ve aniden geçim derdinden kurtulsa tekneyle dünya turuna çıkmak isteyen biri bunları zevk, kişisel tatmin, merak ve sosyalleşme gibi nedenlerle yaptığı için çalışma olarak görmez.
“İster eleştirel ister işlevsel olsun emeğe ilişkin literatür, tıpkı emeğe ilişkin yaygın toplumsal kabullerimiz gibi genelde sosyo-ekonomik kategoriyi bir çerçeve olarak kabul eder. Halbuki bu kategori dışında kalan pek çok etkinlik de emek, uğraş, çalışma, iş olarak değerlendirilebilir; çoğu durumda değerlendirilmelidir. Çalışmaya ilişkin konvansiyonel disiplinlerin söz konusu kategorik körlük nedeniyle görmezden geldiği ev içi emeğin feminist kuram sayesinde konu edilmeye başlanması örneğini de göz önünde bulundurduğumuzda queer teorinin emek çalışmalarında çelişkili kategorilerden ve emeğin çokboyutluluğundan kaynaklanan kimi boşlukları doldurma, alışkanlıklar ve önkabullerle ağırlaşmış göz kusurlarını telafi etme potansiyeli taşıdığını düşünebiliriz. Bu potansiyeli güçlendiren bir boyut da emeğin ve çalışma örgütlenmesinin kapitalizme paralel olarak son 30-40 yıl içinde girdiği dönüşümdür. Bu dönemde, bir yandan esneklik ve bireysellik temelinde “hantal ve bürokratik” kurumlara savaş açılırken kontrollü bir özerklik ve güdülenmiş bir öznellik emeğin denetiminin asli unsuru haline getirildi. Çalışmayı özgürleştirme ve insanileştirme iddiasıyla kültür, psikoloji ve cinsellik daha önceleri olmadığı kadar işyerine davet edildi. Şüphesiz kapitalizm başından beri insan ihtiyaçlarının tatmininden çok manipülasyonuna odaklanan bir rejimdi fakat bugün, sadece tüketimin değil, üretimin de başlıca motoru arzunun kışkırtılması haline geldi. Böylesi bir toplumsal-tarihsel bağlamda queer teorinin emek ve çalışma literatürüne katkısı bir kat daha ilginç ve önemli olacaktır.”
Talim terbiye
Barış Kılıçbay’ın dosya editörlüğünü üstlendiği 6. sayıya yazı göndermek için son tarih 1 Nisan. Çağrı metni ise şöyle:
“Türkçede hem gastronomik (terbiyeli yemekler), hem ahlakî (terbiyeli çocuk), hem de daha geniş bir bağlamın içinde eğitim (talim-terbiye) manalarında kullanılan terbiye kelimesi, taşıdığı yüklü ve katmanlı göstergeleriyle beşeri bilimlerin ve özellikle queer kuramın başat terimlerinden bir tanesi olagelmiştir. Bir inceleme nesnesi haline geldiğinde terbiyenin eğitim, formasyon, pedagoji, uysallaştırma, biyopolitika, Bildung, kimlik, disiplin, heteronormativite, sağlıklılık gibi çok çeşitli kavramlarla yeniden açımlandığını ve tartışıldığını görüyoruz. Elbette bu terimleri düşünmeye başladıktan sonra hızımızı alamayıp ulus, vatandaşlık, beden, iktidar, çocukluk, sakatlık, cinsellik, sapkınlık, normallik, din, militarizm, kapitalizm, performans, yasa-llık ... gibi kavramların da aklımıza gelmesi neredeyse kaçınılmaz oluyor.
“Öğretme anlamına gelen ancak aynı zamanda talimat (yönerge) olarak kullanımını da düşünmemiz gereken “talim” ve hem yumuşatma hem de eğitme/eğitim anlamına gelen “terbiye” kelimelerinin birleşiminden oluşan “Talim ve Terbiye Kurulu” 1926 yılında kurulduğunda beri Türkiye’de okul eğitimini şekillendirme misyonuna sahip olmuş ve bunu yönetmeliğinin 2/b maddesinde şöyle özetlemiştir: “Millî eğitim sisteminin nasıl bir insan yetiştirmeyi hedeflediğini belirlemek”. Kaos Q+’ın 6. sayısının teması olarak talim-terbiye ise bu özgül anlam haritasından yola çıkarak queer bedenlerin nasıl talim ve terbiye edildiğini, heteronormativitenin yalnızca büyük harfle Eğitimin belirleyici unsurlarından biri olmayıp aynı zamanda gündelik hayatın terbiye mekanizmalarının içine eklemlenmiş olma durumlarını, pedagojik anlamda “yanlış” ve “doğru” kategorilerinin queer bir okumasının nasıl yapılabileceğini, heteronormal olmayan cinselliklerin ve bedenlerin ulus, din, ekonomi, yasa, vb. gibi büyük anlatılar tarafından terbiye edilme biçimlerini ve bundan bağımsız düşünülemeyecek bir biçimde heteronormalliğin de bu söylemler tarafından nasıl terbiye edildiğini, terbiyeli öznelliklerin gündelik yaşam pratikleri, kültür, eğlence, edebiyat ... tarafından nasıl şekillendirildiği/yeniden üretildiği/konumlandırıldığını sorgulayan ve talim-terbiyenin her yerde hâzır ve nâzırlığının çağrıştırabileceği daha birçok soruyu derginin bu sayısına davet ediyoruz.”
KaosQ+ nedir?
KaosQ+ Dergisi 6 ayda bir yayınlanan hakemli bir dergidir. Makale niteliği taşıyan teori, araştırma ve inceleme yazılarının yanı sıra, güncel politik, sanat, bilim ve felsefe alanlarına dokunan yazarların öznel görüşlerini yansıtan deneme ve değerlendirme yazılarına da açık. Her sayıda queer teori ve çalışmaları alanlarına temas kuran sosyal bilimler, interdisipliner ve transdisipliner alanlarda üretilmiş tezlerin tanıtımlarına da yer veriliyor. Derginin akademik yazım kuralları konusunda bilgi almak ve dergi hakkında genel bilgilere ulaşmak için web sitesi ziyaret edilebilir: http://www.kaos-q.com/anasayfa.php
Neden böyle bir dergi? Nasıl çıktı?
KaosQ+ projesi, Türkiye’de akademik anlamda henüz yeni sayılabilecek bir alana katkıda bulunmak için ortaya kondu. Bu dergi queer kavramının, yurt içinde ve yurt dışında teorik ve pratik alanlarda zaman içinde yaptığı sıçramaya ve aynı zamanda gelecekte bu alanla ilişkili olarak ortaya çıkabilecek mikro politikalara temas etmeyi hedefliyor. Bu anlamda KaosQ+, queer teoriyi LGBTİ’lere özgü bir kimlik politikası olmanın çok ötesine taşıyarak, teorileştirmenin kendisini sorgulamanın peşinde olacak.
Queer teori ile iktidar, marjinallik, ayrıcalık ve normativiteyi tartışan/eleştiren diğer sosyal ve kültürel teoriler arasındaki ilişkilere ya da anlaşmazlık noktalarına odaklanmak derginin amaçları arasında. Bu nedenle, derginin içeriği, eleştirel ırk ve kimlik teorileri, antropoloji, Marksizm, Anarşizm, feminist teori, erkeklik çalışmaları, sakatlık çalışmaları, güncel sanat teorileri ve bu kavramın kapsamına düşen her türden felsefi ve politik metinle kesişiyor. Derginin uzun vadede amacı, statik bir queer tartışma alanı yaratmaktansa, bu alanın kendisinin de hem felsefi bir analiz metodu olarak hem de bir sosyal teori alanı olarak sorunsallaştırılabileceği ve yeni çözümlerle soru sorma biçimlerinin üretebileceği bir mecra yaratmak.
Nereden ulaşırım?
KaosQ+ dergisine birçok kitabevinden, online kitap sitelerinden ulaşabilir veya abone olabilirsiniz. Kaos GL Dergi yıllık abonelik 25 lira, Kaos Q+ 30 lira. İkisine birden abone olmak ise sadece ve sadece 50 TL. Abone olmak için abone@kaosgl.org adresine mail atmak yeterli.
Kitabevleri listesi ise şurada: http://www.kaos-q.com/iletisim.php
Ne zaman yayınlanıyor?
KaosQ+ Dergisi 6 ayda bir yayınlanıyor ve ilk sayısı Kasım 2014’te yayınlandı. Şimdiye kadar dört sayı okurla buluştu.http://www.kaos-q.com/arsiv.php
Kimler katkı sunabilir?
Queer teori ile titreşimde olabilecek soru ve sorunlarla, araştırma alanlarının kapsamı bakımından kesişen her türlü akademik çalışma derginin içeriğine katkıda bulunabilir. Bu teorinin sosyo-politik düşün ve eylem dünyasına eleştirel katkıları ve müdahale etme biçimlerine ilişkin betimsel ve somut tartışmalar sayıların ortak temalarından.
Derginin içeriksel bölümlenmesi uyarınca, 4 farklı alanda yazı gönderebilirsiniz:
I. Teoria
Bu bölümde teorileştirme çabalarına, eleştiri, değerlendirme, araştırma ve inceleme yazılarına yer verilecek.
II. Queer Çalışmaları
Bu bölümde queer çalışmalarıyla temasa girerek tartışan araştırma, inceleme ve değerlendirme yazılarına yer verilecektir. Teoria bölümünde sıralanan alanları queer perspektifle kesiştiren yazıların yanı sıra, aşağıda verilen listedeki konular da dahil edilebilir;
III. Queeresk
Bu bölümde güncel politik, sanat, felsefe ve bilim eksenli deneme yazılarına yer veriliyor.
IV. Tez Tanıtımları
Bu bölüm, bize ulaştırılan ve queer çalışmalarına örnek gösterilebilecek tez çalışmalarının tanıtımlarını içeriyor. Her yayım döneminde devam edecek bu bölüm, Türkiye’de hali hazırda bu alanda yapılan akademik çalışmalardan okuyucuları haberdar etmek amacıyla tasarlandı. Queer teori ve queer çalışmalar konusunda yapılacak yeni çalışmaları ve aynı zaman da tamamlanmış tezlerin geçmişe dönük arşivini de oluşturmak niyetinde.
İlgili haber:
Bedenin sınırlarından ülke sınırlarına: KaosQueer+
Etiketler: insan hakları, eğitim