19/01/2024 | Yazar: Gözde Demirbilek

Hrant Dink katledilişinin 17. yılında öldürüldüğü yerde, Sebat Apartmanı önünde arkadaşlarınca anıldı.

“Karanlıklarda yuvalanmış güçler yüzlerinin görülmesinden korkarlar, Hrant’ı bu yüzden vurdular” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Agos gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 17. yılında, vurulduğu yerde anıldı. Sebat Apartmanı’ndaki eski Agos bürosu önünde yapılan anmaya İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası, İstanbul Trans Onur Haftası, HEVİ LGBTİ+ Derneği ve Lambdaistanbul LGBTİ+ Derneği çağrıcı olarak katıldı.

Anma konuşmasını Hrant Dink’in arkadaşlarından yazar ve gazeteci Oya Baydar yaptı:

“Kardeşler, dostlar, Hrant'ın sevgili ailesi, arkadaşları, bugün burada bulunan, bulunamayan ülkemizin barışçı, vicdanlı, aydınlık insanları!

17 yıl önce burada, bu kapının önünde, Sevgili Rakel'in unutulmaz deyişiyle, ‘bir bebekten bir katil yaratan karanlık’ Türkiye'nin vicdanını katletti. Evet, Hrant bu ülkenin dertlerinin, acılarının hem taşıyıcısı hem de ezilen insanlarının, acılı halklarının dermanı ve vicdanıydı.

Özel insanlar vardır. Onlar çağlarının, topraklarının, halklarının değerlerini kendilerinde toplarlar. Hrant böyle bir insandı. Bugün burada onu anarken bir Hrant Dink güzellemesi yaptığımı sanmayın. Onu ilk tanıdığım gün: - 2002 yılıydı, Barış Girişimi’ni kurmak üzere bir araya gelmiştik- daha o gün düşünmüştüm bunu. Şiarımız olan ‘ama’sız barışçılık’ da, ‘ne gücün terörü ne terörün gücü’ belgisi de ona aittir. Çift taraflı ateşe maruz kaldığı günlerde, ‘Burada, Türkiye’de Taksim’in ortasında ‘Soykırım vardır’ diye, Paris’te Concorde Meydanı’nda taşın üstüne çıkıp ‘Soykırım yoktur,’ diye bağıracağım derken, halkları birbirine düşman eden ırkçı-milliyetçi bağnazlığa karşı barışın diliyle haykırıyordu. O resmî tarihin yalanlarına, karartmalarına karşı çıkan bir tabu kırıcıydı. Ve biliriz ki karanlıklarda yuvalanmış güçler en çok tabuların kırılmasından, yalanlarının meydana çıkarılmasından, karanlık yüzlerinin görülmesinden korkarlar. Hrant’ı bu yüzden vurdular.

O şahin değil güvercindi. ‘Bir güvercin tedirginliğiyle yaşıyorum ama biliyorum ki bu ülkede güvercinler öldürülmez’ derken yanılıyordu. Şahin olsaydı, saldırgan olsaydı, halkların birliğini, kardeşliğini silahla, şiddetle savunsaydı hedef olmayacaktı. Bu ülkeye hakim olan kadim karanlık tam da güvercin olduğu için çıkardı idam fermanını. Hrant Dink’ten hain imajı yaratamayacaklarını anladıkları için, ama’sız barışçılığın sessiz gücünü  kavradıkları için susturmak istediler güvercini.

17 yıl önce bugün, bu saatlerde seni ülkenden, ailenden, dostlarından, toprağından, bizlerden ayırdılar Ahparig! Sana, ‘Bu topraklarda gözünüz var,’ diye saldıranlara verdiğin cevabı hatırlıyorum: ‘Bizim bu topraklarda gözümüz var, çünkü köklerimiz  burada. Ama merak etmeyin, bu toprakları alıp gitmek için değil bu toprakların dibine girmek için,’ demiştin. Sen: bu toprakları en has, en değerli, yüzakımız evlatlarından biri, şimdi köklerinin derinlerde olduğu bu topraklarda yatıyorsun. Ülkenin bütün insanları, bütün halkları: Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Laz, Çerkes, Arap, Ezidî, Süryani, hepimizin kökleri toprağımızın derinliklerinde birbirine karışıyor, birbiriyle sarmaşıyor. İşte bu yüzden, ırkçılara, faşistlere, bizleri ayırıp birbirimize düşman etmeye çalışanlara inat, her yıl burada buluşuyoruz.  Her yıl ‘Faşizme inat, kardeşimsin Hrant!’ diye haykırıyoruz. Hepimiz Ermeni oluyoruz.  Hafızayı diri tutmak, unutmamak, unutturmamak için, Ama asıl; bu topraklar üzerinde eşit ve özgür insanlar olarak beraber yaşama arzunu senin vasiyetin kabul ettiğimiz için…

Ne var ki sana iyi haberlerim yok Ahparig. Ülkemizin üstüne çöken karanlık yıl be yıl, gün be gün yoğunlaşıyor. Bebeklerden katiller, masum gençlerden kindar nesiller yetiştirenlerin iktidarını alt etmeyi başaramadık. Uğruna can verdiğin insanlık değerleri, ırkçı faşist odakların saldırısıyla karşı karşıya. Ülkeye hükmedenler kendi bekalarını ve iktidarlarını halkları birbirine düşman ederek koruyup perçinliyorlar. Yarınlara güven yok oluyor, insanlarımız nereye varacağını bilemedikleri bir bekleyiş içinde gün be gün umutlarını yitiriyor. Sana atılan kurşunun bu ülkenin halklarına, barışına atıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz.

Sen bizim vicdanımızdın Ahparig. Her şey, herkes öldürülebilir ama vicdan öldürülmez, iyilik öldürülmez, cesaret öldürülmez. İşte bu yüzden 17 yıldır, her 19 Ocak’ta hepimizin içinde yeniden doğuyorsun. 19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür, öyle kutlanmalıdır.

Selam seninle aynı değerleri paylaşanlara, selam bu değerleri cesaretle, gerekirse canları pahasına savunmaya and içenlere. Selam bu değerleri savundukları için zindanlarda, sürgünlerde bedel ödeyenlere. Adlarını tek tek sayabilmem mümkün değil; Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Gültan Kışanak’ın simgeleşmiş şahıslarında onların tümünü de senin adına  selamlıyorum.”


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları
2024