08/11/2012 | Yazar: Varujan Tigran

Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencileri, ölümlere tanıklık ederek vicdanı yaralanmış, susarak ölümlere ortaklık etmiş bir kuşak olmak istemediklerini kamuoyuyla paylaştılar

Karadeniz Teknik Öğrencileri Ölüm Değil Çözüm İstiyorlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencileri, ölümlere tanıklık ederek vicdanı yaralanmış, susarak ölümlere ortaklık etmiş bir kuşak olmak istemediklerini kamuoyuyla paylaştılar
 
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğrencileri dün (07.11.2012) saat 12.15’te bir yürüyüş gerçekleştirmek istedi. Okulun D kapısının önünde toplanan öğrencilere polis bir yürüyüş yapmaları halinde müdahale edeceğini söyledi. Ancak öğrenciler bunun demokratik bir hak olduğunu yürüyüşün tamamen barışçıl olduğunu ve bu konuda okula da bildirimde bulunulduğunu vurgulayarak yürüyüşte ısrarcı oldular.
 
Kürtçe ve Türkçe olarak “Ölüm Değil Çözüm ve Em Mirinê Naxwazin Çareseriyê Dixwazin” yazan bir pankartın arkasında toplanan öğrenciler yaklaşık 60 kişilik bir kortej oluşturdular. Kortejin önünde Özel Güvenlik Birimleri ve ardından da çevik kuvvet toplanarak yürüyüşü engel olacaklarını söylediler. Bunun üzerine “Yaşasın Halkların Kardeşliği, Ölüm değil çözüm istiyoruz, Baskılar bizi yıldıramaz, Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı. Tam bu sırada özel güvenlik gruba saldırıya geçerek pankartı zorla alma girişiminde bulundu ve arbede çıktı. Bu arbededen sonra öğrenciler barışçıl bir yürüyüş gerçekleştireceklerini buna engel olunmaması gerektiğini tekrar ederek yürüyüşe geçti. Bunun üzerine okulun özel güvenlik birimi tekrar saldırıya geçti ve bir arbede daha yaşandı. Bu sırada bazı öğrencilerin çeşitli yerlerinde yaralanmalar oldu.
Öğrenciler basın açıklamasını gerçekleştirip dağılacaklarını söylediler ancak basın açıklamasını da yaptırmak istemediler ve özel güvenlik birimi basın metnini yırtmak suretiyle aldı. Sonrasında başka bir basın metni çıkarılarak basın metnini okuyan öğrencinin etrafında öğrenci arkadaşlarının oluşturduğu etten duvar sayesinde basın metni megafonla duyuruldu. Metin okunurken özel güvenlik öğrencilere saldırmaya devam etti ve tekrar tekrar basın metnini alma girişiminde bulundu. Basın metni engellemelere rağmen okunduktan sonra öğrenciler olay yerinden ayrıldı. 

Öğrencilerin okuduğu basın metni şöyle:

07.11.2012

BASINA VE KAMUOYUNA

Ülke genelinde onlarca cezaevinde sayıları bine yaklaşan tutuklu ve hükümlünün sürdürdüğü süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemleri 57. güne girerek maalesef kritik eşiği çoktan aşmış olup; geçen her anın bizleri biraz daha ölümlere ve telafisi imkânsız süreçlere yaklaştırdığını biliyor olmanın derin kaygısını yaşıyor ve bundan büyük bir endişe duyuyoruz.

Anadilde savunma hakkının ve anadilde eğitim hakkının tanınması ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olarak uygulanan tecridin kaldırılması hususlarında siyasi tutsakların yaşama ve barışa ilişkin talepleri var. İnsani ve tümüyle barışçıl olan ve büyük toplum kesimlerince de makul görülen talepler adına bedenlerini ölüme yatıran siyasi tutukluların dört duvar arasından yükselen çığlıklarına toplum olarak sessiz kalmamız beklenmeyeceği gibi bu çığlığa kulak vermenin de en insani sorumluluğumuz olduğunun hatırlatmak istiyoruz. Sessiz kalmak bu insanlık suçuna ortak olmaktır.

Her geçen anın nelere mal olabileceği ve toplum vicdanını nasıl yaralayabileceğinin de bilinci içinde; ölümlere tanıklık ederek vicdanı yaralanmış, susarak ölümlere ortaklık etmiş bir kuşak olmamak adına daha çok sorumluluk üstlenmek durumunda olduğumuzu tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Sayın Başbakan’ın 29 Ekim resepsiyonunda söylediği ’’Aç kalan falan yok, herkes her şeyi yiyor ’’ açıklaması ve Almanya’da tüm dünyanın yüzüne karşı ‘’bunlar şov yapıyorlar, sadece bir kişi ölüm orucunda şeklindeki açıklaması bizlere daha önce 12 eylül cunta generallerinin ve yetkililerin benzer beyanatlarını hatırlatmaktadır. Ama bu beyanatların sonrasında oluşan acı tablo ise şöyle idi:

1984 yılında 12 Eylül cuntası, "gizli gizli yiyorlar" dedi; 4 ölüm,

1996 Şevket Kazan, "kantinde yemek stoklamışlar, yiyorlar" dedi; 12 ölüm,

2001 Saadettin Tantan, "gizli gizli yiyorlarmış, hepsi sapasağlam" dedi; 122 ölüm gerçekleşti.


Ve 2012 Recep Tayyip Erdoğan; "herkes her şeyi yiyor" dedi. Bu söylemin sonucunu düşünmek bile istemiyor ve böylesi süreci zora sokan / tıkayan tutum ve davranışların çözüme değil çözümsüzlüğe hizmet ettiğini ve bu tarz bir söylemin süreci daha da zora soktuğunu, önceki yılların acı deneyimlerinden biliyor ve bunu toplum olarak bir daha yaşamak istemediğimizi ve böyle bir yaklaşımı kabul edemeyeceğimizi buradan ifade etmek istiyoruz. Ve mevcut siyasal iktidarın bir an evvel sorumluluğunun bilinci içinde davranmasını ve cezaevlerinden yükselip büyük toplum kesimlerince de kabul gören bu insani taleplere cevap vererek diyalogun / çözümün yolunu aralamasını umut ve talep ediyoruz .

Kamuoyuna da yansıyan bazı cezaevlerinde açlık grevi eylemcileri için hayati önemde olan Tiamin (B1-vitamini), tuz ve şekerli suyun cezaevi idarelerince engellenmesinden vazgeçilmeli, yine eylemcilere uygulanan baskı, tehdit, zorlama, hücrede izolasyon gibi insan onuru ile bağdaşmayan idari uygulamalara derhal son verilmelidir.

5 Kasım Pazartesi’den itibaren cezaevlerinde bulunan 10 bin siyasi tutsak daha süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladı. Tüm uyarılarımıza rağmen yaşanabilecek tüm olumsuzlukların sorumlusunun da siyasal iktidar olduğunu ve siyasal iktidarı sorumluluğunun bilinci içinde sorunun çözümü adına bir an önce adım atmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
 

Etiketler: insan hakları
İstihdam